Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MUSA İLE HAKİKATE DOĞRU(12)-ŞEYTAN ALLAH'IN DEĞİL İNSANIN DÜŞMANIDIR  (Okunma sayısı 4318 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 09, 2010, 09:39:57 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

ŞEYTAN ALLAH’IN DEĞİL İNSANIN DÜŞMANIDIR


Ayette Yuşa balığın kaybolması olayını, Şeytanın ona unutturduğunu söylemekte, yapılmayacak bir işi yapmasındaki sorumluluğu Şeytana yüklemektedir: “Onu söylememi bana ancak Şeytan unutturdu” (Kehf/63). Bu ifade karşımıza beraberinde bir çok soruyu da getirmektedir. Bu sorulardan biri “Şeytanın insan üzerinde bu denli etkisi nasıl olmaktadır?", diğeri ise “Şeytan bu etkiyi hangi yolla gerçekleştirmektedir?”.


Arap dili lugatleri Şeytan kelimesine iki kök göstermektedir. Birinci kök uzaklık, uzaklaşmak anlamındaki “ş.t.n” dir. Buna göre Şeytan uzaklaşan, uzak düşen demektir ki, Allah’tan uzak düşmüş bulunan bir varlık için uygun bir isimdir. İkinci kök “ş.y.t” olup öfkeden yanıp tutuşmak, işe yaramaz hale gelmek anlamındadır. Bu da ateşten yaratılan ve Adem’e öfkesinden kızıp köpüren İblis-Şeytan için çok yerinde bir addır. (Ragıb, ş.t.n. mad.; Tehanevi, Şeytan mad.


Kur’an, Şeytan’la İblis’in fonksiyon bakımından aynı olduklarını gösteriyor. Başka bir deyimle, İblis ve Şeytan aynı varlığın veya kuvvetin iki adıdır. Bunu şu şekilde de ifade edebiliriz: Şeytan İblis’in faal hale geçişinde aldığı ad, kuvvetlerinin tümüne verilen ad; İblis de, Şeytan denen karanlık ve şer kuvvetlerin kaynağı, babası olan varlığın özel adıdır. Kur’an’da 11 yerde kullanılan İblis’e karşılık, Şeytanın 88 yerde (tekil ve çoğul halde) geçmesi, İblis’in öneminin, İblis’in kendisinden çok etkilerinde aranması gerektiğine dikkat çekmektedir.


Şeytan, her şeyden önce insanın düşmanıdır; Allah’ın düşmanı değil. (Bakara/168,208; En’am/ 142; A’raf/22; Yusuf/51; İsra/53; Fatır/6; Yâsin/60; Zuhruf/62) Şeytan'ın Allah karşısındaki tavrı isyan ve nimete nankörlük tavrıdır (İsra/27; Meryem/44). Yani Şeytan Allah’ın dengi değil, bendesi, kuludur. Asi, nankör bir kuldur. Kur’an bu noktanın altını çizmekle, varlık ve oluşta iki ilah veya yaratıcı kudret tasavvuruna imkan vermemek peşindedir. Şeytanı Allah’ın düşmanı telakki etmek, hayır ve şer için iki ayrı gücün varlığını kabule götürür ki, bu, Kur’an’ın temel anlayışı olan tevhid (birlik) ilkesine terstir.


Şeytan, her ne kadar bir şer ve karanlık kuvvetiyse de, Allah’ın irade ve takdiri içinde faaliyet gösterir. Mutlak kudret onu, oluş diyalektiğinin bir kutbu, bir parçası olarak, bizzat kendi hür iradesiyle varlık alanına çıkarmıştır. O, insanın aksine ve insanı tahrip için çalışır, Allah’ın aksine, Allah’ı zor durumda bırakmak için değil. Esasen, Kur’an, İblis’e Allah’ı kabul ve O’nun yüceliğini itiraf ettirerek, Şeytan’ın ikinci bir ilâh gibi algılanmasını baştan engellemiştir.


“Şeytanın insanı doğru ve güzelden uzaklaştırması nasıl oluyor?” sorusuna gelince, Kur’an’ın bu sorulara cevabı İblis ve Şeytandan söz eden ayetlerde parçalar halinde verilmiştir. Bunların hepsine hakim olan, Şeytanın aldatma ve çarpık gösterme ustalığıdır. İnsanı gurura, hayale, çirkini güzel göstermeye sevk eden Şeytan iç dengeleri alt üst eder ve gerçeğin çehresini değiştirir. İnsanın yanlışı ve eğriyi fark edememesi böyle başlar ve bu gidiş sapma, uçuruma yuvarlanmayla noktalanır. Tam bu anda insan, Şeytanın korkunç alayı ile karşılaşır. Kur’an bu noktada şöyle konuşuyor:


“İş bitirilince Şeytan şöyle dedi: Allah size doğruyu, gerçeği vaad etti; ben de size vaadlerde bulundum ama, vaadime hıyanet ettim. Zaten benim sizin üzerinizde hakimiyetim yoktu; sadece sizi çağırdım. Siz de çağrıma uydunuz. O hâlde beni kınamayın, kendi nefsinizi kınayın. Şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Şu da bir gerçek ki, ben o vakit de sizin beni Allah’a ortak koşmanızı tanımamıştım. Doğrusu, zalimler için acı bir azap vardır” (İbrahim/22).


Bu ayet, Şeytan aldatmasının bütün acılığını, hayal kırıklığını ortaya koyuyor ve bize gösteriyor ki:


1) Şeytan Allah’ın varlık ve kudretini her an ve her halde biliyor, itiraf ediyor.

2) Bütün şeytani aldanış ve gidişlerin sonu korkunç bir pişmanlık ve çöküştür.

3) İnsan Şeytan'a uymakla tam bir aptallık içindedir. Çünkü Allah’ın insan üzerindeki etkisi Şeytan'ınkinden daha köklü ve yaratılıştan olmasına rağmen, insan bunu gafletle örterek çok daha zayıf bir etkinin esiri olmaktadır. Kur’an Allah ile Şeytanın etkilerini karşılaştırmış ve şu sonuca varmıştır: “Şeytanın tuzak ve hilesi zayıftır” (Nisa/76). Bu zayıf tuzağa düşen insanın, yaratılıştan gelen sıcak ve kuşatıcı ilahi etkiye iyice göz yummuş olması gerekir ki Şeytan'ın kendisi de bu zavallılığa dikkat çekiyor. Haşr Suresi 16.ayet, Şeytan'ın bu noktada insanla alay etmesini şu acı tabloyla ortaya koyar: Hani Şeytan, insana “Allah’a karşı kafir ol” demişti de insan kafir olunca da “Ben senden uzağım, ben alemlerin rabbi olan Allah’tan korkarım” diye konuşmuştu.

Bütün bu oyun ve aldatmaların sonu, insanın rezil ve perişan olmasıdır. Kur’an şöyle diyor: “Şeytan, insanı rezil ve perişan eden bir varlıktır”
(Furkan/29).


Verdiğimiz bu bilgilerden sonra Yuşa’nın: “Bunu olsa olsa bana Şeytan unutturmuş olacak!” ifadesini değerlendirdiğimizde şu sonuçlara varmamız mümkündür.

a) Şeytan insanın “batıni/ledünni/ gaybi” bilgiden nasiplenmesini istememektedir. Bu nedenle Marifet denizinden insanın kalbine ulaşacak ilham akışına mani olmak için elinden geleni yapmakta, “insanın bedeniyle ruhu arasına girerek” onu yaratılış gayesini gerçekleştirmemesi yönünde gaflete düşürmektedir. Bu olayda da Hz. Musa’nın ledünni bilgi sahibi Hızır’la buluşmasını engellemek gayesiyle Yuşa’nın zihnini karıştırmış, unutturma yoluyla hakikatı bulmalarını geciktirmiştir.

b) Kur’an’da Şeytanın bir sıfatı da “merid” olarak geçmektedir. (Hacc/3; Nisa/117) Aynı anlamda bir yerde de “marid” kelimesi geçer. (Saffat/7) Merid ve marid, kendisinden beklenen faaliyet ve semereyi gösteremeyen, cascavlak, işe yaramaz kişi demektir. Yaprakları dökülmüş ağaca emred, ekilen şeyi yeşertmeyen toprağa da merda denmesi bundandır. Şeytan iyi ve güzelden uzak düşmüş, işe yarar faaliyetleri terk etmiş olduğu için merid ve marid diye adlandırılmıştır. (Rağıp, m.r.d. mad.) İşte Yuşa da kendisinden beklenen görevi yani balığın diriliş haberini Hz. Musa’ya vermeyerek unuttuğundan nefsinin bu sıfatını Şeytan adıyla ifade etmiştir.

c) Genelde bütün insanlar olmak üzere özelde şeytanların en çok düşman oldukları varlık peygamberlerdir. Çünkü onlar hem Allah tarafından seçilmiş, hem de Yaratıcı Kudret’e ait en üst bilgiden nasiplenmiş insanlardır. Şeytanlar bu yüce bilginin insanlık dünyasına yansımaması için peygamberlere inen vahye musallat olmuş, hatta daha da ileri giderek peygamberlerin okudukları vahy ürünlerine bir şeyler katma gayreti göstermişlerdir. şeytanların bu tasallutu küçümsenmeyecek türden olmalı ki, Allah, Son Peygamber’e şu emri vermiştir: “De ki, Rabb'im, şeytanların vesvese ve aldatmalarından sana sığınırım. Onların huzurumda bulunmalarından sana sığınırım Rabb'im” (Mü'minun/97-98).

Kur’an, göklerin, melekler ve üst planlarca vücut verilen sözleri çalıp aşırmak peşinde olan şeytanlara karşı korunduğunu beyan ediyor. Bu gerçek şu ayetlerle anlatılmaktadır:


“Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlar için taşlamalar yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık” ( Mülk/5).



“Şu bir gerçek ki, biz yere en yakın gök planını bir süs ve hayra uzak düşmüş inatçı şeytanlara karşı bir koruma olarak, yıldızlarla donattık. O şeytanlar melekler topluluğunu dinleyemezler, her yönden kovulup atılırlar, uzaklaştırılırlar. Ve onlar için sürekli azap vardır. Onların melekler topluluğundan dinlemeleri, bazılarının bir çalıp kapması kadar ki, onu da hemen yakıcı yıldız takip eder” (Saffat/6-10).



İşte Şeytan'ın bu fonksiyonlarını da göz önüne aldığımızda, peygamberler içinde önemli bir işleve sahip olan Hz. Musa’nın daha üst bir bilgiye ulaşmaması, bu bilgiyi insanlığa sunmaması için Şeytan'ın neden bu denli gayret gösterdiğini daha yakından anlarız.


Kasım 09, 2010, 10:07:49 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Şeytan,koyunun önüne "Et"koyarmış;gerisi,koyunun bileceği iş...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Kasım 09, 2010, 10:09:59 öö
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

sn ceycet

güzel bir söz ile başlığı tamamlamış oldunuz. haklısınız.

saygılarımla,


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
5 Yanıt
5562 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2011, 01:36:57 ös
Gönderen: smyrnali
0 Yanıt
5076 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 01:34:29 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2614 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 01:40:58 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2407 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 01:46:46 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
5411 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:04:24 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2538 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:05:14 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2915 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:06:08 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2963 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:38:15 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3603 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:39:04 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3529 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:08:11 ös
Gönderen: lucifer