Toplum,aile,çağ,kişilik,karakter; bilgi,duygu,davranış şekli, yalan ile bir bütünlük içindedir.
İnsan,kendine yalan söyliye söyliye kendi doğrusunu; başkalarına yalan söyliyerek ise,toplumsal yerini bulur; zira kimse doğru olanı duymak istemez.Dedikodular da çoğunluk olarak ön yargılı gercekler; yüz yüze konuşmarda ise, çoğunluk olarak yalanlar dile getirilir.
Yalan çoğunluk olarak geçmiş konular hakkında söylenir ki zaten yalan "zeka" işidir.En ince yalanı bile yakalayabilenler, çoğunluk ile en usta yalancılardır.
Eski çağlar çoğunlukla doğru bilinen sabit yalanlar üzerine inşaa edilmişti; yeni bilgi çağı ise, en azından doğru bilinen hareketli yalanlar üzerinden tüme varım şeklinde gelişiyor. Zira; ezeli gerçeklik olmadığı gibi, mutlak doğru da yok gibi duruyor.
Şöyle bir özdeyişimiz vardır: “Doğru söyleyeni
9 köyden kovarlar” Biz de diyelim: "Ne mutlu
10'uncu köyü bulanlara"
- -
Sevgiler.