"Eğitimci Sakin Öner'in Atatürk anlamak üzerine yazı kaleme aldı."
ATATÜRK UNUTTURULMAK İSTENİYOR
Bir de, son yıllarda bu konuda oynanan haince bir oyun da, Atatürk’ün unutturulmak istenmesidir. Çünkü “hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.” İnsan hafızası unutkandır. Bu yüzden, gündemden düşmesini istediğiniz konunun lehinde ve aleyhinde konuşmayacaksınız. Atatürk’ü sevmeyenlerin ve düşmanlarının son günlerde uyguladığı yöntemlerden biri de, budur. Bunun için, Atatürk’ü samimi olarak seven ve sayanların Atatürk’ü doğru tanımaları, ve tanıtmaları, şekli ve fiziksel özellikleri yerine düşüncelerini gündemde tutmaları, hedeflerini gerçekleştirme yönünde çaba göstermeleri gerekir.
Burada, şunu da belirtmekte yarar bulunmaktadır. Atatürkçü olduğunu öne süren bazı kişilerin, halktan kopuk ve halka tepeden bakan bir yaklaşımla ve halkın değerlerine yabancı bir tutumla Atatürk’ü ele almaları çok yanlış ve hatalı olmuştur. Sadece yakaya rozet takmakla, büstlerine çelenk koymakla, bazı şekle dayalı devrimlerini ön plana çıkarmakla, her konuşmada Atatürk’ü referans göstermekle Atatürkçü olduğunu zannedenlerin, Atatürk imajını yıprattıkları da bir gerçektir. Gerçek Atatürkçülük, onun kimliğini, düşüncelerini ve ilkelerini doğru anlamak, yaşamak ve yaşatmaktır.
Atatürk, bütün mücadelesinde gücünü, mensubu olmaktan gurur duyduğu Türk milletinden almıştır. Bunun için, Türk milletinin birlik ve beraberliğini ve Türk vatanının bütünlüğünü, her türlü endişenin üzerinde tutmuştur. Bu yüzden, Türk milletinin ortak bir dil, kültür, sanat ve tarih etrafında bütünleşerek “Türk’üm” diyebilmenin mutluluğunu yaşamasını istemiştir. Vatan savunmasında, bu ülkenin doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi birlikte savaşmış, vatan toprağına birlikte kanlarını dökmüştür. Kurtuluş Savaşı’nda bu vatanı birlikte kurtarmışlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte kurmuşlardır. Bu gerçeklerden hareket eden Atatürk, Türk milletini “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka, Türk milleti denir.” diyerek etnik değil, vatandaşlık ekseninde ifade etmiştir. O, milleti ve milliyetçiliği etnik kavramlar değil, kültürel kavramlar olarak benimsemiştir.. Bu da, bugün binlerce yıl aynı vatanda, aynı kültür coğrafyasında, aynı inanç ikliminde yaşayan vatandaşlarımızın birbirine düşman olmaması gerekir. Bu yüzden, bugün milletçe daha çok birbirimizi sevmemiz, birbirimize sarılmamız ve kenetlenmemiz gerekmektedir.
Şunu kesinlikle unutmamalıyız ki, Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanlarının, milli birlik ve beraberliğimizi bozma, vatanımızı bölme ve rejimimizi değiştirme çabalarının karşısında en büyük engel Atatürk’tür. O’nun düşünceleri, ilkeleri ve inkılâplarıdır. Atatürk’ün, ilke ve eserlerine, düşüncelerine, Gençliğe Hitabesi’ne ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünde ifadesini bulan birleştirici ve bütünleştirici milliyetçilik anlayışına saldırıların giderek yoğunlaşmasının ardındaki gerçek budur.
ATATÜRK’ÜN ETRAFINDA BİRLEŞMELİYİZ
Şunu açıkça ifade etmek gerekir ki, bugün, her zamandan fazla Atatürk’e ihtiyacımız vardır. Eserleriyle ve düşünceleriyle etrafında birleşeceğimiz ve bütünleşebileceğimiz tek lider Atatürk’tür. Artık Atatürk; dil gibi, bayrak gibi, İstiklâl Marşı gibi, vatan gibi, bizi etrafında birleştiren ve bütünleştiren milli odak noktalarımızdan biri olmuştur. Milli, manevi ve kültürel değerlerimiz etrafında gerçekleştireceğimiz birlik ve beraberlik ortamı, dış düşmanların ve onların yerli işbirlikçilerinin her türlü oyununu bozacaktır.
Bugün bir defa daha milletçe andığımız Büyük Önder Atatürk’ün yaptıklarını, söylediklerini ve direktiflerini bir defa daha gözden geçirmemiz, değerlendirmemiz ve yorumlamamız gerekmektedir. Göreceğiz ki, bizi 2000’li yıllarda güçlü, modern ve müreffeh bir Türkiye haline getirecek yol, Atatürk’ün açtığı, akıl ve bilimin rehberliğinde çağdaşlığın, aydınlık ve ışıklı yoludur. Bu yol, bizi, “Bilgi Toplumu”nun ve uygar dünyanın saygın bir üyesi haline getirecek tek yoldur. Bu yoldan bizi ayırmak ve koparmak isteyenlere karşı koymak, Cumhuriyete, millî kimliğimize, millî varlığımıza, aziz vatanımızın bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmak, her Türk’ün en kutsal görevidir. Çünkü, varlığımızın ve geleceğimizin tek kaynağı, bunlardır.
Kısacası, Yüce Önder Atatürk’ün düşünce sistemi; demokratik, laik, milli, çağdaş ve evrensel değerlerden oluşan dokusuyla, birleştirici ve bütünleştirici yapısıyla ve bilimsel doğruları esas alan anlayışıyla, Türkiye Cumhuriyeti’ni, ülkesi ve milletiyle sonsuza dek bölünmez bir bütün olarak yaşatacak en büyük güçtür.
Büyük Atatürk’ü, bugün bir defa daha bu duygu ve düşüncelerle, şükran ve minnetle anarken, eserine ve düşüncelerine milletçe sonuna kadar sahip çıkacağımızın sözünü veriyor ve “Ne mutlu Atatürk gibi önderi olan yüce Türk Milletine!” diyor, hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
sevgiler...saygılar...