Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: SİYONİZM VE TEODOR HERZL  (Okunma sayısı 4620 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 10, 2009, 06:32:20 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

İngiltere’dir. Bu himaye hareketi 1847 tarihinde başlamıştır. Fakat İngiltere’nin bu yolla Yahudileri kullanma politikası diğer devletleri rahatsız etmişti. Bundan sonra diğer devletler en azından bölgede kendi nüfuzlarını dengeleyebilmek için  Filistin’e  gelen  Musevi  göçmenlere kendileri himaye belgesi vermeye başlamışlardır38.

Theodor Herzl    Teodor Herzl

Yahudiler 1875 tarihinde Filistin Kolonileştirme Fon’u kurmayı düşünmüşler ve Kudüs’te Osmanlı idaresine başvurmuşlardı. Bundan bir sonuç alamamışlardı.Bu defa 1880 tarihinde Ürdün’ün ötesindeki topraklarda koloniler kurmak için 1880 tarihinde Padişah İkinci Abdülhamid ile görüşmek istediler fakat Padişah kabul etmedi39
Filistin meselesi 1880 tarihinde dünya siyasetine giren  Siyonizm’den kaynaklanmıştır. Bütün Avrupa devletleri ve Rusya’da bu tarihlerde Yahudi düşmanlığı (Anti-Semitizm) oldukça fazlaydı.Bu hareketler Yahudileri Filistin’e göç konusunda adeta kamçılamıştı.Gelişmelerden Osmanlı idarecilerinin oldukça rahatsız olduklarını sonraki yıllarda alınan önlemlerden anlamaktayız 40.

Macaristanlı Yahudi yazar, Siyonizm’in öncüsü 1860 tarihinde Budapeşte’de doğan Teodor Herzl 1895′de “Yahudi Devleti” isimli eserini yazdı. Bu eserde ırka dayalı bir Yahudi devleti kurmayı savunmaktaydı.1896 tarihinde Teodor Herzl Osmanlı yönetimine bir teklifte bulundu ve şunları istedi:” Filistin’e göç edecek Yahudiler zâtı şahanenin tabiyetinde olacaklar ve hayatları mutlaka garanti altında olacaktır…. Topraklar hiçbir zorlama olmadan satın alınacaktır. Hiçbir kimsenin mülkiyet hakkının elinden alınması bahis konusu değildir. Vatandaşlık haklarını tam olarak elde edecekler ve her yıl muntazaman vergilerini ödeyeceklerdir. Bu vergi başlangıçta 100.000 altın olacaktır ve göçler devam ettikçe bir milyona kadar yükselecektir”41. Sultan İkinci Abdülhamid bu teklife “Ben bir karış dahi toprak satamam. Zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanları ile mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz” diye cevap vermiş ve Siyonistlerin Filistin’e yerleşmelerine şiddetle karşı çıkmıştır42. Çünkü Padişah, Teodor Herzl’in gerçek amacını çok iyi biliyordu. Herzl’in şimdilik düşüncesi şu idi. Yahudilerin kuracakları vatanın sınırları Nil nehrinden Fırat’a kadar uzanacaktır. Gerekli kurumların kurulması için bir “geçit devri” şarttır. Bu devre için bir Yahudi asıllı vali düşünülebilir. Bundan sonra Mısır’da uygulanan yeni yönetime benzer bir yol takip edilebilir. Yahudi nüfusu, ileriki yıllarda bölgedeki nüfusun üçte ikisini geçtiğinde şartlara göre, kuvvete başvurma veya diplomatik yollarla Yahudi idaresi kurulmalıdır43.

Teodor Herzl bundan sonra girişimlerine devam etmiş, Padişah II. Abdülhamid’in yakın dostu Alman imparatoru Wilhelm Kayzer ile 1898 tarihinde Filistin konusunda aracılık yapması için görüşmede bulunmuş ve Kayzer’i ikna etmişti. Kayzer padişaha ne söylemesi gerektiğini sorunca, amacına ulaşmak için her şeyi yapmaktan kaçınmayan bir anlayışa sahip olan Herzl: “Almanya’nın himayesinde bir şirkete izin vermesi yeterlidir” cevabını vermiştir44. Kayzer 18 Ekim  1898 tarihinde İstanbul’da padişahı ziyaretinde Yahudiler hakkında: “Türkiye için hiçbir zaman tehlikeli değildirler”45 demiştir. Oysaki aynı dönemlerde Yahudiler Almanya’da aşağılık insanlar olarak kabul edilir ve zulüm görürlerdi.

Sultan İkinci Abdülhamid’in Herzl ile görüşmesi ve red cevabı vermesinden bir yıl sonra, İsviçre’nin Basel şehrinde 1897 tarihinde, I.Siyonizm Kongresi toplandı. Kongrede, Yahudilere Filistin’de bir yurt sağlanması, bunun için Yahudilerin teşkilatlanması ve Filistin’e göç etmeleri kararları alındı. Yine aynı şehirde 1898 tarihinde yapılan ikinci kongrede, çeşitli şirketler, dernekler ve fon oluşturulması için bir bankanın kurulması kararlaştırıldı. Kurulacak banka örgütün ekonomik işlerini organize edecekti. Londra’da anonim şirket olarak kurulan bu banka iki milyon sterlin sermaye ile işe başladı ve “Yahudi Müstemleke Vakfı”nı kurdu. Aynı banka kuruluşundan beş yıl sonra yani 1903 tarihinde sermayesini 100.000 sterline çıkardı. Ayrıca ” İngiliz- Filistin Şirketi”ni faaliyete geçirdi. Şirket Kudüs, Hayfa, Yafa, Gaza, Beyrut, Tiberyas, Safed, Hebron gibi yerlerde şubeler açmak suretiyle Yahudilerin toprak alımlarını kolaylaştırmak için harekete geçti .
Teodor Herzl, Padişahı Filistin meselesine ikna edebilmek için 1896 ile 1902 yılları arasında İstanbul’a beş defa gelmişti. Ziyaretlerinde hem yıldız sarayında hem de Bab-ı Âlî’de devlet adamları tarafından kabul edilmişti . Bu görüşmelerde II. Abdülhamid Musevilerin Hıristiyanlardan çektiklerini de göz önünde bulundurarak, “Yahudilerin Türk tabiyetini kabul etmeleri ve Osmanlı hükümetinin belirlediği yerlerde yerleşmek şartıyla” Osmanlı topraklarına bu şartların dışında Yahudi yerleşiminin mümkün olmadığını söyledi.

Padişah Dr. Herzl’in amacını çok iyi biliyordu. Onun Yahudi devleti isimli eserini Türkçe’ye çevirtmiş, Siyonistlerin gerçek fikirlerinin ne olduğunu çoktan öğrenmişti. Zira Siyonistlerin esas amacı bağımsız bir devlet kurmak hatta bununla da yetinmeyip diğer bölgelere de el atmaları kaçınılmazdı. Filistin gibi küçük bir bölgenin milyonlarca Yahudi’ye yetmeyeceği ortada idi . Padişahın elinde bulunan raporlar, Yahudiler Filistin’e geldiklerinde toprakla, tarımla uğraşmayacaklarını, devlet kurmak amacında olduklarını gösteriyordu . Fakat Teodor Herzl’in ilk aşamada yapmak istediği Filistin’de Yahudilerin toprak satın alarak topluca yerleşmelerini sağlamaktı.

Siyonistler 1901′de yaptıkları beşinci kongrede aldıkları kararla, Londra’da “Yahudi Millî Fonu”nu kurdu ve fona Yahudiler gönüllü olarak bağışlarda bulundular. Henüz sandığın kuruluşunun birinci senesinde sermayesi 300.000 sterline ulaştı. Bu sermaye ile Filistin’e göç edecek Yahudilere toprak satın alınacaktı . Tüm bu kongreleri organize eden Viyanalı Yahudi ve Avukat olan Dr. Tehodor Herzl idi. Bu şahıs dünya Siyonist akımının önderi durumunda bulunuyordu.

israil-devleti.jpg

Vadedilmiş topraklara ayak basan her Siyonist yerli halkın ciddi muhalefeti ile karşı karşıya kalmıştı. Müslümanlar Yahudileri de Hıristiyanlar gibi yabancı unsur olarak görüyor ve memleketten en kısa zamanda atılmalarının şart olduğunu düşünüyorlardı. Siyonistlere karşı cephe alan sadece Müslüman halk değil aynı zamanda Filistin eşrafı da tepki içerisindeydi. Fakat buna rağmen Herzl’in direktifleri ile Filistin’de Siyonistler, şirketler kurarak arazi alım-satımına, bankalar kurarak ticarete el atmışlardı.Diğer taraftan Yahudiler, Rusya’dan Filistin’e kaçanların yerleştirilmesi için 1905 tarihinde Filistin’de “Poaley Siyon” (Siyon İşçileri) derneğini kurmuşlardı. Bu dernek başarı sağlamış olacak ki 1907′de yapılan Siyonist kongresinde bu defa toprak alımını hızlandırmak için “Filistin Arazi Şirketi” kurulmuştur.

Teodor Herzl 3 Temmuz 1904 tarihinde öldüğünde Siyonistler bir müddet kendilerini toparlayamadılar. Nitekim Siyonistler La Haye’de 1907 tarihinde sekizinci kongreyi başlattıklarında ilk önce Teodor Herzl’i eleştirmiş ve yapmış olduğu diplomatik girişimlerin kendilerine bir fayda sağlamadığını ileri sürmüşlerdi. Bu kongre sonunda Filistin’de yerleşim merkezleri kurmayı ve Museviler için Osmanlı Devleti’nden    özerklik istemeyi kararlaştırdılar. Hareketin başına ise Litvanya’da doğan ve kereste ticareti ile uğraşan David Wolffsohn getirildi. Wolffsohn da çok geçmeden Herzl’in yolunda devam etmeyi tercih etti.

1908 seçimlerinde Emanuel Karaso, Nesim Ruso ve Nesim Mazliyah gibi Siyonist liderler Osmanlı Mebusan Meclisi’ne girdiler. İlk yaptıkları Siyonistlerin Osmanlı topraklarında rahat çalışabilmeleri için şube açmak oldu.Bu şubenin başına Rus Siyonistlerinden Victor Jacobson getirildi. Esas yapmak istedikleri ise Siyonistlerin Filistin’de başarılarını artıracak bütün önlemleri almaktı. Alınan karar doğrultusunda merkezi Yafa’da olmak üzere “Filistin Toprak Geliştirme Şirketi”ni kurdular . İttihat ve Terakki yönetiminin en büyük hatası, Sultan İkinci Abdülhamid’in yasaklamış olduğu Filistin’e Musevi göçünü serbest bırakmak oldu. Çok geçmeden serbestlikten yararlanmak isteyen Siyonistlerin esas amaçlarının Filistin’de bağımsız bir devlet kurmak olduğu anlaşıldı. Çünkü Almanca olarak yazılan ve 1909 tarihinde basılan “İsrail Vatanı” isimli eserde, bunu açıkça ortaya koymuşlardı.Siyonistlerin gerçek amacını anlayan hükümet, 20 Haziran 1909 tarihinde aldığı bir kararla yeniden Filistin’de yabancıların arazi alımını yasakladı. Dahiliye Nazırı Talat Bey 28 Eylül 1909 tarihinde bütün valilere bir talimatname gönderdi ve Sultan Abdülhamid döneminde konulan yasakların ve kısıtlamaların aynen uygulanmasını emretti .Fakat alınan tüm önlemlere rağmen Yahudiler 1908-1914 yılları arasında elli bin dönüm arazi satın alarak üzerinde dokuz yerleşim yeri kurmuşlardı. Ayrıca Yafa yakınlarında 139 hanelik ve 1500 nüfuslu Tel Aviv şehrinin de temelleri yine bu tarihlerde atıldı.

Yahudi göçlerine karşı bölge halkının iki türlü tavrı olmuştur. Birincisi,Siyonistler 1901 tarihinde Filistin’de toprak satın almak için ‘Yahudi Milli Fonu”nu oluşturup adeta para akıtmaya başlayınca bir kısmı gereğinden fazla para veren Yahudilere toprak satmakta bir sakınca görmemişlerdir . İkincisi ise tamamen bir tepkidir. Bir kısım insanlar ve aydınlar Yahudilerin yerleşme hareketlerinin masum bir toprak satın alma olmadığını bildiklerinden tepkilerini hemen ortaya koymuşlardır.1908 seçimlerinde meclise giren üç Kudüs mebusu, Filistin’deki yayın organları ve halk,hem bölge idarecileri, hem de İstanbul hükümeti nezdinde girişimlerde bulunmuşlardır.1910 tarihinde pek çok Filistinli tarafından İstanbul hükümetine çekilen    telgrafta “mutlakiyetten kurtulduğumuz bu devirde, bu kez de Siyonistlerin esaretine düşmek istemiyoruz.”, diyerek bir an  önce  gereken  önlemlerin alınması hükümetten istenmiştir. Ayrıca bu telgraftan birkaç gün sonra Haleb, Beyrut ve kazalarındaki Müslümanlar Osmanlı hükümetine gönderdikleri dilekçelerle Filistin’deki Musevi göçlerine son verilmesi çağrısını yapmışlardır.

Padişah Sultan II. Abdülhamid Siyonistlerin Filistin’den toprak satın alma tekliflerini reddederken, hükümet de yerleşmeleri önlemek için çeşitli önlemler almıştır. Hariciye vekilliği çeşitli gazetelere bu konuda açıklamalarda bulunuyor ve Siyonistlerin esas amaçlarının ne olduğunu halka anlatmaya çalışıyordu. Ayrıca sefaretlere bu konuda gerekli talimatlar verilmiş ve şüpheli görülen Yahudilerin Filistin’e gelmelerine vize verilmemesi istenmişti.1882 tarihinde Dahiliye Nezareti hacılar hariç tutulmak üzere yabancı Yahudilerin Filistin’e giriş ve çıkışları yasaklanmıştı.Dahiliye Nezareti     1887tarihinde aldığı bir diğer kararla Filistin’e gelen Yahudi hacıların sadece bir ay kalabileceklerini, ilk giriş yapanlardan elli lira depozito alınmasını, ayrıldıklarında tekrar iade edilmesi esasını getirmişti. Fakat bütün alınan önlemlere rağmen Siyonistlerin Filistin’e sızmalarının tam olarak önlendiğini söylemek zordur. Çünkü Filistin’den geldiği ülkeye gönderilen bir Yahudi, üçüncü bir ülkeye gidiyordu. Örneğin Rusya’dan gelen dönüşte tekrar Rusya’ya değil, Amerika veya İngiltere’ye gidiyor daha sonra oranın vatandaşlığına geçip tekrar Filistin’e dönmeyi başarıyordu. Pasaportlarda din ile ilgili bir bilgi olmadığından, Filistin’e dönen şahsın Yahudi olup olmadığı bilinemiyordu.

Yahudilerle mücadele etmenin bir diğer yöntemi Yahudilerin Filistin’den arazi almalarını yasaklamaktı. Fakat 1867 Arazi Kanunnamesi Yahudilerin arazi satın almalarını önleyecek durumda değildi. Bunun önüne geçebilmek için 5 Mart 1883 tarihinde Filistin’den sadece Osmanlı vatandaşı olan Yahudilerin arazi almalarına müsaade edildi. Yabancı Yahudilerin alım-satımı yasaklandı. Fakat bu da istenen sonucu vermedi. Çünkü bu defa Osmanlı vatandaşı olan Yahudiler arazi sahipleri ile temasa geçiyor, pazarlık yapıyor ve alınan arazinin tapusunu kendi üzerine kaydediyordu . Burada şunu da belirtmekte fayda vardır. Osmanlı hükümetinin koymuş olduğu bütün önlemler mirî arazi içindir. Filistin’de yüzde seksen mirî arazi, yüzde yirmi kadar da özel mülk olan araziler vardı. Hükümet özel arazilerin satılmasını engelleyemezdi.Bu durumda Sultan İkinci Abdülhamid kendi özel gayretleri ile bir şeyler yapmaya çalışmış ve şahsi serveti ile toprak satın aldığı için az da olsa arazi satışlarının Siyonistlere geçmesini önlemiştir .
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
7973 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 08, 2007, 08:52:03 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3063 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2007, 09:53:43 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3754 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2009, 10:32:14 öö
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3466 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2009, 10:33:51 öö
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3993 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2009, 10:35:14 öö
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3097 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2010, 10:28:30 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6036 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2010, 08:35:55 öö
Gönderen: ADAM