Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: egeran - Kasım 20, 2015, 09:58:40 öö
-
Değerli Forum Üyeleri,
Güncel tartışmalardan biri olan rejim değişikliği, başkanlık sistemine geçiş ile ilgili görüşlerinizi almak isterim.
-
Türkiye milli değer ve bütünlüğü olan, kapsamacı bir yaklaşımı barındıran ülkedir bu yüzden başkanlık sisteminin ülkemizde pekte olumlu sonuçlara yol açacağını zannetmiyorum. Son zamanlarda bu sistemi destekleyen bazı kişilerden "Abd gibiyiz gelişiyoruz bu yüzden olmalı! " dediklerini duyuyorum ancak bilmelidirler ki henüz bu teknoloji ve sosyo kültürel gelişmeyle başkanlık sistemini kurmak, emeklemeden koşmaya çalışmak olacaktır.
Saygılarımla.
-
Merhaba Sayın Egeran ve diğer forum üyeleri,
Ben de konu ile alakalı görüşlerimi belirtmek isterim. İşin siyâsi boyutuna girmeyi pek istemiyorum ama Cumhuriyet rejiminin ülkemiz adına en doğru rejim olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar cumhuriyet ilkelerinin pek de doğru tatbik edildiğini düşünmesem de... Çünkü başkanlık sistemi ile ülkenin bir şirket gibi yönetilmesinden ziyade, kuvvetler birliğini savunan bir kişi olarak bir bütün olan vatanın kağıt üzerinde paylaştırılması fikri bile hoşuma gitmiyor ve tehlikeli buluyorum. Ve hatta gündemde olmasına bile anlam veremiyorum. Özellikle dünyanın en pahalı benzinini kullanırken, işsizlik oranı artmışken, vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği ile alakalı benim ve benim gibi birçok yurttaşın korkuları varken gündemde başkanlık sisteminin olması; Atatürk ilke ve inkılapları her ne kadar bireysel olarak geçerliyse, de bir bütün olarak ele aldığımızda uzaklaşıyor olduğumuz düşüncesi beni üzmektedir.
Sundum. Saygılarımla.
-
Mevcut Sistem Değişmelidir Ancak Başkanlık sistemi olmamalı dır. Bizim gibi geri kalmış ülkelerde DİKTATÖRLÜK getirir.
Saygılar
-
Ben hep,orantısız sağ görüşün,toplumları Faşizim e sürüklediğine inanmışımdır.Tabi başkanlık sistemi bizim tekbir kültürüne elverişlidirde,ama Dünya siyasetini bilenler,ABD dışında başarılı bir örnek gösteremezler.
-
Şahsım adına destekliyorum.
Ümit ediyorum ki ülkemiz için hayırlı olur.
-
Ben olsun derim, tek adam olmasina karsiyim. Bir parlemento mutlaka olmalı.
-
Sistem değil zihniyet değişmelidir. Akılcılık ön plana çıkmalıdır.
Bu nedenle bu zihniyetin getireceği her şeye karşıyım.
-
Başkanlık sistemini tartışmak yerine bence kuvvetler ayrılığını keskinleştirerek, seçim kanununu yeniden yapmalı, siyasi yöneticilerin iki dönemden fazla seçilmesini (parti başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı) engelleyecek yasa çıkarmalıyız. Bu sayede yönetime gelen, devletin memuru olduğunu, sahibi olmadığını kavrar ve memurluk görevini yapar ve devreder. Kendi inancını, görüşünü, ideallerini topluma empoze etmekle uğraşmaz. Bence başkanlık sistemi olsada olmasada bu konular dikkate alındığında ülkenin yönetimi ve geleceği daha iyi olur diye düşünüyorum.
-
Konu gayet güncel olmakla birlikte vatandaşlarımızın sohbetlerinde aylarca bahsedilecek ve tartışılacak bir konudur. Bu konu hakkında değinmeden geçemeyeceğim bir şeyi sizlere de hatırlatmak isterim. Günümüzde başkanlık sistemi ile yönetilmekte olan ülkelerin bazılarında bu sistemden vazgeçme düşüncelerinin olmasıdır. Bu da ayrıntılara eklenecek ve karar verilirken düşünülecek bir durumdur. Bu sistemin ülkemde uygulanmasından ziyade, var olan sistem üzerinde çalışmaların yoğunlaşması, bir takım tertip ve değişikliklerin yapılması, şahsi düşüncemdir.
-
Değerli Katılımcılar,
Yorum ve oylarınız için teşekkür ederim.
Nacizane fikrim, Yenilenme şarttır, ancak bu diktatörlüğe götürecek Başkanlık Sistemi ile değil.
Esen kalın.
-
İstediğiniz sistemi getirin. Şayet getirdiğiniz sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesi yoksa, sistem laf-u güzaftır. Bakın; bu gün yaşadığımız olaylar, ne ANAYASADAN, ne de CEZA YASALARINDAN kaynaklanmaktadır. Aslında en büyük sorun; Hakimler ve Savcılar Kanunundan kaynaklanmaktadır. Şu meşhum 80 darbesiyle kaldırılan 61 Anayasasındaki hakim teminatı sağlanabilse bu gün yaşananların hemen hemen hiç birine tanık olmayacaktık . 61 Anayasasında, Yüksek Hakimler Kurulu diye bir kurul vardı. Bu kurul tamamen hakimlerin kendi aralarında yapılan seçimler sonucu oluşur, siyasi hiç bir unsur kurul teşekkülüne giremediği gibi hiç bir güç bu kurula tavsiye veya öneride bulunamazdı. Yani yargıçlar, tamamen kanunların emrettiği ve vicdanlarında oluşan kanaatlere göre kararlar verirlerdi. Hakimlik tavassut veya iltimasla atanılan bir makam değildi. Bir hakimin tayini, şartları oluşmadığı veya kendi istemediği takdirde mümkün değildi. Bakan veya müsteşar kurulun oluşumuna asla müdahale edemezdi. Pekiyi ne oldu da yargı bu günkü durumuna geldi.
Her şey lanet olası o 80' darbesi ile oldu. Darbeyi yapanlar "61 Anayasasının bu millete bol geldiğini söylediler" ve bol gelen husus ise en başta Yüksek Hakimler Kurulu ve onun oluşumunu sağlayan yasa idi. İlk işleri o yasayı yeniden düzenleme maskesi altında 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununu çıkardılar ve bu yasaya göre de kurulun yani Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun başına başkan olarak siyasi bir kimlik olan Bakanı, kurul üyeliğine de müsteşarı getirdiler. Bundan sonrası zaten fasaryadan mektuplar. Bakan ayrı liste, hakimlerin bir kısmı ayrı liste ile kurul savaşları başladı. Siyasi erki elinde bulunduran taraf her zamanki gibi seçimleri kazandı. Ondan sonra gelsin kıyım. O hakim senden, bu hakim benden, onu oraya atama, bunu görevden al vs. vs.
Manzara böyle oluştu. Şimdi soruyorum , hanginizin yargıya güveni var ? Oysa "ADALET MÜLKÜN (yani Devletin) TEMELİ değil midir ?
Peki güvenmediğiniz halde bu temel nasıl ayakta duracaktır?.
Yıllar önce ilimizde 40 yıl görev yapmış çok saygı duyulan bir bayan hakimle sohbetimiz sırasında bana " ben gerek stajım ve gerekse görevim sırasında cezaevlerini gezip kontrol ederim. Benim verdiği veya vereceğim kararlarla insanlar hürriyetlerinden yoksun kalacaklar. Bir insanın hürriyetinden yoksun kalmasının ne demek olduğunu ben çok iyi bilirim. Hakim görevinde tarafsız olamıyorsa o hakim hakim değildir. Zira hakimler Tanrı'nın yer yüzündeki temsilcileridir" demiştir.
Şimdi size soruyorum ; bu gün bu anlayışla görev yapabilen hakim olduğuna inanıyor musunuz?
Onun içindir ki; hangi sistemi getirirseniz getirin eğer yargınız bağımsız değil ise hangi konuda olursa olsun yapacağınız bütün değişiklikler hiç bir anlam taşımayacaktır.
Bu nedenle sistemden önce yargının bağımsızlığı sağlanmalıdır.
Bir gün bunun sağlandığını görme dileğimle ;
Saygılar-sevgiler.
-
türkiye nedir?
başkanlık nedir?
sistem nedir?
yönetim nedir?
birleştir bunları şimdi,türkiyede başkanlık sistemi nedir çıkıyor.
birimden başlanıp bütüne ulaşan bir sistem elde edilmelidir.ki şu andaki sistemde bütün birime gitmeye çalışıyor.(badi ruhu-tim-manga-takım-bölük-alay-tugay-tümen.....)
demokrasi fakirleri kandırma sanatının modern versiyonudur.political theory dersinde ifade edilen platon'dan karl marx'a kadar geçen süreçte üzerinden bir enkaz kalkmış insanlığın.
eğitim sisteminde mümkünse benim bilebildiğim kadarıyla (köy enstitüleri kapanmasaydı iyi olacakmış!!!!) humbolt ekolüne geçilmelidir.
her bir birimde kaliteli ve dürüst adam bulunmalı diğerleri elenmelidir.sistem onları çöpe atmalıdır.
tıpkı şu tavşancıklarda olduğu gibi. ::) 8) ::)
! No longer available (http://www.youtube.com/watch?v=KvfbzwNzaWs#)
! No longer available (http://www.youtube.com/watch?v=ZxhSN34uvAE#)
-
Bu başlıktaki soru aslında tamda doğru değil...
Demokratik sistemlerden Parlementer sistemmi , yoksa Başkanlık sistemi'mi,
Devletin ve Sistemin işleyişi konusunda daha başarılıdır gibi bir soruda olabilirdi.
Ama buda tam doğru bir soru olmazdı çünkü devlet yada sistemin işleyişindeki normalizasyon halkın refah ,
düzen ,yada barış isteğiyle o ülkeyi oluşturan toplumsal yapıların tümüne ne kadar yarar sağlar ona bakmak lazım.
Kaldıki bu normalizasyonun başarısı yani ister Parlementer sistem olsun; ister Başkanlık bu ülkenin halkına ne kadar yakın , ne kadar uygun..??
Parlamenter sistem yada Başkanlık sistemi ; yönetenlere ne kadar güç sağlıyor , halka ne kadar güç sağlıyor , yasama , yürütme ve yargı organlarının
özerk ve tarafsızlık ilkesine ne kadar uygunlar. Yada bu organların görevleri farklı sistemlerde değişikliğemi ugruyor.
Ugruyorsa; işlevini kayıpmı ediyorlar ; yoksa olması gerekenden fazla güçmü kazanıyorlar..
İşte tüm bu soruların cevapları aslında halkın kendi kendini yönetmesine sistemi kullanarak
engel olunuyormu olunmuyormu sorusunu getiriyor aklımıza..
Saygılarımla;
Kerberos...