Yemeğimizi de neşeli ve sıcak bir sohbetle yiyoruz. Hazırladıklarımı beğeniyor. Seviniyorum.
-Bana Mason olmak istediğinden bahsedildi.
- Evet. Çok istiyorum bunu.
- Neden istiyorsun?
- Araştırmalarımdan bunun kendimi geliştirmek adına bana çok şey katacağını anladım. Öyle umuyorum.
- Masonluk hakkında neler biliyorsun? Şimdiye kadar bu konuda hangi kitapları okudun?
Şimdiye kadar okumuş olduğum kitapları sıralıyorum. Bir çoğunu beğeniyor. Bazılarında dudak büktüğünü hissediyorum.
- Masonluktan neler bekliyorsun?
- Kendimi geliştirmek, daha iyi bir insan olabilmek adına, bana yardım etmesini bekliyorum.
- Daha iyi bir insan olmak derken ne demek istiyorsun?
- Hırslarından arınmayı. Sadece kendisi için değil çevresi ve insanlık adına da bir şeyler yapmaya çalışabilmeyi anlıyorum?
- Bunları yapabilmek için Mason olmak şart mı?
- Ben evde spor yapmaya pek inanmam. Spor, spor salonunda yapılır. Kişi bir işe adanıyorsa, o işin iyi yapıldığı bir yerde, o işi iyi yapan, kendisi gibi adanmış insanlarla birlikte olmalıdır. Bu hem daha iyi sonuç verir hem de sıkılmayı engellediği için sürekliliği sağlar.
- Mason olmadan da iyi bir insan olunamaz mı?
- Olunabilir tabi ki. Yani olunuyordur. Fakat ben Masonluğu sigarayı bırakan birisinin, bunu bütün yakınlarına duyurması gibi algılıyorum. Herkese söylüyor ki bir daha başlamayı aklından geçirirse gururu buna engel olsun. Kişi Mason olarak, iyi bir insan olmaya kendini adadığını herkese ilan ediyor. Kötü bir işe yeltenmesi bir yana dursun, böyle bir şey aklına düştüğünde bile, sırf Mason olduğu için bundan vaz geçmeli. Eğer böyle olamayacaksa Masonluğa hiç girmemeli. Ben böyle düşünüyorum.
- Çok güzel düşünüler bunlar. Kutlarım.
Yüzüm kızarıyor. ''Teşekkür ederim.'' diyebiliyorum sadece. O bu mahcubiyetimi fark ediyor. Daha çok üstelemeden, konuşmasına devam ediyor.
- Mason olmak için bir yaratıcıya inanmak zorundasın. Bunu biliyorsun, değil mi?
- Şey... Fakat ben daha önceden yapmış olduğum çalışmalarda, Masonluğun inançları her ne olursa olsun tüm insanlığın barış ve mutluluğunu arzuladığını ve bu yönde çalışmalarını istediğini öğrenmiştim.
- Evet. Masonluk insanların inançlarıyla ilgilenmez. Hepsi için barış ve mutluluk ister. Fakat Mason olmak için bir yaratıcıya inanmak şarttır. Yoksa sen inanmıyor musun? Ateist misin?
- Yok. İnanıyorum inanıyorum da, ben bunun böyle ol...
- Bırak sen şimdi nasıl olduğuna inandığını. Ona bakarsan kendisine Mason diyen bir sürü kuruluş var. Bırak Tanrı inancını, kadınların bile Mason olabileceğini savunuyorlar.
- Nasıl yani? Kadınlar Mason olamaz mı?
- Tabii ki olamaz. Bak dostum, biz gelenekleriyle yaşayan ve ona sıkı sıkıya bağlı bir kurumuz. Bizim değişmesi imkansız, törelerimiz, kurallarımız vardır. Dünyadaki bütün Muntazam Masonlar bunlara bağlıdır.
- Muntazamlık?
- Muntazamlığın kuralları da bellidir? Dünyadaki bazı büyük localardan patent almış olmak , onlar tarafından tanınmış olmak gerekir. Muntazamlığın dışında kalan diğer kurumlar, sadece kendilerine Mason derler, fakat Mason olamazlar.
- Nasıl yani? Başka Büyük Localardan patent almak, onlar tarafından tanınmış olmak mı? Yoksa Mason, pardon Muntazam Mason olunamıyor mu? Fakat bana Masonluk ulusaldır demişlerdi.
- Canım Masonluk tabii ki ulusaldır. Fakat bütün Büyük Localar birbirileriyle tanışmak, tanımak ve tanınmak ister. Bu çalışmaları daha verimli bir hale getirir.
- Bunun olabilmesi için de diğer Büyük Localar tarafından tanınmak mı gerekir?
- Aynen öyle.
-....
- Ne o daldın. Kafana takılan bir şey mi var?
- Şey... Ben Tanrı’ya inanıyorum da...
- Eee, ne güzel işte.
- Dinlere inanmıyorum yalnız.
- Olsun. Bu sorun olmaz.
- Fakat, yemin etmem gerekirken bir kutsal kitabın üstüne el basacağım.
- Evet basacaksın.
- İnanmadığım bir kitabın üstüne yemin etmek, ne kadar bağlayıcı olabilir? Ben daha değerli bir şeyin üstüne yemin etsem olmaz mı?
- Daha değerli ne gösterebilirsin ki?
- Onurum ve şerefim üzerine yemin etsem?... Hem bu kesinlikle bozamayacağım bir yemin olur.
-......
- Ne oldu? Şimdi de siz daldınız... Efendim! Ne oldu bir şey mi oldu? Hiç hoşlanmadınız anlaşılan. Neden acaba? Yoksa siz bir insanın onurunu,şeref ve haysiyetini din kitaplarından daha önemsiz mi sayıyorsunuz?
-......
Öyküm burada bitiyor. Umarım beğenmişsinizdir...
Beğenmemişseniz de canınız sağ olsun!
En içten sevgi ve saygılarımla.
Not: Öyküm burada bitiyor, evet ama o görüşme bitmedi. Sonrasını da ister misiniz anlatayım?