Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kuvvetler ayrimi by Montesquieu  (Okunma sayısı 10147 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 08, 2007, 11:06:17 öö
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Charles-Louis de Secondat, Baron de La Brède et de Montesquieu (18 Ocak, 1689 – 10 Şubat, 1755), daha çok bilinen adıyla Montesquieu, bir Fransız politik düşünürüdür.

Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır. 20 yıl üzerinde çalıştığı De l'esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı'yı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.

Charles-Louis de Secondat Montesquieu. 1689-1755 yılları arasında yaşamış Fransız filozofu. Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır. Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozof, olguları kaydetmek yerine anlamayı, fenomenleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmayı itmiştir. Siyaset konusuna, şu halde bir tarih filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs., göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, "yasaların ruhu" adını vermiştir. Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir. Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir;demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır.

Kaynak: Vikipedi

Bu üc güc ayrimi ile, devletin bireye olabilecek keyfi müdahalesinide bir nevi engellemis oldu.

1. Legislative
2. Exekutive 
3. Judikative


Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany


Ekim 08, 2007, 01:10:27 ös
Yanıtla #1
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

montesquieu'nun düşüncesindeki, güçler ayrılığı, titizlikle uygulanmalıdır. her gücün kendisine özgü bir alanı (işlevi) olacak, diğer erkler, onun alanına hiçbir şekilde müdahale etmeyecek, hiçbiri hiçbirinin alanına müdahale etmeyecektir. örneklemek gerekirse, yürütme gücü, yasa önerisinde bulunarak yasama gücünün alanına girmeyeceği gibi, yasama gücünün hiçbir üyesi de yargı-yürütme işlevini yerine getirmeyecek, yani yargıç-bakan olamayacaktır.

ancak Montesquieu'nun bu ünlü teorisi kendisinde bile bulunmamaktadır. Onun ünlü Yasaların Ruhu2nun 11. kitabında, yürütmenin başı olan kral veto hakkına sahiptir. yasama bakanlardan hesap sorabilir. yasama gücü 3 özel durumda yargı organı olarak davranır.

montesquieu gerçek anlamda, güçler ayrılığını değil, güçlerin düzenlenişi, kaynaşması ve ilintilendirilmesinden bahsetmektedir. bu tanıtmanın en önemli noktası yargının aslında bir güç olmadığının en baştan anlaşılmasıdır. Montesquieu, yargı ile ilgili olarak "bu güç görünmez ve yok gibidir" der. yargıç, görmekten  ve söylemekten başka bir şey değildir. bunu şöyle ifade eder 11. kitapta, "ulusun yargıçları, yasanın sözlerini seslendiren ağızdan başka bir şey değildir, yasanın ne gücünü ne dekesinliğini yumuşatamayan cansız varlıklardır.". ona göre, yargı gücü yok gibidir. dolayısıyla geriye iki güç kalır, yasama ve yürütme. yani iki güç ama üç güç odağı vardır. (bu çıkarsamayla ilgili olarak YR, XI, 6 venedik ilie ilgili kısım). bu üç odak, kral, ayan meclisi ve mebusan meclisidir. başka bir ifadeyle, kral, soylular ve halk.


Ekim 08, 2007, 09:23:21 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Erkler ayrılığı ve normlar hiyerarşisi... Hukukun temel yapı taşları... Erkler ayrılığı konusunda A.B.D. örneği benim aklıma gelen en iyi örnek. Judge made law diyorlardı sanırım, yargıcın gerçekten kendi hukukunu belli başlı normları baz alarak yaratması durumuna. Aynı şekilde yürütme ve yasama organları da bizde ya da Fransa'da uygulanan parlamenter sistemlere kıyasla çok daha birbirinden ayrı. Fakat bu şekilde olan sert bir ayrılığın da çok kullanışlı olmadığını düşünüyorum açıkçası.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 04, 2010, 01:51:37 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Yasama, yurutme ve yarginin ozellikle bizim ulkemizde ayri bir sekilde yurudugunu dusunmuyorum acikcasi. Her erk kendi icinde ayri yaptirima sahip olmakla beraber, yasama organi olan meclis cikardigi yasalar ile hukuka dahil oluyor her sekilde. Bu durumda da tam bir ayriliktan bahsetmek dogru olmuyor gibi geliyor bana. Amerika'daki sistemi tam olarak bilemesem de erkler ayriligini daha net gorebilecegimizi saniyorum. Tabi bu cikarimi yaparken sayin Veritas'in belirttigi, "judge made law" sozunu baz aliyorum.
Saygilar.


Nisan 03, 2010, 04:01:07 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Montesquieu, Rousseou, Hobbes ...  gibi düşünürlerin hakikaten kendi yaşadıkları çağlara göre olağandışı ve fevkalade denebilecek önerileri varç Sonuna kadar saygı duyarım. Ancak kendi çağlarında ve yaşadıkları süreçleri dikkate alarak onların önermelerini uyarlamaya kalkmak dahası hiç uyarlamamak en temiz düşünce gibi geliyor bana.

Onların metodolojisi ile ve mutlak halkrefahı/devlet kavramı vs gibi gayeye mevcut etkenler dahilinde nasıl ulaşılabileceğine bakmak daha sağlıklı. Modern devlet kavramının temelini oluştursalarda, bugün neredeyse hiçbirinin tam anlamı ile fiilatla uyuşmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Son olarak da, yanlış anlaşılmak istemem ancak, geçmişin birikimi ile bugünün ihtiyaçlarına cevap verebilecek düşünceler/fenomenler yaratamıyorsak ne işe yararız?

saygılar


Nisan 03, 2010, 05:44:03 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

 Şimdi demokrat olursak zaten,böyle Sn.Montesgu gibi bazı şeyleri düzenlemeye kalkarız oysa ilahi bir sese,güce bu işi bırakırsak bizim için tek güç vardır o da

sevgi ve onun evi vicdan mahkemede budur,yargıda budur yürütmede budur.Yasaların biz ve bizlerden öncekiler için içimize konduğunu düşünürsek hepimizin

bağlı olduğu bir ışık oluşur işte siz buna Tanrı,Kaos,Düzen,Müdür,Baş Melek ne derseniz deyin veya onun yansıması toplum...

Eee şimdi siz bana sorarsınız toplumlar yanılmıyor mu veya Vicdan o zaman bende eğitim derim..

Tek güç,erk vardır o da eğitim.Gerisi hikaye iyi niyetli bir insan herşeyi doğru yapmasada,ondan gelen zararlara göz yumulabilinir.Şekilsel düzenlemeden

ziyade kalpsel bir düzenleme yapmak gerekir.İyi bir kral,faşist bir başbakandan iyidir.

Saygılarımla..


Nisan 03, 2010, 06:19:49 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Böylece Batı Aydınlanma Döneminin yetiştirdiği insan modeline karşı olduğumu ifade etmiş mi oluyorum.Yoksa Aydınlana aydınlana iyice parlayan bir İngiliz

Askerinin Irak'ta 1,5 milyon insanın kanına girmek gibi neden bir zaafiyet göstersin..

Saygılarımla..


Nisan 04, 2010, 08:53:46 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Egitim konusuna katılıyorum ancak,

Batının aydınlanma cağı dediğimiz de zaten aydınlanma mı yoksa karanlığa gömülmem i tartışılır...

Eğitime geri dönersek, İleri Eğitim Düzeyine sahip İngiliz aristokratları Blair'ı dediğiniz Irak savaşından dolayı yargıladılar, Blair çatır çatır savundu. Şimdi bu noktada, Blair *Amerikalıları çıkaralım* İngiliz askerlerinin verdiği zaiyatdan sorumlu tutulacak mı? Hiç sanmıyorum... Bush ile birlikte bir buçuk milyon kez idam cezasına yahut binlerce yıllık hapis cezası alma ihtimali var mı ? Onuda sanmıyorum...


Nisan 04, 2010, 12:06:00 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Mesala biliyoruz ki İranda da kuvvetler ayrımı var.Evet bir Rehberlik makamı var bu makam halk tarafından İslami bilgisine haiz kişilerden seçiliyor yargı

bizde Adalet makamına bağlıyken onlarda bu rehberlik makamına bağlı yani yargı daha bağımsız,olması gerekiyor.Tüm kuvvetlerin başında Veliy-iFakih

Yürütmenin başında Cumhurbaşkanı bulunur.Cumhurbaşkanına 20 bakan bağlıdır.

Yasama 290 üyeli İslami Şura Konseyi tarafından yürütülür ve bu üyelerde halk tarafından seçilir.Bugun İranda demokrasi var diyebilirmiyiz?

Saygılarımla...


Nisan 04, 2010, 01:40:59 ös
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

montesquieu gayet elit bir filozof.Fakat şu anki erkler ayrılığı tanımını tam olarak kendisi şu anki haliyle yazmamıştır, yapmamıştır.Sonradan öyle yorumlanmıştır.Ben konuyu ayrı bir yere çekmek istiyorum.Ülkemizde bbu çark ne şekilde işliyor ve bunun müdaviminde Başkanlık sistemi T.C için gerekli midir???