Locaların masonik çalışmalarını yaptıkları yere “mabet” denilmekte oluşu ne denli doğru, bu tartışılabilir. Batı dillerinden temple/tempel deniyor. Türkçe karşılığı tapınak olarak veriliyor ama tam yerli yerine oturmuyor gibi. Antik uygarlıklardan kalma tapınaklar pek bir sorun olmuyor da günümüzde bir yere “tapınak” denilmesi sanki oraksı tapınma yeri gibi bir izlenim yaratıyor. Peki mabet nedir? İbadet yeri. İkisi de aynı şey. Ancak Türkiye’deki masonlar böylesini daha uygun bulmuş nedense… Elbette bir mason mabedi ne tapınma ne de ibadet edilen bir yer değil. Sadece masonlarca, Masonluğun amaçları uyarınca yüce hatta “kutsal” sayılan bir işlevi var. Bu yücelik ya da kutsallık da simgesel. Masonluk ezoretik bir örgüt olduğu için simgesel. Ezoterizmi anlamayanlar, her şeyi egzoterik olarak düşünme alışkanlığından kendilerini kurtaramamış olanlar, bu simgeselliği de kavrayamıyor çünkü simgesel dil ve düşünce onlara pek yaban. Kendi egzoterik nitelikli dinlerinin çerçevesinde geçen birçok anlatının da aslında çeşitli simgeler içerdiğinin, hele kutsal kitaplarındaki öykülerin aslında birer alegori olduğunun farkında bile değiller.
Her neyse, konuyu dağıtmış olduğum gibi toparlamaya çalışayım: Bir mason mabedinin nasıl bir yer olduğunu irdeleyeceğiz.
Günümüzün pratiğinde bir mason mabedi, planda dikdörtgen biçiminde olması yeğlenen bir kapalı salon. Ancak Masonluğun bir evrensel geleneği var: Kimilerine olmayacak şey hatta kimilerine gülünç bile gelebilecek ama Masonlukta geçerli olan bu gelenek şöyle: Loca toplantısını yapmak üzere elverişli bir kapalı salon bulamadınız mı?... Bir vadiye gidersiniz; orada yeterli genişlikte bir düz alan bulursunuz; elinize bir çomak alırsınız; yere bir mabet çizersiniz; içine girer loca toplantısını yaparsınız.
Bu dediğime sakın gülmeyin… Saçmalamakta olduğumu da söylemeyin. Bu da bir simgedir. Masonlukta çok şey simgedir. Mason olanlar söylesin; Masonluğun gelenekleri uyarınca bu dediğim olur mu, olmaz mı?
Nitekim herhangi bir mason locasının çalıştığı yer, kent ya da kasaba hatta köy Masonlukta kullanılan simgesel dil uyarınca “vadi” olarak anılır.
Neden vadi?... Çünkü Masonluk ezoterik bir kurumdur. Birimlerinin yani localarının çalışmaları harici de denilen inisiye olmamışların gözlerinden ve kulaklarından arınmış bir yerde yapılır. Kolay ulaşılamayacak bir yer; korungan bir yer; simgesel olarak…
Neden vadi de daha da korungan olabilecek bir başka yer, örneğin mağara değil? Üstelik eski ezoterik kurumların birçoğunun inisyasyonları mağaralarda yapılmaz mıydı?
Bunun yanıtını verebilirdim ama vermeyeceğim. Forum üyelerinden mason olmayanlar biraz düşünsün bakalım, niçin mağara değil de vadi? Düşünenler ve bir yoruma varanlar yanıt versin ve tartışalım gerekirse.
Bir vadide, ayrı ayrı yerlerde, her birinde en az bir mabet bulunan birkaç bina/lokal bulunabilir. Bunlardan her birinin yeri, gene Masonluktaki simgesel dille “geometrik nokta” olarak anılır.
Bir yerleşim bölgesinde tek bir bina/lokal varsa, mabedin yerinden simgesel dille söz edilirken “belirli geometrik nokta” denir. Bu belirli geometrik noktanın neresi olduğunun ilgililerce bilindiği varsayılır. Fakat, aynı yerleşim bölgesinde birkaç ayrı bina/lokal bulunabilir. Bu durumda, bunların yerleri birbirlerine göre hangi yönde oldukları belirtilerek betimlenir. “Kuzeydeki geometrik nokta”, “Yukarıdaki geometrik nokta” gibi...
Şu “yukarıdaki geometrik nokta” sözünü edince, bir zamanlar Türkiye’de niçin Har ve Kabul Edilmiş Masonlar büyük Locası üyelerine “Aşağıdakiler”, Büyük Mason Mahfili (şimdiki Özgür Masonlar Büyük Locası) üyelerine de “Yukarıdakiler” denilmiş olduğu belirginleşiyor.
Düzenli bir loca, çalışmalarını, bağlı olduğu büyük locanın belirleyeceği yerde hizmete konulmuş bir mabette yapmak zorundadır. Büyük locanın kendi sahip olduğu ya da kiralamış bulunduğu sürekli bir yeri yoksa, belki geçici olarak bir başka yerde (genellikle bir otel, kulüp ya da lokantada) toplanılabilir. Hatta bu amaçla locaların gemilerde toplandığı bile görülmüştür. Ancak hiçbir zaman bir locanın toplantısı, bir masonun evinde ya da iş yerinde yapılmaz. Yeter ki koşullar bir locayı buna zorlamasın. Yoksa tarih boyunca birçok yerde bir masonun evinin ya da iş yerinin bir bölümünün geçici ya da sürekli olarak bir mabet haline getirilip locaların çalışmalarını böyle bir yerde yaptıkları görülmemiş şey değildir. Bu deneyimi geçirmiş olan localar, Masonluğa gerçekten de gönül verip böylesine özveride bulunan kardeşlerine çok şey borçludur. O masonların yaptıkları ile sadece onur duymaktan başka bir dilekleri olmasa bile.
Eskiden, hiçbir mason kuruluşunun sahibi olduğu bir bina yoktu. Localar, bir günlüğüne ya da bir geceliğine tuttukları salonda mabet dekorasyonunu yapar, çalışmalarından sonra da dekorasyonu kaldırıp götürür ya da kendilerine ayrılan bir özel bölmeye kaldırırlardı. Bu yöntemi günümüzde de uygulamakta olan localar vardır. Hatta günümüzde büyük locaya bağımlı kalmaksızın kendi binalarını edinmiş localar da vardır.
Bir geometrik noktanın en önemli özelliklerinden biri, vadi içinde yerini bilenlerce kolay ulaşılabilir bir yerde bulunması olmalıdır. Localarının toplantılarına katılacak masonların, evlerinden ya da iş yerlerinden mabedin bulunduğu geometrik noktaya gereğinde toplu taşıma araçlarından yararlanarak ulaşabilmeleri, toplantıdan sonra evlerine de olabildiğince kısa süre içinde ve rahatça gidebilmeleri öngörülür. Bu olanak, masonların localarının toplantılarına katılmakta istekliliğini artırdığı için, mabetlerin sapa ya da uzak yerlerde olmamasına özen gösterilir.
Böylece bir mason mabedinin nasıl bir yer olduğunu değil de, bulunduğu yerin özelliklerini gözden geçirmiş olduk. İçinin nasıl olduğunu bu yazı dizisinin ikinci bölümüne bırakalım.