Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sofi'nin Dünyası'  (Okunma sayısı 4040 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 16, 2008, 07:42:50 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Sofi'nin Dünyası'ndan

...iyi bir filozof olmak için gereken tek şey hayret etme yetisidir.


İnsanların türlü türlü hobileri vardır.Bazıları eski para veya pul biriktirir,kimisi el sanatlarıyla ilgilenir,

kimisi de bir spor dalıyla uğraşır.

Çoğu insan da okumaktan hoşlanır.Ancak okuduğumuz şeyler farklı faklıdır.Kimisi yalnızca gazete

ve çizgi roman okur,kimisi roman okumayı sever,bazısı da astronomi,hayvanlar veya teknik buluşlar gibi konularda yazılmış kitapları okumaktan hoşlanır.

Atlarla veya değerli taşlarla ilgilenen biri,başkalarının da bunlarla ilgilenmesini bekleyemez.

Televizyonda hiçbir spor karşılaşmasını kaçırmayan biri,bazı insanların spordan sıkıldıklarını kabul etmek zorundadır.

Acaba tüm insanları ilgilendirmesi gereken şeyler var mıdır?
Kim olurlarsa ve nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar,tüm insanları ilgilendiren birşey var mıdır?

Hayatta en önemli şey nedir? Açlığın sınırında bir insana bunu sorarsak,yiyecek der.Soğuktan donmak üzere olan birine sorarsak,sıcaklık der.Kendini yalnız hisseden birine sorarsak,başka insanlarla beraber olmak,diye cevap verir. Ancak bu tür ihtiyaçlar karşılandığında tüm insanların hala ihtiyaç duyduğu başka şeyler var mıdır?

Filozoflara göre,evet,vardır.Filozoflar,insanların yalnızca yemek yiyerek yaşayamayacağını söylerler.

Elbette tüm insanlar yemek yemek zorundadır.Herkesin sevgi ve ilgiye de ihtiyacı vardır.Ama bunların ötesinde,insanların gereksindiği bir başka şey vardır.İnsanlar,kim olduklarını ve neden yaşadıklarını bilmek isterler.

Neden yaşadığımız konusuyla ilgilenmek,pul toplamak kadar "rastlantısal" bir ilgi değildir.Bu gibi
sorularla ilgilenen kişiler,insanların dünya varolduğundan beri tartıştıkları bir şeyle ilgilenmektedirler.

Evrenin,dünyanın ve yaşamın nasıl ortaya çıktığı,geçen yıl olimpiyatlarda en çok altın madalyayı kimin aldığından daha büyük ve önemli sorulardır.

Felsefeyle tanışmanın yolu bazı felsefi sorular sormaktan geçer:

Dünya nasıl yaratıldı? Olan bitenin ardında bir güç bir anlam var mı? Ölümden sonra hayat var mı?

Niye böyle sorular sormalıyız aslında? Hepsinden önemlisi:nasıl yaşamalıyız?

Aslında sorabileceğimiz çok da fazla felsefi soru yok.Bu sorulardan en önemlilerini sorduk bile.Ancak
tarih,sorduğumuz her soruya pek çok değişik cevap verildiğini gösteriyor.

Yani felsefi soru sormak,bu soruları cevaplamaktan daha kolay.

Günümüzde de herkes bu bildik sorulara kendi cevaplarını bulmak zorunda.Tanrı'nın varolup
olmadığını,ya da ölümden sonra hayat olup olmadığını bir ansiklopediye bakıp öğreneyiz.Ansiklopedi
bize nasıl yaşamamız gerektiğini de anlatmaz.Öte yandan bu güne dek yaşamış başkalarının neler
düşündüğünü bilmek,kendi dünya görüşümüzü oluşturmamıza yardım edebilir.

Filozofların gerçeği bulma çabalarını bir dedektif romanına benzetebiliriz.Kimine göre katil Andersen,

kimine göre Nilsen ya da Jepsen'dir.Gerçek bir polisiye öyküde bir gün gelir polis meseleyi çözüverir
veya hiçbir zaman çözemez.Ancak ne olursa olsun meselenin bir çözümü vardır.

Bir soruyu cevaplamak güç de olsa,sorunun tek ama bir tek cevabı olduğu düşünülebilir.Ölümden
sonra bir tür varoluş ya vardır ya da yoktur.

Eskiden sorulan soruların bir kısmını bugün bilim yanıtlamıştır.Bir zamanlar Ay'ın arka yüzünün
nasıl olduğu müthiş bir sırdı insanlar için.Bu gibi konular tartışmaya bile gelmez şeylerdi,herkes hayal
gücüne göre dilediği cevabı verebilirdi.Oysa bugün biz Ay'ın arka yüzünün nasıl olduğunu tam tamına
biliyoruz.Artık Ay'da bir adamın yaşadığına veya Ay'ın aslında peynirden oluştuğuna inanamayız.

Bundan ikibin yıl önce yaşamış Yunanlı bir filozofa göre,felsefe insanların hayretinden doğmuştur.

Ona göre,insanlar kendi varoluşlarına şaşarlar;felsefi soruların çoğu da böylelikle kendiliğinden
ortaya çıkar.Bir sihirbazlık seyreder gibidir insanlar:sihirbazın numarasını nasıl yaptığını anlayamayız.

Sihirbazın bir çift beyaz ipek mendili nasıl tavşana dönüştürdüğünü bilmek isteriz.

Bir çok insan için dünya,sihirbazın beş dakika önce bomboş olan bir silindir şapkadan tavşan çıkarması kadar akıl almaz birşeydir.

Tavşan meselesinde sihirbazın bizi kandırdığını biliriz.Merak ettigimiz şey bunu nasıl becerdiğidir.

Dünya'dan söz ederken ise durum biraz farklıdır.Dünya'nın hokus pokus birşey olmadığını biliriz,çünkü

biz de Dünya'da yaşamakta olup onun bir parçasıyızdır.Aslında sihirbazın silindir şapkasından çıkarılan bizizdir.Tavşanla aramızdaki tek fark,tavşanın bir sihirbazlık oyununa dahil oldugunun farkında
olmayışıdır.Biz ise gizemli bir şeylerin bir parçası olduğumuza inanır,şeylerin arasındaki ilişkiyi bulmaya çalışırız.

Tavşanı tüm evrenle karşılaştırmak daha yerinden olur belki.Burada yaşayan bizler,tavşanın tüylerinin dibinde yaşayan minicik böcekler gibiyiz.

Filozoflar ise tavşanın ince tüylerine tırmanarak tepeye çıkıp
koca sihirbazın gözlerinin ta içine bakmaya çalışırlar.


Ocak 19, 2008, 12:56:05 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341

Benzer insanların', yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, '3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır' diyen Goethe'nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım.

15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda 'Kimsin' yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco'nun 'Gülün Adı'nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor.

Gaarder (1952) özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla tanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni.

'Sofi'nin Dünyası' yayınlandığı 1991 yılından bu yana aralarında Korece, Rusça, Japonca, Arapça gibi diller de olmak üzere kırka yakın dile çevrilmiş ve yayınlandığı her ülkede en çok satan kitap olma başarısını elde etmiştir.





Orijinal Dili: Norveççe
Türkçe Çeviri: Sabir Yücesoy
592 sayfa -- 2. Hamur --
Ciltsiz -- 14 x 20 cm
İstanbul, Kasım 2002
ISBN: 9758434578
İlk Basım: Ekim 1995



Ocak 21, 2008, 07:12:20 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Merak içinde, hiç sıkılmadan okuduğum ve beğendiğim felsefe üzerine ender kitaplardan birisi...


Ocak 22, 2008, 02:32:52 öö
Yanıtla #3

Felsefeyle tanışmak isteyenlere önerilen iki üç kaynaktan biridir ki okumaya değer bir kitaptır.
ars longa, vita brevis...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2162 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2007, 12:55:42 öö
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3740 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 09, 2007, 12:14:33 ös
Gönderen: prisca_sapientia
3 Yanıt
7606 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 20, 2013, 10:53:39 öö
Gönderen: Samuray
0 Yanıt
3775 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2009, 04:45:59 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
5382 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 13, 2013, 06:55:13 öö
Gönderen: ceycet
11 Yanıt
6277 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 07, 2013, 10:45:03 ös
Gönderen: Samuray
2 Yanıt
3532 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 23, 2015, 09:40:07 ös
Gönderen: Risus
0 Yanıt
1776 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2015, 01:34:33 ös
Gönderen: hypatia