Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ABD'deki Senato Komisyon tutanaklarında Ermeni olayları nasıl anlatılıyor (3)  (Okunma sayısı 3497 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 03, 2015, 02:41:24 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

1915 olayları ile ilgili başlattığımız yazı dizisinin ilk bölümünde, Lozan Antlaşması’nın hemen akabinde Türk ve Lozan’da gözlemci olarak bulunan Amerikan heyetleri arasındaki görüşmeler sırasında, neler yaşandığını anlatmıştık.

Buna göre 6 Ağustos 1923’te varılan Türk-Amerikan Antlaşmasının Amerikan Senatosu’nda Ermenilerin itirazları sonucunda onaylanmasının reddedildiği anlatılmaktadır.

Yazı dizisi, tamamen Doğan Avcıoğlu’nun 1969’dan 12 Mart 1971 Muhtırasının ertesine kadar haftalık olarak yayınladığı Devrim dergisindeki “Amerika’da Lozan Tartışmaları” başlıklı metinden oluşuyor.

Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz:

“ERMENİLERİN SORUMLULUĞUNU ABD YÜKLENMİŞTİR”

Söylevde Türkiye’nin hukuk düzeninden söz edilerek, “Türkiye’de hukukun bütün kollarında köklü reforma ihtiyaç vardır. Şeriat ve teokrasi izleri el’an mevcuttur ve yeni Türkiye bu iki engeli hukukun bütün kollarından uzaklaştırmak için karar vermek durumundadır.” denmektedir.

Bayanlar, şu sizi ilgilendirebilir. Kuran kanunlarına göre ancak iki kadının yemini bir erkeğin yeminine eşittir.

Büyükelçi Straus geçenlerde adil ve iyi yönetilen bir adalet sisteminin mevcut olmadığı yerde kapitülasyonların elzem olduğunu ve Türkiye’de adaletin en yüksek fiyatı ödeyene verildiğini ve bir milletin bir gecede yepyeni bir sayfa açamayacağını söylemiştir.

İşte bu durumdan dolayıdır ki, “kapitülasyonlar” doğmuştur. Kapitülasyonlar Türklerden diplomasi yoluyla zorla koparılıp alınmış veya savaş sonunda kazanılmış değildir. Hıristiyan milletleri ticarete razı etmek için Türkler, “Davalarınız Türkler aleyhinde olduğu zaman sizin tesis edeceğiniz mahkemelerde görülebilir,” demişlerdir. Bu kapitülasyonlar 1914’te Büyük Harbin başlangıcında Türkler tarafından kaldırılmıştır.

Türk kudreti 1774’te Ruslara karşı uğradıkları büyük bir yenilgiyle azalmaya başlamış ve yavaş yavaş on dokuzuncu yüzyılda hepinizin bildiği gibi ve daha çok Rusya sayesinde Türklere tabi olan Avrupa tarafındaki Hıristiyan halklar Türk hakimiyetinden kurtulmuştur.

Lord Byron ile İngiliz gönüllülerinin Yunanlıların yardımına nasıl koştuğunu ve Avrupa milletlerinin teşkil ettiği gerçek bir ehlisalibin Macaristan’ı Türklerin hakimiyetinden nasıl kurtarıp onları Viyana duvarları dibinden uzaklaştırdığını, Romanya, Bulgaristan ve Sırbistan’ın nasıl kurtulduğunu hatırlayacaksınız. Buna karşılık, Küçük Asya’nın doğusundaki dağlarda yerleşmiş olan Hıristiyan Ermeni topluluğu, Avrupalı Hıristiyanların Türk egemenliği altında ezilen, katledilen ve sömürülenler lehine giriştikleri müdahale sonunda kurtarılamayan topluluk olarak kalmıştır.

Büyük Harp -Dünya Harbi- çıkınca Türk imparatorluğu dışındaki Ermeniler İttifak Devletleri’nin yanında yiğitçe yer aldı. Bunlardan 200 bini savaşa katıldı. Kafkasya Cephesi’ni Ruslar terk edince, Ermeniler ellerinde tuttular. General Anenby, Ermenilerin, Müttefiklerin davasına yaptıkları şahane yardımın tanığıdır. Başkan Wilson’ın 14 ilkesini, Müttefiklerin Ermenistan’ın hür olacağına dair vaatlerini ve bir Ermenistan Cumhuriyeti kuran Sevr Antlaşması’nı hepiniz hatırlıyorsunuzdur.

Bizim Ermeniler lehinde hiçbir siyasi harekette bulunmadığımız söylenmiştir. Biz iki şey yaptık: Bizden yeni Ermenistan’ın cephelerinin sınırlarını tespit etmemiz istendi ve Başkan Wilson gerçekten bu cephelerin sınırlarını tespit etti ve Müttefikler, yani Fransa ve İngiltere, bu yeni Ermenistan’a asker göndermeye hazırlanırken bunu geciktirmelerini talep ettik. Lloyd George’un İngiliz parlamentosunda söylediği gibi, gecikme talep ettik. Bunlar Ermenistan’a karşı belirli bir sorumluluk yüklenmemize yol açan iki hareketimizdir.


İSMET PAŞA, CHESTER PROJESİ İÇİN RAUF BEY’İ SUÇLUYOR: “ANADOLU’NUN YARISINI İKİ MACERAPERESTE BAĞIŞLADINIZ”

Fakat Sevr Antlaşması imzalandı ve arkasından bildiğiniz ve komite başkanının biraz evvel söylediği gibi, Yunanlıları geri püskürten dalga geldi. Türkler İstanbul hattında General Harrington’la yüz yüze geldiler. Orduları bazılarının sizi inandırmaya çalışacağı kadar büyük değildi, çünkü İngilizler 20 bin kişilik kuvvetleriyle Türklere başarılı olarak karşı çıkabildiler.

Fransızlar Türklere yardım etti, İtalyanlar yardım etti, Türklere silah ve cephane gönderdiler; Türkler bu silah ve cephaneyle Yunanlıları geri püskürttüler. Ünlü iş şehri İzmir’de büyük katliam işlediler, şehri yaktılar. Daha sonra 1922 sonbaharında Lozan Konferansı yapıldı. Büyük Britanya, Fransa ve İtalya’yla bir antlaşma imzalandı. Amerikan halkına şimdi teklif edilen anlaşma, Lozan’da imzalanan antlaşmanın ana hatlarını taşımaktadır. Bu arada ve konferans toplantı esnasındayken Chester projesi sorunu ortaya çıktı. Bu projeyle Türklerin şimdi bile Amerikan maceraperestleri dedikleri bir takım kimselere bir imtiyaz tanınıyordu. Öyle bir imtiyaz ki, sonunda karın yüzde 10’u Kanada’ya verilmek üzere 300 bin dolar gibi cüz’i bir meblağa satıldı. Ne yazıktır ki, bu proje Birleşik Devletler’in Başkan Wilson vasıtasıyla yeni Ermeni Cumhuriyetinin malı olarak sınırları çizilen bölgedeki petrole ait bir imtiyazı da ihtiva ediyordu.

Dışişleri Bakanı Hughes ve bir zamanlar mensubu olduğum Dışişleri Bakanlığı’na büyük bir saygı ve takdir beslediğimi ifade etmek isterim. Ancak bu konuda bir yargı yanlışına düştüklerine inanıyorum. Her ikisi de bana karısına üzerinde “Allah evimizi korusun” ibaresi işlenmiş bir çerçeve hediye eden adamı hatırlatıyorlar.

1922 sonbaharında “gayri resmi gözlemcimiz” Büyükelçi Child, Amerikan vatandaşlarının haklarını, söz konusu kapitülasyonları savunmuş ve itiraf ederim ki zayıf bir sesle Ermeniler lehinde de bir şeyler söylemiştir.

Sonra sahne değişmiştir. Nisan 1923’te Chester imtiyazı başlamıştır. Bakan Hughes, burada yaptığı konuşmada Amerika’nın tutumunun Chester imtiyazıyla hiçbir zaman etkilenmediğini beyan etmiştir. Oysa Türklerin Dışişleri Bakanı ve Lozan’daki Türk Delegasyonu Başkanı İsmet Paşa, muhalefet liderlerine ve eski başbakan Rauf Bey’e Anadolu’nun yarısını sermayeleri bile olmayan iki macerapereste bağışladıkları ve bu yüzden Lozan’da ciddi güçlüklere neden oldukları, memleketi neredeyse yeni bir savaşa sürükledikleri için şiddetle çatmıştır.

Aslında Lozan’da ciddi güçlüklere neden olan kimdi? Chester imtiyazına Fransa, İtalya ve Büyük Britanya karşı çıkmıştır. İsmet Paşa’nın bahsettiği ciddi güçlükleri çıkaranlar Birleşik Amerika temsilcilerinden başkası olamaz. Nisan’da taviz verildikten sonra, Amerikan vatandaşlarının haklarını gözden çıkaran, kendimizi Hıristiyanlık ve dünyada doğru olanı yapmak adına bağlanmış saymasak bile, memleketimizin iki hareketi ile kendilerine taahhütte bulunduğumuz Ermenistan halkı için hiçbir şey yapmamıza imkan bırakmayan bu antlaşma üzerinde mutabık kalınmıştır.

Bazı kurumların, Amerikan eğitim kurumlarının zarar göreceği söylenmiştir. Gerçekten birkaç gün önce gazetelerden bunlardan altısının kapanmak zorunda kaldığını öğrendik. Bu antlaşmanın nasıl uygulanacağını göstermek için Lozan Antlaşması’nın 38’nci maddesini okuyacağım:

“Türk Hükümeti ırk, milliyet, dil ve din farkı gözetmeksizin Türkiye’de yaşayanların hepsinin hayat ve özgürlüklerinin tam olarak korunacağını taahhüt eder.”

Bugünkü New York Times’dan okuyorum: “Türkler azınlıkları ayırt ediyorlar”, “Türkler Arapların, Ermenilerin, Gürcü ve Rumların girmesi yasak olan bölgeler kurmaktadır. Ermenilere yasak olan bir bölgenin vücut bulmasının Türkiye halkı için de Osmanlı olmayanlara ne şekilde muamele edileceğine dair geniş bir programın sadece bir parçasını teşkil ettiği anlaşılmaktadır.”

İşte Türkler Lozan Antlaşması hükümlerini, daha Senato’da onaylanmadan bu şekilde yerine getirmektedir. Geçen Mart’ın 24’ünde Bakan Hughes Türkiye’de demin söz ettiğim kurumların korunmasını savunmak amacıyla Türkleri bu antlaşmayı Senato’dan geri çekmekle tehdit etmiştir. Bu kurumlar, asil eserlerdir. Buradaki misyonerler kendilerini Hıristiyan halka adamışlardır. Bunlar Müslümanları hiçbir zaman Hıristiyan olmaya zorlamamışlardır.


BAKAN HUGHES, MİLLİ KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞARAN KEMALİSTLERE “KATİLLER” DİYOR VE AMERİKA, “HALİFEYİ KOVAN MACERACILAR” DİYE NİTELEDİĞİ KEMALİSTLERİN “İSTANBUL’U ELLERİNDE TUTAN DİN ADAMLARI TARAFINDAN ALAŞAĞI EDİLMESİ” UMUDUNU BESLİYOR

Belki Dr. Barton antlaşmanın lehinde konuşacaktır. Ancak Dr. Barton’dan sormak isterim: Bu masada oturan Mr. Everett P. Wheeler’e yazdığı bir mektupta böyle bir antlaşmanın asla onaylanmayacağı kanısında olduğunu yazdığı gerçek değil midir? Ve bugün bir misyonerin oğlu olan Columbia Üniversitesi profesörü Hamlin’i ve gene bir misyonerin oğlu olan bu şehrin tanınmış avukatlarından Mr. W. Jessup’u dinleyeceksiniz. Bunlar Türkiye’deki Amerikalıların haklarını tanımayan, gazetelerin elimdeki makalelerinde belirtildiği gibi, okullara konan muazzam vergileri ödemeye mecbur tutan bu antlaşmanın karşısındadırlar. 

“YMCA kapatılıyor. İstanbul’daki YMCA Ankara bakanlığı tarafından kapatıldı. Giriş kapıları mühürlendi ve sekreterlerin içeriye girmeleri yasaklandı.” Mükemmel gazete New York Times’dan okuyorum.

Daha antlaşma Senato’ya tevdi edilmeden Türklerin bu müesseselerle ilgili haletiruhiyeleri işte böyledir. Şayet Hıristiyan halkı eğitmek istiyorsak Türkiye dışına çıkmamız gerekir, çünkü sağ kalanlar dışarı sürülmektedir.

Bu memleketten Türkiye’ye giden misyonun başkanı General Harboral’ın da söylediğine göre 800 bin erkek, kadın ve çocuk demeden soğukkanlılıkla kılıçtan geçirilmiş olduğunu tasavvur edebiliyor musunuz? Ve biliyor musunuz ki, Türkler Küçük Asya’dan dalga halinde gelip İzmir’i yaktıklarında belki bir milyon Rum Türklerin zulüm ve vahşetine kurban gitmiştir.

Öyleyse bu Hükümetle, Bakan Hughes’ın kısa bir süre önce Plaza Oteli’nde yaptığı konuşmasında katiller olarak tanımladığı bu insanlarla bir anlaşma yapmak için bu acele nedir? Hatta politika bakımından da beklememiz daha doğrudur. Bu, herhangi bir rejimin değil, fakat iktidarı eline geçiren bir maceracılar grubunun rejimidir. Dinlerinin başı olan halifeyi ülkelerinden kovdular ve İstanbul’u ellerinde tutan genç Türkler ve Müslüman din adamları bir gün bu maceracılar yerine başka bir hakimiyet kurulmasını sağlayacaklardır. Gelirleri giderlerinin çok altındadır. Anadolu halkı açtır. Bir değişme olacaktır. Niçin beklemeyelim? Niçin Türk Hükümetinin, Büyükelçi Straus’un dediği gibi adaleti en yüksek fiyatı verene satmayan bir hukuk düzeni kurup da oradaki vatandaşlarımızın bir miktar korunmasının sağlanıp sağlanmayacağını görmeyelim?...

Bizim bir millet olmamızdan 19 yıl sonra İspanya ile bir anlaşmamız yoktu. Başkan Buchanan Rusya ile bir anlaşmayı 52 yıl önce imzaladı. Son yıllarda nasıl uzun bir süre Meksika Hükümetini tanımadığımızı hepiniz biliyorsunuz. Oysa Amerikan vatandaşlarının Meksika’da Türkiye’den çok fazla korunacak çıkarları vardır.

Yunanistan’ı henüz tanımamış durumdayız ve Yunanistan yıllarca tanınmamıştır. Borçlarını ödemedikleri için Sovyet Hükümetini tanımayı hala reddediyoruz. Öyleyse bu katiller hükümetini niçin tanımak zorunda olalım? Bu acele nedir? Bekleyelim, davranışlarının neler olacağını görelim. Hükümetlerinin yaşayıp yaşamayacağını görelim. Kemal Paşa’nın kan dökücü katillerinin hükümetini tanımak için acele etmeyelim (Alkışlar).

Başkan: Büyükelçi Gerard bana büyük bir lütufta bulundu. Kendilerine ayrılan zamanı bir buçuk dakika aştı. Şimdi yaptığım hesaba göre bu mükemmel örnek bütün konuşmacılar tarafından izlenirse ve başkan parlak müdahalelerden kaçınırsa, esas tartışmayı bize ayrılan bir buçuk saat içinde bitirebileceğiz.

Bundan sonraki konuşmacı sanırım bazı noktalarda Büyükelçi Gerard’la ayrı fikirde olacak. Size Columbia Üniversitesi’nden “Türkiye, Büyük Devletler ve Bağdat Hattı”nın yazarı Prof. Edward Mead Earle’ü takdim ederim. Kendisi Lozan Antlaşması ile ilgili birçok soruyu özel olarak incelemiştir (Alkışlar). –Devamı gelecek-

M. Ayhan Kara
Odatv.com
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Triteral Komisyon

Başlatan Ittihatci Diger Konular

2 Yanıt
4958 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2007, 02:26:34 öö
Gönderen: Ittihatci
Ermeni Mezalimi

Başlatan Ittihatci « 1 2 3 » Tarih

28 Yanıt
20356 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2007, 06:41:43 ös
Gönderen: nietzsche
34 Yanıt
24061 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 30, 2012, 01:13:45 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
3800 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2009, 01:04:58 ös
Gönderen: asoraman
6 Yanıt
13490 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 08, 2014, 05:25:32 ös
Gönderen: Pilot
1 Yanıt
5390 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 16, 2009, 11:13:32 öö
Gönderen: karahan
2 Yanıt
11706 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2010, 06:51:37 ös
Gönderen: popperist
0 Yanıt
4339 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2014, 11:58:51 ös
Gönderen: MysticMind
0 Yanıt
3422 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2015, 02:37:34 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3107 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2015, 02:47:07 ös
Gönderen: karahan