Bir kısım medya nedense son 2 aydır masonluk karşıtı faaliyetlerini kayda değer miktarda artırmış görünmekte. Elbetteki düşüncelerini söyleyebilirler ancak kanıtlayamayacakları, kulaktan dolma, mantık dışı çıkarımlara dayalı iftira ve karalamalarla bir yere varılmaz. Aslında bir yere varılır. Eğitimsiz bir kitleyi doldurup, direk olarak karşı taraf olarak gördüğünüz kitlenin üzerine saldırtabilirsiniz. Bu geçmişte farklı kitleler üzerinde yapıldı.
Önce Takvim Gazetesin'deki uzun yazı dizisi, sonra yine Takvim Gazetesi'nde Ergün Diler'in köşe yazısı derken, 6 Aralık 2013 tarihinde de Ülke TV'de Sıradışı Tarih programında "Masonluk ve Siyonizm" konusu işlendi.
Ben bu programı ara sıra izlerim. Prof. Dr. Mehmet Çelik'in her düşüncesiyle mutabık olmasam da, programın diğer bölümlerinde farklı konularda kendisine hak vermişliğim vardır. Hatta bazen "sevdim ben bu adamı" dedirtmeyi başarmıştır bana. Bazen gerçekten bir demokrat olduğunu düşünmüşümdür, bazen de "ya bu sefer saçmaladı" demişimdir. Ancak bu son programı baştan sona bir fiyaskoydu.
Programı baştan sonra özetleyecek değilim. İsteyenler YouTube'da bulup izleyebilirler (gerçi YouTube'daki görüntülerin ilk 10 dakikası kayıp ama olsun). Fakat beni sarsıp, kendisinden soğutan ana söylemler şunlar idi:
- Masonluk hiçbir zaman masonlardan öğrenilmemeliymiş, çünkü masonlar insana masonluğu bilinçli olarak yalan yere iyi gösterme eğilimi içine girerlermiş.
- Türk Masonları aslında İngiltere'ye bağlıymış.
- Atatürk'ün sağlığında etrafında o kadar çok mason varmış ki, Atatürk kendisini masonlar tarafından "kıstırılmış" ve baskı altında hissetmiş ve bu nedenle masonluğu yasaklamak istemiş.
- Küçük memleket meselelerinde Atatürk'ün sanki onayı alınıyormuş gibi gösterilmekle beraber, asıl büyük meselelerde, özellikle de dış politikada masonların dediği oluyormuş.
- Şimdi sıkı durun... Atatürk'ün sirozu o kadar ileri derecede değilmiş. Atatürk'ün doktoru da Masonmuş ve Atatürk aslında zehirlenmek suretiyle bu kişilerce öldürülmüş.
- Masonluk siyonist bir yapılanmaymış; bilmem kim Osmalı'da İstanbul'a gelmiş de bilmemne locasını kurmuş da, amacı şöyle böyleymiş de...
diye devam eden ve şu anda aklıma gelmeyen bir sürü yalan dolanla bezeli ama içinde yer yer doğruların da olduğu bir program şeklinde cereyan etti. Konu uzun olduğu için bitmedi ve yarın (13 Aralık Cuma) ve muhtemelen 14 Aralık C.tesi programlarında da bu konuya devam edilecek.
İnsaf diyorum... Diyeceksiniz ki "kardeşim ne izle sinirini boz, ne de bunlara cevap ver, değmez". İyi güzel de ya beyni yıkanan milyonlar? Adamlar dört koldan saldırıyor ve masonlar kendi üslupları gereği bunlara cevap bile verme gereği duymuyor. Nereye kadar?
Bu arada yakışmadı Sn. Mehmet Çelik... Bu sefer olmadı.