Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Denge  (Okunma sayısı 7587 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 29, 2015, 08:46:45 ös
Yanıtla #20
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili karahan,

Ben gayet sakinim. Bana yazılanların hepsini okudum ve bakın tartışmayı uzatmadım bile. Sorun olan şey bilimsel şeyler paylaşmak değil ki. Bilimsel şeyleri ben de paylaşıyorum.

Sorun olan şey, 'ben bilirimcilik' yapmak. Karakterim gereği, 'ben daha iyi bilirim' tarzından hiç hoşlanmıyorum. Herkes bilmediği oranda cahildir, her birimiz bilgiye açız ve bir şeyler öğrenmek istiyoruz. Bilimsel bir konuda paylaşım yaptığımda yanlış bir bilgi paylaşmışsam eğer 'istenilen eleştiri, gerekirse en ağır şekilde' yapılabilir. Ama 'konuyu oraya açtın, yok buraya açtın.' Bunları vakit kaybı olarak nitelendiriyorum. Sevgili hypatia'nın konusuyla ilgili tartışamadık bile.

Forumda gruplaşma var. Paylaşımları beğenilen üyelere övgü veya eleştiri yapılıyor. Ben de bilimsel şeyler paylaşıyorum. Bana neden övgü veya eleştiri yok ? Geçenlerde mitolojik bir hikaye paylaştım, bir Allah'ın kulu da kalkıp bir şey yazmadı. İlgilenmek istediğiniz insanlarla ilgileniyorsunuz. Benim Masonluk ile ilgili bilgisizliğim ortada. Ben sürekli Masonlukla ilgili bir şeyler paylaşamam. Ama Sayın ADAM'ın bir gün olsun bir tane yazımın altına bir şey yazdığını görmedim fakat iş eleştirmeye geldiğinde herkes burada.

Bir seneyi aşkındır bu Forumdayım. Kiminle bir olayım çıkmış, kime hakaret etmişim, kime saygısızlık yapmışım ben ? Bir kişi bunun örneğini veremez. Çünkü saygısızlık kavramı, benim karakterimde yok. Kendi doğrularımı söylediğimde herkes karşı cepheye geçiyor.

Ben eleştiri yaparken bile 'aman karşımdaki beni yanlış anlamasın, kırılmasın' şeklinde davranıyorum. Ancak bu Forumda bir avuç insan dışında bunu göremedim ben. Foruma ilk geldiğimde 'dini içerikli paylaşımlar' yaptım diye neler neler söylendi bana, edebimle cevabımı verdim, şikayet bile etmedim. Ben haddimi bilen bir insanım. Sizler istediğiniz insanı, istediğiniz gibi eleştirince oluyor ama ben eleştiri yaptığımda Forum ayağa kalkıyor. Bireysel yüklenme mi yapılacakmış bana ? Peki, öyle olsun.

FAY FRIN...

Sn.Fay frin

Sanırım sn.propolsion ve sn.adam'ı kast ediyorsunuz ben bilirimci diye.

Tasavvufta çok sevdiğim bir deyim vardır,hatta peygamber efendimizinde sözüdür;
BİLGİ ÖNDEN GİDER denir.

Sn.Adam forumda genelde masonluk dışındaki paylaşımlara pek bulaşmaz.Bilgisinide belgeye ve bilgiye dayandırmayı seviyor.Bilim dışı konulara pek meraklı değil.Sn.propolsion ise sizinle paylaşımlarında seviyeyi bence hiç düşürmedi.Onların savunulmaya ihtiyacı yok kaldıki yaptığımda bu değil.

İnsan bazen öfke ile yazınca yazılanları pek anlayamıyor.Daha sakin bakmak lazım.Forumda bayanların oluşu ve yazması çok iyi.
İnsanların iyi bildiği konulsrı paylaşması bilgiçliği ve bildiğini gösterir bu yerilecek bir durumdan öte saygı duyulası bir durum bence.Bir konuyu ehli ile tartışmak cahili ile uğraşmaktan daha iyidir.

Bilenin bilgisiğni sömürmek ondan faydalanmak ve bildiğini kabul ederek saygı çerçevesinde yapmak daha iyi değilmi?
Pek uzun edilecek bir konu ve sorun değil bence burada kesmeli ve önyargılardan uzak durmalıyız.

karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2015, 08:50:24 ös
Yanıtla #21
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Eleştirimi yaparken Sayın ADAM'ı konunun dışında tuttum. Yazdıklarımın hiçbiri onun için değil. 'Ben bilirimci' sözümü Sayın ADAM için söylemedim.

Bu yanlışı düzelttikten sonra ben, konuyu burada kapatıyorum. Sizin de dediğiniz gibi.

FAY FRIN...
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Ağustos 29, 2015, 10:03:27 ös
Yanıtla #22
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Sevgili Etimolog! sorunuzun yanıtını malum sebeplerden dolayı geciktirdim; özür dilerim.
Sorduğunuzun cevabı  hem karmaşık hem açıklanması gereken  mevzular var. Sadece insan formunun iradesi vardır. Bahsedilen kuvvet fizik kanunuyla ilgilidir.Yani fizik ve doğa kanunuyla pekiştirerek yazacaktım ama sayfanın halini gördünüz. Kabala'yı ve ana teması olan Sefirot'u elimden geldiğince öğrenmeye çalışıyorum;yani evren yapısıyla fizik ve doğa şemalı bir çalışma. Ama gördüğünüz üzere fizik ve doğa konulu sayfaya kabul edilmedi;edilmediği gibi açıklama yapılamaz durumuna geldi. Oysa bu çalışmalarımın ne kadarı ve nereye kadarı mantıklı yada mantıksız olduğunu pekiştirmek için fizik ve kimya hakkında uzman arkadaşlardan yardım talebinde bile bulunmayı düşünmüştüm...Sonuçta bu konuyla ilgileniyorum öyle veya böyle.

Aynı konuyu işlemek için bu kez daha detaylı olmak üzere başka bir konu adı altında yazmayı düşünüyorum. Umarım yararlı olabilirim ve umarım daha bilgili arkadaşlarla karşılaşabiliriz de bize yararlı olur.Ben Kabala ve Sefirot çalışmalarında çömezim.
Ama gerek Makro gerek mikro, insan psikolojisi hakkında çok yararını gördüm. Benim ufkumu açıyor ve göreceliğin ardındaki enerjiyi ve doğanın ardında ki psikolojik yapıyı daha iyi anlayabiliyorum;Tasavvufu, mitolojiyi ve simyayı öğrenmek zorunda kalıyorum. Açık söylemem gerekirse Tek'ten Bütüne, Bütünden Teke olan yolculuğu tanıyorum. Bilgi Eşeği olmaktan, hayatıma geçirip İnsan olmaya çalışıyorum; umarım birazda olsa başarırım.
Sevgi ile kalın


Ağustos 30, 2015, 11:19:30 öö
Yanıtla #23
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Okültizm ise, gizli öğretilerin hayata geçirilmesine yönelik bir çalışmadır . Fizik ,doğa kanunlarının hangi ince çizgide insanın yararına sunulabileceğini araştırır.
İnsanı, doğayı ve aralarındaki ilişkileri inceleyen bazı uygulamalarla bunların etkilenebilir olduğunu savunan ve Hermetizm'i gelenek olarak yola çıkan gizli öğretilerin bir sanat halinde çalışılıp, uygulanması ise, okültizm anlamına gelir.(Hermesin varlığı ve yokluğu tartışılırsa, bu pek çok şeyin varlığını tartışır hale getirir ve içinden çıkılmaz. Küçük bir misal;biri kalkar şöyle der ki diyene rastlıyorum; "gerçekten aya gidildi  mi?" diğeri şunu söyler " bilmem öyle diyorlar! şahsen tanışmadım."

Okült bilgi caziptir, ne var ki; görünenin ardındaki derin gerçek ve yaşamın amacı anlaşılmaya başlamadan, (gizli ilimler) (güç) kazanmak ve etkilemek için önerilmeye çalışılırsa, bir yetersizlik ortaya çıkacaktır. Büyücülük ve falcılık adına yozlaşmaları ardından getirecektir.
Hele ki otla samanı birbirinden ayırma yeteneğinde  yoksun olan toplumlar ..

Teozofi  üç ilkesini şöyle açıklar:

1. İnsanlığın evrensel birliği için ırk, renk, inanç ve cinsiyet ayrımı yapmamak.
2. Din kuralları, felsefe ve bilim sınırlarının ötesinde çalışabilmek.
3. Doğanın keşfedilmemiş yönlerini ve insanın bilinmeyen yönlerini araştırmak.
 
Wikipedia.org

Tüm kadim bilginler ve peygamberler dahi ruh ve yaratan kavramını benimsemişler bu bilim üzerine çalışmışlardır. Bazı sınırları zorlayamaz, sadece görecelik kavramlarında kilitlenirsek insan doğasının ardına çıkamaz ve sadece günlük ihtiyaçlarını görmekten öte bir varlık olamayız.
Zor iştir, ÇOOK ZOR bir iştir.

Sevgi ile kalın


Ağustos 31, 2015, 12:35:04 ös
Yanıtla #24
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Evrenin genel yapısının tüm yaratıma denk düştüğü ima edilmiştir yazımın başında.Makro evren ve Mikro evren. Büyük evren Küçük evren yani insan; diye bahsi vardır.
-------------
Termodinamik denge, açıklaması bilinmese bile sezgisel olarak bilinen bir şeydir. Isı alış verişi veya bir sistemdeki dinamik değişimle ilgilidir. Doğada ki her faktör bu dengeye ulaşabilmesi i.in sistemlerin değişimine sebep olur.
Termodinamik, fiziğin doğada oluşan tüm enerji çeşitlerinin değişimini inceleyen en büyük branşlarından birisidir. Özellikle ısı enerjisinin mekanik işe dönüştürülmesini ve fiziksel ya da kimyasal değişimlerin her türden enerji davranışlarının çalışmalarını içerir. Aynı zamanda doğadaki sistemlerin makroskopik parametreleri olan sıcaklık, basınç ve hacimleriyle de ilgilenir.

Denge, bir durumdaki karşıt kuvvetlerin birbirini tam olarak yok ettiği ve artık herhangi bir değişimin oluşmayacağı bir durumdur.Dengenin iki hali vardır. Birinci statik bir denge, ikincisi dinamik dengedir.Burada bahsetmek istediğim Kabala'nın Evrensel şeması olan Sefirot'taki  her bir sefiraya karşılık gelen yapıdır. Birçokların hatta bazı bilim adamlarının bilmediği ve inanmadığı yapı. Bu çok geniş bir açıklama getiriyor ve ben çok kısa olarak açıklamaya çalışacağım...Bu arada toparlamaya çalışırken yapabileceğim bir yanlışlık asla Kabalaya mal edilmemelidir. Benim hatam onun dışındadır; çünkü ben hiç bir konuda uzman değilim. Sadece toparlamaya çalıştığım konu çok zor ve karmaşık ama bir o kadar gerçek ve bir o kadar tepki alacak bir konu. Tarihler boyu karşıt tepkiler olmuştur ve dünyanın yuvarlaklığı bile ölümcül kabul edilmez hal almıştır yüz yıllar önce.

Kabala'da Sefirot'un başında olan KETER İLE başlamam gerekirken bunu atlıyorum çünkü yanlış bir yorum getirmek istemiyorum ve her şeyin başlangıcı yani Yaratımın ilk vuku bulduğu yer. Bu sadece en basit benzetmesi çünkü evrenin yapısının bugün henüz tam açıklanamadığı ama Kadim olanların bunun hakkında mutlaka söyleyeceği şeylerin olduğu bir  konu.

Keter, sanırsam statik durumda ama tüm potansiyeli barındıran bir Sefira olarak geçer.Dini  yorumu her şeyin barındığı, her şeyin geldiği yer. Burada tam bir şey söylemem çok zor.Büyük patlamayla ilgili..

Hokmah, İkinci Sefira yani her şeyin geldiği yerden ilk tezahür olan Kozmos; yanlış hatırlamıyorsam Evrenin çatısı olarak ta geçer. Dinsel karşılığı: Göksel Baba, Göksel Adem ve sıfatları sevgi ve merhamet erg gücü.Çünkü her şeyin geldiği o sınırsız potansiyel her iki cinsi barındırır ve bir cinsyeti yoktur. Saf ve Arı dır. İlk ayrışımdan Hokmah zuhur ediyor yani erk gücü ve dinsel tabiri İbranice olan Abba yani Baba.

Hokmah, yani ilk hareket fizik yasasında Kuvvet olarak yorumlanır.Evrenin ilk aktif yanı.Fizikçiler buna daha iyi açıklamalar getirir; dediğim gibi açıklanması uzun ve bizler için daha zor. Burada kısaca deyiniyorum elimden geldiğince kaynaklarla karşılaştırıyorum zihnimin aldığı kadar..,

Binah, Üçüncü sefira Pasif ve dişil. Astronomi de Satürn'e karşılık gelir ve mitolojide Yüce Ana, Ölümün Kapısı, Göksel Havva, vs vs..Her bir sıfatın anlamı vardır ve farklı kuvet ler değil aynı kuvvetin içindedir ;yani birbiri ile çelişkili görünse de, öyle değildir.
Buraya kadar yeterli bence, çünkü dediğim gibi çok geniş ve Arketipik fizik, doğa kanununu içinde barındırıyor. Boşuna dememişler Kabalayı çalışmak bir ömrü alır. Fakat burada asıl açıklamak istediğim farklı bir bilginin nasıl  anlaşılmasına ya da farklı bir araştırmaya ayrı bir pencereden bakmaya çalışmaktır; sonuçta buda ne kadar gerçeğe yakındır diye düşünmek?..

Evet tepki alacak bir konu;ayrıca dini karşılıklara da konduğu için dini çevrelerin " bu da ne böyle" diyeceği bir yazı. Göksel Adem ve Havva ya deyindiğinden   özellikle hıristiyan kardeşler kızabilir. Akıllarına gelen ilk şey şu olacaktır. Baba,Oğul ve Kutsal ruh adına çıkarılan haç'ın,  Evren yapısındaki karşıt oluşumların etki ve tepki yasasına karşılık olduğu bilgisi. Makro ve Mikro arasındaki benzerliği insan psikolojisi ile karşılaştırılarak  üzerinde binlerce yıl önce çalışılmıştır. Boşuna dememişler Yukarıdaki aşağıdaki gibidir.

Asıl önemli olan sırların başlangıç yeri, ucu yukarı bakan üçkendir ve Sefirot'un üstte ilk üçken şeklidir. Bir Keter, Baş Olmayan Baştır. Hokmah, göksel Baba dır. Peki, yaratımın başlangıcının dinsel yorumu Göksel Baba ve Göksel Ananın olduğu yerde bir de Göksel oğul olmalı..peki o nerde? Hıristiyan arkadaşların kafası belki daha çok karışacaktır. Bunu ben söylemiyorum kendileri Baba , Oğul ve Kutsal  Ruh diyorlar. Göksel Baba ve Ana'dan bahsederken bir oğul çıkıyor ve sıralamada Ana yok! Kadın Evrenin ilk yapısından itibaren yok edilmiş;yani Makrokosmoz'da var olan dişi enerşi, Mikrokozmos'da insanların koyduğu felsefede yok edilmiş.
Oysa okült bilgiler Ana'yı koyuyor; hatta Doğanın yaratıcısı olan Tanrıçayı ilk tarihinden,  evrenin başlangıcından itibaren varlığını koruyor...Ama dini inanışlar Makro Anayı yok edip Mikro anayı anlatıyor o da şeytan olarak; Ademi günaha sokan Havva;..
Peki İllede bir suçlu ararsak Ademin suçu ne oluyor, yada asıl suçlu?.. Ademin omurgasından oluşturduğu yani ademden tezahür olan Havvan'nın bu oluşumdan ne kadar sorumlu olduğu araştırılmış mı?  Ne acınası büyük bir cehalettir bu?...İşte astronomi , miteloji ve hermetik bilgilerin sevilmediğinin ve bu bilimin üzerine gidilmesinin ıvır zıvır ve bilim kirliliği denilip hışma uğramasının sebebi bu olabilir mi? Makrokozmos Erg gücünün,  Mikrokozmos'da eşini ne hale soktuğu, dünya yönetiminin  bu hale geldiğinden   sorumlu tutulabilir mi  acaba :) 

Şimdilik benden bu kadar. Sadece farklı bir yoldan yürüyüp, konulan sınırların dışında biraz gezinelim istedim. Bu da farklı bilgilerin, farklı yorumları ve ben söylemiyorum. Sonuçta Kadimlerden gelen kaynaklar.

Uzmanların gözünde bir hatam olduysa özür dilerim; ve bu hatalar bilinçli değildir kesinlikle. Sadece bir aceminin toparlamaya çalıştığı satırlarda kalan eksiklerdir.


dip not:Doğa strateji  gütmediği, plan yapmadığı için ağaçların bu günkü durumları gayet anlaşılabilirdir. Ama insanlardan da akıllarını kullanıp çok daha az maliyeti denge noktalarına ulaşmalarını beklemek sadece  idealistlik değil aynı zamanda naiflik de olur zira insan, kendisine layık gördüğü aklilikten çok uzakta,karmaşalığının ve varlığının büyüsüne kapılmış bir sarhoşluk içersindedir hala. Fakat insanda dinamik dengenin bir parçasıdır.








« Son Düzenleme: Ağustos 31, 2015, 01:02:02 ös Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın



Ağustos 31, 2015, 11:42:54 ös
Yanıtla #26
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Daha doğru olur ama Geniş kapsamlı toparlamalar farklı kaynakları  ve eldeki notları da gerektirir.
Sevgi ile kalın


Eylül 01, 2015, 02:13:19 ös
Yanıtla #27
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 117
  • Cinsiyet: Bay

Değerli Arkadaşlar, Kıymetli Kardeşlerim;

Sn. Adam " Çekici Vurmuş ", en azından biraderlerimizin forumda da olsa buna saygı göstermesi gerekir.

Nil Nisi Clavis Dest ( Aranan Yalnızca Anahtardır )

Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem


Eylül 05, 2015, 02:37:32 ös
Yanıtla #28
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Kozmoloji veya (evren bilimi[1]), bir bütün olarak Evren'i konu alan bilim dalının ismidir.

Kozmoloji sözcüğü Türkçeye Yunanca κοσμολογία (cosmologia, κόσμος [kozmos] düzen, bütün + λογια [logia] söylev) sözcüğünden türemiştir[2]. Her ne kadar kozmoloji sözcüğü nispeten yakın zamanlı bir sözcük olsa da Evren, tarih boyunca bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farklı disiplinler tarafından araştırma konusu olmuştur. Kozmoloji ise bir sözcük olarak ilk kez 1730 yılında Christian Wolff'un Cosmologia Generalis isimli eserinde kullanılmıştır.[3]

Kozmoloji ile uğraşan bilim insanlarına kozmolog veya evren bilimci denir. Çağdaş yazında kozmoloji veya evren bilimi ile genelde fiziksel kozmoloji kastedilmektedir. Bu bağlamda kozmologlar, kozmoloji çalışmaların içerisinde astronominin yanı sıra biyolojiden matematiğe kadar birçok bilim dalını da kullanırlar. Kozmoloji, Evren'in yapısını, tarihini ve geleceğini inceler. Fiziksel Evren'in bir bütün olarak kavranıp anlaşılmasını sağlamak amacıyla doğa bilimlerini, özellikle gök bilimi ve fiziği bir araya getirir.


Farklı dallarda kozmoloji[değiştir | kaynağı değiştir]
Yakın zamanda fiziksel kozmoloji olarak adlandırılan ve Evren'in bilimsel gözlem ve deney yoluyla anlaşılmasını konu edinen fizik ve astrofizik bilimleri merkezî bir konumdadırlar. Fiziksel kozmoloji, Evren'in Büyük Patlama (Big Bang) sonrası yaklaşık olarak 13,7 ± 0,2 milyar (109) yıl önce ortaya çıktığını ve Evren'in tarihinin başlangıcından sonuna kadar tamamen fizik kanunları tarafından idare edilen düzenli bir süreç olduğunu ortaya koyar.


Anonim Flammarion gravürünün elle boyanmış bir sürümü. (1888)
Felsefî bir açıdan Evren'i inceleyen metafiziksel kozmoloji ise çok eski bir disiplin olup Evren'in, insanın, tanrının veya onların ilişkilerinin doğasını aklî ve ruhânî deneyimler veya gözlemler sonucu açıklamaya, sezgisel çıkarımlar bulmaya çalışır.

Dinî kozmoloji ise fiziksel kozmolojiden ziyade metafiziksel kozmolojiye yakın olan ve Evren'in tarihi ve doğasının belirli bir dinî bağlamda incelenmesinden ibarettir. Farklı dinlerin inanç yapıları oldukça farklı olduğu gibi Evren'e bakış açıları da oldukça farklıdır. Bu sebeple her dinin bir veya daha fazla farklı dinî kozmolojik görüşleri bulunmaktadır. Ayrıca kozmoloji, sıklıkla dinlerin ve mitolojilerin var oluş ve gerçeğin doğasına dair görüşlerinde de önemli bir rol oynar. Bâzı durumlarda Evren'in yaratılışı (kozmogoni) ve yok edilişi, son buluşu (eskatoloji), dinî bağlamda insanın Evren'deki konumu ve kimliği açısından önemli bir yer işgal etmektedir.

Daha ziyade çağdaş bir ayrışık disiplin de ezoterik kozmolojidir ki bu, dinî ve felsefî bağlamdaki kozmoloji anlayışlarına yakın olsa da geleneklerden daha ayrık ve belirli bir dogmatik itikattan bağımsız, sıklıkla inançtan ziyade özellikle çağdaş entelektüel anlayışa dayanan ve ruhâniliği sadece biçimlendirici bir kavram olarak gören bir kozmoloji anlayışı tanımlamaktadır.

Vikipedi, özgür ansiklopedi


Yazımın ilk başında paylaştığım alıntılarım bunu kapsıyor. Bazı anlaşılmayan kavramlar form ve faaliyet dışında herhangi bir varoluş halini bilmeyen insan zihni, kesinlikle varlık-olmayan, tümüyle biçimden yoksun bir edilgenlik durumu için uygun bir kavram elde etmede büyük bir zorluk içindedir. Kişiler anlayamadığı şeyden korkar ve saldırır. Fakat Kozmik felsefeyi anlamak istiyorsak, korkup saldırmanın dışında bunu kavramanın çabasını göstermek zorundayız. İnsan evriminin kaçınılmazlığıdır bu.






Sevgi ile kalın