Sn.adam
Diyanete göre din
"Din" kavramı; "d-y-n" kökünden türeyen bir isimdir. Arap dilinde çok geniş bir anlamı vardır. Aynı zamanda bu kelime zıt anlamlı kelimelerdendir. Sözlükte "cezâ/mükafat, âdet/durum, itaat/isyân, hesap, zül, inkıyad, hüküm/kaza, galebe, kahr, isti'lâ, mülk, ferman, tevhît, ibâdet, millet, şeriat, vera', takva, hizmet, ihsan, ikrah" gibi anlamlara gelir. Hamdi Yazır, "din" kelimesini tanımlarken "siyâset" anlamını da zikretmiştir.
Terim olarak "din"; akıl sahiplerini kendi arzuları ile bizzat hayırlara sevk eden ilâhî bir nizam, Allah tarafından konulmuş ve insanları O'na ulaştıran bir yoldur. Îmân ve amel konusu olarak akıl ve ihtiyara (iradeye), teklif olunacak hak ve hayır kanunlarının bütününe denir.
Din kelimesi ve türevleri Kur'ân'da 95 defa geçmiş ve; "din", "dinu'l-hak" (hak din), "dinü'llah" (Allah'ın dini), "dinü'l-kayyîm" ve "dini kıyem" (doğru din), "dinü'l-hâlis" (halis din), "dinü'l-melik" (hükümdarların kanunu), ve "yevmü'd-din" (din-hesap günü) şeklinde yalın ve terkip olarak; ceza (sevap ve ikap) (Fâtiha, 1/4), hüküm, kanun (Yûsuf, 12/76), tevhit (A'râf, 7/29), din edinmek (Tevbe, 9/29), itaat (Nahl, 16/52), hesap, sayı (Tevbe, 9/36), şirk dini, ehl-i kitap dini, hak din, batıl din gibi meşhur manasıyla din (Kâfirûn, 109/6; Nisâ, 4/171-172; Âl-i İmrân, 3/19) anlamlarında kullanılmıştır.
Din olgusu ilk insandan beri var olagelmiştir. Yüce Allah, hak dinin ilkelerini, ilk insan/ilk peygamber, Âdem (a.s.)'dan itibaren bütün insanlara "vahiy" yoluyla bildirmiştir. Allah, insanları "hak dine" zorlamadığı için (Bakara, 2/256) "hak dini" kabul eden de, hak dinden sapan ve "hak dini" tahrif eden insanlar da olmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)'e Kur'ân verilmeye başlandığı zaman Hicaz bölgesinde "şirk dini", Hristiyanlık ve Yahudilik dinleri vardı. Haniflerin (Allah'ı bir olarak kabul edenlerin) sayısı azdı. Müşrikler, Allah'ın varlığını, yaratıcı ve rızk verici olduğunu kabul ediyorlar (Yûnus, 10/31), fakat Ona başka ilahları ortak koşuyorlar (Nisâ, 4/51) ve âhireti inkâr ediyorlardı (A'râf, 7/45).
Din kavramı, îmân ve uygulamadan oluşan bir bütündür: "Eğer (müşrikler şirkten) tevbe (edip îmân) ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse onlar da (ey müminler!) Sizin dinde kardeşlerinizdir..." (Tevbe, 9/11) âyeti bu gerçeğin ifadesidir. (İ.K.)
Mason sözlüğünde sizin belirttiğiniz üzere
Din
Doğaüstü tasarımlara ilişkin inançların belirli kurallara, kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla oluşan toplumsal sistem.
yine diyanete göre din kavramı
İslâm inancına göre dini vahiy yoluyla bildiren Allah'tır; bütün gerçek dinler Allah'tan gelmiş ve safiyetlerini korudukları sürece yürürlükte kalmıştır. İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir ve kendisine bildirilen din de tevhid dinidir. Allah'ın varlığı ve birliği ile nübüvvet ve âhiret inancı bütün ilâhî dinlerde değişmez ilkeler olarak yer alır. Bundan dolayı Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin getirdiği hak dinlerin ortak adı İslâm'dır. Ancak tarihin akışı içinde insanlar hak dinden uzaklaşmış ve beşerî zaaf neticesinde yanlış yollara, bâtıl inanç ve yaşayışlara yönelmişler, dinde meydana gelen bu bozulma ve farklılaşma sebebiyle Allah peygamberler göndererek insanları ya eski dinlerini aslî şekilde öğrenip uygulamaya çağırmış veya yeni bir din ve şeriat göndermiştir.
Bu bakımdan İslâm'ın insan ve din telakkisi, insanın ve dinin evrim iddialarıyla bağdaşmaz. İslâm'a göre insan başlangıçta en güzel bir kıvamda yaratılmıştır (et-Tîn 95/4). Hz. Âdem'den itibaren bütün insanlar, Allah tarafından gönderilen tevhid dininin esaslarını kavrayıp benimseyecek ve hayatlarını bu esaslara göre düzenleyecek seviyede zihnî, ruhî ve bedenî kapasiteye sahip kılınmıştır. Allah'ın başlangıçtan itibaren insanlara bildirdiği dinin tevhid dini olduğu ve onların bu dini benimsemeye yatkın bir fıtratta yaratıldığı belirtilmiştir (er-Rûm 30/30).
Sn.Adam aslında beni en güzel yerinden uyardı tanımları yeteri özende tanımlayamamak bunu tam ortaya koyamadığınızda anlatmak istediğinizde oturmuyor.
Ben din allah sözüdür derken dayanağım başlangıçta kurandada geçen kün sözüdür.Sadece ol demesi yeterli herşey allahın istemesi ve dilemesi ile oolmuştur dini tanıma göre bu formülü yazan ve böyle olmasını anlatan allahın anlattığı herşeye ben söz diyorum belki benim uydurmam gibi durdu ama ama ben onun ol emri sözü üzerine yaratıldım.
Din asllahın sözüdür derken en büyük dayanağım ise herşeyin kaynağı olarak onu görmemdir.Dine ne gözle baktığınız önemli.
Doğaüstü tasarımlara ilişkin inançların belirli kurallara, kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla oluşan toplumsal sistem. Mason sözlüğünde geçen bu tanıma göre allah tanımı doğa üstü bir tasarımcı yada kaintın ulu mimarı olarak tasvir ediliyor.
Buradaki doğaüstü tanımı insanlara inanma sınırı getiriyor aslında bir yerdede,yani inanıp inanmamak serbest aslında doğaüstü bir güce ne kadar inanılması gerekiyorsa herhangi bir şart yok.
Bu anlatımda sadece eksik kalan sezidir ve insanlar her daim inanç isteği içinde olmalarıdır.
Din insanın Tanrı, diğer insan ve varlıklarla münasebetlerini düzenleyen ve hayatına yön veren, onlarla ilgili davranışlarına esas olacak kurallar bütününe verilen addır
şimdi bana göre dinin tanımı ve mahiyeti budur peki bunu düzenleyen kim allah bize iletiş biçimi vahiy ve ben tüm bunlara bütünsel olarak baktığımda din allah sözüdür diyorum.
Umarım farkı tam anlatabilmişimdir
saygılarımla