Sayın MASON'un açıklamasından sonra, bu konu üzerinde birtakım bilgiler verebileceğimi düşünüyorum.
Ancak öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bu anlatımın yer alacağı bbölümün "Dini felsefe" olması çok yanlıştır. Bu konu ancak ve ancak "Evrensel Masonluk" bölümü altında incelenebilir. Fakat Sayın erdal soruyu burada ortaya attığı için, yanlış yerde olduğunu bile bile devam edelim.
Önce bu kavramın Masonluğa nereden ve nasıl girmiş olduğuna değinmek istiyorum.
Bundan hayli zaman önce "Masonluk Terihinde Anlatılmayanlar" genel başlığı altındaki bir seri yazımın kapsamında, ütnlü İngiliz Fizik Bilgini Sir Isaac Newton'dan, günümüzdeki Masonluğun doğuundaki işlevinden söz etmiştim. Ayrıca bizim Newton'u hep ve sadece bir bilim adamı olarak tanıdığımıza ama onun aynı zamanda o dönekmin en ünlü alşimistlerinden biri olduğuna ve felsefi yapıtları olduğuna da değinmiştim. Newtoın, evreni bir ulu makineye benzetmişti. Bu makineyi yapmış olana da "Evrenin Ulu Mühendisi" demişti. Çağdaş Masonluğun ilk örgütlenmesi tamamlandıktan bir süre sonra, bu kuruluş güya geleneksel inşaatçılık kurumunun çatısı altında oluştuğu ve ritüelek öğretisinin kapsamındaki tüm simgeler de inşaat sektöründen alındığı için Newton'un bu mühendisinin yerine mimar kondu. Şöyle ki, şayet Masonluk simgelerini geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatından değil de makine ve mekanik aletler üretimi mesleği ve zanaatından almış olsaydı, o zaman belki de bu terim tam da Newton'un kullandığı gibi^"Evrenin Ulu Mühendisi" olabilirdi.
Bu tarihsel kökeni özetle geçtikten sonra, şimdi Evrenin Ulu Mimarı kavramının niteliğine ve değerlendirilişine bakalım.
Bu, Masonluktaki en yüce kavramdır. Masonluktan başka hiçbir kurumda böyle anılmaz. Sadece Masonluğa özgüdür.
Belki de sadece Masonluğa özgü olan tek kavramdır. Ancak Masonlukta üzerinde en çok tartışma yapılmış olan bir konunun temelini oluşturur ki o da “Masonlukta benimsenmesi gerekli inanç” konusudur. Bu konu, günümüzde bile Masonlukta henüz tam ve kesin bir sonuca bağlanamamıştır. (Kimileri bağlanmış olduğunu ileri sürerse de Evrensel Masonluk açısından hayır, bağlanamamıştır.)
Genelde mason kuruluşları, “Evrenin Ulu Mimarı” ya da benzeri bir kavramı tüzük ve ritüellerinde kullanırken, bunun anlamının da açık ve belirgin bir şekilde ortaya konması isteminde bulunmuşlardır. Ancak temel Masonluk anlayışındaki farklılıklar nedeniyle, bu kavramın anlamlandırılmasında da farklılıklar hatta çelişkiler ortaya çıkmıştır. Bu kavramın anlamı üzerindeki uyuşmazlıkların, Masonluğun dünya çapındaki bölünmüşlük olgusunun nedenlerinden biri olduğu bile söylenebilir.
Bu bağlamda ben Masonluğu üç anlayış grubuna bölmek istiyorum: Gelenekçi Masonluk, Tutucu Masonluk ve Özgürlükçü Masonluk... Bu terimler yerli yerine oturmayabilir ama konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi bakımından yararlıdır.
Gelenekçi Masonluktaki yaklaşım uyarınca, Evrenin Ulu Mimarı başlı başına bir kavram sayılmaz. “Tanrı” kavramının, Masonluğun geleneksel kökeni uyarınca benimsenmiş karşılığı olmak üzere kullanılan bir terimdir.
Bu tür Masonluk anlayışına göre; günümüzdeki Masonluk nasıl diğer birçok simge ve simgesel terimlerini geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatından almışsa, buna uygun olarak “Tanrı” kavramı yerine de işkte bu kavramı getirmiştir. Gelenekçi Masonluğun bu bakışı, bazı dillerde “Evrenin Ulu Mimarı” teriminin o dillerdeki sözlük karşılığının değil, bunun yerine dilimizde “Varlığın Ulu Yapıcısı” denilelebilecek terimlerin kullanılmasına, böylece farklı değerlendirmelerin doğmasına yol açmıştır.
Tutucu Masonlukta, Gelenekçi Masonluğun yoruma ve farklı değerlendirmelere elverişli görülen açıklaması yetersiz bulunur.Bu kavramına daha belirgin ve kesin bir anlam getirilir. Bu amaçla da, Evrenin Ulu Mimarı, teist nitelikli dinsel inançlarla uyumlu belirli tanımlarla açıklanır. Böylece bu kavramı kişileştirilir. Evrenin Ulu Mimarı, tüm evrenin yaratıcısı, düzenleyicisi, tek egemen gücü ve yöneticisidir. İnsanın iyi ve kötü düşünü ve eylemlerini sürekli olarak denetler. İnsanları gereğinde ve isteğince ödüllendirir ya da cezalandırır. Dilediğince ve istediğince, kimine az kimine çok verir. Her yerde ve her zaman var olan tek “yüksek varlık”tır.
Özgürlükçü Masonlukta, Gelenekçi ve Tutucu Masonluğun açıklamalarına karşı çıkılır hatta bu yüzden Tutucu Masonluk “Dogmatik Masonluk” olarak bile nitelenir. Bu karşı çıkış, masonların bireysel olarak Evrenin Ulu Mimarı kavramını “Tanrı” kavramıyla özdeşleştirmelerine engel getirmez fakat bu özdeşleştirmeyi, kurumsal boyutta, herhangi bir mason topluluğuna, hele tüm Masonluğa mal etmeye engeldir. Farklı inançları olan kimselerin “Tanrı” kavramını benimseyişi de farklı olabilir. Buna karşın aynı kimseler, Evrenin Ulu Mimarı kavramında birleşebilir.
Bu kavram, her masonun kendi düşüncelerine, kendi inançlarına, kendi sezgilerine göre, kesin bir vicdan özgürlüğü ile tanımlayıp yorumlayabileceği bir “yüce ilke” hatta bir simge olarak nitelenirb Bu yüce ilke ya da simgenin, “evrimin doruğu” olarak dile getirildiği de olmuştur. Herhangi bir din veya dinsel inancın tekeline sığamayacak bir “ülkü” olarak da benimsenir. Bundan ötürü kişisel niteliklere bağlanan belirgin bir “Tanrı” kavramıyla özdeşleştirilmez; kesin tanımlara bağlanmasından özenle sakınılır.
Gelenekçi ve Tutucu Masonluk anlayışını benimseyen mason kuruluşlarına göre; bu kavram, Masonlukta zorunlu sayılan düzenin oluşmasının ve sürdürülmesinin kaçınılamaz gereğidir. Çalışmalarını Evrenin Ulu Mimarı adına ya da onun adını anarak açmayan, onun onuruna yürütmeyen hiçbir örgüt, bir “gerçek mason kuruluşu” sayılamaz. Buna karşılık Özgürlükçü Masonluk topluluğundaki mason kuruluşlarından bazıları, bu kavdamı ritüellerinde tutmakla birlikte onu bir "simgesel terim" olarak nitelendirmiştir.
Bilmem bu açaklamalar yeterli oldu mu? Eklenmeasi gereken başka bir şey var mı? Elbette bu açıklamalar tam ve kesinlikle doğru olmayabilir; tartışmaya açıktır.