Masonlar.org - Harici Forumu

 

Son İletiler

Sayfa: 1 2 3 4 5 [6] 7 8 9 10
51
Saglik / Küba aşısı kanseri bitiriyor mu?
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ekim 22, 2023, 12:03:17 öö »

Küba aşısı kanseri bitiriyor mu?
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 'Çağın vebası' olarak adlandırılan kanserin bilinen 200'den fazla türü var. Kanser hastaları içinse dünya çapında kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi tedavileri öne çıkarken, Küba bunlara ek olarak bambaşka bir tedavi sistemi uyguluyor. Daha önce halk müziği sanatçısı Arif Sağ ve yapımcı Armağan Çağlayan akciğer kanseri tedavisi için Küba'ya gitmişti. Geçtiğimiz günlerde ise bir zamanların en ünlü oryantali Tanyeli pankreas kanseri tedavisi için Küba’ya gideceğini açıkladı. Peki, Küba’daki kanser tedavisini standart kanser tedavisinden farkı ne? Küba’daki kanser tedavisiyle ilgili merak edilenleri, süreci uzun süre Küba'dan gelen medikal onkoloji uzmanlarıyla birlikte çalışan Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar Milliyet.com.tr için cevapladı.


KÜBA'NIN FARKI AŞI VE AKILLI İLAÇLAR

Tüm dünya gibi Küba da kanser tedavisi için kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi kullanıyor. Ancak farklı yanı ise Küba’nın tedavi sürecinde bazı hastalarına uyguladığı aşı ve ilaçlar. Son olarak kanser tedavisi için Küba’ya gidecek olan Tanyeli ile gündeme gelen aşı ile ilaçları nasıl kullanıldığını ve süreci Onkoloji Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar anlattı.

"Kanser tedavisi radyoterapi, immünoterapi, kemoterapi tedavileriyle birlikte büyük bir alanı kapsıyor. Bunların hepsine bakarsak tabii ki teknolojik olarak ve ilaç çeşitliliği açısından Türkiye Küba’ya göre daha ileri durumda. Radyoterapide kullanılan cihazlarımız, akıllı ilaç ve immünoterapi ilaç seçeneklerindeki çeşitlilik açsından da daha ileride. Küba'da ise onkoloji merkezleri muhtemelen ambargolar nedeniyle teknolojik olarak Türkiye’deki kadar donanımlı değiller. Ancak Küba’da uzun yıllardır bizden farklı olarak eş değer (biosimilar) ilaç ve aşıya daha fazla yatırım yaptılar ve bu alanda ciddi ilerlemeler gösterdiler." - Onkoloji Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar

'BELİRLİ AVANTAJLAR SAĞLAYABİLİYOR'

Aşıların her hasta için kullanılamayacağının altını çizen Uzm. Dr. Hancılar, aşı ve ilaçların kanser hastaları üzerindeki etkisinden de bahsetti. Hancılar, “Küba'daki aşı ve ilaçların hiçbiri hastalığı ortadan kaldıran ya da tamamen iyileştiren bir şey değil. Diğer ilaçlar gibi belirli tedavilere eklendiğinde belli yaşam avantajı sağlayan ilaçlar. Dünyada Küba’daki aşı ve ilaçların kanseri önlediği ya da yok ettiğine dair inanışlar var ama bu maalesef şu an için doğru değil. Aşı normalde bir hastalığa yakalanmamak için yapılır ama bunlar ileri evre kanser hastalarında kullanılan ilaçlar. Bu nedenle aşı deyimi tam doğru değil. Şu anda Roswell Park ve Küba Cimavax adındaki Küba ilacı akciğer kanseri riski yüksek kişilerde denenmeye başladı. Bu çalışma olumlu sonuç verirse o zaman gerçek anlamda koruyucu bir kanser aşısından söz edebileceğiz. Ancak şu an için Küba aşılarının kanser olmayı engellediği yönündeki söylemler yanlış. Biz de Türkiye’de bazı hastalarımızda bu ilaçlar kullanıldığında olumlu sonuçları aldık. Ancak asla standart kanser tedavilerini bıraktırıp sadece Küba yöntemleriyle tedavi yapmadık” şeklinde konuştu.

 Uzman Onkolog Tayfun Hancılar şu bilgileri paylaştı:

“Bu ilaçlar belli hastalıkların belli dönemlerinde kullanılıyor. Akciğer kanserinin küçük hücreli türünde aşı kullanılamazken, küçük hücreli dışı olanlarda kullanılabiliyor. Bir yanlış algı bu aşıların her kanserde kullanıldığına dair. Bu aşılar sadece belli kanser türlerinin belli evrelerinde kullanılıyor. Vaka bazında değerlendiriliyor elbette. Ben de bana danışan bazı hastalarıma uygunsa Küba ilaçlarını öneriyorum ama bazı hastalarıma da 'Siz Küba’ya gitmeyin' diyorum çünkü o hastada işe yarayacak bir tedavi olmayacak. Pankreas kanserinde de belli koşullarda 'Nimotuzumab' adlı Küba ilacının kullanılması mümkün ama tabii her pankreas kanseri hastada değil. Pankreas kanserinin belli aşamalarında kullanılabilen bu ilacın kanseri tamamen iyileştiren değil belli bir süre kontrol altında tutma faydası var. Tüm pankreas kanserli hastalarda etkisi olan bir aşı ya da ilaç Küba’da da yok."

'BAZI ONKOLOGLAR KABUL ETMİYOR'

Tüm bunların yanında Küba’da kanser için kullanılan aşı ve ilaçlar birçok doktor tarafından kabul görmüyor. Uzm. Dr. Hancılar da bu tedavi sisteminin kimi taraflarca reddedilirken, Küba’ya tedavi için gidenlerin azımsanamayacak çoğunlukta olduğuna dikkat çekti. "Bazı hastalar yanlış yönlendirmeyle kendilerine uygun olmayan tedavi için gidebiliyor" diyen Hancılar sözlerini şöyle sürdürdü: “Küba’da bunlar uzun yıllardır kullanılıyor. Dünyada yeni ilaç çıktığında Faz-1, Faz-2, Faz-3 çalışmaları olur. Faz-3 çalışmaları sonunda geniş kitle üzerinde uygulama yapılır ve dünya çapındaki kongrelerde, belli saygın dergilerde bu çalışmalar sunulur. Böylece hastalık üzerindeki etkisi değerlendirilir. Ancak Küba ilaçlarıyla ilgili durum daha farklı. Bu ilaçlarla ilgili çok fazla Faz 3 çalışma yapılmış değil. O nedenle dünyada ve Türkiye’de bazı onkologlar bu ilaçları kabul etmiyor. Ancak Küba aşı ve ilaçlarının etkin olduğu belli yerler var. Tabii bu etki halk arasında zannedildiği gibi kanseri ortadan kaldırmıyor. ‘Mesela kemoterapi yaptırmayayım da Küba aşısı yaptırayım’ diyemiyorsunuz. Uzmanlar 'Kemoterapi olun, size uygunsa belli aşamasında bu ilaçları da ek olarak kullanın ya da kemoterapiyi bitirin sonra bunu kullanın' diyebilir. Bu terapileri uygulamadan sadece aşıyla kanser tedavisini Küba da yapmıyor.”

https://image.milimaj.com/i/milliyet/75/770x0/652e84bb86b24733a0ba0ba9.jpg

SGK'NIN ÖDEME LİSTESİNDE DEĞİL

5 kür şeklinde uygulanan aşı, SGK'nın ödeme listesinde değil. Kanser tedavisi için Küba’ya gidecek hastaların da masrafları kendi olanaklarıyla karşılaması gerekiyor. Uzm. Dr. Hancılar da, “Küba'ya giderseniz münferit olarak gidiyorsunuz. Yani kişi bu süreci doktorunun onayı ve maddi imkanı çerçevesinde yürütüyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Kübalı doktorlar aşı tedavisini yüzde 80 oranda kanserin 3. ve 4. evresindeki hastalara uyguluyor. Bu tedaviyle sağlık standardı yüksek ve uzun bir hayat sağlayabildiklerini iddia ediyorlar. Aşının 1. ve 2. evrede uygulanması durumunda başarı oranının daha da arttığını söylüyorlar. Aşıda hedef kanserin bağışıklık sistemine yaptığı saldırıyı ortadan kaldırmak. Bu tedavilerin, küçük hücre dışı akciğer kanserinde, yüksek dereceli maligniteli merkezi sinir sisteminin primer tümörlerinde, özofagus, pankreas, baş ve boyun kanserlerinde etkili olduğu iddiasındalar. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği de konuya temkinli yaklaşıyor. Derneğin internet sitesinde, Küba kanser aşısı ve tedavilerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yazısı var. Açıklamada, ön çalışma sonuçlarına göre aşının ileri evre akciğer kanserinde iyileşme sağlamadığı, ömrü ortalama 2 ay uzattığı belirtiliyor, “Bu yarar sadece kemoterapiden yarar gören hastalarda görülmüştür” deniliyor.

Saygılar
ALINTI

Zeynep Dilara Akyürek
mailto:[email protected]
52
Guncel Konular / Mason davetinden notlar ...
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ekim 15, 2023, 09:27:00 öö »
Kütüphanedeki cinsel güç arttırıcı kitap... Mason davetinden notlar

Önümde duran ilginç bir davetiyesi duruyor. Bir ‘Cumhuriyet’in 100’ncü Yıl konseri’ davetiyesi…


Gönderen Mason Locası…

Hem de amblemi ve resmi antetli kağıdı ile gönderilmiş.

Üzerinde şu yazıyor:


“Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği”

Sayı numarası 25000/889




https://img.odatv4.com/rcman/Cw1280h720q95gc/storage/files/images/2023/10/15/kutuphanedeki-cinsel-guc-arttirici-kitap-mason-davetinden-notlar-f1m0.jpg


GİRİŞTE BİR CÜMLE İLK DEFA ÇARPICI BİR ŞEYİ AÇIKLIYOR

Girişindeki cümle de çok dikkat çekici:

“Bireysel bir gelişme yolculuğu olan Masonluk, çoğu ülkede toplumsal gelişme fikrini de temsil eder. Bu yurdum Türkiye için de geçerlidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşan toplumsal yürüyüşün birçok cephesinde Masonluğun izlerdi vardır.”

Resmen “Kurtuluş Savaşı’nda Masonluğun izleri vardır” diyorlar.

EROL EVGİN KONSERİ İLE BİRLİKTE İLK DEFA AÇIKLANAN GERÇEK

Masonlar bu davetiye ile sadece locadan dışarı çıkmıyorlar.

Aynı zamanda, adını vermeden, Kurtuluş Savaşı’ndaki masonların varlığını da resmi antetli kağıtla duyuruyorlar.

Dernek 100’ncü yılı 18 Ekim akşamı Erol Evgin’in konseri ile kutlayacak.

Altında Derneğin Başkanı Remzi Sanver’in imzası var.

Davet mektubu şu cümleyle bitiyor:

“Hatırda kalacak bir akşamı kardeşçe paylaşmak ümidiyle içten saygılarımı sunuyorum.”

“Birader” kelimesinin şifre olduğu bir dernekte “Kardeşçe” bir kutlama da insanın dikkatini çekiyor.

KAPILARINI İLK DEFA HÜRRİYET’A AÇMIŞLARDI

Hayatımda ilk defa böyle bir Mason gecesi daveti alıyorum.

Yıllar önce Türk Masonları gizlilikten çıkma kararı aldıklarında kapılarını ilk açtıkları kurum Hürriyet gazetesi olmuştu.

O binaya girdiğimizde Masonlarla ilgili duyduğumuz bütün efsanelerin de etkisiyle çok ilginç gözlemler yapmış ve yazmıştık.

Türk Masonları üzerlerindeki gizlilik şalını kaldırırken, tanınmış üyelerini de kendi hesaplarından açıkladılar.

O sayede üyeleri kardeşleri arasında önemli bazı din insanlarının da bulunduğunu öğrenmiştik.

MASON ŞEYHÜLİSLAMLARI DA KENDİLERİ AÇIKLADI

Bunlar arasında Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Şeyhülislam Hayri Efendi, Berlin Sefareti Baş İmamı Mustafa Hafız Şükrü, Sefaret İmamı Haşim Veli, Müderris Mahmut Esad Efendi gibi isimlerin olduğunu da bu sayede öğrenmiştik.

İKİNCİ YAZI

BİR MASONUN MÜZAYEDEDE SATILAN EVRAKINDA ÇALIŞTIĞIM GAZETENİN PATRONUNUN İSMİ ÇIKTI

24 Aralık 2005 günü İstanbul "Lion Otel"de ilginç bir müzayede yapıldı. Bu müzayedeyi o gün Hürriyet’te yazmıştım

Müzayedenin adı çok ilginçti:

"Bir masonun evrak-ı metrukesi."

Türkiye’nin ünlü masonlarından birinin şahsi kitapları ve evinde sakladığı belgelerden oluşuyordu.

Satılacak olan kitap ve belgeler, Türkiye’nin ünlü masonlarından Aydın Bilge’ye aitti.

Simurg Kitabevi bu terekeyi 1995 yılında almış.

Bir masonun, ölmeden önce bu evrakı satışa çıkarmayacağını düşünüyorum.

Demek ki o tarihlerde vefat etmiş olmalı.

SATILAN EVRAKLAR ARASINDA BİR LOCANIN KARDEŞLER LİSTESİ VE TELEFON REHBERİ VARDI

Katalogda, masonları düşündürücü nitelikte bazı belgeler vardı.

Bunlardan biri "Sevgi locasının 1982 yılı çalışma raporuydu."

Ama en ilginci aynı locanın "Kardeşler listesi" de satılacak evrak arasında yer almasıydı.

Hadi onlar, bugün hayatta olmayan insanlara ait.

Ama müzayedeye konulanlar arasında öyle bir şey vardı ki şaşırmıştım.

Masonlara ait üç adet telefon fihristi ve resimli albümdü bunlar.

Bunlar arasında yakından tanıdığım insanlar da vardı.

ÇALIŞTIĞIM GAZETENİN PATRONU VE TANIDIĞIM BİR HOCA O LİSTEDEYDİ

Mesela Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeliği yıllarında tanıdığım Prof. Bozkurt Güvenç...

Babıali’nin ünlü bazı simaları.

Erol Simavi, Nail Güreli gibi isimler.

Bunları görünce merak etmiştim.

Acaba bugünkü mason derneği, belgelerle hiç ilgilenmedi mi?

Simurg’un sahibi İbrahim Yıldız’a sormuştum.

Derneğin bir yetkilisi gelip bunları almak istemiş. Ama çok düşük bir para teklif ettikleri için, kitabevinin sahibi, "İsterseniz gelip müzayedede alın" demiş.

MASON KİTAPLIĞINDA PEKOS BİLL, TARKAN VE ŞEHVETİ ARTTIRAN BİR HORMON KİTABI

Aydın Bilge’nin kitaplığında iki adet resimli roman vardı.

Biri "Pekos Bill".

Bu isim gençlere bir şey demeyebilir. Şöyle anlatayım.

Tommiks’ten önceki en önemli kovboy çizgi romanı.

İkinci resimli roman ise daha yakın bir döneme ait.

"Tarkan..."

Bunlar Bilge’nin kitaplığına tesadüfen girmiş olabilir miydi? Sanmıyorum. Pekos Bill’in öyle tek bir sayısı yok. 1951 ve 52 yılına ait bütün sayıları saklanmış.

Tarkan’ın ise bir ve ikinci ciltlerini oluşturan 100 sayısı vardı.

İlgimi çeken bir kitap daha vardı.

Lokman Hekim’in "Ademi iktidar: Bel gevşekliği ve ilaçları" kitabı.

1952 tarihli kitabın içeriğinden de birkaç cümle vereyim:

"Erkek ve kadınların şehvet duygularını kuvvetlendiren hormonlar; Kadınlarla birleşmenin faydalı ve zararlı günleri, vs."

ATATÜRK, MEHMET AKİF, GÖLPINARLI VE KURAN’DAN AYETLER AYNI RAFLARDA

İşin eğlenceli yanını bırakıp ciddi kitaplara gelince..

İstanbul, İzmir, Trabzon illeri hakkında çok ilginç kitaplar var.

Atatürk kitapları oldukça büyük bir yer tutuyor.

Bir ara Hitler ve Almanya’ya büyük ilgi duyduğu anlaşılıyor.

Kitaplar arasında iki de din kitabı dikkatimi çekti.

Mehmet Akif Ersoy ve Rıza Doğrul’un "Kuran’dan Ayetler", Abdülbaki Gölpınarlı’nın "Müminlerin Emiri Hazreti Ali" adlı kitabı.

18 yıl önce bu kitaplara bakınca içimden şu geçmişti:

Demek ki masonların dünyası da farklı değilmiş.

ÜÇÜNCÜ YAZI

TÜSİAD CHATGBT’YE SORSAYDI DAHA YARATICI BİR KUTLAMA YAPABİLİRDİ

Cumhuriyet’in 100’ncü yılı bir kere kutlanıyor.

TÜSİAD önceki hafta bir anma töreni düzenledi.

Ama bana sanki sıra savma gibi göründü.

Bir Sertap Erener konseri yaptılar.

Yani herhangi bir gün her hangi bir gece için yapılabilecek bir konser.

Duyduğuma göre konser öncesi kokteyl de çok sönükmüş.

TÜSİAD Türkiye’nin en büyük işveren derneği. Türk ekonomisinin özel kesiminin büyük bir bölümü orada.

Daha yaratıcı bir kutlama biçimi düşünülemez miydi…

DÖRDÜNCÜ YAZI

EGELİ İŞİNSANLARI 100’NCÜ YILI AVRUPA İLE BİRLİKTE KUTLUYOR

Önümdeki üçüncü davetiye ise İzmir’den.

ESİAD(Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği) 18 Ekim akşamı bir100’ncü yıl kutlama konseri düzenliyor.

Altında ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu’nun imzası bulunuyor.

Onlar kutlama için daha ilginç bir program yapmışlar.

Cumhuriyet’in 100’üncü yılını Avrupa ile birlikte kutluyorlar.

Konserin ev sahibi “İzmir AB Bilgi Merkezi…”

Merkez konseri ESİAD ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ile birlikte düzenliyor.

Çalacak olan orkestra da AB İzmir Filarmoni Orkestrası…

Şef Oğuzhan Balcı.

Solistler ise Dilek Türkan ve Tevfik Rodos.

Yani konsepti olan bir kutlama olacak.

İzmir’in Cumhuriyeti Avrupa Birliği vizyonuyla kutlaması çok hoşuma gitti.

Ertuğrul Özkök

ODA TV den Alıntı


Evet bu yazıyı kaleme almamın amacı basitliği hakkında. Benim açımdan.
İzninizle cümleleri seçerek kopyalayacağım.


Alıntı
Gönderen Mason Locası…

Hem de amblemi ve resmi antetli kağıdı ile gönderilmiş.
Önümde duran ilginç bir davetiyesi duruyor. Bir ‘Cumhuriyet’in 100’ncü Yıl konseri’ davetiyesi…



ODATV
Güncel
Kütüphanedeki cinsel güç arttırıcı kitap... Mason davetinden notlar
Kütüphanedeki cinsel güç arttırıcı kitap... Mason davetinden notlar
Ertuğrul Özkök yazdı...
15 Ekim 2023 01:32
Son Güncelleme: 15 Ekim 2023 01:32
Kütüphanedeki cinsel güç arttırıcı kitap... Mason davetinden notlar
Önümde duran ilginç bir davetiyesi duruyor. Bir ‘Cumhuriyet’in 100’ncü Yıl konseri’ davetiyesi…

ADVERTISEMENT


Gönderen Mason Locası…

Hem de amblemi ve resmi antetli kağıdı ile gönderilmiş.

Üzerinde şu yazıyor:


Alıntı
“Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği”

Sayı numarası 25000/889

Aman Allah'ım bu nasıl bir şeref .Methini duymuştum ama ilk defa böyle ulaşılmaz yerden davet aldım. Bu ne büyük şeref ...
İntibakı uyandırıyor. İşin komik tarafı Ülkenin en büyük basın kuruluşunda Genel Müdür ol ve şimdiye kadar böyle bir oluşumu Türkiye de yeni bir ; ulaşılmaz bir makam gibi algılaması. Bence komik bir yaklaşım.

 
Alıntı
GİRİŞTE BİR CÜMLE İLK DEFA ÇARPICI BİR ŞEYİ AÇIKLIYOR

Girişindeki cümle de çok dikkat çekici:

“Bireysel bir gelişme yolculuğu olan Masonluk, çoğu ülkede toplumsal gelişme fikrini de temsil eder. Bu yurdum Türkiye için de geçerlidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşan toplumsal yürüyüşün birçok cephesinde Masonluğun izleri vardır.”

Resmen “Kurtuluş Savaşı’nda Masonluğun izleri vardır” diyorlar.

Allah'ım ne büyük bir keşif . Bu konuyu az buçuk Masonluğa ilgi duyan bir birey zaten bilir .  Olur mu Sayın Özkök yeni bir bilgiye ulaşmanın  sevincini ifşa ediyor. Değerli dostlar; Sormak isterim bu gazeteci arkadaş sanki bir kasabada veya ilçede günlük bir gazetede müdürlük yapmış biri. Hiç mi Tarih okumadınız ?  Osmanlıda Jön Türkler hakkında bilginiz olmadı. İttihak ve Terakki hareketinin içinde Masonların olduğunu hiç duymadı mı?
Bakın gene ısrarla üzerinde durduğum konu; HÜRRİYET gibi bir gazetenin genel müdürlüğünü yapmış biri için çok düşündürücü.  :-[

Şimdiye kadar olanları kısaca ele almaya çalıştım, daha bitmedi bu gazetecilik diliyle yazarsak DÜZ PİRAMİT tekniğine girer. Kısaca (Ayrıntıdan başlanarak haberin en önemli unsurlarının sonda verilmesi yöntemidir. ) Bu teknik, olay çok önemli değilse, güncelliğini yitirmiyor sa, okurun zamanı yeterliyse, haberin yayınlanacağı alan ve süreye ilişkin sınırlama yoksa kullanılır ... ALINTI: GOOGLE

- Burada ki serzenişim buna;
  Yazı öylesine sayfa dolsun diye kaleme alınmış bir yazı. Bu yazının en doğru yazma şekli TERS PRAMİT şeklinde olmalıydı .Ama gazetecilikte aman sayfa sütunum dolsun da mantığı ile kaleme alınmıştır ...

Alıntı
ÇALIŞTIĞIM GAZETENİN PATRONU VE TANIDIĞIM BİR HOCA O LİSTEDEYDİ

Mesela Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeliği yıllarında tanıdığım Prof. Bozkurt Güvenç...

Babıali’nin ünlü bazı simaları.

Erol Simavi, Nail Güreli gibi isimler.


Ben Gazeteci olacağım ve Gazete sahibinin vizyonu bilemiyeceğim ... Adama gülerler .Sanki arkadaş yeni bir şey duymuş gibi ya demek öylemi şaşkınlığında . Beyler Erol Simavi beyden bahsediyoruz. Dincilerin hedefinde olan en ufak açığını bulmaya çalışanlardan bahsediyoruz ama bu yazıda Sayın Özkök ilk defa duyuyor imajı veriyor.

Alıntı
Bunları görünce merak etmiştim.

Acaba bugünkü mason derneği, belgelerle hiç ilgilenmedi mi?

Arkadaş merak ediyor ve
Alıntı
Simurg’un sahibi İbrahim Yıldız’a sormuştum.
diye itirafta bulunuyor .

Lafı uzattım bir sözümde ölen Masonun ailesine ; Tamam evde yer olmaz ve kaldırmak istersiniz, anlarım , ALLAH aşkına kaldırırken hiç mi merak etmediniz eşyaların içeriğini?

 
Alıntı
MASON KİTAPLIĞINDA PEKOS BİLL, TARKAN VE ŞEHVETİ ARTTIRAN BİR HORMON KİTABI
 
Bu ne yahu, hiç mi ölmüş İnsana saygınız yoktu ... Bunları ayırmayı akıl edemediniz ?

Bak sen Sayın Özkök bir kitap daha gözüne çarpmış ...

Alıntı
Alıntı
İlgimi çeken bir kitap daha vardı.

Lokman Hekim’in "Ademi iktidar: Bel gevşekliği ve ilaçları" kitabı.

1952 tarihli kitabın içeriğinden de birkaç cümle vereyim:

"Erkek ve kadınların şehvet duygularını kuvvetlendiren hormonlar; Kadınlarla birleşmenin faydalı ve zararlı günleri, vs."

Oldu olacak merhumun özelini de ortaya saçın. Demek ki Mason adayının ailesi de çok önemliymiş seçerken. 

Sona geldim

Alıntı
İlgimi çeken bir kitap daha vardı.

Lokman Hekim’in "Ademi iktidar: Bel gevşekliği ve ilaçları" kitabı.

1952 tarihli kitabın içeriğinden de birkaç cümle vereyim:

"Erkek ve kadınların şehvet duygularını kuvvetlendiren hormonlar; Kadınlarla birleşmenin faydalı ve zararlı günleri, vs."

ATATÜRK, MEHMET AKİF, GÖLPINARLI VE KURAN’DAN AYETLER AYNI RAFLARDA

İşin eğlenceli yanını bırakıp ciddi kitaplara gelince..

İstanbul, İzmir, Trabzon illeri hakkında çok ilginç kitaplar var.

Atatürk kitapları oldukça büyük bir yer tutuyor.

Bir ara Hitler ve Almanya’ya büyük ilgi duyduğu anlaşılıyor.

Kitaplar arasında iki de din kitabı dikkatimi çekti.

Mehmet Akif Ersoy ve Rıza Doğrul’un "Kuran’dan Ayetler", Abdülbaki Gölpınarlı’nın "Müminlerin Emiri Hazreti Ali" adlı kitabı.

18 yıl önce bu kitaplara bakınca içimden şu geçmişti:

Demek ki masonların dünyası da farklı değilmiş.


Anlaşılıyor ki  her ADEMDEN MASON OLUR,HER ADEMDEN DE GAZETECİ OLURMUŞ  ...

Bu eleştiri yazım Gazetecilik öğrencisi olan benim dikkatimi çekti .Ne olurdu sanki TERS PRAMİT olarak olarak yazıyı yazsaydın daha elit olmaz mıydı güzel meslektaşım Sayın Özkök ... ::)
Hala Masonların Dinsiz gibi algılanmasını ve bunun  böyle olmadığını ispat etmeye çalışan dernek üyeleri. Bırakın kim ne düşünürse düşünsün.


Saygılar




 

 

53
Felsefe / Ynt: YORUMSUZ- FELSEFİ AÇIDAN BU DURUMA NE DENİR ?
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ekim 10, 2023, 11:29:17 ös »
Sizce ne yapılmalıydı?


Saygılar Selim bey ...
54
Felsefe / Ynt: YORUMSUZ- FELSEFİ AÇIDAN BU DURUMA NE DENİR ?
« Son Gönderilen: Gönderen: Selim Ekim 10, 2023, 11:22:23 ös »
Haber için fotoğraf çekmek ayrı fotoğraf çektikten sonra zor durumda olanı, açlıktan ölmek üzere olan ve başında akbaba bekleyeni, bırakıp gitmek ayrı olsa gerek.
 
55
Özel Bölümler / Ynt: 21. YÜZYIL MASONLUĞUN UYKU EVRESİ Mİ?
« Son Gönderilen: Gönderen: Ali Genetic Ekim 07, 2023, 04:12:55 ös »
Düşünmeyen bir toplumun revaçta olduğu, radyoaktivitenin ve genetik hasarın fazla olduğu bu gezegende Masonluğun uykuya dalması kadar bir doğal olay olduğunu düşünmüyorum. Düşünmek beyin nöronu harcamak bu tarihlerde bu gezegende yasak...
56
Matematik - Riyaziye / Bildiklerinizi unutun... Konu: Pisagor ...
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ekim 05, 2023, 08:26:35 ös »
Bildiklerinizi unutun... Konu: Pisagor
Pisagor Teoremi, Pisagor'dan 1000 Yıl daha eski olan bir kil tablette bulundu
05 Ekim 2023 09:35
Son Güncelleme: 05 Ekim 2023 09:37
Bildiklerinizi unutun... Konu: Pisagor

https://img.odatv4.com/rcman/Cw1280h720q95gc/storage/files/images/2023/10/05/bildiklerinizi-unutun-konu-pisagor-b3l6.jpg


Yeterince uzun süre matematik çalışırsanız muhtemelen Pisagor'un ismine lanet okursunuz ya da eğer biraz üçgen hayranıysanız "Pisagor'a hamd olsun" dersiniz.

Ancak Pisagor matematiğin gelişiminde önemli bir tarihsel figür olmasına rağmen kendisiyle en çok ilişkilendirilen denklemi (a2 + b2 = c2) çözemedi.

Bir dikdörtgenin içindeki köşegenin uzunluğunu çözmek için Pisagor teoremini kullanan eski bir Babil tableti (IM 67118 gibi akılda kalıcı adıyla) var. Muhtemelen öğretim amacıyla kullanılan tablet, MÖ 1770'e, yani Pisagor'un doğmasından (MÖ 570 civarında) yüzyıllar öncesine dayanıyor.


MÖ 1800-1600 civarına ait başka bir tabletin içinde üçgen etiketli bir kare var. 60 tabanındaki (eski Babilliler tarafından kullanılan sayma sistemi) işaretlerin tercümesi, bu eski matematikçilerin Pisagor teoreminin (tabii ki bu şekilde adlandırılmıyor) yanı sıra diğer ileri matematik kavramlarının da farkında olduklarını gösterdi.

Matematikçi Bruce Ratner konuyla ilgili bir makalesinde şöyle yazıyor:

"Sonuç kaçınılmaz. Babilliler bir karenin köşegeninin uzunluğu ile kenarı arasındaki ilişkiyi biliyorlardı: d=2'nin karekökü.

Bu muhtemelen irrasyonel olduğu bilinen ilk sayıydı. Ancak bu onların Pisagor Teoremi’ne veya en azından karenin köşegeninin özel durumuna (d2 = a2 + a2) aşina oldukları anlamına geliyor.”


Peki bu neden Pisagor'a atfedildi?

Pisagor'un hiçbir orijinal yazısı günümüze ulaşmadı. Onun hakkında bildiklerimiz başkaları tarafından, özellikle de günümüzün güney İtalya'sında kurduğu bir okulun üyeleri olan Pisagorcular tarafından aktarıldı. Pisagor'un Yarım Dairesi adı verilen okul gizliydi, ancak orada öğrenilen veya keşfedilen bilgiler aktarılıyor ve çoğu zaman adamın kendisine atfedilmekte..

Ratner sözlerine şöyle devam ediyor:

"Pisagor'un orijinal kaynaklarının nadir olmasının bir nedeni, yazılı materyal az olduğundan Pisagor bilgisinin bir nesilden diğerine ağızdan ağza aktarılmasıydı. Ayrıca, liderlerine duydukları saygıdan ötürü, Pisagorcular tarafından yapılan keşiflerin çoğu Pisagor'un kendisine atfedildi; bu, 'Pisagor Teoremi' terimini açıklayabilir."

Her ne kadar Pisagor teoriyi ortaya koymamış olsa da, okulu onu kesinlikle popüler hale getirdi ve en azından sonraki birkaç bin yıl boyunca teori onunla ilişkilendirildi.

Odatv.com ::)


Belki ilginizi çeker umarım. Benim anlamadığım dal sonuçta SÖZEL' ciğim .

Saygılar

57
Özel Bölümler / Ynt: 21. YÜZYIL MASONLUĞUN UYKU EVRESİ Mİ?
« Son Gönderilen: Gönderen: Alşah Ekim 04, 2023, 01:31:08 öö »
       Öncelikle Sayın ANARCHOSA'dan özür dileyerek başlamak  istiyorum. Aslında amacım bu konuyu "Özelden" yazıp bilmediğim bir konuda bilgi almaktı ama galiba büyük bir hata yaptım. Masonlar/Masonlukla ilgili haberler okuduğum veya duyduğum zaman şayet bilgi alanımda ise hiç kimseyi gereksiz yere rahatsız etmemeye özen gösteririm.

      Yazımda da kısaca bahsettim, sözünü ettiğim yazının bütünü zaten hemen hemen bildiğim şeylerdi. sözünü ettiğim iki evrenin sadece biri hakkında kendi kendime "Ne oldu da böyle bir evreye girildi" diye merak ettim. Belki benim gibi ilgi duyup merak edenler de olabilir düşüncesi ile yazdım o yazımı. Keşke sayın ANARCHOSA'ya "Özelden" yazsa idim.
      Neyse, mesaj tarafımdan alınmıştır.
      Her şeye rağmen sayın ANARCHOSA'nın aydınlatıcı bilgilendirmeleri için teşekkür ederim.
      Saygılar -sevgiler.   
       
58
Özel Bölümler / Ynt: 21. YÜZYIL MASONLUĞUN UYKU EVRESİ Mİ?
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Ekim 02, 2023, 04:05:55 ös »
         Bu gün (01.10.2023) telefonumdan günün haberlerini izliyordum. Gördüğüm bir haberi burada paylaşmayı kendi açımdan uygun gördüğüm için bu başlığı seçtim. Sabah Gazetesi Ferhat Ünlü yazısı.
        Kısaca haber şöyle; Sayın Ünlü... Nobel, özgürlük ve Masonlukla ilgili bilgiler verdikten sonra ".. Masonluk tarihine bir göz atalım diyerek ; 18.Yüzyılı resmi kuruluş, 19. Yüzyılı yükseliş, 20. Yüzyılı duraklama  ve 21. Yüzyılı UYKU EVRESİ olarak tanımlayarak" uzunca bir makaleyi kaleme almış.
       Tabii ki yazısında"... Masonluğun kariyer basamaklarında  hızlı tırmanma için kullanıldığını, ayrıca Ülkemizde  ve Amerika'daki ünlü Masonlardan da bahsederek" yazısını bitirmiş.
        Genel olarak verdiği bilgiler hemen hemen herkes, özellikle Formumuz üyeleri tarafından zaten bilinen bilgilerdi. Yani vaaav denilecek bir bilgiyi ben göremedim.
        Benim bu yazıda dikkatimi çeken husus "21.Yüzyılın UYKU EVRESİ" olduğuna dair ifadedir. Ben buraya biraz takıldım. Bildiğim kadarı ile MASONLUK, mücbir sebepler olmadıkça ne DURAKSAR, ne de UYKU EVRESİNE girer.  20. Yüzyılda darbeler vs. sebeplerle belki "Duraksama" yaşamış olabilir ama "UYKU EVRESİ" tespiti, her ne kadar Loca mensubu olmasam da duyduğum saygı nedeniyle beni rahatsız etti.  Bu tespit doğru mudur?
        Bir harici olarak böyle bir durumdan haberdar olmamız zaten mümkün değildir.
        Bu bilginin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ise ancak Loca üyesi olan bir Form üyesi tarafından cevaplanabilir.
        Şayet bir sakınca bulunmuyorsa bu konudaki en sağlıklı bilginin Formumuz duayenlerinden sayın ANARCHOSA tarafından açıklama yapılarak en azından bilgi sahibi olmamız sağlanabilir diye düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.


Sayın ALŞAH bana atıf yaptığınız için bireysel tercih ile pasif bir durumda bulunduğum forumda cevap vereyim.

Öncelikle forumdaki genel durum zaten bu forum Masonik bir forum olmadığından Masonluğa yorulamaz (Burası bir zamanlar haricileri bilgilendirmek amacıyla açılmış, zannımca gerçekten arayanlar için ciddi bilgilere ulaşmayı sağlayan bir kaynak görevi de görmüştür). 2009-2012 dönemlerinde çok aktif olarak ve verimli tartışmalarla pek çok başlık işlendiğinden herhalde söyleyecek yeni bir şey yoksa en iyisi susmak diyenlerin tercihi olabilir. Kişilerin kendi zamanlarından ayırdığını düşünürseniz, anlamsız gereksiz şeyleri, temcit pilavı gibi tekrar tekrar cevaplıyor olmak da kardeşler için "neden yapayım ki" sorusunu uyandırmış olsa gerektir.

Bunun dışında Masonluk forumda daha önce işlendiği üzere savaş vb. özel durumlarda, çalışmanın mümkün olmadığı durumlarda "uykuya yatmayı" tercih edebilir. Ama çoğu durumlarda resmi olmasa da faaliyetler ve kardeşler arası ilişkiler devam eder.

Her ülkenin hatta locanın durumu özeldir. Yani global olarak Masonluğun bir karar alması, uyku dönemine girmesi ise zaten mümkün değildir. Türkiye'de de Geleneksel Masonluğun temsilcisi HKEMBL, Liberal Masonluğun temsilcisi ÖMBL, Kadın Masonluğun temsilcisi KMBL localarıyla, Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin Süprem Konsey /Yüksek Şuraları Atölyeleri ile çalışmalarını sürdürmektedir.

Masonluk ve Masonlar doğası ve öğretisi gereği hiçbir zaman çalışmayı bırakmaz, tatil bile yapmaz. Olsa olsa iki toplantı arası biraz uzar...

Sevgiler

Mevzu bahis yazıyı okumadım. Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Ama sanıyorum artık Masonluğun aktif olmadığı, belki yeterince üye çekemediği gibi iddialar işlenmiş olabilir. Bunlarsa içini bilmeyen kişilerin dışarıdan yaptığı yorumlardır.
59
Özel Bölümler / Ynt: 21. YÜZYIL MASONLUĞUN UYKU EVRESİ Mİ?
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ekim 02, 2023, 12:42:43 öö »
İnşallah doğru değildir. Zaten formumuz DERİN UYKUDA ! 

Uyanma zili, ne zaman çalacak diye sabırsızlanıyorum .

Saygılar


NOT: Hiç bir şey öğrenmesem de bu forumda
yazının sonuna SAYGILAR ifadesini konulmasını öğrendim. HAM TAŞIM sonuçta yontmaya ÖLENE KADAR devam edeceğim.

Saygılar
60
Özel Bölümler / 21. YÜZYIL MASONLUĞUN UYKU EVRESİ Mİ?
« Son Gönderilen: Gönderen: Alşah Ekim 01, 2023, 11:02:00 ös »
         Bu gün (01.10.2023) telefonumdan günün haberlerini izliyordum. Gördüğüm bir haberi burada paylaşmayı kendi açımdan uygun gördüğüm için bu başlığı seçtim. Sabah Gazetesi Ferhat Ünlü yazısı.
        Kısaca haber şöyle; Sayın Ünlü... Nobel, özgürlük ve Masonlukla ilgili bilgiler verdikten sonra ".. Masonluk tarihine bir göz atalım diyerek ; 18.Yüzyılı resmi kuruluş, 19. Yüzyılı yükseliş, 20. Yüzyılı duraklama  ve 21. Yüzyılı UYKU EVRESİ olarak tanımlayarak" uzunca bir makaleyi kaleme almış.
       Tabii ki yazısında"... Masonluğun kariyer basamaklarında  hızlı tırmanma için kullanıldığını, ayrıca Ülkemizde  ve Amerika'daki ünlü Masonlardan da bahsederek" yazısını bitirmiş.
        Genel olarak verdiği bilgiler hemen hemen herkes, özellikle Formumuz üyeleri tarafından zaten bilinen bilgilerdi. Yani vaaav denilecek bir bilgiyi ben göremedim.
        Benim bu yazıda dikkatimi çeken husus "21.Yüzyılın UYKU EVRESİ" olduğuna dair ifadedir. Ben buraya biraz takıldım. Bildiğim kadarı ile MASONLUK, mücbir sebepler olmadıkça ne DURAKSAR, ne de UYKU EVRESİNE girer.  20. Yüzyılda darbeler vs. sebeplerle belki "Duraksama" yaşamış olabilir ama "UYKU EVRESİ" tespiti, her ne kadar Loca mensubu olmasam da duyduğum saygı nedeniyle beni rahatsız etti.  Bu tespit doğru mudur?
        Bir harici olarak böyle bir durumdan haberdar olmamız zaten mümkün değildir.
        Bu bilginin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ise ancak Loca üyesi olan bir Form üyesi tarafından cevaplanabilir.
        Şayet bir sakınca bulunmuyorsa bu konudaki en sağlıklı bilginin Formumuz duayenlerinden sayın ANARCHOSA tarafından açıklama yapılarak en azından bilgi sahibi olmamız sağlanabilir diye düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Sayfa: 1 2 3 4 5 [6] 7 8 9 10