Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mıhellemiler Kültür Tarihimizden Bir Ses  (Okunma sayısı 2576 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 21, 2008, 05:38:54 ös
  • Ziyaretçi

Mıhellemileri tanır mısınız?
Taraf/AHMET ÜN/MEHMET MAHSUM İŞ - Istanbul - 22.08.2008
 
       
Birçoğumuzun adını ilk kez duyduğu Mıhellemiler’in büyük bölümü İslam dinine mensup, ancak Hıristiyan ve Yahudi olanları da var. Üç bin yıllık tarihe ve 500 bin nüfusa sahip olan bu halk Arapça’nın Qıltu lehçesini kullanıyor


Bir yerlerde kendilerine rastladığımızda Süryani zannettiğimiz, kendilerinin de kökenlerini anlatmaya bugüne kadar -muhtemelen- üşendiği Mıhellemiler dünya yüzündeki tüm soydaşlarıyla iletişim kurup kendilerini tanıtma kararı aldılar. Mezopotamya kökenli ve üç bin yıllık bir tarihe sahip olan bu kadim halk, tarih boyunca ilk kez bir yapılanma sürecinde.
Adlarını çoğumuzun ilk kez duyduğu ve muhtemelen hecelemeden okuyamadığı Mıhellemiler’in dünya genelinde 1,5 milyon nüfusa sahip oldukları tahmin ediliyor. Türkiye’de, yoğun olarak Mardin ve Midyat bölgesinde yaşayan Mıhellemiler’in nüfusu ise 500 bin dolayında.

DERNEK İSİMLERİNE İZİN VERİLMEDİ • Son bir yıldır, Mıhellemi Diyalog Derneği öncülüğünde bu kadim halkla ilgili çalışmalar yapılıyor. Topluluk, tarihleri boyunca ilk kez bir yapılanmaya giderek bir dernek çatısı altında bir araya gelmeye karar verdiler. Ancak o andan itibaren de, bürokratik sorunlar baş göstermeye başladı. Derneğin başkanı Mehmet Ali Aslan, “Mıhellemi adını şimdilik sadece parantez içinde kullanabiliyoruz” diyerek anlatıyor. “Çünkü Türk Dil Kurumu tarafından “Mıhellemi” diye bir kelimenin olmadığı gerekçe gösterildi. Bunun üzerine yönetim olarak ‘Sami Irkı’ adını kullanma yoluna gittik. Sami ırkı, bildiğiniz gibi, Araplardan, Yahudilerden, Süryani, Arami, Fenekiler, Akadlar ve diğer bazı Ortadoğu kökenli etnik gruplardan oluşuyor... Tabi hemen geri çekilmedik ve ısrarlı taleplerimizden sonra ‘Mıhellemi kelimesini sadece parantez içerisinde kullanabilirsiniz’ dendi. Yani Başbakan Erdoğan’ın ‘Kanunlar yapıyoruz ama bürokrasi direniyor’ tespitine emsal olacak şekilde azizliğe uğradı Mıhellemi adımız.”
Derneğin tam adı, bu doğrultuda “Sami (Mıhellemi) Dinler, Diller ve Medeniyetler Arası Diyalog Derneği” olarak kayıtlara geçti. Öte yandan, İsveç ve Suriye’deki Mıhellemi dernekleri Türkiye’deki dernekten sonra kurulmalarına rağmen parantez hapsine uğramadılar ve Mıhellemi sözcüğünü özgürce kullanıyorlar.

MİDYAT’TA TOPLANDILAR • Geçtiğimiz günlerde Midyat’ta, Mıhellemi Dinler, Diller ve Medeniyetler Arası Diyalog Derneği, Süryaniler’le ortaklaşa bir konferans düzenlediler. İsveç’teki Mıhellemi Derneği Başkan Yardımcısı Süryani Papaz Khuryo Abraham Garis ve Midyat Mıhellemi Diyalog Derneği Başkanı Mehmet Ali Aslan’ın biraraya geldiği konferansta Mıhellemiler’le ilgili tüm ayrıntılar masaya yatırıldı.
3000 yıldan beri Midyat-Mardin bölgesi kırsalında yaşayan Mıhallemiler’in Arami soyundan gelme etnik bir halk olduğu ve Arapça konuştukları için Mıhellemiler’in İslam fütuhatlarının sonucunda ortaya çıktıkları teorisinin doğru olmadığını belirten Aslan, “Tarih boyunca sürekli din, kültür ve egemenlik değiştiren Mıhellemiler’in, tüm bu tarihî aşamalara rağmen kimliklerini, isimlerini ve yurtlarını korumaları büyük bir şans olarak nitelendirilebilir” dedi.
Midyat’ta düzenlenen ortak konferansta ele alınan ve kayıtlara geçirilen ana başlıkları, konferans sonrasında biraraya geldiğimiz Dernek Başkanı Mehmet Ali Aslan şöyle anlattı:

MIHELLEMİLER’İN DİLİ • “Bu topluluğun konuştuğu ilk dil, şüphesiz Ahlami dili, yani Aramice idi. Dilleri bugüne kadar Turabdin yöresinde konuşulan ‘Turoyo’ lehçesine ya çok yakın ya da doğrudan bu lehçe idi. Yer isimlerinde ‘o’ sesli harfinin pek az kullanılması Mıhellemiler’in Doğu Süryani lehçesi olan ‘Nesturice’ye yakın ve ‘a’ sesi kullanarak konuştukları ihtimalini düşündürse de, yer adlarının Arapça’dan da etkilenmiş olabileceğini akılda tutmak gerekir. Bu konuda en yetkin otoritelerden biri de, Süryani asıllı profesör Dr. Şabo Talay’dır. Yazılı bir dil olmayan Turoyo’nun Süryanice’den, takriben 1000 yıl kadar daha eski olduğu sanılmaktadır.
Turoyo’nun yanı sıra Mıhellemiler Arapça’yı da konuşurlardı. Tarihî belgelere göre MÖ 5’inci yüzyıldan başlayarak, 3’üncü yüzyıla kadar, Arapça’nın Kuzey Mezopotamya’nın bazı kesimlerine yayıldığı ve bilahare Mardin’in doğusunda Mygdonia’ya (Beyaz Su) kadar uzanan dağlık kesimde ‘Mardini’ diye adlandırılan bir Arapça lehçesi konuşulduğu zaten biliniyor.
Bugünkü Mıhellemi Hapisnas köyünün nüfusu Hıristiyan ve Müslümanlardan oluşmakta ve bu halk hem Süryanice hem Arapça konuşuyor. Fakat, Mıhellemilerin çoğu İslamlaştıktan sonra, Hıristiyan cemaati dili olan Süryanice’yi terk ettikleri düşünülüyor. Bunun tek istisnası var, o da Habsnas adlı bir köy. Kürtçe’yi sorarsanız, yöreye İslam fütuhatlarından çok daha sonra, ‘Tay’ aşireti yoluyla gelmiştir. Kürtçe, Cizre Emirliklerinin hüküm sürdüğü dönemde yayılmıştır bu yörede; bu da bilinmektedir. Habsnas köyü sakinleri haricinde, genelde Mıhellemiler Kürtçe’yi pek konuşmazlar.
Hıristiyanlık dininin kabulüyle, Mıhellemiler ve Süryaniler, din dili olan Aramice’yi ağırlıklı şekilde benimsemişler. Bunun yanında her iki topluluk Arapça da bildiği için, Arapça da konuşulmaya devam etmiş. Hatta, çoğunluk Arapça konuştuğu için, konuşma dili Arapça olduğu halde Süryanice harflerin kullanıldığı Gerşuni yazısı geliştirilmiş, ki bu da bölgede Arapça’nın yoğun konuşulduğuna işaret ettiği gibi, herkesin Süryanice/Aramice bilmediğini kanıtlıyor.
İslâm dininin bölgede yayılmasıyla Müslümanlığı seçen Mıhellemi ve Süryaniler, din dili Aramice olan Hıristiyanlık’tan uzaklaştıklarını göstermek için Arapça’ya ağırlık vermiş ve hem dildeki, hem kültürdeki ayrışma da böylece başlamış esas olarak.”

MIHELLEMİ-SÜRYANİ İLİŞKİLERİ • Bölgede Süryanileşen Mıhellemiler olduğu gibi, Mıhellemileşen Süryaniler de bulunduğu biliniyor. Mıhellemiler’le Süryanilerin bugün hâlâ birçok ortak gelenek ve görenekleri var, örneğin, 20 yıl öncesine dek, kutlanan ortak bir bayramları bile olduğunu söylüyor Mıhellemiler. Keza Bayram âdetlerinin de büyük benzerlik gösterdiği biliniyor. Mıhellemiler’le Süryanilerin ortak yaşadığı yerde bayramı olan taraf, ibadethanesinden döndükten sonra evlerinde, ziyaret edilmeyi bekliyorlar. Örneğin; Müslümanlar’ın Ramazan ya da Kurban bayramında camiden çıkıp evlerine gittikleri ve Süryaniler’in gelip bayramlarını kutlamalarını bekledikleri anlatılıyor ve aynı durumun Süryaniler için de geçerli olduğu ifade ediliyor.

İKİ HALK BİRBİRİYLE KARIŞTIRILIYOR • Süryani Hıristiyanlar’ın Mıhellemi kültürüne katkıları olduğu gibi, Mıhellemiler’in de Süryani Hıristiyanlar’a büyük katkıları olduğunu ifade eden Dernek Başkanı Mehmet Ali Aslan bu halkların birbiriyle karıştırılması konusunda da şunları söylüyor: “ Süryani Hıristiyanlar ile Mıhellemiler’in ilişkileri tarih boyunca iyi gelişmiştir. Bu iki halk da, özellikle de bu barışçıl ve yakın ilişkileri sebebiyle, tek bir halk topluluğu zannedilmiştir” Yirminci yüzyılın başlarında, kontrolsüz çetelerin Süryaniler’e karşı olan muamelelerine Mıhellemiler destek vermemiştir meselâ. Süryanileri kollamış ve himaye etmeye çalışmışlardır. Mıhellemiler, bu olaylarda, Estel, Derzbine (Acırlı) ve Habsnas (Mercimekli) havalilerinde Süryanileri saklamış ve himaye etmiştir. Müslüman Mıhellemi olan Habsnaslılar, köydeki Süryanileri gece gizlice, Süryaniler için güvenli olan Enhıl (Yemişli) ve Aynverd’e (Gülgöz) ulaştırmışlardır. Hatta Süryani tarihinde kurtarıcı olarak bayraklaşmış bir Mıhellemi olan Aynkaf (Kayapınar) köyünden Şeyh Fethullah da o zaman sahip olduğu tek oğlunu rehin bırakarak geriye kalan Süryaniler’in kurtulmasına vesile olmuştur. Süryaniler de bunun karşılığında Şeyh Fethullah’ın makamını ve ailesini sürekli ziyaret eder ismi anıldığında şükran ve saygılarını dile getirirler.
Keza bir Mıhellemi ve Süryani köyü olan Habsnas’a 1895’te asi çeteler saldırınca, Müslüman Mıhellemiler ile Hıristiyan Süryaniler el ele verip  birlikte savunma yapmışlar. Sonra Midyat Taburu olaydan haberdar olmuş, çeteleri arkadan kuşatmışlar, etkisiz hale getirmişler. Bu müsademede sekiz kişinin öldüğü söyleniyor ve bir kısmı da Müslüman Mıhellemi köylüler, ve yörede bu şehitlerin adları da biliniyor.

MIHELLEMİ SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ • Araştırmacı yazar Abdulkadir Osman, “El Muhallamia” adlı eserinde, Muhallem isminin manasını verirken, Bahreyn’deki “Eyn ıl mıhellem” (Mıhellem Pınar) adlı bir su kaynağının ismi ile bağlantı kuruyor. Sözcük, “arı, temiz ve berrak” anlamlarına gelmekte. Arap Edebiyatında da güzel şiir ve kaside yazıldığında “keteb qaside mıhellemiyye” (arı, berrak güzel kaside yazımı) ifadesi kullanılıyor. Ortadoğu halkları arasında yaygın olduğu üzere, çocuklara yer, toprak, coğrafya ismi verme geleneği doğrultusunda Araplar da çocuklarına bu suyun anıldığı ad olan “Muhallemi” ismini verirlerdi.
Mıhellemi halkının adı, İslâm fütuhatlarından çok daha eski tarihli olan Süryani kitaplarında geçmekte. Bu halkın etnik kökeni konusunda ise çok farklı görüşler ileri sürülmekte olup, Kürt asıllı olduklarından, Türk asıllı olduklarına, yahut Arap ya da Arami/Süryani kökenli olduklarına kadar pek çok farklı iddialar ortaya atılmış ve tartışmalar hâlâ sürmekte.

MIHELLEMİLER’İN DİNİ • Mıhellemiler, kadim zamanlarda Akad ve Sümerler’den aldıkları çok tanrılı inançlara bağlı idiler. Buna, Mezopotamya dinleri dahildir. Tek Tanrılı inançlarla tanışmaları sonucu Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’i kısa sürede benimsemişlerdir. Halen bu üç büyük dine mensup olan Mıhellemiler, dünyanın değişik coğrafyalarında yaşamaktadır. 20. yüzyılın başlarında, Şemsi ve Kameri Mıhellemiler’in büyük çoğunluğu değişik sebeplerden ötürü Süryani ve Ermeni kilisesine intisap etmişlerdir. Nusaybin, Mardin ve Diyarbakır Yahudilerinin büyük kesimi de Mıhellemi olup, Mıhellemi dili konuşurlar.

MIHELLEMİLER’İN YERLEŞİM YERLERİ • Türkiye’deki Mıhellemiler’in yerleşiminde, “Mıhellemiyıt ıl Kübra” ve “Mıhellemiyıt ıl Suğra” olarak adlandırılan iki büyük yerleşim bölgesi söz konusudur.

• Mıhellemiyıt ıl Kübra: Tarihte Diyar-ı Rebi’a ismiyle meşhur Diyarbakır, Muş*, Siirt, Viranşehir, Amuda ve Musul içinde kalan alandır. Bu büyük alanda demografik yapı bir hayli değiştiğinden Mıhellemi nüfus ciddi oranda azalmış, asimile olan bir kesim Ermenileşmiş, bir kesim Kürtleşmiş, bir grup da Süryanileşmiştir. Sason Ermenilerinin bir kısmı, Nusaybin ve Gerçüş Kürtleri, Mardin ve İdil Süryanileri bunların örneklerindendir.

• Mıhellemiyıt ıl Suğra: Turabdin coğrafyası içindeki İdil, Hasankeyf, Savur, Mardin ve Nusaybin’i kapsayan alandır.


(*) Kürt Tarihi Uzmanı Bitlisli Şeref Han’a göre, Mıhellemiler ve Muş’taki ve Diyarbakır Tercil/Atak beyleri kuzendir.

                                                                                                                                                                                TARAF
« Son Düzenleme: Eylül 21, 2008, 05:46:33 ös Gönderen: amurdad »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
6323 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2007, 04:58:51 ös
Gönderen: SublimePrince
3 Yanıt
3842 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 30, 2007, 11:28:55 öö
Gönderen: MASON
1 Yanıt
3722 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 09, 2008, 03:55:27 ös
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR