Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Konuyu başlatan: propulsion - Eylül 17, 2015, 05:58:08 ös

Başlık: Felsefi Bilgeliğin Başlangıcı Üzerine Bir Tespit ve Bir Soru
Gönderen: propulsion - Eylül 17, 2015, 05:58:08 ös
Merhaba bu paylaşımımda okuduğum bir yazıdan* bir bölüm vermek ve sonrasında da bir soru sormak isterim.

Önce okuduğum kaynaktan yapacağım aktarım:

Bu yazıda üç aşağı beş yukarı söyle bir bölüm vardı: Platon ve Aristo’nun görüşüne göre felsefi anlamda bilgeliğin aslında evren (doğa, gökyüzü) karşısında duyulan merak ve hayranlıkla başladığı yazmakta idi.

Bunun nedeni olarak ise, okuduğum kaynakta, gözlemlediği doğanın insana hem bilgisizliğini hatırlatması hem de onda bir hayranlık duygusu oluşturması olduğunu belirtmektedir.


Bu bağlamda bilgiyle ve tabiî ki bilgisizlikle hayranlık arasında korelasyonel bir bağlantıdan söz etmek gerektiği de açıktır.

Çünkü merak ve sonrasındaki hayranlık duygusu, insanı ister istemez hayranlık duyulan şeyin ne olduğunu merak ettirecek onun hakkında bilgi toplama ve öğrenme ve onu bilme sürecini hızlandıracaktır.

Bu bağlamda insanın hayranlık uyandıran bu evren ve onun temeli hakkında sahip olduğu bilgi ne kadar artarsa o oranda bilgeliğin de artacağı muhakkaktır.

Devamında ise felsefe yaparak “varlık” hakkında “en doğru ve en güvenilir” bilgiyi elde etmeye çalışmak önemli bir gerekliliktir.

Paylaşımımın başında da söylediğim gibi, Aristo ve hocası Platon’a göre bu bilgiyi oluşturmaya başlamanın ilk nesnesi (gereksinimi) doğaya/gökyüzüne karşı duyulan merak ve hayranlıktır.

Bunun sonucu olarak da felsefi bilgelik diyeceğimiz süreci başlamış olur.

Peki sizce merak ve hayranlık felsefi bilgelikte yeterli olabilir mi? Yoksa başka şeylere de ihtiyaç duyulur mu? Duyulmalı mı?

*Arslan TOPAKKAYA, 2012, Kaygı: Journal of Philosophy, ‘Felsefi Bilgelik’ ve (Evren Karşısında) ‘Hayranlık Duyma’ Kavramları Arasındaki İlişki Üzerine.
Başlık: Ynt: Felsefi Bilgeliğin Başlangıcı Üzerine Bir Tespit ve Bir Soru
Gönderen: İNSAN - Eylül 18, 2015, 01:09:58 öö
Sayın Propulsion bu yazısında anlaşılan, merak ve hayranlığın felsefi bilgelik için yeterli olup olmadığını sorguluyor. Belki de sorgulamıyor, sadece soruyor.

Aslında kendisi de yeterli olmadığını biliyor ama maksadı konuyu açmak ve konu hakkında bir şeyler üretmek. Yoksa merak ve hayranlıkla bu geminin yürüyemeyeceğini, böyle olursa o geminin tez evvelden batabileceğini kendisi de bizden iyi biliyor.. Madem böyle bir niyeti var, biz de sorunun daire dilimini biraz daha büyütmeye, konuyu bir adım daha ileri götürmeye çalışalım.

Ama soruya geçmeden önce , aklımın almadığı bir noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Hem belki bir üyemiz çıkar ve aklımın almadığı bu hususu, bana izah eder ve ben de öğrenmiş olurum.

Şu ''felsefi bilgelik'' söylemi...

Anlayamadım gitti. Bilgelik zaten felsefî değil mi ?

Ya da felsefi olmayan bir bilgelik var da ben mi bilmiyorum ? 

Bana kalsa  ''philosophia'' kelimesinde yer alan 'philo' ve 'sophia' kelimeleri sevgiyi ve hikmeti karşıladığı için, bunun bilgelikle beraber felsefe ile de aynı anlama geldiğini söyleriz. 

Tabi kalsa..Kalır mı ?


Dönelim soruya.

Merak ve hayranlık felsefe açısından çok önemli görülen iki kardeş kavram.  Ama sorun o değil ; Sayın Propulsion bu iki kardeşin bilgelik için yeterli mi olduğunu soruyor. Yeterli olmadığının sinyalini yukarıda zaten verdik, ama şimdi de neden yeterli olmadığını, dilim döndüğü, aklım yettiğince söylemeye çalışayım.

Yetmez ; çünkü arayış bir merakla(tecessüs) başlar. Ve aranan şey dikkatli bir şekilde temaşa edilmişse de bu arayış bir hayranlıkla biter. Ama arayış dediğimiz bu yolculuk da görüldüğü gibi tek solukla katedilecek kadar kısa değildir. Başlangıç ve bitiş noktası arasında yüzlerce küçük noktalar bulunur. Her bir nokta ise nazarımda doğanın bir parçasını temsil eder. Bilge kişi ise bu noktalardan bir leke değil ; bir desen oluşturmaya çalışır. Çünkü doğada bir uyum vardır ve bizi kendisine hayran bırakan şey ise bu uyumdur. Bu uyum, bir bütünlüğe sürükler bizi. Ve kopma halinden ziyade, bir birleşme haline yol açar.

Bilge ise, bizim bahsettiğimiz bitiş noktasını varılamaz bir yer olarak görür ve hayatını bu noktaları oluşturmak ve bu uyumu yakalamakla geçirir.

Bunun içindir ki ,oluşabilecek desen için merak ve hayranlık gerekli, ancak yeterli değildir.Bu iki kavram, sadece bu kilimi dokumanın bilincini ve sevgisini bizlere hissettirmek için birer ateşleyici görevi görür.

Bu ateşi hissedenler arkhe'ye giden asıl yolculuğunu da bu vesile ile başlatmış olur.

Ve kişi bu hisle kendini doğanın rahmine atarak yeni doğum sürecini de kendi eliyle başlatmış olur.

...







Başlık: Ynt: Felsefi Bilgeliğin Başlangıcı Üzerine Bir Tespit ve Bir Soru
Gönderen: propulsion - Eylül 18, 2015, 12:28:26 ös
Sayın İNSAN'a katkısı için teşekkür ederim.

Başlığı açma nedenim; tam da kendisinin belirttiği gibi önemli, tartışılmaya/paylaşılmaya değer ve foruma yakışır bulduğum bu konuyu, hep beraber, açmaya ve genişletmeye çalışmaktır.

Evet, Benim de cevabım hayır yeterli değildir şeklindedir.

Ama cevabımı açmadan önce Sayın İNSAN'ın paylaşımı içindeki sorusu için birkaç söz söylemek isterim. Aslında Ben de kendisi gibi düşündüğüm zamanlar olmuyor değil "bilgelik" ve "felsefi bilgelik" tanımları konusunda.

Lakin felsefe dışında uzmanlığa (profession) sahip bir kişi kendi uzmanlık alanında (diyelim kimya, fizik, biyoloji) uzmanlığını arttırmış ve atık felsefi dereceye (PhD= Philosphical Degree, bizde doktora deniyor) sahip olmuş olsun. Üzerine daha da ekleyerek artık o meslek/branş konusunda felsefi derece de bilgelik kıvamına gelmiştir denebilir. Çünkü bilgelik de zaten bilgi ve erdemin birleşimi değil mi?

Kendi paylaşımıma dönersem: Bu katkımda Sayın İNSAN'ın katkısının devamını getirmek için eklemeler yapmak isterim.

Gerekli ama yeterli değilse neler eklenebilir?

http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13921.10 (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13921.10) adresindeki paylaşımımda kısa tanımını yukarıda verdiğim bilgeliği oluşturan hasletleri (parametreleri)

“Bilgi, Anlama, Özümseme, Erdem, Sağduyu,  Sezgiler ve son olarak Uygulayabilme”
 
biçiminde sıralamıştım. Platon ve Aristo'nun dediği gibi bilgelik için merak ve hayranlıkla başlanır ancak bunlar bilgelik için yeterli değildir Benim düşünceme göre. Bunların yanında akıl ve bilimsel yöntemi de unutmamak ve eklemek gerekir.

Merak konusunu biraz daha açmam gerekirse: Kendi düşüneceme göre hissedilen merak hayranlıktan doğacağı ve ihtiyaçtan da doğabilir.