Sayin Sevil Hanim,
Ozur dilenecek birsey gormuyorum ben, rica ederim.
Oncelikle sunu soylemeliyim; Sumer'ler bir uygarligi ortaya cikartmamislardir, Sumer'ler basli basina bir uygarliktir. Ayrica, "gelismis bir ırk" tabiri yerine "gelismis bir uygarlik" dersek daha dogru olacaktir.
Sorunuzu su sekilde anladim, Sumer'ler neden zaman icinde bir degisim gecirmislerdir? Eger dogruysa, sorunun bir anlami olmadigini dusunuyorum. Zira cevap acik ve sarih, her toplum zaman icinde degisir, gelisir ve yokolur. Sanirim yanlis anliyorum sizi.
Dunya uzerinde neredeyse tum uygarliklar ilginc bir sekilde ortaya cikmis, zamanlarinin otesinde bir takim gelisimler gostermis ve anlasilmaz bir bicimde birdenbire yokolmuslardir. Tabii ki bu yokoluslar uzerine tarih bilimciler bir cok yorumlar getirmislerdir. Kimileri belki de haklidir. Hep bir tur tufanlardan bahsedilir, bunlar yazitlara da yansiyarak gunumuze kadar gelmislerdir.
Oncelikle, her kadim uygarlik gibi Sumer'lerde de cok cesitli "giz"ler mevcuttur. M.O. 3. bin yilin bitiminde, buyuk Sumer uygarligi beklenmedik bir bitis yasadi. Arkeologlarca kesfedilen çok sayidaki matem metinlerinde bu ani yok olustan duyulan huzun dile getiriliyordu. Metinlerde, batidan (Akdeniz yonunden) esen Kotu Ruzgar’in getirdigi felaketten soz ediliyordu. Bu, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, kisacasi yasayan her varliga aci verici bir yok olusu getirmis; sulari zehirlemisti.
Sumer’de yaklasik M.O. 3800 dolaylarinda ortaya cikan ve son hanedan olan Uçuncu Ur Hanedani sirasinda benzersiz doruklara erisen uygarligin M.O. 3. binyilin sonlarina dogru yok olmasi, bilinen ve belgelenen bir olgudur. Ayni sekilde, bu yok olusun ani olmasi da bilinmektedir. Bilim adamlarinin henuz yanitini bulamadiklari seyse sudur: Buna ne, nasil sebep oldu?
1999 ile birlikte, Yakin Dogu’da Sumer ve Akad’in çokusunu inceleyen arkeologlar ve bilim adamlari, ayni sekilde ani oldugu anlasilan bir iklim degisikligiyle ilgili bulgulara ulastilar. Aciklanamayan kuraklik, ruzgarla tasinan toz firtinalari ve radyokarbon olcumleriyle yapilan calismalardan sonra, elde ettikleri bulgunun 4025 yil once yasandigini belirtti arastirmacilar (+- 125 yil yanilmayla.)
"The Wars Of Gods and Men" adli yapitinda Zecharia Sitchin, arastirmacilarin “Erra Epos” adiyla bildigi uzunca bir metinde bu ani yok olusla ilgili yaniti buldu: Bir dizi olaylar zinciri sonunda Anunnaki (“Goklerden Yeryuzune Inenler”) klanlari arasindaki surtusme, sonunda onlari “Dehset Silahlari” kullanmaya itmisti. Erra Epos’ta ve diger metinlerde yapilan tanimlamalardan yola cikan Zecharia Sitchin, “Dehset Silahlari”nin nukleer silahlar oldugu sonucuna vardi. O zamanlar Sina Yarimadasi’nda (ve Sodom ile Gomorrah gibi “gunahkar” sehirlerde) bulunan uzay ussunu yok etmek icin kullanilan nukleer bulut, sonra ruzgarla birlikte doguya tasinmis ve "Iki Irmak Arasindaki Ulke" (Mezopotamya) icinde yer alan Sumer ve Akat Imparatorluklarina ait sehirlerin felaketine yol acmisti. Dunyada nukleer silahlarin ilk kez 1940’larin Hiroshima’sinda degil, binlerce yil evvel Yakin Dogu’da kullanildigini iddia eden Sitchin, ayrica bu savasin tarihini de net olarak belirtmisti: Isa’dan önce 2024.
Hem eski hem de yeni dunyada uygarliklarin yukselis ve dususlerine neden olan bu ve benzeri iklim-degisimleriyle ilgili çalismalar, Science dergisinin 27 Nisan 2001 sayisinda yer alan buyuk bir arastirmada bir araya getirildi. Lamont Doherty Yer Rasathanesi’nden Peter B. De Menocal’in hazirladigi yaziyla sunulan calisma, Tephra kalintilarina ayri bir hassasiyetle dikkat cekiyordu; bu minik kaya parcaciklarinin anlattiklari hikaye, soz konusu tarihin gunumuzden 4025 yil eski oldugunu dogruluyordu. Yani, çalisma 2001 yilinda yapildigina gore, belirlenen tarih M.O. 2024 olmaliydi: Tipki Zecharia Sitchin’in 1985’de yayimlanan kitabinda soyledigi gibi...
Bu son calismadaki Tephra kanitinin guvenilirligi, iki kez dikkat cekicidir. Bundan onceki calismalarda “ruzgarla tasinan toz firtinalari”ndan soz edilirken burada Tephra adinda bir maddeyle ilgili belirginlesme vardir. Nedir bu Tephra? Jeoloji ders kitaplarinda soyle yaziyor:
Bir volkan patladiginda, atmosfere kaya parcaciklari gibi birtakim maddeler puskurtur. Bu maddelere Tephra adi verilir.
Bu yanmis ve siyahlasmis kaya parçaciklari, volkanik kaynagin yakinlarina duserken; kul benzeri parcaciklar kilometrelerce ilerilere tasinabilir ve bir yildan fazla havada dolasabilirler.Sina Yarimadasi’nda uzay ussunun bir zamanlar bulundugu bolge, bugun bile yanmis ve siyahlanmis kaya parcalariyla kaplidir (fotograflar “The Wars Of Gods and Men” adli kitabin 105, 106 ve 107. sayfalarinda gorulebilir.) Ama Sitchin’in belirttigi gibi Sina Yarimadasi yakinlarinda HIÇ VOLKAN YOKTUR, OLMAMISTIR. Bolgede, ruzgarla tasinan toz meselesinin nedeni ve kaynagi, bir bilmece niteligini surdurmektedir.
Sina’daki siyahlasmis taslar ve Mezopotamya’ya ruzgarla tasinan afetlere iliskin tek aciklama, Erra Epos’taki antik metindir: Varolmayan bir volkanin patlamasi degil, M.O. 2024 yilinda kulanilan nukleer silahlar.
Bu anlatilanlar ciddi bir gizemdir, dogrulugu, mantikli olma durumu tartisilabilir elbette. Ve unutulmamalidir ki, Sumer'ler ile ilgili daha bir cok gizem bulunuyor. Bilenler bilirler, 12.Gezegen. Bunu da paylasiriz umarim.
Sevgi ve Saygilarimla,