TAASSUPTAN KURTULMALI başlıklı yazının sonrasında şöyle bir anlatım var:
Masonluk vicdan hürriyetine sonderece hürmet esasına müstenit olduğu halde muhitimizde, maalesef, bir Masonluk taassubu peyda olmuştur.
Birtakım, mağrurlar tarihini tetkik etmedikleri Masonluğa peygamber Süleyman zamanına kadar esatiri bir kıdem isnat eyliyecek eskilikte bir şeref ararlar.
Halbuki Masonluk teşkilâtı yenidir. Ancak 1718 de ciddî bir teşekkül görürüz. O tarihe kadar muhtelif gizli cemiyetler ayrı ayrı ve büsbütün başka esrar ve maksatlarla çalışmışlardır.
1718 de ittihat için toplanan cemiyetler şunlardı:
1 Rozkuruva şövalyelerinin tesis ettikleri şapitriler.
2 Malta şövalyelerinin tampliye şapitrileri.
3 Masonlar cemiyetinin muaddel şekli.
Bu cemiyetler arasında yaptıkları içtimalar, müzakereler neticesinde ancak 1770 te Bon Amitîye cemiyetini teşkil edebilmişlerdir. Müteakip kongreler, mübahaseler üzerine (İskoçya tarikatı kadimi mukaddesi) namı ile bugünkü masonluğun esası kuruldu.
Kongrelere iştirak eden cemiyetlerin esasları hakkındaki rivayetlerden başlıca ikisi tetkika şayandır:
1 — 17 inci asırdan evvel Avrupada büyük kiliseleri inşa eden mimarlar aralarında amelenin çırak, kalfa, usta sınıflarını, yevmiyelerini, terakkilerini tanzim için [Franmasonlar] cemiyetini teşkil ettiler.
Başlıca maksatlarından biri sanatın bu çok mühim esrarını muhafaza etmekti.
17 inci asırda taraf taraf mühendis mektepleri açılınca bu cemiyetin ve esrarının ehemmiyeti kalmadı. Çünkü san’at esrarını mektepler faş ve tamim ediyordu. Bu sebeple mason cemiyeti hayatını, ehemmiyetini muhafaza için teavün ve uhuvvet esaslarına müstenit içtimaî ve felsefî bir şekil kabul etmiştir. Eski san’at alâtının herbirine ahlâkî ve felsefî rümûzat koymuşlardır.
Yeni şekle konulan mahafilde müptedi, kalfa, üstat smıflarını muhafaza ile beraber eski tabirlere de remzen başka tarifler koydular.
Haceri mükâp: Yontulmuş terbiye görmüş insan,
Gönye: Aklü hikmet.
Pergel: Adalet… gibi.
İşte bu rümuzat ve cemiyetin ismi Franmason [hür duvarcılar] olması esasın gizli franmason cemiyetinden alındığına delalet eder.
Fakat 1717 kongresinde muhtelif cemiyetler azasından ekseriyeti Ehlisalip orduları veya müstemlikât işleri ile Arabistan ve Hindistan taraflarında bulunmuş ve oralarda gizli cemiyetlere intisap etmiş asilzade zabitler, şövalyeler teşkil ediyordu. Bu zevat galiba mimarlığı, masonluğu esnaflık gibi telâkki etmiş, beğenmemiş, necabet ve kahramanlık timsali sayılan şövaliyeliği daha parlak görmüş. Masonluğun esası şarktaki kadîm hafî cemiyetlere dahil olan Rozkruva şövaliyeleri tarafından kurulduğunu kabul etmiştir.
1718 de diğer bir kongre yapılıyor, islâhat icra, derecat ihdas olunuyor, demokrat olması lâzım gelen mason mahafilinde hürriyet namına — asilzade şövaliyeler gibi — halkın da sırmalı esvaplar giymesine, kılıç takmalarına müsaade ediliyor.
İşte bu hatalı kararı müteakip Mason muhitinde bir teşrifat ye merasim iptilâsı, derece ve terfi sevdası meydan buluyor.
Bu hallerin tevlit ettiği taassup eşkâlini diğer bir makalede tasvir edeceğim.
F. Necip
Bu son yazıda tarihsel bakımdan birtakım yanlışlar var. Ancak o tarihlerde Masonluğun geçmişine ilişkin ayrıntılı bilgiler pek iyi bilinmediğinden bu yanlışları toleransla karşılamak gerekir.