SÜTUNLAR
Dikilitaş
Sultanahmet Meydanı'nda, Roma ve Bizans döneminden kalma taş sütunlar arasında en ilginci kuşkusuz Dikilitaş'tır. Taş kaideleri tanımlamak için kullanılan “dikilitaş” terimi, meydanın en büyük ve ilgi çekici kaidesinin özel ismi olarak da kullanılmaktadır.
Hiyerogliflerle süslü bu Mısır dikilitaşının İstanbul'a geliş hikâyesi ise oldukça ilginçtir: M.Ö 1502 - 1488 yılları arasında yaşadığı sanılan Mısır hükümdarı III. Thutmosis tarafından M.Ö 1450'de diktirilen taş, yıllarca eski Mısır'ı süslemiş bir eserdir.
Roma İmparatoru I. Constantinus, yeniden kurduğu ve kendi adını verdiği şehri süsleyebilmek için çeşitli yerden topladığı anıtları İstanbul'a getirmesiyle ünlüydü. Bu taşın Mısır'da İstanbul'a getirilmesi girişimi de ilk olarak I. Constantinus zamanında, kendisinin oğlu tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ancak İskenderiye'ye kadar getirilen anıtın İstanbul'a ulaştırılma girişimi başarısız olmuş ve anıt orada bırakılmıştır.
Dikilitaş, daha sonraki yıllarda İmparator İulianus tarafından İstanbul'a getirilmiştir. İstanbul'a getirildikten sonra mermer bir kaide üzerine oturtulmuştur. Bu kaidelerin iki tarafında Grekçe ve Latince kitabeler vardır, diğer iki tarafında da taşın dikildiği alan olan hipodromdaki at yarışları tasvir edilmiştir. Anıtın Karnak'ta yer alan Amun - Ra mabedinin üzerine yer alan resimlerinden yaklaşık 1/3'lük kısmı eksiktir, ancak bunun nedeni bilinmemektedir.
Dikilitaşın dört yüzünde de hiyeroglifler yer almaktadır. Hiyerogliflerde sık sık Mısır Tanrısı Amun - Ra ile Thutmosis figürleri görülür. Taşın en tepesindeki piramit kısımda bulunan dikdörtgen çerçevede ise yine firavunla Tanrı elele tasvir edilmiştir.
Yılanlı Sütun
Yılanlı Sütun... Büyük Konstantin tarafından Delfi şehrinden İstanbul'a getirtilip diktirilen bu sütun, Helenistik döneme ait abidelerin en eskisi... 29 burmadan oluşan ve üstündeki üç yılan başına kadar 8 metre yüksekliğindeki anıtta, birbirlerine sarılmış olan yılanların vücutları 6,5 metre yükseklikte birbirlerinden ayrılıyordu. Yılanların başları üzerinde üç ayaklı bir altın vazo bulunduğu rivayet ediliyor.
Üç başlı ejderha şeklinde olan bu direğin, akrep, çıyan ve yılan gibi hayvanları kentten uzak tutuğuna inanılırdı... Evliya Çelebi tepedeki bu objenin etkisini nasıl yitirdiğini şöyle açıklar: "Başının birisini bir yeniçeri kılıçla vurarak kırmıştır. O anda direğin tılsımı tamamen bozulmuş ve İstanbul'un içine yılan, çıyan, akrep ve benzeri hayvanlar dolmuştur. Denildiğine göre yarı yüksekliği, Sultan Ahmet Camii yapılırken toprak altında kalmıştır."
Milyonbar
Milyonbar, bir demir direğin çevresinde örülen 300 bin kadar taştan yapılmış ve bugüne kadar gelebilmiş bir büyük anıt... Sütunu yaptıran VII. Konstantin sütunun tepesine, ortadaki demir mile tutturulan mıknatıslı bir taş koydurarak mıknatısın demiri çekme özelliğinden ötürü bu sütunun kıyamete kadar yıkılmasını engellemeyi bile düşünmüştür.
Gotlar Sütunu
Roma devrinden kaldığı bilinen Gotlar Sütunu, Gülhane Parkı'nda yer almaktadır. Eserin 4. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Ayrıca anıtın kim tarafından inşa ettirildiğine dair çeşitli görüşler vardır. Kimi tarihçiler, anıtın Roma İmparatoru II. Claudius, kimisi de I. Theodosius tarafından inşa ettirildiğini ileri sürmektedir.
Ancak tüm tarihçiler, anıtın Romalıların Gotlara karşı kazandığı bir zafer sonrasında dikildiği görüşünde birleşir. Çünkü anıtın üzerindeki kitabede Gotlara karşı kazanılan zaferden bahsedilmektedir. Ancak kabartma yazı ile yazıldığı anlaşılan kitabe, günümüzde oldukça silik durumdadır.
Mavi damarlı mermerden inşa edilmiş olan anıt 15 metre boyundadır. Anıtın tepesinde yer alan ve korint üslubunda olan başlık ise günümüze kadar olduğu gibi korunabilmiştir.
Çemberlitaş (Konstantin Sütunu)
Sultanahmet Meydanı'nı Beyazıt'a bağlayan yol üzerinde yer alan Çemberlitaş Sütunu, İmparator I. Constantinus zamanında (330), Roma İmparatorluğu'nun başkentinin Roma'dan İstanbul'a getirilmesi vesilesiyle dikilmiştir.
Yeni başkent şerefine dikilen anıt, günümüze orjinalinden daha kısa hali ile gelebilmiştir. Ayrıca anıtın üzerinde bir zamanlar yer alan Constantinus'un güneş tanrısı pozu da yine günümüze gelemeden yokolmuş önemli ayrıntılar arasındadır. Anıtta yer alan mermer başlıklar 12, alttaki takviye kısmı ise 18. yüzyıla aittir.
Anıt, tarihte İstanbul'da meydana gelen yangınlardan oldukça etkilendiği için, günümüze demir çemberlerle korumaya alınmıştır. Ayrıca anıtla ilgili yüzyıllardır dile getirilen bir söylenti de ilgi çekicidir: Buna göre, sütunun dibindeki bir küçük odada, Hıristiyanlığa ait kutsal emanetler yer almaktadır...