Acı son olayına müsadenizle değinmek istiyorum. Kendi bilgim dahilinde farkına vardığım ya da varmak zorunda kaldığım durumlardan birinin de kendi yaşam deneyimlerim sonuncda birebir yaşayıp görebildiğim için ki İnsanlığın ortak bir durum gereği yaşanılan ve genelde kişinin son sürecinde gerçekleşmesi sebebiyle birbirine aktaramadıkları ve yine çoğunluğun farkedemediği bir durumdan bahsetmek istiyorum Sayın Adam;
Kişinin yaşamı süresinde yaşamının neyle son bulacağı hep düşünülenler arasındadır. Yaşam, neyle sonuçlanabilinmektedir, genelde ölümle dimi? Aslında hayır..
Yaşamı bir tür sınav olarak ele aldığımızda farketmemiz gerekiyor ki yaşam sonavını veremedikleri bir büyük tehlike kişinin yaşamının son anında onu beklemektedir. Bu kaçınılmazdır, yaşamın kader anı dediğimiz ve çoğunlukla aslında anlamından uzak bir şekilde hep ifade edilen kaderden kaçınılmaz olayını biraz olsun aklımıza getirebilmektedir. Bu anı yaşamamak için bize verilen bir şans olduğu ve bunu değerlendirebilenlerin bu son anı yaşamaktan kurtulduğu, haliyle de daha üst evrim boyutlarına geçebilmek için bir fırsatın da oluştuğunu görebiliyoruz.
Reenkarnasyon olayına inanlarımızın bazılarının genellikle bildiği en önemli gerçeklerden bir tanesi de kişinin önceki yaşamında yaptıklarının diyetini genelde sonraki yaşamında ödetildiği ve gene bu dünyaya gelebilmek için sadece bu diyetin ödenmesi bağlamında düşünüldüğü taktirde başka bir yol ya da yöntemin bulunmadığı , aynı zamanda kişinin yaşamını yaşarken acılıklarla hem diyetini, bedelini ödediği ve bunlardan ders çıkarılması gerekliliği, aynı zamanda ibret alması gerektiği durumlarda hala ibretini alamadığı için tekrari olayların yaşatıldığı, bütün bunların ise bizi bir sonuca götürmek için öğrenmemiz, bilmemiz, farketmemiz için olunduğunu, yaşam sürecinde kısa bir sürelik de olsa çünkü dünyasal süre ile evren süresi arasında bir hayli farklılığın olduğunu sanırım dünya saatine göre yaşayan bizler için bazı bilimsel deneylerde süre açısında bir farklılık yaşadığımıza birer örnek teşkil etmiş olup bazı şeylerin de işaretini verdiği anlaşılmak istenilen durumların yaşayarak öğrenme programı dahilinde gerçekleştiği biraz olsun bizlere yaşamın diğer yönlerinin de genelde bilinmeyenler olarak değerlendirdiğimiz ve hiç üzerine gitmek isteneyişimizin bir getirisi olarak neyin ne olduğunu anlayabilme yönünde kendimizi hep uzak tutmak isteyişimiz aslında bize yarar değil tam tersine zarar getirmektedir.
Şöyleki; yaşamı bütünüyle algılayabilmek için özellikle dünyasal yaşamı tamamiyle öğrenerek kişinin kendi yaşamından bütüne doğru açılabilmesi ve kendini anlayarak başkalarını da anlayabilme yetisini kazanarak, tümevarım şeklinde bir metot izlenilirse aynı zamanda evreni de anlayabilme yetisine sahip olabiliriz. Böylelikle dışımızda gelişenleri daha iyi anlayabilir, daha sistematik olarak gözlemleyebilir ve daha iyi kavrama yeteneğini kazanarak aynı zamanda bilincimizin yükseltimesine paralel olarak algı seviyemizin de yükselebildiğini anlamış oluruz.
Kıt bilinçle hareket edenlerin ve hala çoğu şeyin farkına varamayanları bekleyen çok önemli korkuç derecede olaylar başgösterecek ve deyim yerindeyse bu olaylar birebir, bir silsile takip edercek daha çok vahşet içerikli olayları dünyamızda basın, gazate vs. vs. yoluyla daha çok göreceğimize benziyor.
Hepimizi kendi yaşam sürecimizin sonunda bekleyen bir acı son var ve hepimizin bu sonu görmekten başka çaremiz olmadığı içindir ki bazılarımız yoğun bir bunalım içersinde görecekleri acı sondan kaçamadıkları için intihar ettikleri de gözlenebilinmektedir. İşte Kurtuluş terimi bu bağlamda büyük bir önem arzetmektedir, o da kendi yaşamlarının bitiş noktasında yaşayacakları bu acı sondan kurtulmanın tek yolu olduğunun bilinmesi ve farkedilmesi olayıdır. İŞte bunun da bilinmesi hepimizce mümkün olmadığı için kişinin kendi idrak ve sahip olduğu evrim düzeyine bağlı olduğundan herkese net bir şekilde açıklanamadığı, bu yüzdendir ki kişinin kendisinin bulması, farketmesi esas olduğu için, çoğunluğa hitap edilemeyen ve Kutsal Kitaplarımızın bahsettiği bu Mahşer Gününü yaşadığımız ve hepimizin teker teker sorguya alındığı süreçteyiz. Genelde bunu bazılarımız bu dünyadayken değil de ahiret sürecinde gerçekleştiğini iddia ederler, oysaki durum sanıldığı gibi olmayıp hepimizin bu süreci birlikte yaşadığı, en önemlisi de birbirimize yaptığımız öldürme, vahşet olaylarının aslında kendi yaşadıklarımıza bağlı olduğu için birbirimize yaşatarak daha çok kendi sonlarımızı kendimizin hazırladığını ve yaşattığı da saptanılan gerçekliklerden biridir, diye düşünüyorum. Insanın Insanla sınanma olayında tıpkı yansıma olayında olduğu gibi birbirimizle olan etkileşimin birer getirisi olarak düşündüğüm için genellikle yaşanılan olayları mantıklı bir şekilde irdelediğimde bu durumla karşılaştığımı farkettim. Elde edilen sonuçlar ne olursa olsun hepimizin bişekilde aynı zamanda birbirimiz için en önemli bir tehdit unsuru da taşıdığı bilinmelidir. İŞte bu yüzden genelde hep bu sözü anımsarım; düşmanın karınca olsa bile önlemini al diye..
Saygılar,