Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine  (Okunma sayısı 10969 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 13, 2012, 09:42:06 öö
Yanıtla #10
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Ben Sayın Tij’i anladığımı sanıyorum ve onun bu ayrıntıları bilişini de hayretle karşılıyorum.  (Kimileri onun bu deyişlerini hiç anlamamış olabilir.)

O süt tozuna bir de peynir eklemeliyiz.

Dahası da var elbette: Chevrolet ve Dodge Pikaplar, kamyonlar, Caterpillar iş makineleri. 

Aslında bunlar hiç de kötü değildi ve özellikle şu son dediklerimin sayesinde Türkiye’de bir zamanlar “turuncu ordu” ve “yeşil takım” denilen ekipler oluşmuş, dehşetli bir teknik atılım gelmişti. Bu doğrudur da Sayın Tij’in değindiği o bağımlılık da doğrudur; demir ağ olduğu yerde ve olduğu gibi kalırken biz eşek  yerine mühendis kullanarak yüzeyleri asfalt ile kaplamaya girişmiştik.

Bir başka değişim vardı önemli olan.. Belki çok kimsenin dikkatini çekmemiştir. Önceleri bizim ülkede birinci sıradaki yabancı dil Fransızca idi; şimdi bu İngilizceye dönüştürülmüştü. Türkiye’nin dış ticaretinde (elbette ihracat değil ithalat) İngiltere ve hele ABD dehşetli bir şekilde öne çıkmaya başlamıştı. (Derken Amerikan doları bir gecede 284 kuruştan 9 liraya yükseliverdi.)

Sanır mısınız ki 13 yılı “uykuda” geçirdikten sonra yeniden toparlanmaya başlamış, önceleri bunu yurt çapında düzenli  bir tarzda gerçekleştirmeyi bir türlü becerememiş, ancak 1956 sonrasında kendini toparlayabilmiş olan Türk Masonluğu bu ekonomik-politik değişimden pek etkilenmemişti?

Pek etkilenmeyi öteye bırakın,. çok etkilenmişti.

O kadar çok etkilenmişti ki, yeni büyük locanın sonunda ülke çapında birlik ve beraberlik içinde kurulması sağlanırken adı da  Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası konmuştu. Bu “Hür ve Kabul Edilmiş” sıfatının ne anlama geldiğini ve kimler tarafından kullanıldığını biliyorsunuz, değil mi?

Dolayısıyla, bütün o olanlardan yaklaşık 10 yıl sonraki olayların aslında belki çok daha önceki bir tarihte gerçekleşmesi beklenirdi. Bir türlü gerçekleşmeyişi yani evrimsel sürecin yeterince hızlı işlemeyişi sonucunda belki de daha da geciken bir devrimle 1980’li yıllarda gerçekleşme yoluna girecekti. Fakat mutlaka olacaktı.

Nitekim bir karmaşık ortamın değerlendirilişi sırasında oluşumu sonucunda da kendi kabuğunu beğenmeyen civciv, kümesine egemen olabilmek için bir ana önce horozlaşma yolunu tuttu.

Biliyor musunuz, şimdilerde Türkiye’deki masonlar bu günümüzden neredeyse 50 yıl önceki, artık üstü küllenmeye yüz tutmuş eski ateşin yeniden alevlendirilmesinden pek hoşlanmıyor. Bu konunun tarih sayfaları arasında kalmasını, yeniden gündeme getirilmemesini tercih ediyorlar.

Dolayısıyla gelin biz de söz dinleyip onlara uyalım ve onları incitmeyelim..

Fakat Sayın Bulgaria’nın değindiği ve Sayın SkullG’nin de bir ara bana göre üzerinde yanlış yorum yaptığı bir konu var. O da Türkiye’de ikinci yüksek şûra ya da süprem konseyin kurulması olgusu. Bunun niçin ve nasıl olduğundan çok şu birinin düzenini yitirme iddiası ya da ötekinin düzeni koruduğunu ileri sürüşü.

Sanırım işte bunun üzerinde biraz durmakta yarar olabilir yanlışı giderip doğruyu belirtmek bakımından. Ancak bu da önce Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin yapısal kuralını belirtmeyi gerektirecektir yani uzunca bir anlatım olacaktır.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 16, 2012, 05:14:31 ös
Yanıtla #11
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu başlık böylece kalakaldı…

Bu konuyu bitirdik mi acaba?

Kimileri Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Türkiye Yüksek Şûrası’nın 1966 yılında düzensiz olduğunu, onun yerine düzenli bir yüksek şûra kurulduğunu söylüyor. Konu başlığının ilerleyen bölümünde bu vardı.

Bu işin hiç de dedikleri gibi olmadığını kendileri de pek âlâ biliyor bilmesine de, bunu iyi bilmeyen ve iyi bilmeyecek olanların yanlış bilmesini bağlamaya çalışıyorlar.

Hadi diyelim ki geçmişte öyle yaptılar. Güneşi balçıkla örtmeye çalıştılar. Şimdi, bugün yeni gelişmeler altında niçin bunu yapmayı sürdürüyorlar, anlamak olanaklı değil.

Bu konuya devam edelim mi? Yanlışların yanlışlarını düzeltelim mi? Konunun sahibi Sayın Bulgaria… O nasıl isterse öyle yapalım.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 17, 2012, 09:41:59 öö
Yanıtla #12
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 599
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM.Konuya elbette devam edelim ben tamam cevaplar yeterli teşekkür ederim konu kapansın demedim.Şu anda benim okuduklarım ve buraya aktardıklarım ile Sayın skullG nin yazmış olduğu gönderide çelişkiler var hatta çelişkiden öte tam bir zıtlık içinde iki görüş.Kitap öyle bir oluşumu ayrıntılı anlatıyor.Yüksek şuranın olmadığını sayın skullG iddia ediyor.Kitapta ise var olduğu yazıyor.Mason mahfili bünyesinde olup istifa eden 8 kişi tarafından kurulan yeni bir oluşumdan bahsediliyor..Tüm bunlar kabul ediliyor mu ? Yoksa kesinlikle kabul edilemez diyen bir kesim mevcutmu ?


Saygılar.
Ölü Gibi Sessiz...Mezar Gibi Ketum...



חמישים אחוזים חמישים אחוזים בולגרי של יהודים....!!! O:


Mart 17, 2012, 10:57:45 öö
Yanıtla #13
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Önce olayları ve kavramları birbirine karıştırmamak için kabaca da olsa kronolojik bir sıralama yapsak:

1- 1965 olayları ertesinde YŞ (Yüksek Şûra) ile BL (Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası) arasındaki çekişme giderek büyüyünce, 1966 yılında YŞ BL’ya konkordatoyu feshettiğini bildirir. Bunun anlamı, ilişkinin kopmasıdır. (Bu arada YŞ kararı ile Necdet Egeran ihraç edilmiş, Ekrem Tok’a bir yıl uzaklaştırma verilmiştir. Ancak BL bu kararı tanımaz. Kopmanın bir nedeni de odur.)

2- BL’dan ayrılmalar olur, ayrılanlar 5 yeni loca kurar, bunlara 2 kurulu loca katılır ve 7 loca ile BM (Büyük Mason Mahfil) oluşturulur.

3- YŞ ile BM arasında konkordato düzenlenir.

4- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlar (hepsi değilse de çoğu) YŞ yönetimindeki atölyelere devam etmektedir. 1968 yılında BL bunu yasaklar.

5- Aynı yıl Ekrem Tok ile birlikte 8 YŞ üyesi YŞ’dan istifa ederek gidip yeni bir YŞ kurarlar. Sonra bir katılan daha olur. Şimdi ikisini ayırmak gerekeceğinden, bundan sonra önceki YŞ için Süprem Konsey terimini kullanabiliriz.

6- Gerek BL gerek yeni YŞ, SK’in düzensiz olduğunu ileri sürer.

7- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlardan isteyenler SK yönetimindeki atölyelerden ayrılıp, YŞ yönetiminde kurulan yeni atölyelere geçer. Aynı zamanda BM üyesi olan yüksek dereceli masonların statüsü değişmez.

Şimdi…

Düzensiz olduğu ya da düzenini yitirdiği söylenen Önceki YŞ yani SK niçin düzensizmiş? Çünkü temelinde düzenli bir BL yokmuş.

Bu iddiaya yanıt:

Bir kere Neden BL düzenli oluyor da BM düzensiz oluyor. 7 loca bir araya gelmiş ve yeni bir obediyans kurmuş. Üstelik bunlardan ikisi daha önce BL bünyesinde; birisi çalışmakta olan öteki kuruluşu henüz BL tarafından onaylanmamış ama evrensel kurallara göre kuruluşunu tamamlamış olan loca. Ötekileri de düzenli üstat masonlar kurmuş ama BL’ya bağlamamış da bir araya gelip kendi aralarında bir obediyans oluşturmuş. O üstat masonlar BL üyeliğinden ayrılınca bireysel düzenlerini yitirmiyor ki… Bunun öyle olduğuna sadece bu bağlamdaki yöntemleri ve kuralları bilmeyenler kanabilir.

Bir diğer nokta, şayet düzenli olmak için İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından tanınmak gerekiyorsa, BL öteden beri düzensizdi ve henüz düzenini kazanamamıştı. (Gerekmez idiyse niçin o kadar uğraşıldı sonradan?) Şayet BL düzensiz idiyse, 1966’da ötekileri düzensiz sayanların kendileri de düzensizdi.

Devam edelim:

EKEİR’nin bir YŞ’nın ya da SK’in düzenli olabilmesi kendi anayasasına bağlıdır, simgesel derecelerin kurallarına değil. Bunun için simgesel derecelerde çalışan bir obediyansın varlığı da gerekli değildir. Ritin dereceleri 1’den 33’e kadardır ve YŞ isterse simgesel derecele çalışmak üzere kendi localarını da kurar. Geçmişte bunun yapılmış olduğu da görülmüştür. Fakat genellikle yüksek şûralar simgesel derecelerdeki çalışmaları büyük localara bırakmaktadır. Hatta birçok yerde daha fazla dereceyi büyük loca ya da benzeri örgüte bırakır. Örneğin bu nedenden ötürü İngiltere Yüksek Konseyi çalışmalarına ritin 18. derecesinden başlar.

Dolayısıyla SK olarak andığımız örgütün ritin anayasası bakımından düzensizliği söz konusu değildir. O anayasa ABD dışında bir ülkede bir tek egemen otorite olabileceğini belirtir. Dolayısıyla asıl ikinci YŞ’nın kurulup kurulamayacağı tartışma konusudur. Fakat o anayasa kuralı sadece Türkiye’de değil, diğer birçok ülkede çiğnenmiştir; yürümemektedir.

Biz ne yapmalıyız?

Bu tartışmaya son vermeli böyle tatsız düzenli-düzensiz çekişmelerinden kendimizi uzaklaştırmalıyız.

Çünkü işin ilginç yanı şu ki, burada masonlar ya da mason olmayanlar bu konu üzerinde eski bir ateşin küllerini yeniden alevlendirme ortamındayken, belki bilmiyorlar ama YŞ ile SK arasında çok iyi ve anlayışlı ilişkiler kurulduğu bilgisini de alıyoruz. Onlar yani YŞ ile SK günümüzde birbirlerine düzensiz demiyor, biz kalkıp böyle bir ileri sürüşte bulunuyoruz. Oldu mu bu?

Şimdi Sayın Bulgaria söylesin: Bundan sonra bu işin hangi yönünü tartışalım.

Sayın Bulgaria piyasada kitap bulmakta pek mahir. Eminim, “Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Türkiye Süprem Konseyi’nin 150. Yılı” adlı kitabı da bulur. Onun içinde ilgili belgelerin hemen hemen tümü gösterilmiş; 1861 yılından bu yana… Onlardan bazılarını masaya yatıralım mı?


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 17, 2012, 12:18:04 ös
Yanıtla #14
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn Bulgaria cümlelerim yanlış anlaşılıyor. Ben bir Yuksek Sura ozamanki ismiyle bir Suprem Konsey olmadıgını söylemedim. Büyük Mason Mahfili Yuksek Şurası diye bir seyin olmadıgını söyledim. Bunlar birbirinden farkli seyler.

Sn Adam kendince bir kaba kronolojik sıralama yapıyor ama objektiflikten uzak bir sıralama olduğunu düşünüyorum. Farklı düşünebiliriz elbette ama bu gercegi gizlemek saptırmak demek değildir. Sadece o eleştirisine böyle bir yanıt vereyim. Diğer konular daha önce konuştuğumuz yazistigiımız hususlar. Tekrarına girelim derseniz elbette girebiliriz. De gerek var mı?

Saygılar.


Mart 17, 2012, 12:55:20 ös
Yanıtla #15
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Kronolojiyi ezbere yazınca hata olabilir. Varsa düzeltilir. Eğer objektiflikten söz edeceksek, sadece olayları ve kuralları anlatmakla yetinip yorum yapmamak, hele düzenli-düzensiz sözlerini hiç kullanmamak gerekir.

Nitekim dedim ya, günümüzde bu sözleri etmek artık anlamsızlaşmıştır.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 04, 2012, 08:45:57 ös
Yanıtla #16
  • Ziyaretçi



Ekteki şemaya göre ilk Yüksek Şura, Southern Supreme Council tarafından oluşturulmuş, daha sonra kurulan Yüksek Şura ise Northern Supreme Council altında yer almıştır. Kısaca tarafsız özetlemek gerekirse böyledir.


Nisan 07, 2012, 07:58:37 öö
Yanıtla #17
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Forumda Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin tarihinden söz edilirken, bu şematik çizime yer verilmemiş miydi acaba?... Güzel bir anlatımdır bu ağaç. Her ne kadar Sayın Jazzbass belli ki bunu bir kitabın ortasından kopyaladığı için resim olarak bir sakatı görünüyor ama bizim burada konuyu anlamamız bakımından
o kadar da önemli değil.

Acaba neden Türkiye'teki ilk süprem konsey / yüksek şûra kökünü İtalya'dan almış? Bu sorunun yanıtını bilmiyorum ama araştırılırsa öğrenilebilir sanırım. O da pek önemli değil.

Önemli olan, ABD Güney ve Kuzey Jürisdiksiyonlarının arasında öteden beri belirgin bir tutum farkı bulunduğu... Güneyin daha Fransızvarî ya da Avrupavarî bir tarzının oluşuna karşın Kuzeyin daha İngilizvarî oluşu... ABD iç savaşında Kuzey ile Güney arasındaki bu fark iyice belirgindir.

Osmanlı zamanında 1861 yılındaki kuruluşundan bu yana bu coğrafyada hiçbir zaman Kuzeyin tutumundan yana bir uygulama söz konusu olmamıştır. Bu 1968 yılında ikinci yüksek şûranın kuruluşu sırasında da böyledir. Zaten onlar da kuruluşlarının tarihsel kökenini 1861'e kadar uzatır. Bu bakımdan iki kuruluş arasında fark yoktur.

İki kuruluş arasında önceleri çalışma biçimi, asal ve ara derecelerin seçimi, bunların ritüelleri bakımından da fark yoktur. Tıpkı simgesel derecelerde uygulanan ritüeller gibi... Gerçi Yüksek Şûra Kuzey Jürisdiksiyonu ile iletişim kurmuştur ama bundan ötürü ritüellerini değiştirmemiştir.  Ritüellerini değiştiren sonradan Süprem Konsey olmuştur. Bu nedenle ya da bu nedenle bağlantısı olmaksızın Süprem Konsey, Güney ile de iletişimini yitirmiş, o iletişimi de Yüksek Şûra kapmıştır.

Bu noktada bir çelişki var ama olay böyle... Süprem Konsey'in günümüzde bile Fransa Süprem Konseyi ile arası orta şekerli. Ancak Fransa Büyük Doğusu Süprem Konseyi ile sıkı fıkı. Onun yanı sıra elbette dostluk ilişkisi kurmuş olduğu başka Süprem Konseyler de var. Yüksek Şûra'nın dostluk ilişkisi kurmuş olduğu başka yüksek konseyler de var ve bunların sayısı Süprem Konseyinkilerden çok daha fazla. Dünya yüzündeki çoğunluğun şimdilerde (özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra) o yönde oluşundan ötürü.

Dolayısıyla Sayın Jazzbass'a böylece bu konuyu irdeleme fırsatı vermiş olduğu için bir kez daha teşekkürler ama şunu da göz ardı etmemek gerekir ki 1931 tarihinde resmi çekilmiş bu ağacın şimdilerdeki görünümü böyle değil. Başka dallar da var; farklı nitelikli dallar var; budanmadan sonra filiz veremeyerek ölmüş dallar da...   

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5267 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2007, 01:43:45 ös
Gönderen: Kaan
1 Yanıt
3665 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2008, 08:08:16 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3603 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 01, 2007, 02:23:45 ös
Gönderen: Supeluta
78 Yanıt
36811 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 28, 2008, 04:09:23 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
2475 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2009, 02:53:08 ös
Gönderen: akasya
10 Yanıt
9188 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 19, 2013, 04:32:00 ös
Gönderen: Waldow
2 Yanıt
5776 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2009, 07:50:50 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
31553 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2010, 09:34:52 ös
Gönderen: Texan
0 Yanıt
3904 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 10, 2010, 12:20:41 ös
Gönderen: Mozart
7 Yanıt
5320 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2014, 07:05:30 ös
Gönderen: ADAM