Sayın akif_yzb ve saskin paylaşımlarına bir kaç ekleme yapmak istiyorum hatam olursa düşüncelerinize açığım;
Ben kendimi bildim bileli iktidar partisi kim ise, ülkedeki herşeyin sorumlusu tutulur, Turgut Özal zamanındaki gazete manşetleri gözümün önüne geliyor...
Çok yanlış bir yaklaşım değil, zira düz mantıkla, devleti yöneten bir hükümet iyi ya da kötü herşeyin sorumlusudur. Ancak, iktidar partisinin ilk kuruluş zamanında ülkenin durumu hakikaten kötü idi, şu an da düzelmiş değil, sebepleri iktisadi, sosyolojik, siyasal vs binlerce sayfa yazsak da bitmez. O dönemde, iktidar partisi birçok partinin teşkilatlarını bünyesinde toplamıştı,CHP den bile katılan vardı... Mevcut partilere insanların güveni kalmadığından olsa gerek yeni bir oluşum şeklnde vitrine çıktı...
Sonrasında, Milli Görüş kökenli olan kadrolarına özellikle hocalarından büyük eleştiriler geldi, çok net hatırlıyorum, Yahudilik,Amerikancılık yakıştırmaları yapıldı, ve sonraları muhafakar partilerden de masonlarca desteklendiği sözleri yayıldı.
*********
Sosyal dinamikler açısından,her siyasi partinin her topluluk ile görüşmesi ve destek araması gayet doğal bir şey, pratiğe bakarsanız, CHP MHP dahil her parti çoğu dini cemaat ve azınlık cemaatleri ile de sosyal oluşumlarla da dirsek teması vardır. Hatta herkesin eleştirdiği toprak ağaları ile bile -ki aşiretlerden milletvekili bile vardır düzenli olarak-
*********
Türkiye öyle bir ülke ki, sn Mason'un ifade ettiği gibi, açıkca Mason localarının bile siyasi olarak üyelerine bir parti önermediği halde, kitlelerin nasıl algılayacağı kestirilerek, Masonluk yahut herhangibir sosyal grup (objektif olarak Alevi gruplarını, ve İslami cemaatleri de dahil ediyorum) desteği bir partiye mal edilerek, o partiye hakaret amacı güdülüyor.
Uluslararası siyaseti az çok takip edenler bilir. Ülke içi dinamiklerin yanı sıra, Amerika ve Avrupa, hatta Ortadoğudaki siyasal dinamikler her daim takip edilir, iktidara aday olanlarca. Örneğin ara ara ısıtılarak gündeme gelen Ermeni konusunda, uluslararası kamuoyu oluşturabilmek için, ilgili her ülkedeki sosyal kurumlarla irtibat kurulur ve onların yaklaşımı ölçüür, ikna edilebilecek olanlara girişimde bulunulur; bu basit bir örnek...
Mesela, Ankara belediye başkanı Melih Gökçek, AKP ilk kurulduğu yıllarda, Amerika ve Avrupa da çeşitli ziyaretler yapmıştı. Türkiye'de yaptırdığı anketlerde kuracağı partinin meclise giremeyeceğine kanaat edince geri adım attı. Ancak vurgulamak istediğim konu, siyaset bilimini, siyasal saf, siyasal görüş (80 önceki tabirle) gibi kalıplara sıkıştırdığımızda, nasıl bir yorum yaparsak yapalım konu ilgili parti ne yaparsa yapsın göze batması.
AKP ekibine dönecek olursak, o dönemde Yahudi lobilerine kadar ziyaretler yaptılar, Musa'nın Çocukları adlı kitap en azından kitapçılarda gözünüze çarpmıştır... Şu anki yaklaşımda ise Ortadoğu'da izlenen siyaset ezber bozarak çok ilginç bir seyre gitti. Musa'nın Çocukları İsrail'e karşı nasıl bir hal içindeler? Babalarının sözünü dinlemiyorlar mı? Yoksa hepsi uydurma mıydı?
İsrail'in özellikle son askeri tatbikattan çıkartılması, bir türlü teslim etmedikleri insansız hava araçlarına karşı bir yaptırımdı ama çok farklı yansıdı gazetelere ve kamuoyuna.
Niyetim kesinlikle AKP yi yüceltmek, iyi taraflarını göstermek değil... İktisat politikasında, Türkiye'nin geçirdiği dönemde çok farklı yapılacak hareket olduğunu düşünmüyorum. Mesela Telsim satıldığında İngilizlere, Türkiye'den hiçkimse olması gerekn meblağı vermedi, hali ile de Uzanlarla ticari anlaşmazlığı(!!!) olan Motorola ve Nokia'nın da baskısı ile bu sonuç çıktı. Özelleştirilmeler bundan 20 sene önce yapılmalı idi, kanuni altyapısı hazırlanarak, ki Telekom bile 20-30 milyar dolarlık değere sahipken.... Hatta yerel sermayedarlar bile varlıklarının önemli kısmını yurt dışında tutarken, iktisadi ve ticari olarak, yabancıların gelip de özelleştirilmelere katılması bile çok büyük bir olay!
Şirketlerin yaptığı ticari hatalardan, hükümeti soyutlarsak, hiç sevmediğim bir yaklaşım aslında, ve bu eleştirilere benim yaklaşımım, AKP'nin kefareti olarak bakıyorum. Zira, zamanında diğer partilere yaptıkları eleştiriler, -dinci parti diyorsunuz genelde ancak- İslam öğretilerine aşırı derece ters söylemlerdi. En basitinden, şu an yukarıda sizlerin yaptığı yakıştırmaların daha beterlerini onlar da diğer partilere yapmıştı....
Amerikancılık yahut Avrupaya uşaklık, cümleleri bugün marjinal partilerce bile kullanılıyor. Peki uluslararası siyasi dinamiklere selam bile verseniz, onlardan mı oluyorsunuz? Toplumun bir parçası olan Alevilere gidip oy istediğinizde Alevi mi oluyorsunuz, aynı şekilde Ermeni cemaatlerine, İslami ve Musevi cemaatlere ? Yahut dünyanın hiçbir ülkesi ihtiyacınızolan askeri malzemeyi paranızla satmazken, Batmak üzere olan İsrail şirketi size satıyorsa ve sizde alıyorsanız Yahudi mi oluyorsunuz? Dünya sermayesinin ciddi bir boyutu körfez ülkelerinde iken, ve bu sermayeden sadece cüzi bir miktarla İstanbul'a yatırım yapmaları için çağırdığınızda, Arap uşağı mı oluyorsunuz?
Bu sorular uzar gider, son olarak yazmak istediğim, her partinin seçim meydanlarında atıp tutmalarının sonucu dediğim gibi AKP ye söylenenler müstehak... Ancak bu gene de ekonomik ve siyasal olarak, eleştirilerin her parti için mesnetsizliği gerçeğini değiştirmiyor.....
Saygılarımla