Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Benzerlik ve Simülasyon  (Okunma sayısı 1871 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 08, 2013, 06:09:12 ös
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Gerçek nedir? Gerçeği nasıl tarif edersiniz kokusu, şekli, biçimi, tadı var mıdır? Öngörülen olarak nitelendirilebilir mi ya da kabullendirilmiş olarak adlandırılabilir mi? Gerçek kime ve neye göre dayandırılır? Toplumun etik kuralları çerçevesinde mi değerlendirilir yoksa sabit bireysel görüşlerin sonucu mudur?
Gerçeği tanımlamak için buna benzer bir sürü sorular sorulabilir ama benim amacım onu tanımlamak değil… Onun varlığını sorgulamak… Bunlar birçok insana göre deli saçması ya da postmodernizm in öngörüsü olarak düşünülebilir… Hayır, ben işin felsefi yanında değilim… Ben sadece onun varlığını sorgulamak istiyorum…
Çok mu saçma geldi… Hadi gel beraber düşünelim seninle…
Farz edelim ki bu dünyaya yeni gelmişiz… Bomboş uçsuz bucaksız bir tahta verilmiş önümüze ve bilgiyi buraya kazımaya başlamışız… Önce annemizi tanımlamışız… Tanımlama mekanizmamız tamamen duyularımızla ilgili mesela onun kokusundan, sıcaklığından, sesinden v.s. gibi algılarımız yoluyla elde ettiğimiz verilerle bu mekanizmanın çarklarını oturtmuşuz…
Sadece annemizi tanımak bize yeterli gelmemiş… Önce etrafımızdakileri tanımaya başlamışız… Onların belirli özellikleri ile değerlendirmişiz… Daha sonra her şeye karşı bu mekanizmayı tekrar tekrar çalıştırmışız… Mesela elma yemeye başlamışız… Onu kokusundan, tadından, sulu olmasından, yani kısacası ona ait olan özelliklerden onu tanımlamışız…

Sanırım buraya kadar her şey normal… Peki, sana ilk sorum farz edelim ki bu dünya ile ilişki kuramayacağımız bir yerdeyiz… Bize her gün bir hap vermişler, o hap’ın bugün toplumumuz tarafından kabul edilen elmanın bütün vitaminlerini taşıdığını, tadının aynı olduğunu yani kısacası algı yoluyla bildiğimiz her şeyi bize yansıttığını varsayalım… Günün birinde bize bir gün elma nedir diye sorulduğunda aklımızda oluşacak resmi düşünün…

Ee bunda ne var demeyin… sadece bir elma örneğinden yola çıktık… hayatımızda yeri olan her şey için aynısını yaptığımızı bir düşünün… inandığımız her şeyin bir anda yok oluşunu görebildiniz mi?

Ve bence bu işin güzel olan yanı bu sadece materyaller için geçerli olmadığını söylüyorum…

Tahmin ettiğiniz gibi duygusal olarak hissettiğimiz şeylerden bahsediyorum…

Sanırım ne söylemek istediğimi en iyi bir örnekle açıklayabilirim…

Şimdi seninle bir insanın hayattaki evrelerini ve inançlarını sorgulayalım…

İnsan hayatı aslında sonunun ne zaman olduğu bilinmeyen bir süreçtir… Hayat doğum ile ölüm arasındaki bilinmeyen bölgedir… Çocukluğumuzdan başlayan gençliğimiz, olgunluğumuz ve yaşlılığımız diye nitelendirebileceğimiz bölümlerden oluşur…

Çocukluğumuzda inandığımız değerleri gençlik döneminde sorgularız ve hepsini birer birer terk ederiz…çizgi filmlere olan bağlılığımız gibi... Oysaki çocukluğumuzdaki bazı karakterler aslında vardı… pokemonlar gibi… aha ha şimdi bana evet o zaman çocuktuk şimdi genciz daha bilinçliyiz derseniz söyleyebilecek tek sözüm… İnandığınız kaç tane aşkınız oldu derim…

Bir kızı seversin bişeyler paylaşırsın ayrılırsın dünya başına yıkılır falan filan… Daha sonra başka bir kız için aynı süreç tekrarlanır… Peki, nereye kadar işte bu noktada olgunluğumuz geliyor… O zaman aşka olan inancınız kalmamış, ihtiyaçlarınız farklılaşmıştır… Artık körü körüne inandığınız Türk filmleri tarzındaki aşk sizin için sadece bir yalandan ibarettir… Sevgi her zaman vardı saygıda ama aşk hiçbir zaman var olmamıştır bu dünyada… Aşk sadece bizim kendi yalanımızdan ibarettir… Birine inanma ihtiyacı gibi… Varlığını bilme ihtiyacı gibi…




Bu yazıyı uzun süredir bitirmeye çalışıyorum ama bir türlü tüm söylemek istediklerimin hepsini söyleyemedim… Her adımda yeni idea’lar oluşuyor beynimde… Sanırım bu sadece hayatın içinde yaşayarak bitirilebilecek bir yazı… O yüzden yazımı tamamlama işini size bırakıyorum… Yaşayarak bitirin bu yazıyı… Çünkü ben öyle yapacağım…


http://rapunzel-must-die.blogspot.com/2008/04/simulacra-and-simulation.html

Konu ile ilgili olarak, Fransız filozof olan Jean Baudrillard'a ait 'Simulacra & Simulation' isimli kitabı'ndan esinlenerek hazırlanan kısa bir filimi paylaşmak yerinde olacaktır.



simulacra
Adequatio intellectus et rei


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3681 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 05:00:21 ös
Gönderen: newyork