Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Seğmenlik  (Okunma sayısı 6584 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 06, 2009, 07:46:26 öö
  • Ziyaretçi

Seymenlik geleneğinin kökeni oğuz Türklerine dayanır.Oğuzlarda sivil inisiyatifle oluşmuş , insanların hiçbir lider veya askeri otorite olmaksızın düşmana karşı bir araya gelmeleri ve kıyafetleri,kılıcı,atıyla Seymen Alayı (Seymen düzülmesi) oluşturmaları ile başlamıştır. ikinci Mahmud'un kurduğu "Sekban" teşkilâtı "Seymen" kelimesinden alındığını iddia edilmektedir. Seymen düzülmeyi yalnız Ankara Efeleri anane olarak saklamıştır
Çünkü bütün Ankara civar köyleri ; Çubuk'la Kınık, Elmadağ eteğinde Bayındır. Ayaş'la Kayı, Hüseyin Gazi dağı eteğinde Peçenek, Yazır, Dodurga, Bâlâ'da Avşar, Çubuk'ta Kargın, Çavundur, Eymir Gölü, Bökdüz köyleriyle Ankara'yı çevrelemiştir. Bütün bu köy adları Oğuzların yirmi dört boyunun adlarıdır.    Köylerin pek çoğu Oğuzların Beydili aşiretine mensuptur. Seymen alayı, daima kızılca günlerde kurulurdu. Yani millî felâket günlerinde, bir beyliğin ve devletin yıkılış sıralarında, halk yeni bir devlet kurmak ve baslarına yeni bir reis seçmek için Seymen Alayı kurardı. Bu alay yeni devleti kurar, yeni reisi seçerdi. Kuvvetle muhtemeldir ki Selçuk İmparatorluğu yıkılırken (Anadolu Selçukluları) yine böyle bir galeyan olmuş, Osman Bey aynı şekilde Kayı Aşiretinin başına bey seçmiştir.Seymenlik Anadolu'ya özgü bir gelenek olup Ege yöresinde Efelik , İçanadolu'da ise Seymenlik olarak adlandırılmıştır. Önemli günlerde sinsin ateşi yakılması ve bu ateş etrafında sohbet edilmesi Seymenlik geleneğindendir. Maşatama denilen demirden yapılmış büyük bir çanağın içine yağlı çıra koyarlar bu ateşin etrafında davul ve zuma çalarak Zeybek oynarlar sohbet eder,bağlama çalarlardı. Bu ateşin üstünden atlayarak bir nevi tura oyunu oynayarak sabahı ederlerdi. Tarihte gündüz savaşan Seymenler akşam ateş etrafında sohbet eder bağlama çalarlardı.Seymenlik geleneği muhabbeti bilmedir, töredir, adaptır. Bu gelenek Oğuzlardan, Selçuklulardan,Osmanlıdan günümüze kadar gelmiştir.
kaynak: ankaraseymenlerkulubu.org

Seymenlik
Adı Oğuz, Soyu Oğuz,
Boyu Oğuz, Töresi Oğuz,
Kendi Beyini kendi seçer,
Çağ kapatıp çağ açar.
Vatan için serden geçer.
Doğrularla hemhal olan,
Yiğitlikte aslana timsal olan,
Sadakatta dünyaya emsal olan onlar,
Anadolu’yu yurt yapan
Selçuklu’nun temelinde onlar vardı.
3 kıtada at koşturan,
Osmanlı’nın özünde de onlar vardı.
27 Aralık 1919'da
Dikmen sırtlarında
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e
"Paşam seni Görmeye Geldik, bu Vatan Uğruna ölmeye Geldik"
diyerek  Cumhuriyet’in Temelinde onlar vardı.
Onlar Bir Gerçek,
Onlar Bir Tarih,
Onlar! :ANKARALI SEYMENLER
 
                 Ümit Arslan YILMAZ

Kıyafetler

Seymen kıyafetleri, giysilerde kullanılan renkler ve desenler seymen ruhu ile özdeştir. Hoşgörüyle kahramanlığı bir arada bulundurma amacına yönelik giysiler, Anadolu'muzun dört bir yöresinde birbirine benzemektedir.

 
Seymen kıyafetlerini tanıyalım.
 
Yemeni:Ankara’mızda seymenlerin ayaklarına giydikleri bir çeşit ayakkabıdır.Arka tarafı kulaklı olup rengi siyahdır.
 
Çorap: Beyaz yün ve tiftikten yapılmıştır.Ayağa giyilir dize kadar bacak boyunca uzanır.
 
Zıvgalar: Çoraptan sonra giyilen uzun dar paçalı,arkası fazlaca kabarık bir tür şalvar olup, kurşunî veya lacivert çuhadan yapılmıştır.Arkası bir kuyruk teşkil edecek derecede bol ve döküntülü olur.Paçaları diz çorabı üzerinden baldıra kadar gayet özenli,muntazam kıvrımlar oluşturacak derecede sıvanarak adeta kısa şalvar giyilmiş hissi verilir.Paça ve dikiş yerlerinde işlemeli süsler bulunurdu.
 
İç Yelek:Seymenler Osmaniye içliklerin içine giyerler.Kadife kumaşdan olup önü beyaz çif sıra düğmelidir.
 
İşlikler: Bir çeşit gömlektir.Osmaniye topu denilen ipekli kumaştan yapıldığından Osmaniye İşliği adı da verilir.Hayadarî yakalı ve önü açıktır.Kolları uzun bilek,hizasında yırtmaçlıdır.Yaka kenarı,kol yerleri iki santim genişliğinde sarı veya siyah ipek kaytanlı, içi beyaz bez astarlıdır.
 
Fermane: "Seymen alayı gibi önemli günlerde dizlik veya zıvgalarla beraber osmaniye işlikleri üzerine giyilen fermaneler boyu belden,yukarı,göğüs hizasında kalacak şekilde kısa ve önü de birbiri üzerine kavuşmayacak derecede dardır.Uzun olan kolları bilek hizasından hafifçe yırtmaçlı, bir parmak yakalı,üstü baştan başa işlemeli ve içi astarlıdır.
 
Cepkenler:Kolları genellikle kartal kanadını andırır.Sırma ve siyah işlemelerden oluşur.Seymenler oyun oynarken kollarının savrulması görülmeye değerdir.
 
Sırmalı yelekler: Fermane veya cepken gibi sırmalı takımları bulunmayanlar osmaniye işlik üzerine"sırmalı yelek giyerlerdi..Bu yeleklerin boyu,göğüs hizasında kalacak tarzda kısa ve önüde birbiri üzerine kavuşmayacak derecede dar,vücuda sıkıca oturmuş vaziyettedir.Genellikle çocukların giydiği kıyafet türüdür.
 
Şal: Bele sarılan kuşaktır.Lahuri şal,"bademli,, adı verilen iyi cins acem şalıydı.1.5-2 metre uzunluğunda ve dikdörtgen şeklinde olan bu şallar bel üzerine, kasıklardan göğüse kadar genişçe ve sıkıca sarılır.Bu kuşakların içine mendil,para veya tütün kesesi konurdu.Üzerine silâhlık takılır.
 
Silahlıklar:Seymenlerin kuşakların üzerine taktıkları silahlıklar meşinden ve 7-8 gözlü olurdu.Yanlarda bulunan kayış kemer ve tokaları vasıtasıyla bele sıkıca bağlanır ve içinede bıçak,tabanca ve para konurdu.Ankara seymenlerinin silahlarında üzeri deri ile hasır örgüsü süslemeli,Anadolu'nun diğer bölgelerine ait silâhlıklar ise genellikle sim işlemelidir.,,
 
Kefiye: Başa giyilen seymenlere özgü bir ipekli çevredir.
 

Türküler

 ANKARA HALK MÜZİĞİ
Ankara,halk müziği bakımından çok zengin bir kültüre sahiptir.Halkın yaşam duygu ve düşüncelerini geçmişten günümüze aktaran  halk müziği; oyunlarla da iç içe geçmiştir.

Geleneksel Ankara Halk müziği töresel bir yapıya,disiplin ve terbiyeye sahipti.Müzikler “divanlarda”çalınırdı.Divanlar insanı eğiten,tasavvufi olarak nefsini uyandıran,terbiye eden,yaşantı için ibret aldıran,nefsine hakim olunmasını,oturaklı olmasını öğreten,insana ,topluma gösterdiği saygı karşısında saygı gördüğünü hissettiren sazlı sözlü muhabbet toplantılarıydı.Sevk ve idare efe başı tarafından sağlanırdı.Yüksek biryere oturan efe başı elindeki bağlama ile ayak (sazda hangi ses dizisinde parçaların çalınacağını o perdelerde gezinti yaparak belirlenmesi)verirdi.Buna DİVAN AYAĞI AÇILIŞI denirdi.Daha sonra diğer saz çalan kişiler sırayla çalarlardı.Divanlar muhakkak ki Cezayir havasıyla biterdi.Bu havadan sonra hiç kimse sazı eline almazdı.

Eskiden divanlarda efe başlığı görevini sürdüren başlıca isimler; Yağcıoğlu Fehmi Efe,Hüsnüoğlu Bahri Efe,Genç Osman Efe,Kalburcunun Hüseyin,Kıyak Ali,Kasap yaşar ağa,Bostancı Ahmet Ağa, Fitmanın  Ahmet,Hisarlı Bahri dir.(cennet mekân)

Günümüzde ise bu yüce görevi,Yağcıoğlu Fehmi Efe’nin ve Hüsnüoğlu Bahri Efe’nin torunları Ümit Arslan Yılmaz ve Ömer Deveci Efeler sürdürmektelerdir.

Divanlarda kesinlikle saz çalana müdahale edilmezdi.Saz çalınmaya başlayınca hiç kimse konuşmazdı.Bununla ilgili saz  ve söz ustası Genç Osman Efe günümüze kadar gelen ve bundan sonraki nesillere iletmek görevimiz olan  “SAZ BAŞLAYINCA SÖZ SUSAR” sözlerini kullanmıştır.

Divanlarda bağlama ve çeşitlerinden başka hiçbir çalgı kullanınmazdı.Sadece ritmi tutturmak için zilli maşa ve şimşir kaşık dize vurularak çalınırdı.

Divanlarda türküler söylenir oyunlar oynanırdı.Töremize göre divanlarda şu bölümler yer alırdı.

Kırat

Muhabbet (oturak) havaları

Zil Havaları

Bozlak ve Ağıtlar

Oyun Havaları

Zeybekler

A- ANKARA ZEYBEĞİ


Tüm zeybek oyunlarında olduğu gibi her figürü ile yiğitlik ve mertliği anlatan Ankara zeybeği ağır bir zeybek olup bağlama ile oynanır. Kendisine özgü ağır ve tatlı bir melodisi vardır. Üçlü saç ayağı biçiminde oynanılanı daha gösterişlidir.Duruş,kasılış ve poz bu zeybek oyunun görkemini ortaya koyar. Ayaklar açık sağ ayak kırık ve biraz önde başlanan oyunda sağ el silahlıkta durur, ve başparmak bıçak kabzasının yanına sokulur.Oyunun giriş türküsü Hakkı Güner Efe'den derlenmiştir.

B- SEYMEN ZEYBEĞİ


Davul ve zurna ile oynanması nedeniyle yörede oynanan diğer zeybeklerden farklı olan seymen zeybeği iki yada üç kişi ile düğünlerde düzenlenen Seymen alayının önündeki efelerce oynanır. Kılıç ya da teke palası kuşanan efeler oyun boyunca bunları havada savururken naralarda atarlar. Seymen alayından en az üç davul zurna bulunur. En başta bulunan davul zurnanın önünde yaşlı zeybekler onların arkasında daha genç zeybekler yer alır.
C- KARAŞAR ZEYBEĞİ


Zeybek, adını Ankara'nın Beypazarı ilçesine bağlı Karaşar bucağından almıştır. Tütün kaçakçılığının yapıldığı yıllarda bu kaçakçılık işini yörede tanınmış ağalar yaparlardı. Karaşar'da kaçakçılık ile ilgilenen ve halk tarafından sevilip sayılan beş kardeşin bir baskın sonucunda öldürülmesi Karaşar'ı yasa boğmuş, 1885 yılında silahlı çatışmada öldürülen bu beş kardeşe söylenen türküden hareketli, canlı, kıvrak bir zeybek oyunu doğmuştur. Gerek melodisindeki akıcılık gerek oyundaki ayak figürleri ile gösterişli bir oyundur

D- MENDİL ZEYBEĞİ

Bağlamayla bozuk düzende çalınan,kerem ayağında bir zeybek türüdür.Mendil saflığı,beyazlığı,temizliği ifade etmektedir.Oyun şekli diğer zeybeklerden çok farklıdır.Ayak uçları ile sağ ayak sol ayağın üstünden aşılarak yere,sonra sol ayak sağ ayağın üzerinden aşılarak yere vurulur.En az üç kişi tarafından bağlama eşliğinde oynanır...

Düz Oyunlar

Ankara düz oyunlarının ahengi farklı, ritmi yumuşaktır. Sazın sesi bazen hareketli, bazen duygulu, bazen de coşkuludur. Düz oyunların figürleri ayak oyunlarıyla süslenmiştir ve birbirine çok benzer. Hepsi saz ile grup halinde oynanır, sazdan başka müzik aleti yoktur.

- Misket: Yıllar önce yaşanmış gerçek bir aşkı dile getirir ve ağıttır. Oyuna ayak figürleri hakimdir. Üç veya dört kişi tarafından oynanır. Bu oyunda üç hareket esastır. Duruş, yürüyüş ve sekiş.

- Hüdayda: Ankara`nın eski bir oyunudur. İsmini, padişaha rakkaselik yapmış olan Fatma adında güzel bir kadından almıştır. İki kişiden fazlasıyla oynanmaz. Sekerek yürürken yapılan hareketler ilgi çekicidir. Karşılıklı kasılmadan ve ağır ağır gezinmeden sonra oyuna girilir. Efe, silâhını çekerek önce sağa, sonra sola, tekrar sağa sallanarak silâhını ateşler. Oyunun devamında karşılıklı gidiş geliş ve yan yana sekiş hareketleri estetik yönden doyurucudur.

- Mor Koyun: İki ile dört kişi tarafından oynanır. Kol ve ayak hareketleri hakim olup, karşılıklı eş tutularak açılıp kapanma hareketleriyle kendine özgü bir estetiği vardır. Dört efenin bir noktada toplanıp hafif sağa eğilerek açılmaları bir gül goncasına benzetilir. Bu oyun da efsanevi bir aşktan doğmuştur.

- Yandım Şeker: Düz oyunların en hareketlisi olup, yürüme, sekiş ve kolların ahenkli hareketi, seyrine zevk katan unsurlardır. Sazla, üç ile dört kişi tarafından oynanır.

- Name Gelin: Ankara efelerinin en çok sevdikleri, daha çok yaşlı efelerin oynadıkları bir oyundur. Sağ ayak hep beraber yere vurularak oynanır.

- Sabahi: Saz düzeniyle oynanan bu oyun, en ağır olanıdır. Türkü okunurken, iki ile üç efe ağır ağır gezinirler, arada bir dururlar; bu duruşta sağ el silahlıkta, sol el arkada belde olur. Türkünün bitiminde oyuna başlanır.

- Yıldız: İki kişilik bir oyundur. Güzel bir melodisi olup, sazla oynanır. Bu oyun seher yıldızına ithaf edilmiştir. Eski sohbetlerde tanyeri ağarırken, pırıl pırıl parlayan yıldız artık sohbetin bittiğini, sabahın yaklaştığını hatırlattığı için bu oyun en son oyundur.

- Çarşamba: Karşılıklı iki kişi tarafından oynanır. Çok hareketli bir oyundur. Kol hareketleri, karşılıklı gidiş gelişler ve kolların yukarıda olmayıp normal şekilde sarkıtılarak sallanışı göz doldurur.

Ankara halkoyunlarında kadınlar ve kızlar yer almamıştır. Kadınlar düğünlerde, şerbetlerde, kına gecelerinde ve kendi aralarında düzenledikleri eğlencelerde kendilerine özgü güldürücü, eğlendirici oyunlar tertip ederlerdi. Çalgı aletleri def ve kaşıktır.

Seymen Yemini
Seymen başı
 

Ey yiğidim gönül ettin,Seymenliğe soyundun

Oğuz boylum sabır ettin,söz dinledin yoğruldun

Yiğit soylum yerini bildin,boyun büktün doğruldun

Atan sana mihmardır,sen ona layık ol seymenim

 

Hakkı bil ki haklı ol ki,Hak sana yoldaş olsun

Zalimler korksun bakışından,mazlumlar sana gardaş olsun

Sır tutmayı iyi bil,herkes sana sırdaş olsun

Ardın sıra gelenlere,sen örnek ol Seymenim

 

Dost yoluna baş koyanlar,büyür büyür baş olur

Vatan uğruna can verenlerBaş üstünde taç olur

Kıymet bilen seymene Atam sözü andaç olur

Vatan bayrak yarışında Koş da ilk ol seymenim

 

Seymen Olacaklar

Seymen başım büyüğüm sözünü hak bildiğim

Tembihle öğüdünü gönlüme sindirdiğim

Törem Türk Oğuz Töresi,Atam Oğuz Kağan

Atamı örnek aldım,saygı görür büyüğüm

 

Seymenlik andı içtim sevilecek küçüğüm

Vatan uğruna başım Bayrak uğruna kanım

Töre uğruna canım feda olsun

SEYMENLİK UĞRUNA VARLIĞIM !

 

Seymen Başı

Koç yiğidim zeybeğim,Oğuz boylu seymenim

Saygın olsun büyüğüne,Elin vurmasın küçüğüne

Şal çekilen bu belin namerde eğilmesin

Cepkeninin kanatları örtsün muhtaç olanları

 

Başındaki kefiyen,yiğitlik tacı olsun

Silahlıktaki kaman olur olmaz yere çıkmasın

Çıkartırsan düşmana hak etmeden dönmesin
 

Bileğin güçlü olsun

Hem kılığın hem ruhun

Her halin seymen olsun 

Seymenliğin kutlu olsun

Ümit Arslan Yılmaz

Kaynak: ankaraseymenlerkulubu.com