Umut güneşin doğuşunda ey dost!
Umut uykudan uyanan mahmur gözde.
Umut dostun ağzından süzülen bir çift sözde.
Umut bir ananın nennisinde.
Umut eşinin eline sımsıkı sarılmış ağır aksak yürüyen ihtiyar bir çiftte.
Sanki hiç ayrılmayacakmış gibi;
Ölüme aşkla meydan okuyan el ele tutuşmuş ihtiyar bir çiftte umut.
Umut bir balıkçının vira bismillahında.
Umut cephedeki askerin Allah Allah nidasında.
Umut mezarın başında sevdiğine okunan yaşlı bir çift gözün Fatihasında.
Umut sabahın seherinde, seherin günaydınlarında.
Umut minareden gelen salada ey dost!
Umut toprağa kazmayı vuran nasırlı ellerde.
Umut minik dudaklarında "uğurlar olsun" babacığım diyen yavruda;
Babasına çıktığında "geçmiş oldun" diyebilmenin ümidinde.
Umut ey dost umut!
Madenden çıkan kara yüzlerdeki güneşi görmenin verdiği mutluluğun yorgun gözlerdeki aksinde.
Umut yağmurlu soğuk kış günlerinde kocasını pencerede bekleyen meraklı gözlerde.
Umut bir mahpusun voltasında.
Umut sevdiğine dilek dilesin diye bir yıldızın kaymasını bekleyen sevgilide.
Umut ameliyat masasında...
Umut kurumuş çiçeğini usanmadan her gün sulayan bir çocuğun yüreğinde.
Umut düşünde, düşünüşünde.
Umut sende ey dost!
Umut içinde bir yerlerde.
Tıpkı bir istiridyenin incisini koruduğu gibi ey dost;
İçindeki sen saklar, sakınır onu yeisten
Seslenir sana kulak ver içindeki sese...