bu uzun ancak gerekli izahattan sonra, sn. paragon'un örneklediği dönemlerdeki düşüncesinin "devlet aklı" düşüncesi olduğunu belirtmek isterim. Zaten "devlet aklı", demokratik bir meşruiyet ilkesi olarak hukuk devleti (yani H.d.=yasallık+meşruluk formulizasyonunun) gerçekleşmesinin ve/veya devam etmesinin önündeki en bbüyük engeldir. Çünkü egemen güç-bürokrasi vs.- elindeki imkanları bir kenara elinin tersiyle itip bırakmak istemez. Bu noktada işte "devlet aklı" düşüncesine sığınılır.
işte bu noktadan sonra artık ortada hukuk değil yasa vardır. ve "HD= yasallık" olarak kabul edilir ve Hobbes'çu bir yaklaşımla "güvenliğin" koruyucu olarak devletin yapıp ettiklerine, (madem ki soyut, genel ilkelerle bunu yapıyor ve bir de sözleşmemiz var e devletinde "beka"sı tartışmasız), karşı çıkmamak, itaat etmek yükümlülüğü ile mesul olunur. Çünkü devlet, güvenlik için yani yurttaşının yaşaması için gereğini "aklınca" yapmaktadır. Bunun bir sonraki ve en tehlikeli aşaması ise nazi uygulamasında ortaya çıkmıştır. HD= Yasallık-meşruluk formülünde özetlediğimiz üzere, artık yasal olmak yeterlidir ve hatta bu yasal olandan meşruluğu çıkartırsınız ortaya baskıcı, faşist bir düşünce ürünü çıkar. sonra siz "vatanperverlik yasa"ları çıkartır, özgürlüğü olabildiğince yok edersiniz. veya "12 eylül yasaları"yla asmayıp da besleyelim mi dersiniz milyonlarca insanı "güvenlik"(!) gerekçesiyle fişler, onbinlerce insanı işinden gücünden eder, işkenceden geçirir, mahkeme karşısında yıllar sonra çıkartır ama bu sırada tutukluluğunu devam ettirir ve on yıl sonra beraatine karar verebilirsiniz. böylece hukuku yıpratmanın ötesinde hukuku imha edebilirsiniz.
ancak "magna carta libertatum hükümleriyle bir savaş idare edilemez". olağanüstü dönemlerde hak ve özgürlükler aleyhinde uygulamalar otorite lehine yoğunlaşabilir. Özgürlük sarkacına göre olağanüstü hallerde devlet istisnalara başvurarak, hukukun üstünlüğünü ıskalar ve hukuk devletinden, devletin hukukuna bir kayma olur. Olağanüstü hallerdeki bu kayma insan haklarının ve özgürlüklerinin en çok ihlal edildiği ve üstelik meşrulaştırıldığı zamanlardır. Ancak şu akıldan çıkmamalıdır ki "olağanüstü dönemler" de hukukun düzenlemesi içindedir. Olağanüstü dönemler de hukuk tarafından düzenlenmiştir. Eğer bu dönemlerde onun dışına çıkarsanız artık bu olağanüstü dönem olarak adlandırılamaz. bu olsa olsa "hukuksuzluk dönemi" olur.
----
biraz soyut açıklamalar olmuş olabilir. ama tartışma evrildikçe bu açıklamalarrın daha rahat anlaşılabileceği bir zemin sizlerin de yardımıyla oluşur diye düşünüyorum.
en kalbi sevgilerim ve en derin saygılarımla...