Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Genel Bilim - İlim => Konuyu başlatan: ADAM - Haziran 04, 2014, 08:45:24 öö

Başlık: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 04, 2014, 08:45:24 öö



Masonlukta bilime çok önem verildiğini hatta bilimin localardaki çalışmaların ilk dayanağı sayıldığını biliyoruz.

Biliyoruz da… Bu bilgi bizi neyi bilmeye götürüyor? Bunu bilmekle Masonluğun tutumunu anlayabiliyor muyuz? Bunu değerlendirebiliyor muyuz? Önemli olan bunları yapabilmek…

Bunun için de sanırım “bilim” derken neden söz edildiğini bilmeliyiz.

Soru belli: Bilim nedir?

Bunu başka paralel sorular izler: Bilim ile “ilim” aynı şey midir? Değilseler aralarındaki fark nedir? Faklıysalar Masonlukta öngörülen hangisidir?

Bilim’in Fransızca ve İngilizcedeki karşılığı “Science” olarak veriliyor. Tersine bakarsak, onun Türkçedeki karşılığı “Fen” oluyor. Şu halde Bili = Fen diyebilir miyiz? Yoksa burada bir yanılgı mı oluyor? Yanılgı oluyorsa neden?

Şimdi ben tüm bu sorulara kendimce yanıt verebilirim. Ancak buna Forum üyelerinin paylaşımıyla yanıt bulmaya çalışmak çok daha güzel olacak.

Belki bu konu bu Forumda daha önce de işlenmiştir ama şimdi bir kez daha ve biraz farklı bir tutumla…

Şu halde şimdi sıra bu başlığa katkıda bulunmak isteyen, bilgilerini paylaşacak olanlarda.



Forum üyelerine önemli hatırlatma: Lütfen konuyu saptırmayınız. Görüşlerinizi belirtmeden önce bilgi edininiz. Sırf bir şey yazmış olmak için yazmayınız. Uyuşmazlık durumunda konuyu kişiselleştirerek itişmelere girişmeyiniz. Olaildiğince, bireysel hitaplarda bulunmyıp herkese hitaben yazınız. Öyle iletiler, uyarıda bulunulmaksızın bu başlık altındaki paylaşım ve anlatımlardan çıkarılacak, boşuna yazılmış olacaktır.

Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 04, 2014, 09:51:30 öö
Öyle bir konu başlığı açılmış ki, şu anda elimde yetiştirmem gereken bir rapor olduğu halde, ilk iş olarak bu konuda iki kelam etmeden duramam.

"Bilim Nedir?" sorusuna yanıt verebilmek için önce "Bilgi Nedir?" sorusuna yanıt verilmesi daha iyi olur. Çünkü Bilim'in ne olduğuna ancak Bilgi tarifinden yola çıkarak ulaşabiliriz.

Bilgi, insan zihninin çalışması sonucu ortaya çıkan düşünsel ürün ve bu ürün ile ilgili ilke ve olgulara dönük olarak kişinin veriye yönelttiği anlamdır. Bir başka ifadeye göre ise bilen ve bilinen arasındaki ilişkidir. Bilgiyi üç ana sınıflandırma altında toplayabiliriz:

1. Ham Bilgi: Duyu organları, sezi ve dış gözlem ile elde edilen bilgidir.

2. Bilimsel Bilgi: (a) Toplum içerisinde bilimsel yöntemlere dayalı gözlem / araştırma / test / deneme-yanılma ile elde edilen bilgi, (b) laboratuvar ortamında deney sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu ulaşılan bilgi, (c) düşünsel olarak ulaşılan bilgi (matematik, geometri, fizik, vb.) olarak üç alt sınıf altında toplanabilir.

3. Felsefi Bilgi: Birbirinden bağımsız gibi görünen bilimsel bilgiler arasında neden sonuç ilişkilerinin kurularak evrensel bir bütün oluşturulmasıdır.

Peki tüm bu tanımlar dikkate alındığında Bilim nedir o halde?

Francis Bacon, Bilim'i "İnsanın doğa üzerinde bir imparatorluk kurmasıdır" şeklinde ifade etmiştir. Bilim insanlığın bilgi stokuna eklenen, bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş bilgilerle bu yoldaki her türlü çabalardır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Bilim ile yukarıda tanımı yapılan Bilimsel Bilgi aynı şey değildir. Günümüzde bilimsel Bilgi'nin "Bilim" olarak nitelenebilmesi için bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması gereklidir.

Bilim'in tarifini sadece Fen'e indirgemek doğru olmaz. Çünkü Bilim denildiğinde akla Doğa Bilimleri, Temel Bilimler, Sosyal Bilimler ve Felsefi Bilimler ve bunların birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan yeni bilimsel bilgiler gelmelidir. Eğer Bilim'i salt Fen'e indirgersek, Sosyal Bilimler ve Felsefi Bilimleri elimizin tersiyle itmiş oluruz.

Bilim'in tarihte izlediği yol ve gelişimine bakarsak da şöyle bir tabloyla karşılaşırız:

Ampirik Bilim: İlk çağlardan 17. yy’a kadar.

Teorik Bilim: 1600 – 1950 yılları arasında deneyleri yönlendiren matematiksel tahminler.

Hesaba Dayalı Bilim: 1950 – 1990 yılları arası, problemlerin çözümü için bilgisayar ile matematiksel simülasyon modellerinin ve kantitatif analizlerin yapılması.

Veri Bilimi: 1990 – Devam, çok büyük miktarlardaki verinin toplanması, saklanması, analiz edilmesi.

Mademki Bilgi'den yola çıkarak Bilim'i tanımladık, Bilim'den yola çıkarak tanımlayabileceğimiz bir şey daha var: TEKNOLOJİ... Çünkü günümüzde Bilim ve Teknoloji birbirinden ayrılmaz bir ikilidir. Günümüzde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve bunlara dair göstergeler, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Makroekonomik modellemelerinde bilim ve teknolojiyi içselleştiren ülkeler her bakımdan uygar olma yolunda ilerlerken, bunu yapmayan ülkeler geri kalmakta ve diğerlerine muhtaç bir yaşam sürmektedirler. Fakat Teknoloji bu konu başlığını ilgilendirmediği için şimdilik burada keselim.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Dor - Haziran 04, 2014, 10:50:13 öö
Bilimin ne oldugunu anlayabilmek için öncelikle bilginin kaynağına ulaşmamız gerekir .
Kavramların ne oldugunu anlayabilmek için de  ait oldukları bölümleri karıştırmamak gerekir .

Bu değerli ve zevkli konuda tasnif hatası olmaması adına felsefi bilginin tanımını iyi bilmek  şarttır   .
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: NOSAM33 - Haziran 04, 2014, 01:46:17 ös
ilim su an bilinenleri ogrenmek; bilim ise arastirmak, yeni seyler bulmaktir.

okullarda ogretmenler ogrencilere ilim ogretir, universitelerde ise profesorler bilim ile ugrasir.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Waldow - Haziran 04, 2014, 03:51:41 ös
Bence Bilim !

Bilim, pozitif ve sosyal olarak iki ana bölümden oluşan bilgiler bütününün düşünsel veya deneysel yolla tatbik edilmesidir. Ortada bir eylem vardır.
Bilgi ise bunun ham maddesidir. Bilginin işlenme sürecine de bilim diyebiliriz.

Bilim de asıl olan doğmatik olmamak ve yeniliklere, değişime açık olmaktır. Bilim yanlışlanabilir olandır.

Sn. Spock ise ''Francis Bacon, Bilim'i "İnsanın doğa üzerinde bir imparatorluk kurmasıdır" şeklinde ifade etmiştir.'' şeklinde bir örnek vermiş yazısında. Bunu okuyunca dehşete düştüm diyebilirim. Böyle bir söz edildiğini bilmiyordum. Ne yazık ki geçmişte insanlar bu şekilde düşündüğü için şuan dünya bu halde. Dünyanın dengesini bozmamızın sebebi işte tam bu düşünce sistemidir.

Halbuki insan bilimi Dünya'yı anlamaya çalışmak ve Dünya ile ahenk içinde nasıl yaşarım diye yapmalıydı. Bu konuda insanlık sınıfta kaldı diyebilirim.

Bence İlim !

İlim bir bilgiyi sorgulamadan kesin bir şekilde kabullenmektir. İlim denilince benim aklıma direk dini inançlar geliyor. Kesin olarak bilinen, yanlışlanmaz olarak görülen bilgiyi bilmedir.

Saygılar.


Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: asimov - Haziran 04, 2014, 06:43:19 ös
Bu konu şu an  benim okuduğum bir kitapla bağlantılı. O nedenle bir kaç sözde ben söyleyeyim istedim Ancak üzülerek görüyorumki konu yine çoğu konuda olduğu gibi amacından sapmakta.

Böyle teknik konular "bana göre", "zannetmekle", "kanaatimce" gibi tamamen bilgi içermeyen anlatımlarla açıklanamaz.

Bir soru sorulmuş: "Bilim Nedir?" ancak soruyu soran Sayın ADAM "bilgi edininizi", "yazmak için yazmayın", "kişiselleştirmeyin" diye de not düşmüş. Dolayısıyla böyle bir soruya biraz da bilim felsefesi ve bilim tarihi açısından yanıt vermek gerekli.

Sayın Spock uzunca yazısında "bilgi"den bahsetmiş. Bazı eklemeler yapmak gerekebilir ve evet bilim ve bilgi ayrılmaz bir ikilidir. Bilim nedir sorusuna yanıt verilirken "bilgi nedir?"  sorusuna da yanıt aramak gerekir ancak ben bilgi üzerine burada birşey yazmayacağım. Forumun bazı yerlerinde bununla ilgili konu başlıkları açılmıştı. İsteyen oradan bakabilir. Ben konuyu asal ekseninden saptırmak istemiyorum.



Bilimin ne olduğu konusu aslında doğa felsefesinin başladığı (Thales) MÖ 600'den günümüze kadar tartışılagelmiştir. Ancak günümüzde neyin bilim (bilimsel) neyin bilimsel olamayacağını konusunda en gerçekçi yorumunu yüzyılın en büyük bilim felsefecisi olan Karl Popper(1902-1994) bize sunar. Kısaca bu "yanlışlanabilirlik" olarak açıklanabilir.

Bilim en basit anlatımıyla: "İfadeleri gözleme(tabiki deneye) dayanilarak çürütülebilen uğraşıların toplamından ibarettir"(Celal Şengör)

Yani siz bir bilgiyi, kuramı veya teoriyi gözlemsel, deneysel veya matematiksel olarak yanlışlayabiliyorsanız, bu yaptığınız iş bilimdir. Yanlışlanamayan, yanlışlanma olasılığı olmayan (bazı teoriler ne yazık ki yanlışlanamaz), mutlak doğru (dogmatik) olan bilimsel değildir. Bilimde bir kuram doğrulanmaya değil aslında yanlışlanmaya çalışılır. Dolayısıyla kuram veya teori yanlışlandığı an çöplüğe atılır. Burada ne anlatmak istediğimi özellikle bilim tarihi ile uğraşan, okuyan üyeler daha iyi anlayacaktır.

O zaman size Karl Popper'den biraz daha bahsedeyim.

Popper bu görüşlerini 1900 yılların ilk çeyreğinde o zaman en popüler olan dört teoriyi inceleyerek ortaya koymuştur.

Marx'ın "Sosyo-ekonomik teorisi"
Freud'un "Psikanaliz"teorisi
Adler'in "Aşağılık Kompleksi" teorisi
Einstein'ın "Görelilik"teorisi...

Popper şu sonuca ulaşmıştır. İlk üç teori çürütülebilmek için kendilerini ortaya atanlar tarafından bir "kriter" ortaya konulmamıştır. Bu teoriler hemem hemen her gözlemi açıklamaya elverişlidir. Ancak Einstein'in Rölativite teorisini açıklarken olası gözlemleri ortaya koyarak Rölativite teorisinin nasıl çürütüleceğini açıklamıştır. 1905  yılından günümüze kadar defalarca teori ile gözlem birbirine uyumlu çıkmıştır. Ama çıkmadığı an onu tarihin çöplüğüne atacağız.

Yani kuramlar ve teoriler çürütülebilmelidir. Çok geniş bir kavramsal çatı içeren, hemen hemen bütün sosyal, ekonomik, toplumsal, siyasal olaylarla bağlantılı bir teori hangi yönüyle çürütülebilir. Ortaya atan kişi bunu açıkça belirtmelidir.(Deney-gözlem)

Fen bilimleri bu açıklamalara daha uygun iken, sosyal bilimsel biraz problemlidir. İşte forumda bile bazen sosyal bilimlerin ne kadar objektif, bilimsel olduğu tartışılıyor. Tarih bir bilim midir? diye sorulabiliyor.

Anlatmak istediğim tarzda üretilen kuramlar veya  teoriler aslında kendilerini çürütmelerine zemin hazırlayarak bilimsel bilginin çok hızlı bir şekilde gelişmesine neden olmuştur.



Ben "Bilim Nedir?" sorusuna bu şekilde kısa bir yanıt verdim. Elbette bilim tarihi boyunca bilimsel düşüncenin gelişimi, bazen kesintiye uğrasa da  devam edecek.




NOT:

Bilim tarihine meraklı olanlar, olağanüstü bilgi birikimi ile, yerbilimleri, evrim, haritacılık, bilimfelsefesi, eğitim vb konularda sayısız yazısı bulunan Calal Şengör'ü okumalıdır. Gerçi bu adam Türkiye'ye üç beden büyük gelmekle birlikte son derece akıcı anlatımıyla, popüler bilim kültürüne (bilenler-takip edenler için) olağanüstü katkı yapmıştır.

Celal Şengör'ün olağanüstü bir kişisel kütüphanesinin olduğunu ve yazılarını çoğunlukla birincil kaynak kullanarak (çeviri değil)  yazdığını hatırlatayım.

İlgilenenler yeni çıkan kitabını önerebilirim.
A.M.CELAL ŞENGÖR"BİLGİYLE SOHBET" Popüler Bilim Yazıları Türkiye İş Bankası Kültür Yay.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/70161/Cel_l_Sengor_den__Bilgiyle_Sohbet__Populer_Bilim_Yazilari_.html# (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/70161/Cel_l_Sengor_den__Bilgiyle_Sohbet__Populer_Bilim_Yazilari_.html#)




Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: resurrected - Haziran 05, 2014, 01:49:17 öö
Ben bu çok önemli konuda tartışabilmemiz açısından ışık tutacağına inandığım bir makalenin linkini paylaşmak istiyorum izninizle: http://www.halukakcam.com/B6/Notes/Bilim2004.htm (http://www.halukakcam.com/B6/Notes/Bilim2004.htm)
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 05, 2014, 08:14:09 öö
Çok güzel katkılar oldu. Bana ekleyecek pek az şey kaldı. İşte bu forumda konular böyle işlenmeli.

Ancak, harici kaynaklardan link vermekle yetinmekle kalınmamalı diye düşünüyorum. Özellikle Sayın resurrected tarafından verilmiş olan çalışma gerçekkten çok güzel. Fakat dışarıda kalan bir metin. Şayet o metin bu forumdaki çalışmanın bir parçası ise, izni ve onayı çerçevesinde dışarıda bırakılmayıp, buraya kopyalanmalı. Çünkü o site kapanırsa, bu katkı da yok olur. Bir de üzerinde değerlendirme yapılmalı çünkü çok geniş kapsamlı bir çalışma. İçinden "Bilim nedir?" sorusunun özet yanıtını çıkarmak için hayli uğraşmak gerekiyor.

Sayın asimov'in katkısı da bir bakıma öyle. Çok değerli bir paylaşım. Ancak bir de şöyle özet sonucunu bir alabilsek...

Sayın Sqock ise, bu başlığa ilk katkıda bulunan üyemiz olmakla birlikte, aktarmayı öngördüklerini büyük bir telaş içinde yazıvermiş; daha doğrusu yazamamış. Ondan, daha rahat olduğu bir aşamada, bilgi ve birikimini genişleterek iletmesini bekliyoruz.

Sayın Waldow, Francis Bacon'un o deyişi üzerine dehşete düşmüş. Acaba neden? Kendisi bir neden belirtmiş ama o bakımdan da nasıl diye sormak gerek. Francis Bacon yabana atılamaz. Bilimsel yöntemin yaratıcısı olarak bile nitelenir. Çağımızdaki Masonluğun temel ritüelik kapsamının oluşumunda, -yaşam döneminin yüz yıl kadar önce oluşuna karşın- olağanüstü önemli bir etkisi vardır. Sayın Waldow, bunu da göz önüne alarak acaba nasıl bir açıklama getirir? Yoksa Francis Bacon konusu içen bir sbaşka başlık mı açalım?

Bir de Sayın NOSAM33 ve Sayın Waldow, -ülkemizde çok insanın yapmakta olduğu üzere- "ilim" ve "bilim" diye iki sözcüğün tanımlarının birbirinden belirttikleri şekilde farklı olduğu konusu üzerinde acaba diretiyorlar mı? Acaba sadece bu konu üzerinde de ayrı bir başlık açılması mı gerekir?

Sayın Dor'un ise dediğinin tersini yapabiliriz. Gerçi "bilgi" konusu da bu forumda daha önce ayrıntılı bir şekilde işlenmişti ama şayet "Bilim nedir?" sorusunun yanıtını ararken, diğer katılımcıların ilettikleri kaynaklarda da değinilmiş olduğu üzere "bilgi" den de söz etmek hatta bilim felsefesine girilmesi
gerekiyorsa, işin o yönünü açık bırakıp yani bilgi ve felsefesini biliyormuşuz gibi davranıp, bütünlenmesini sonra yaparak, dönüp bilime bağlayabiliriz. (Bu çok uzun ve dallı budaklı bir çalışma olabilir ama bu foruma yakışır.)


 
 
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: karahan - Haziran 05, 2014, 03:52:13 ös
Sn.Asimov'un yazısından alıntı ile!

Yani siz bir bilgiyi, kuramı veya teoriyi gözlemsel, deneysel veya matematiksel olarak yanlışlayabiliyorsanız, bu yaptığınız iş bilimdir. Yanlışlanamayan, yanlışlanma olasılığı olmayan (bazı teoriler ne yazık ki yanlışlanamaz), mutlak doğru (dogmatik) olan bilimsel değildir.

Bu anlatımda şumu denmek isteniyor her görüşün,tezxin kuramın muhakkak yanlışlanabiliyor olması lazım,doğru ise anladığım bu illaki yanlış olduğunu ispatlayacağız doğrumudur?
Bir bilginin yanlış olduğunu ispatlamak ise amaç onun yanlış olduğunumu ortaya çıkarmış olacağız? ozaman o yanlış bulduğumuz bilgide doğrumu olacak.Bir kesin doğruya dogma diyoruz lakin yanlışlanabilir bir kurama bilim diyoruz,fakir kafam pek almadı idare edin.Ben hayatım boyunca doğrular ile mücadele ettim onu bulmak içinde yanlışların peşinden gittim,bu söyleme göre ben hayatı hep terstenmi yaşamış oldum.Tabi ironi yaptım kendimce lakin aklım bu söze pek ihtiyatlı yaklaşmıyor.Celal şengör'ün kimliği ve sdöyledikleri birçoklarının ilgisini çekebilir hatta hoşuna gidebilir lakin verilen linkte okuduklarım ve daha öncedende takip ettiğim celal hocanın ayakları pek yere basmıyor.Hayata ve içindekilere özellikle dine bakışı kutuplu ve tek yönden bakıyor,bakış açısı kendine ve kendi inancını paylaşanların hoşlanacağı şeyleri söylüyor.Din ile arasının iyi olmadığını ve dine sadece dogmatik bir olgu gözü ile bakması ve tolerans dahi göstermeye yanaşmaması celal hocanında ölçü biriminde o tolerans olduğunu gösterir.Bir ağacın yaprağının rengi yeşildir bu bilimsel bir gerçektir aynı zamandada toplumun her kesiminin hem fikir olduğu bir gerçektir hatta celal hocanın bile ne yani şimdi celal hocanın kafasına göre yaprak yeşil olduğu için bilimsel olarak yanlışlanamıyor ise doğru olduğundan dogmatikmidir diyeceğiz?Gözlerimin rengi ela bilim bunu yanlışlayamıyor ise doğru kabul ediliyor ise buna dogmamı diyeceğiz.Yanlışlanabilir ise bilimdir yanlışlanamaz ise dogmadır.Bilim yanlışlar ile uğraşır sonucunu çıkaralım buradan ozaman doğrunun önemi nedir?

karahan
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 05, 2014, 04:14:22 ös
Bilim aslen bireylerce kendi kurdukları küçük bir atelyede, hatta bireylerin evlerinde bile yapılabilir. Fakat bunun kime ne yararı olur? Önemli olan toplumsal fayda değil midir?

Bir önceki mesajımda şunu söylemiştim: Günümüzde bilimsel bilginin "Bilim" olarak nitelenebilmesi için bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması gereklidir. Ama bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olmak bile, o bilimsel çalışmanın tam anlamıyla "Bilim" olarak tanımlanmasına yol açmayabilir. Örneğin her branştan bilim insanları Science Citation Index'e kayıtlı uluslararası prestijli dergilerde makaleler yayımlamaktadırlar. Bu makaleler birer bilimsel çalışmanın ürünüdür. Bilimsel yöntemler izlenerek içerik oluşturulur. Gerekiyorsa tasarım, gerçekleştirim ve test çalışmaları yapılır. Belli sonuçlar elde edilir ve bu sonuçlar bilimsel oldukları dünya otoritelerince kabul edilmiş dergilerde yayımlanır. Yayımlanmadan önce de en az üç kişiden oluşan bilim insanı hakemler tarafından değerlendirilirler ve zayıf bulunurlarsa reddedilirler.

Tüm bu çalışmaların bilimsel içerikli Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti olduğu aşikardır. Ama gerçekten "Yenilikçi" midir? Hani diyoruz ya, Mason olmak başka, "Mason" olmak bambaşka. Onun gibi.

Bilimsel bir Ar-Ge çalışmasının ürünü, ancak üretim ve kullanıma aktarılırsa teknolojik ilerleme sağlanabilir. Kullanımı yaygınlaşmayan bilimsel Ar-Ge çalışmaları adeta tozlu raflarda ömürlerini doldururlar. İşte bilimsel çalışma ürününün üretim ve kullanıma aktarılmasına, dolayısıyla TOPLUM İÇİN BİR KATMA DEĞER YARATMASINA, kısaca inovasyon (yenilikçilik) diyoruz.

Yenilikçilik İktisadı'nın babası sayılabilecek olan Joseph Schumpeter; bir tekniğin ve/veya sosyal bir icadın ekonomiye (üretime) başarıyla uygulanmasını "Yenilikçilik" olarak tarif etmiştir. Modern iktisatçılardan Edward F. Denison, bilginin ilerlemesi ve üretime uygulanmasının faydalarından bahsetmiş ve bunu kantitatif olarak ölçmüştür.

Bireysel bilimsel çalışma sonuçlarının birer "Inovasyon"a dönüşememesine dair en iyi örnek "bireysel mucitler"dir. Örneğin Leonardo da Vinci'nin onlarca çalışması sadece prototip aşamasında kaldığından, toplumsal katma değer yaratamamış, bu nedenle de birer inovasyona dönüşmemiş ve birer Ar-Ge faaliyeti olarak kalmıştır.

Gerçek bilim insanlık için bir ilerleme sağlamalıdır. O halde bilimsel Ar-Ge çalışmasının gerçekten topluma yararlı olabilmesi için geçmesi gereken evreleri özetlersek:

1. Bilgi stokunu artırmak amacıyla sistematik temelde yapılan yaratıcı çalışmalardan oluşması.

2. Bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması.

3. Yenilikçi (innovatif) olması: Toplumsal katma değer yaratması, bir başka ifadeyle kullanımının toplumda yaygınlaştırılmış olması ve olumlu sonuçlarının gözlenmiş olması.

4. Şart olmamakla beraber, elde edilen sonuçların başka sektörlerde de yeni bilimsel/teknolojik atılım ve yeniliklere yol açması. Bu, Sn. Asimov'un ifade etmiş olduğu gibi eski bazı teorilerin çürütülmesi ve yerlerine yenilerinin gelmesi şeklinde olabileceği gibi, eskiden var olanın üzerine ekleme yapılarak daha da ileriye götürülmesi, yeni versiyonların oluşturulması şeklinde de gerçekleşebilir.

Bilimsel çalışmaların bir ülkenin kalkınmasındaki rolünü anlayabilmek için salt bilimsel çalışmaların bir değerlendirmesinin yapılması yeterli değildir. Aşağıdaki şartların hepsinin birden gerçekleşmesi gerekir... Bilim-Teknoloji-Yenilik birbirinden ayrılmaz bir üçlüdür.

BİLİM POLİTİKASI:
Bilimsel faaliyetlerin artırılması
Bilim insanı ve araştırıcılar yetiştirilmesi
Makale ve atıf sayısında artış olması
Doktoralı araştırıcı sayısında artış olması

TEKNOLOJİ POLİTİKASI:
Teknoloji stokuna katkılarda artış olması
İcat sayısında artış olması
Patent sayısında artış olması

YENİLİK POLİTİKASI:
Başarıyla uygulanan icat ve tasarımların ekonomik göstergeler açısından değerlendirilmesi ve bu değerlendirmelerin olumlu yönde bir ilerleyişi göstermesi.

OECD, Bilim ve Teknoloji Göstergeleri olarak bazı indikatörler belirlemiştir ve bunları her yıl güncelleyerek OECD ülkeleri için yayımlamaktadır. Bir OECD üyesi olan ülkemizin şu anda bulunduğu nokta ne yazık ki pek iç açıcı değildir. OECD'nin rakamsal Bilim ve Teknoloji Göstergeleri şunlardır ve Türkiye ne yazık ki bu göstergelerin her birinde sürekli olarak en son sıralarda yer almaktadır.

- Ar-Ge Yoğunluğu
- 1000 kişilik istihdam içinde araştırıcı sayısı
- Bilimsel ve Teknik Yayın Sayısı
- Doktora alanlar / Kendi yaş gruplarındaki mezunlar
- Bilgisayar Alanındaki Öğrencilerin Oranı
- Gayrisafi Yurtiçi Ar-Ge Harcamaları
- Triadik Patent Sayıları
- Teknolojik Ödemeler Dengesi
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 05, 2014, 04:42:38 ös
Yukarıda anlattıklarımı bugün düşen yeni bir haberi kullanarak açıklamaya çalışayım:

http://www.sciencealert.com.au/news/20140506-25621.html (http://www.sciencealert.com.au/news/20140506-25621.html)

Fareler üzerinde yapılan denemeler, nanokabarcıkların kanser hücrelerini patlatarak yok ettiğini göstermiş. Patlatamadıkları bazı kanser hücrelerini ise zayıf hale getiriyorlarmış ve böylece klasik kemoterapi ile bu hücrelerden kurtulmak daha kolay oluyormuş.

Bu yapılan bilimsel bir çalışmadır. Sanırım buna kimse itiraz edemez. Üstelik epeyce prestijli bir dergi olan Nature Medicine'da yayımlanmıştır.

Fakat Yenilikçi sayılması için geçmesi gereken bazı safhalar bulunmaktadır. Bunlar:

1. Deneylerin insan denekler üzerinde de yapılması ve olumlu sonuçlar vermesi
2. Bu sonuçların tekrar makale olarak yayımlanması
3. Büyük ölçekli insan deneylerinin başlatılması ve birkaç yıl boyunca devam ettirilmesi
4. Bu deneylerden de olumlu sonuçlar alınması
5. Bu sonuçların da makaleler olarak yayımlanması
6. Yönteme patent alınması
7. Yöntemin FDA onayından geçmesi
8. Yöntemin klinik kullanımının başlaması ve rutin tedavi olarak kullanılması
9. Toplumda yüksek tedavi başarısının yakalanması.

İşte bu 9 adım da tamamlandığında, bu bilimsel çalışma gerçekten Bilim Ürünü Yenilikçilik haline dönüşecektir.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: asimov - Haziran 05, 2014, 05:55:27 ös
Sayın Karahan polemiği seviyor. Ama polemikler bizi doğruya ulaştırmaz.
Bilim Nedir sorusunun tek bir yanıtı olamayacağı gibi ben bu soruya farklı kaynaklardan ve kişilerden elbette alıntılar yaparak yanıt verebilirim.

Ancak Sayın Karahan'ın bütün içtenliğiyle anlamadığını söylediği  bilimsel teorilerin yanlışlanabilirliği ilkesini bir sonraki yazımda biraz daha açarak örnekler vererek açıklamak isterim.

Eğer bir tıp, jeoloji,ekonomi vb alanlarda eğitim gördüyseniz bu alanlara ait bilimsel teoriler üzerinde örnekler verebilirsiniz. Celal Şengör örneğini vermemim nedeni Türkiye'de bilim üzerine yazılar yazan ender kişilerden olmasıdır. Aldığımız eğitimlerin ve derslerin bir kısmı ortak olduğu için ben kendisinin yerbilimleri alanında çalışmalarını biliyorum. Dünya'da jeoloji alanında uluslararası ölçekte atıfta bulunulan bir kaç Türk jeoloğundan birisidir. O'nu sadece telavizyondaki tartışma progamlarından tanıyorsanız eğer o kişinin bir eksikliğidir.  Ayrıca konumuz Celal Şengör değil onu bir kenara bırakalım.

Bir sonraki yazımda önceki yazdıklarıma biraz daha açıklık getirmeye çalışacağım.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: resurrected - Haziran 05, 2014, 08:07:43 ös
Ben bu çok önemli konuda tartışabilmemiz açısından ışık tutacağına inandığım bir makalenin linkini paylaşmak istiyorum izninizle: [url]http://www.halukakcam.com/B6/Notes/Bilim2004.htm[/url] ([url]http://www.halukakcam.com/B6/Notes/Bilim2004.htm[/url])


Linkini verdiğim makaleyi pdf haline getirerek ekliyorum. Sayın Haluk Akçam malesef artık aramızda olmadığından kendisinden izin almak mümkün değil. Ancak burada ticari bir amacımız olmadığı için ve kendi adını anarak ve orijinal linkini de vererek alıntıladığımız için etik kurallar çerçevesinde hareket etmiş oluyoruz diye düşündüm.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 06, 2014, 09:23:38 ös
Aslında şimdi söyleyeceklerim http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=14438.msg93156#msg93156 (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=14438.msg93156#msg93156) adresindeki "Türkiye'de Bilim Neden İlerlemiyor?" konu başlığına daha çok yakışırdı ama yukarıdaki mesajımda verdiğim diğer makale ile karşılaştırmalı olarak ele alınması gereken bir örnek olduğunu düşündüğümden burada yayımlamaya karar verdim:

Yukarıda kanserle ilgili bir makale linki verip, henüz toplumsal katma değer yaratmamış olmasına rağmen bu çalışmanın bilim olduğunu söylemiştim.

Alın size başka bir makale... Bu bilim midir??? PubMed linki: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23269538 (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23269538) - Springer linki: http://link.springer.com/article/10.1007%2Fs10943-012-9673-y (http://link.springer.com/article/10.1007%2Fs10943-012-9673-y)

TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı, Sağlık Bilimleri Araştırma Destek Grubu Yürütme Komitesi Sekreteri Prof. Dr. M. Kemal Irmak... Kendisi GATA'da da görev yaparmış... Hani Cem Yılmaz'ın dediği gibi... G A T A!!! Efendim bir makalesi yayımlanmış kendisinin, hem de pek muhterem Springer yayınevi tarafından... Der ki zaatimuhterem; Şizofreni hastalarında görülen sanrılar hayal falan değilmiş. Aksine bu sanrılar, şeytani (demonic) güçlerin hastaları ele geçirmesinin emareleri olabilirmiş. Demonik varlıklar tarafından kişide yaratılan duyusal görüntüler, hekimler tarafından yanlış yorumlanarak hastalara şizofrenik halüsinasyon teşhisi konuyormuş... Bu nedenle bu hastaların tedavisinde hekimler, dinî telkin yöntemini uygulayan kişilerle birlikte çalışmalılarmış...  Makalenin yayın tarihi 2014!
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 07, 2014, 12:03:26 ös

Bu başlıktaki paylaşımlar henüz sona ermedi.

Gerek Saıyın asimov gerekse Sayın Spock, başka diyecekleri olduğunu bildirdi; onları bekliyoruz.

Bu arada Sayın Waldow ve Sayın NOSAM33, ilim ile bilim sözcükleri arasındaki fark bakımından açıklama yapacaklarsa, onları da bekliyoruz. Aynı görüşte olan başka üyelerimiz de bu açıklamaya katılabilir.

Ayrıca, bilimin ne olduğu konusunda katkıda bulunacak diğer üyelerimizin de paylaşımlarını bekleriz.

Bunlardan sonra sıra, konu başlığımızın Masonluk ile bağlantısına gelecek.
 
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 07, 2014, 08:45:53 ös
Acaba Sn. ADAM'ın benim bu konu başlığı altındaki ikinci mesajımı görmemiş olma ihtimali var mıdır? Orada konuyu biraz daha açmıştım. Kısaca özetlersek:

Günümüzde Bilim, sosyal bilimler söz konusuysa, toplum içerisinde bilimsel yöntemlere dayalı gözlem / araştırma / test / deneme-yanılma ile elde edilen; fen bilimleri söz konusuysa konu neyse o konuyla ilgili ortamdaki (laboratuvar, hastanın kendisi, atölye, fabrika, arazi, vb.) deney sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu ulaşılan; teorik konular söz konusuysa sadece bir kalem-kağıdın veya kara tahtanın yeterli olduğu ve bilgi stokunu artırmak amacıyla sistematik temelde yapılan yaratıcı çalışmaların tamamına verilen addır.

Bunun üzerine de iki çok önemli, bir de daha az önemli kriter ekledik.

1. Bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması gerekir.

2. Yenilikçi (innovatif) olması: Toplumsal katma değer yaratması, bir başka ifadeyle kullanımının toplumda yaygınlaştırılmış olması ve olumlu sonuçlarının gözlenmiş olması gerekir.

3. Şart olmamakla beraber, elde edilen sonuçların başka sektörlerde de yeni bilimsel/teknolojik atılım ve yeniliklere yol açması gerekir.

Bunlar şu ana kadar söylediklerimdi. Peki şimdi bunun üzerine ne ekleyebiliriz diye bakalım. Acaba Bilim'in özelliklerine dair şu sayacaklarım geçerli midir?

- Yukarıda söylemiş olduğum değerlendirme/test/gözlem/düşünsel çalışma sonuçları arasında bir nedensellik (neden-sonuç) ilişkisi tesis etmesi ve kanıta dayalı olması (kanıta dayalı olma özelliği olmazsa ulaşılan şey ancak teori veya varsayım olur),

- Altta yatan ve/veya yardımcı faktörlerin bağlı bulundukları yasaları araştırması,

- Elde edilen sonuçların tekrar ve tekrar geçerliliklerinin sınanması ve doğrulanması.

- Her ne kadar yukarıda toplumsal katma değer yaratması üzerinde ısrarla durmuş olsam da aslında bir "olumsuzluğu" da bünyesinde barındırması (örneğin atom bombasının icadı ve Hiroşima ve Nagazaki) Not: Hoş Amerikalılara sorsanız bu tarihi olayların yine de toplumsal yararı vardı çünkü eğer atom bombası kullanılmasaydı, çok daha fazla insan ölecekti şeklinde savunma yapmaktadırlar.

- Gizemci ve dogmatik inanç sistemlerini bir çırpıda yok saymamakla beraber, zaman içinde geçersiz olduklarını kanıtlayabilmesi.

- Ulaştığı sonucun kesin ve gelecekte çürütülemez olduğunu iddia etmemesi, yani eleştiriye açık olması.

Buradan hareketle diğer forum üyelerinin yorumlarını ve daha da önemlisi verecekleri örnekleri görebilirsek, daha yararlı bir tartışma olacak.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 09, 2014, 09:02:36 öö
- Her ne kadar yukarıda toplumsal katma değer yaratması üzerinde ısrarla durmuş olsam da aslında bir "olumsuzluğu" da bünyesinde barındırması (örneğin atom bombasının icadı ve Hiroşima ve Nagazaki) Not: Hoş Amerikalılara sorsanız bu tarihi olayların yine de toplumsal yararı vardı çünkü eğer atom bombası kullanılmasaydı, çok daha fazla insan ölecekti şeklinde savunma yapmaktadırlar.

Bu husus üzerine biraz daha konuşmakta fayda var. Yapılan bir bilimsel sonucunda ortaya yıkıcı bir etkinin çıkması gerçekten Bilim'in suçu mudur? Bilimin olumsuz yanı diye bir şey gerçekten var mıdır, yok mudur?
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 09, 2014, 11:26:51 öö

Sayın Spock, bu başlığa katkılarının yanı sıra, çok önemli bir soru soruyor.

Ben bu soruyu yanıtlayabilirim.

Fakat benden önce bir başka katılımcımızın yanıtlamasını yeğlerim.

Soruyu şöyle de sorabiliriz: Bilim, olumsuz etkili ya da zararlı olabilir mi?
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: resurrected - Haziran 09, 2014, 11:45:28 öö
Ben bu soruya geleneksel bilimin biraz dışında kalabilecek bir yanıt vermeyi tercih edeceğim. Bilimsel gelişme ile elde edilen gücün insanoğluna zarar verip vermediği bir soru işareti değil, zarar verdiği zaten görülmüştür. Burada önemli olan, dünya yaşamının birçok alanında olduğu gibi, bilimsel gelişmenin kullanımı alanında da, işin dönüp dolaşıp insandaki ve toplumdaki vicdanın gelişimine gelmesidir.

İnsan vicdan gelişimi ve idrak (kavrayışa ulaşmak) amacıyla dünyaya gelir. Bunun için dünyaya gelmesi gereklidir çünkü madde ile iletişime girmesi lazımdır. Bu gerekliliğin başını ve sonunu uç noktalarda bilemiyoruz. Sadece yaşamın akışına ve yaşananların sonuçlarına bakarak böyle bir kanaatte bulunuyoruz. Bilimsel gelişmeyi insanın ne yönde kullanmayı tercih ettiği de bu vicdani gelişimin ve kavrayışa ulaşmanın bir parçasıdır. İnsan elde ettiği bilgiyi iyi ya da kötü yönde kullanarak sonuçlarını görecek ve gelişecektir.

Olumlu ve olumsuz, iyi ve kötü gibi kavramlara dair mutlak bir referans bulunamayacağını düşünerek ve konu dışına çıkmamak adına burada keseyim yazdıklarımı.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: shakespeare - Haziran 09, 2014, 01:19:16 ös


Bilim, gözlem ve deneylerle elde edilen düzenli bilgi birikimizdir. Bilmek sözcüğünden türemiş olan bilim, bilinen, bellekte iz bırakan anlamındadır. Ayrıca evrene ve evrendeki her şeye ilişkin bilgileri elde etmek amacıyla yapılan etkinlikler olarak da ifade edilebilir.

Bilimin ortaya koyduğu bilgiler, yapılan yeni çalışmalarla desteklenip olgunlaştırılabilir. Bilimsel çözümler yada uygulamalar insanlık tarihinden öncede vardı ve sonsuza kadar da var olacak gibi gözüküyor. Mühim olan insanın bu tarihsel birikimi iyi tahlil ve sentez ederek sürekli yaratıcılığı tetikleyen bilimsel düşünme metodunu geliştirebilmesidir

Sn Adam, enteresan ve güzel bir soru sormuş : Bilim, olumsuz etkili yada zararlı olabilirmi?

Ben kendi alanımla ilgili bir örnekle yorumlamak isterim
Tiyatro da bir oyun sahneye konulurken rejisörün elinde değişmez nesneler vardır; mesela ölçüsü belli çerçeve sahne, teknik olanakları belirlenmiş bina v.b. Birde nicelik özellikleri değiştirilebilir materyaller vardır; sahne ışığı, ses efektleri v.b. Sonrasında rejisörün liderliğinde oyuncu ve reji ekibi(dekor ve kostüm tasarımcısı, müzisyen) olmak üzere yaratıcı ekib var. Bu yaratıcı ekib yazarın yazmış olduğu eseri geçmişten günümüze gelen bilgi birikimleri, donanımları ve yaşamı yorumlayabilme yetileri çerçevesinde yorumlayıp sahnelerler. Bu yeni yorum, ekibin eksikliğinden yada tamamen öznel düşünme biçiminden kaynaklı yanlış, kötü hatta zararlı diyebileceğimiz formda olabilir yada tam tersinide düşünebiliriz, mevcut ekip yeni sanat akımlarını dahi başlatabilecek olağanüstü yorumlarda getirebilir.

Biraz daha kurcalayalım, [ sn. Adam kurcalamayı seviyor :)]  olağanüstü yorumlar yeni birikimlerin getirdiği yeni yorumlarla zamanla "demode" olabilir, sonrasında belirli bir zaman sonra tekrar önem kazanabilir. Sanat tarihi ve buna bağlı tiyatro tarihinde bununla ilgili bolca örnek vardır. Bu bilim tarihin de de okuduğum kadarıyla benzer hatta aynıdır.

Sonuç olarak, bilimin kendisi değilde insanlığın oluşumundan günümüze kronolojik zamana paralel, birikimleri ve tecrübeleri doğrultusunda bilime yüklemlemeleri ve bunların sonucunda ortaya çıkan değerler, gene zamana paralel değişkenlik göstererek hem zararlı hemde faydalı olabiliyor.

Sevgiler...saygılar...

Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: karahan - Haziran 09, 2014, 01:52:46 ös
Ben sn.adam'ın bu sorusunu bir alıntı yazı aktararak cevap olmasını umuyorum.Soruyu aslında birazda değiştirerek genişletmek istiyorum.İnsanoğlu hangi zaman diliminde daha mutlu idi? bilimin gelişmediği dönemdemi ?yoksa bilimin herşeyi hallettiği şu anki zaman dilimindemi? herkesin ve hepimizin elbet verecek cevabımız var,her ne kadar bilimin ve teknolojinin geldiği şu son nokta insanoğlunun hayatını kolaylaştırdığını iddia etsede(ben çok inanmıyorum)aslında o kolaylık insanları daha fazla tembelliğe itmiştir.İnsanoğlu toprağı unutmuştur,hayvanı ve ondan faydalanmayı unutmuştur gibi bir sürür yerinde örnek verebiliriz.Ben sözü uzatmadan alıntımın önce linkini sonrada yazının tamamını vereceğim.Umarım sn.adam'ın sorusuna iyi bir mecra olur gidişatı.

karahan
http://www.risalehaber.com/bilimin-bilimselliginin-eksik-yanlis-ve-zararlari-16074yy.htm (http://www.risalehaber.com/bilimin-bilimselliginin-eksik-yanlis-ve-zararlari-16074yy.htm)

Soru şu: "Bilimsel Bilim'in felsefesini, varlık ve bilgi  anlayışını (ontoloji ve epistomolojisini) ve buradan kaynaklanan metafizik inanç ve hurafelerini kabul etmiyorsun ama 'Bilimselliği'ne, yani eşyayı incelerken kullandığı Bilimsel Yöntem ve Kriterlerine niye karşısın? Bilim'in ateist - materyalist felsefesini ve diğer yanlış ve eksiklerini alma tamam ama Bilimsel Yöntemini al!"

Cevap: Amerika'ya tekrar keşfetmeye gerek yok; Bilim'in şu ana kadar elde ettiği gözlem - deney - ölçüm sonuçlarını ve bunun teknolojiye uyarlanmasını alırız, fakat Bilimsellik Kriterleri ve Bilimsel Yöntemlerine ihtiyacımız yok, almayız. Çünkü eksik ve yanlışları var; çünkü bu Bilimsel Yöntem ve Kriterleri de, batıl felsefe ve paradigmalarının bir sonucu. Bu yanlış felsefe / inançları ve buna göre şekillenen yöntemlerinin eksik ve yanlışlarının sonucu olarak; şimdiye kadar insan ve diğer canlı türlerinin (hayvan, bitki vd.) çoğunluğuna 100 faydası olacakken, sadece insan türünün (o da parası olan küçük bir kesimine) verdiği 5 faydayla; sanki tüm insanlığa hizmet ettiğine ve büyük atılımlar yaptırdığına bizi inandırıyor! Yani mevcut Bilim’in ateist – materyalist felsefesi gibi, bu felsefeden doğan “Bilimsellik” felsefesi de terkedilmeli…

Atom bombası ve diğer çeşit bombaların keşif ve kullanımı ve bunun sonucunda 2 Dünya Savaşlarında ölen insan sayısının, tüm dünya tarihindeki savaşlarda ölen insan sayısından çok daha fazla olması; diğer yandan sömürgeci ve ırkçı–milliyetçi anlayış ve politikalara bırakın engel olmak, (Darwin Teorisi gibi teorileriyle) meşruiyet / onay mekanizması sağlaması; yani dünyadaki savaş–çatışmaları “doğal ayıklanma  / elenme ve adaptasyon” süreciymiş gibi gösterip, doğallaştırması ve normâlize etmesi gibi insan nesli ve ahlâki değerlerine verdiği zarardan sarfı nazar, belki 50 yıl sonra; "küresel ısınma, ozondaki delik, içilebilir su kaynaklarının azalması, toprağın ölmesi" gibi, gittikçe telâfisi imkânsızlâşan ekolojik zarar ve felaketlerin sayısı - alanı ve şiddeti arttıkça, yani Dünya ve yaşam formları tükendikçe, Bilimsel Bilim’in insanlığa (ve diğer türlere) zararının, faydasından kat be kat fazla olduğu daha bir netleşecek!...

Yani ileride başka gezegenlere taşınmak zorunda kalınıpta, örneğin Mars'a taşınacak kadar Bilim - Teknoloji gelişirse, bunun için Bilim'e minnettar olmak yerine; dünyamızı niye yaşanmaz hâle getirdiğini, ayrıca buna niçin seyirci kaldığını düşünmek çok daha sağlıklı olur! Mes'elâ; üretim - tüketim çarklarının durmaksızın dönmesiyle çalışabilen "kapitalizm" yerine; dünyayı üretim ve tüketim çöplüğüne dönüştürmeyecek ve tüketmeyecek, insanı her gün 10 - 12 saat çalışma mecburiyetinde bırakmayacak başka ekonomi alternatiflerini niye araştırmadığını veya üretmediğini veya sakladığını sormak çok daha yerinde olur!...

Çamaşır–bulaşık için 10 çeşit kimyasal; yoğurt–çikolata bozulmasın diye 20 çeşit katkı maddesi; meyve kurtlanmayıp, iri olsun ve çabuk büyüsün diye 50 çeşit tarım ilâcı / hormon kullanan; hareket edemeyeceği kadar daracık mekânlara sıkıştırıp, hiç güneş yüzü göstermeden, sun'î ve ilâçlı yemlerle beslediği zavallı tavuk, inek gibi hayvanları iliğine kadar sömüren!... Mide çeperi biraz daha yağ bağlasın diye televizyonu uzaktan kumandayla kontrol eden günümüz insanına, bütün bunlar bugün için mecburî ve normâl gelebilir ve ilerleme olarak görülebilir! Bütün bunlara mecbur olup olmadığımız ayrı konu; mecbur olduklarımız için de, "bizi kim ve niçin bu zorunlu duruma düşürdü?", ayrıca araştırılması gereken bir soru!

Böyle giderse yakın bir gelecekte “otomobil kullanmak” gibi nisbeten zararsız ve mecburî ve normâl görünen fiiller bile, “uzun zaman - mekâna yayılmış cinayet” kategorisinde suç olarak kabul edilecektir. [Ümit ŞİMŞEK abinin tespitiyle konunun bir de şu yönü var: "Otomobil bize zaman - emek kazandırıyor gibi gözüküyor ama o otomobili almak için harcamış olduğumuz zaman - emekle (ben bir de buna, arabanın bakım - onarım - servisinde harcanan zaman - emeği ekliyorum) bir karşılaştırma yaptık mı?!"]

“Eğer bunlar suçsa, bunun sebebi Bilim değil, Bilim’in yanlış kullanımı” iddiası da geçersiz. Çünkü Bilim zaten insan ve içinde yaşadığı dünya ve diğer canlıların ortak menfaat ve saadeti için kurulmamış; şu ânda da böyle bir amacı yok! Zaten ateist ve materyalist, natüralist ve determinist olan ve hiçbir şeyi kutsal kabul etmeyen, hatta gerçek kutsalları bile insan ürünü olarak gören Bilim’den; insana yaptırımı olan, yani insanın kendisini "isteyerek veya istemeyerek uymak zorunda hissedeceği" ahlâk kaideleri ve manevî polisler çıkartmasını bekleyemezsiniz! Günümüzde durum nasıl bilmiyorum ama; teflon, internet, cep telefonu, bilgisayar vs. gibi hayatımızda olan teknolojik aletlerin çoğu "savunma ve savaş"(!) amacıyla yapılan araştırmaların sonucu veya yan ürünüdür! Asker veya devletten, bilmem kaç yıl sonra halkın arzına sunulmuştur ve sunuluyor...

Kapitalizm'in bir açıdan sebebi, başka açıdan sonucu olan Bilimsel Bilim’in, şimdiki ve gelecekteki insanoğlu ve diğer canlı – cansızlara olası kâr – zararını hesapladığını, ona göre hareket ettiğini düşünmek, buna göre ahlâkî ve uzun vadeli kıstaslarla kendini sınırlandırdığını zannetmek, saflık derecesinde aşırı iyimserlik gibi gözüküyor. Büyük bilimsel çalışma ve Ar&Ge'lerin sadece zengin devlet ve şirketler eliyle yapılabildiği ve bunun en birinci nedenlerinden birisi; "kâr, kuvvet, savunma, savaş", yani "iktidar ve menfaat" olduğu düşünülürse; böyle bir amaç ve insan tipinin ürünü ve aleti olan Bilimsel Bilim’inbir an önce terkedilip; artık Kâinat Kitabındaki Âyetlerin bir ân önce doğru telâffuz edilmesi ve tercüme ve anlamlarının doğru yapılması, yani İslâmî Bilim’e geçilmesi zarureti daha bir anlaşılır!...

Dünyadan bugün silinmiş bazı yaşam türleri gibi; meselâ bir nükleer savaş veya kaza sonucu insanlığın çoğu veya tamamı yeryüzünden silinirse; bunun faturası da, freni olmayan Bilimsel Bilim’e ve onun otokontrolsüz (veya iktidar - menfaat - kâr kontrolünde) ve denetimsiz teknolojik ilerlemelerine kesilmeli! Evet teknoloji insanlığın asgarî bir kesiminin hayatını kolaylaştırıyor ve kısa vadede faydalı ama bunun ekoloji ve diğer tür ve gelecek nesillere (biyosfer, atmosfer vs.) toplam mâliyeti henüz hesaplanmış değil. Kâr–zarar hesabı şimdi bile yapılsa, zarar hanesinin çok kabarık, hatta faydasını geçtiği görülecektir! Mes'elâ sadece dinamit ve bombanın (buna atom ve kimyasal silâhlar da dahil) keşfiyle, son 150 -200 yılda, Bomba Felsefesinin suçlu suçsuz ayrımı yapmayan toplu katliâmlarıyla ölen insan sayısı, dünya tarihinde o güne kadar olan savaşlarda ölen insan sayısından çok daha fazla!

Bilim belli coğrafya veya toplumlarda, özellikle alım gücü olanların yaşam süresi ve kalitesini arttırmıştır ama bunun mâliyeti; başka yerlerde toplu ölümler, nesli tükenmiş veya azalmış türler, bozulan veya daralan yaşam alanları; yani kan, sömürü ve gözyaşı olmuştur! Yani kısa vadede azınlığın faydası, uzun vadede çoğunluğun zararıyla ödenmiş ve ödenmektedir! Bilim’in şu âna kadar detaylı bir şekilde “fayda – zarar analizi” yapılmamış, “getirdikleri – götürdükleri ve götürecekleri” hesaplanmamış; bilâkis hep faydasına, o da insanlığın küçük bir kesimine olan faydasına dikkat çekilmiştir!

İslâmî Bilim ise, insanlığın ve diğer canlı - cansızların ekserisine olan fayda ve saadeti kabul eder. Eskiden insan 3 – 5 şeye muhtaç ve bununla hayatını idame edebilirken; şimdiki Bilim 100 tane yeni sun'î ihtiyaç veya sun'î zorunluluklar doğuruyor! İnsanın bunları elde etmeye ve her gün artan yeni ürünlere yetişmeye, emek ve zamanı yetmediği için; aslında mevcut Bilim (ve sebep -  sonucu  olan medeniyet, kapitalizm, kültür) insanlığın ekserisini zenginleştirmiyor ve hayatını kolaylaştırmıyor ve zaman - emekten tasarrruf sağlamıyor; aksine insanları fakirleştiriyor, yaşamı zorlaştırıyor, zaman – emeğinden çalıyor; öyle ki ailenin kadın erkek, çoluk çocuk tüm fertlerini, yılın neredeyse tamamında sabahtan akşama kadar çalışmak zorunda bırakıyor! (Ufacık bebekler bile sabah erkenden kreş mesaisine gidiyor!)
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: NOSAM33 - Haziran 09, 2014, 02:31:10 ös
Sayın ADAM affına sığınarak konudan çekiliyorum. Saygılar
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: karahan - Haziran 09, 2014, 03:47:14 ös
TEKNOLOJÄ°NÄ°N ZARARLARI (http://www.youtube.com/watch?v=A8tlGm27HHk#ws)

Güzel bir animasyon izlemek gerek.

karahan
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: asimov - Haziran 09, 2014, 07:05:59 ös
Bilim ne dinsiz, ne materyalist, ne bilmem nedir.
Ben öğrenme merakı olduğunu düşünerek bir yanıt verecektim ama konu alakasız yerlere gitti.

Ben beklerdim ki birisinin alıntı yazısı ve onun görüşleri yerine ne denmek isteniyorsa açıkça söylensin.
Başkalarının görüşlerinin arkasına sığınılmasın.
Bu yazı buraya kasıtlı getirildi herhalde ki pozitif bilimler okumamış Said Nursi'nin adının geçtiği bir yazının bu tartışmaya karıştırlması hiç etik değil.

Modern bilimin kökleri evet batıdır ama doğa bilimleri ve felsefesi seküler anlamda Anadolu'da Milet'tir. Diğer uygarlıkları şimdilik bir kenara bırakırsak günümüzdeki jeomorfolojinin temel ilkelerine yakın görüşler üretmiş olağanüstü açıklamalar yapmış memleketlimiz Strabon'u ne yapacağız?

Bilimi manaya, sezgiye ve sadece İslami bilime  indirgemek ne anlama geliyor?

Bilim evrenseldir. Bilim tarafsızdır. Bilim insanlık içindir. Bunu anlayamayanlar kendi karanlıklarında mutlu bir şekilde yaşayabilirler veya zor olsa da aydınlanmayı isteyebilirler. Belki biraz da Fuat Sezgin okumalılar.





Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Tij - Haziran 09, 2014, 07:37:56 ös
Bence konunun basligi ve ADAM arkadasin konuyu acarken cizdigi cerceveden ayriliyoruz.

Biz burda bilimin ne oldugunu , hangi kriterlere göre degerlendirilmesi gerektigi, bilimin "ilim"olup olmadigini ve bütün bunblarin Masonlukla iliskilerini konustugumuzu saniyordum.

Yoksa" Afrika´da milyonlarca insan acindan ölürken gelismis ülkelerde bazi bilimsel projelere milyarlarca dolar harcanmasi dogrumudur" gibi ahlaki bir soru sanirim konu basligimizi asmaktadir.

Bu soruya, bilim bugün kime hizmet ediyor, kapitalist sömürü düzeninde bilim nasil bir rol oynuyor........... gibi bir cok soru sorulabilirki bunlar baska bir baslik altinda tartisilsa daha iyi olmazmi????????
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: karahan - Haziran 10, 2014, 02:07:38 öö
Forumun tartışma uslubu tartisma icin değil, yazan kişi üzerinden değerlendirilmelidir .her yazida ve yazimda art niyet aramak,niyet okumaya çalışmak, konu dışına sapma tezini one sürmek, tarismayi tek mecradan surdurmeye kalkmak farkli bir sey soyleyenede polemik yapmakla suçlamak artık forumun vazgecilmezi oldu.Sansliyimki bir arkadas haficinde cekiliyorum diyen olmadı. Bilim bugünkü dünyada kullanıldığı hali ile her ne kadar insanoglunun yararina diye tanitilsada, öncelikle dogaya verdigi tahribat sonrada canli yasamin yasam kalitesini kolaylastirma soylemi ile canli yasama verdiği zarar tartisilmadan ve anlasilamadan sn.adam bunu masonluk ile alakali bölümdeki anlatimini yapmasinin bir anlami olacakmi?insanogluna ve canli yasama zarar veren bir bilimi masonluk ile yanyana getirmek o kadar kolay olmamalivdir.derdim konu saptirmak ve polemik degildir hic bir arkadasim icin bu kelimeleri bu kadar ucuz sarfetmedim bu forumda. Sokaklarda birsürü yavru kedi olusu var rastlamissinizdir hepiniz bilim ve teknoloji deki bu trend paralelindeki insan yaşamının yaygarasi diger canlilara yasam hakki bile vermiyor. Bu sozumden bilimi sucladigimi dusunme   gafletine girilmesin ,ozetle bilim ve teknojide ilerledikce yasam alanlarimiz daraliyor ve bitiyor, bircok insan o yuzdendirki  kendini issiz dogaya birakil huzur ariyor.ileflerken bitiyormuyuz anlamaya calistigimda meramimda budur ve buydu.Konu ile alakali dahada mecbjr hissetmedikce bu uslupsuzluk icefisinde yazmayacagim.Farkli dusunmeye polemik, alinti yapmaya fikirsizlik, Alintilanan yerin kimligine gore tavir alinmak ve cevap yazmak,hos olmuyor.

karahan
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: asimov - Haziran 10, 2014, 06:18:36 öö
Kopyalanan yazı sadece bilim ve teknoloji insanoğlu tarafından nasıl kullanılıyor tezini savunmuyor aynı zamanda modern bilimin yerine islami bilim getirilmeli saçmalığını savunuyor.

Kaç tane din ve inanç varsa o kadar bilim mi olacak?

İşte bu nedenle bilim evrensel. Japon'da inançlı ama bu bilim hristiyan veya materyalist demiyor. Bizim dinciler takmış bu konuya.

İmam Gazali'nin olumsuz felsefi etkisi sonrası hangi İslami bilimden bahsedebiliriz?  Her şey zaten 8-11. yüzyıl arasında ooup bitmiş. Sonrası İslam için tam bir karanlık çağ. Hala da öyle. Yazar bunu sorgulayamıyor.

Bilim herhangi bir dinsel inanç ile eşdeğer tutulamaz. Biilim tarihi batı insanının bakış açısı ile yazılmıştır doğru ancak Sizde İslam Bilim Tarihi konusunda en önemli araştırmacılardan  Fuat Sezgin'i okuyarak görüşlerini buraya taşıyabilirsiniz. Ayet ve hadisleri değil.

O zaman belki biraz biim tarihi yapmış oluruz. Bilimsel kalabilerek..
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 10, 2014, 08:09:44 öö

Bu başlık altında çok güzel katkılar oldu.

Başlığın altındaki paylaşımlar, açılma amacını katlayarak aştı.

Sapmalar olduysa ve olmaktaysa da bunları özsellikle buradan kaldırmadık. Çünkü o sapmaları da bilim yönünden  değerlendirmek yararlı olabilir. Her birini ayrı ayrı ele alarak inceleyebiliriz.

Ona geçmeden önce, katılımcılarımızdan Sayın NOSAM33’ün çekilmesinin açıkça belirtmediği olası neden üzerinde duralım. Bu konu Sayın Waldow için de geçerli.

Burada konunun kişileştirilmesi, bireysel saldırı yok. Böyle düşünen, böyle sanan çok insan var.

Bu konu “ilim” ile “bilim” in ayrı anlamlara geldiğidir.

Peki, madem öyledir, bu ayrı anlamlara gelen iki sözcüğün İngilizcedeki, Fransızcadaki, Almancadaki, Rumcadaki, Arapçadaki, özetle diğer dillerdeki karşılıkları nedir. Onlarda da böyle iki anlamı karşılayan iki ayrı sözcük var mı?

Ben bulamadım.

Demek ki sadece bizim ülkede böyle bir ayırım yapılıyor. Özellikle İslâmcı kesin İlahiyatı ilim, pozitif bilimleri bilim olarak alıyor. Kimileri İslâmcı olmamak adına, Tarih gibi pozitif olmayan yani deneye gelmeyen bilimleri de ilimden sayıyor.

Abdülhak Adnan Adıvar’ın 1944 yılında yayınlanmış “Tarih boyunca İlim ve Din” adlı ünlü iki ciltlik yapıtı, bu bağlamda çok güzel bir örnektir. Sahaflarda bulanın, alıp, dilinin çok ağdalı olmasına karşın okumasını öneririm. Aynı yapıt sonradan tek cilt olarak “Bilim ve Din” adı altında da yayınlandı.

Bu neyi gösterir biliyor musunuz: Türk dilinde 1940’lı yılların öncesinde “bilim” diye bir sözcük yoktu. Sadece “ilim” vardı. Sonra onun yerine Türkçe köklü “bilim” geçti ve Arapçadan dönüştürülmüş “iim” sözcüğünün terk edilmesine başlandı.

Hangi alanda?... Gerek pozitif bilimler gerekse Türk dili alanında.

Fakat günümüzde bile Arapça kökenli o eski ağdalı dile meraklı ve özenli olanlar da yok değil.

Bu da sadece bir İslâmcılıktan ileri geliyor.

Acaba İslâm dininin özgün dili Arapça olmasaydı durum nasıl olacaktı?

Amerikalı Müslümanlar bazı Arapça terimleri hiç değiştirmeden ama kendi dilleri elverdiğince kullanırken, gerek Kuran’ın değerlendirilmesinde gerek diğer dinsel konularında kendilerine özgü dillerini hiç yozlaştırmadan kullanıyor. Arapça konuşmayan diğer ülkelerdeki Müslümanlar da öyle. Fakat yurdumuzda bu bağlamda sistematik bir özentinin yaygınlaştırılmasına çalışılıyor.

İşte bunun etkisi altında kalanlar da biri “ilim” diğeri “bilim” diye iki ayrı terim yerleştiriyorlar kafalarına.

Böyle yapılınca da, o İslâm dünyasında ne yazık ki artık bilim diye bir şeyin olmadığının, bunun 12. yüzyılda Avrupa’da Rönesans başlandıktan önce yitirildiğinin farkında bile değiller.

Sayın asimov’un bir eksiği var.

Batı’nın bugünkü bilimi Doğu’da, İslâm dünyasında doğmuş, oradan Batı’ya gelmiştir:

EX ORIENTE LUX.

Fakat sonra ne olmuştur?

EX OCCIDENTE EST.

İlim ile bilimin farkı da işte bu kafa yapısında.
 



Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: Spock - Haziran 10, 2014, 08:26:33 öö
Bilim bugünkü dünyada kullanıldığı hali ile her ne kadar insanoglunun yararina diye tanitilsada, öncelikle dogaya verdigi tahribat sonrada canli yasamin yasam kalitesini kolaylastirma soylemi ile canli yasama verdiği zarar tartisilmadan ve anlasilamadan sn.adam bunu masonluk ile alakali bölümdeki anlatimini yapmasinin bir anlami olacakmi?insanogluna ve canli yasama zarar veren bir bilimi masonluk ile yanyana getirmek o kadar kolay olmamalivdir.

Önce benim sonra da Sn. ADAM'ın sormuş olduğu "bilimin olumsuzluğu/zararı var mıdır?" sorusuna bu yanıtın gelmesini bekliyordum. Çünkü burada geliştirilmesi gereken karşıt görüş, aynen Resurrected Kardeşimin de ifade ettiği gibi suçlunun bilim değil, insanın kendisi olduğudur. Bilim hiçbir zaman zararlı olamaz. Bilim anlam ve tarif itibarıyla sadece pozitif bir olgudur. Onu olumsuzluğa iten, karanlık emeller için kullanan insanın kendisidir. Bu bağlamda insanlığa ve canlı yaşama zarar veren de bilim değil, bilimi zararlı bir şekilde kullanan insandır. Atom bombasının yapılması sırasında sarf edilen çaba ve kaydedilen gelişmeler, sonradan başta fizik, uzay-havacılık, enerji ve tıp olmak üzere birçok alanda yenilikçi fikir ve teknolojilerin doğmasına yol açmıştır. Bunların her biri insanlığın lehinde kullanılmıştır. Fakat gelin görün ki insanoğlu bunu nükleer silahlanma yarışı için de kullanmış ve böylece zararlı etkilerinin de doğmasına kendisi yol açmıştır.
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: asimov - Haziran 10, 2014, 08:47:30 öö
Irak'ta 1derecelik paralel uzunluğunu ölçen jeodezik  ölçümler yapan, çeviriler yapan, rasathaneler kuran vs vs bir islam uygarlığı var. Endülüs var ve hepsinin etkisiyle Rönesans var. Elbette batı bilimnin kökleri doğuda. Zaten Mezopotamya, Mısır, Hint ve Çin, Yunan ve İon, Roma uygarlıklarını takip etmeden sonrasnda İslam ve tekrar Avrupa bilimin gelişimini nasl anlayabikiriz?
 Ama 11 yüzyıldan sonra bu islam uygarlığın bilimsel yönü nerede?

 Sayın ADAM her zamanki gibi enfes bir toparlayıcı yazı yazmış..
Ancak batı biliminin köklerinin doğuda olması konusunda benim için yazımda bir eksiklik var derken benim bilmediğimi mi yoksa yazıda değinmediğimi mi kastediyor anlayamadım.

Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: karahan - Haziran 10, 2014, 12:44:31 ös
Konu kişiselleştirilmedende yürütülebiliyor bu hoş oldu.Sn.Adam bencede kendinden beklenen önderliğini yapıyor toparlaması yine iyi.Sn.spock son yazısında benim belirtmeyi unuttuğum açıklamayı yapmış bilim değil insan hatalıdır ,evet aynen öyle bu deyimi üstelik din içinde kullanabiliriz.Giordano Bruno, "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." demiştir.. bu söz aslında sadece bugündeğil sadece dinde değil insanın etkisini olduğu heryerde doğada dahil olmak üzere böyledir.İnsan çıkarcıdır ,insan bencildir,insan acımasızdır.Sn.asimov einstein'dan bahsetti  atom bombası yapılsın 500 bin insan ölsün diye bu çalışmaları yapmadı eisntein .Lakin gözardı edilmemesi gereken bazı alanlardaki bilim adamlarının çalışmaları özellikle tıp alanında ,büyük çıkarlar uğruna insan hayatı hiçe sayılarak uğraştığı alana bilime ihanet ederek yapılıyor.Burada belki yapmadığımız şey başlangıcı olumlu sonucu ise olumsuz olan girişimlerin nasıl olumluya döndürülebileceğidir.Mesela iyi insan yapabilme bilim dalımı kurulsun?bu kadar çok kötülüğün olduğu çıkarın ve menfeatin çok ön planda olduğu ve her ne kadar iyi işler ile uğraşırsan uğraş sonunda sadece kötüye yararı olan onu nemalandıran bilime hala bilim'mi demeliyiz?icat edilen her araç bulunan her yenilik insanoğlunun menfaatine imiş gibi sunulup ama bulan toplumun güç aracına dönüşmesimidir pozitif bilim?

karahan
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: NOSAM33 - Haziran 10, 2014, 02:16:23 ös
Alıntı
Ona geçmeden önce, katılımcılarımızdan Sayın NOSAM33’ün çekilmesinin açıkça belirtmediği olası neden üzerinde duralım.



Çekilme sebebim sadece ve sadece BİLİM ve İLİM arasındaki farkı bilmiyor olmamdaki farktan dolayıdır.
Sayın ADAM saygılar ...
Başlık: Ynt: Bilim Nedir?
Gönderen: ADAM - Haziran 11, 2014, 03:16:55 ös

Bu başlık altında benim diyeceklerimin çoğunu diğer katılımcılarımız belirtti.

Aynı şeyleri yinelemenin gereği yok.

Ansiklopedik Mason Sözlüğü de bilimin tanımı “Doğanın ve evrenin gerçeklerine ilişkin gözlem ve izlenimleri değerlendirerek, elde edilen bilgileri yöntemli bir şekilde tanımlayıp sınıflandıran, bunların nedenlerini ve aralarındaki ilişkileri araştıran, bağlı oldukları yasaları belirlemeye çalışan nesnel birikim.” diyerek veriyor. Bilimin amacını da doğayı ve evreni hem bir bütün olarak hem de parçalarıyla birlikte açıklamak olarak gösteriyor. Böyle olunca da aslında bilim ile din arasında bir çelişki olmaması gerekir; aralarında ilişki kurulmaması gerekir. Fakat işte o ilişki kurulduğu ve dinciler dini bilime üstün tutma çabası içine giriştikleri içindir ki, sorun çıkıyor.

O konuya yeniden dönmeyelim çünkü Forumda bilim ile din bağlantısı ya da çelişkisi üzerine bir başka başlık var.

Bilim ile teknoloji arasına elbette paslaşmalar var ama bu ikisini de birbirine karıştırmamak gerek. Çünkü teknikte doğada olmayanı icat etme, bunlar ile insanın yaşamını kolaylaştırma ya da geliştirme uğraşısı var. Oysa bilim, sadece doğada kendiliğinden var olanla ilgilenir.

Bilimin hiçbir zaman kesinleşmemiş, sonuçlanmamış bir süreç oluşuna karşılık, teknik, kendine özgü olarak oluşturduğu yasaları ve sonuçlarıyla kesin ve değişmez ilkeler üzerine kurulu; gelişimini de, bunların arasında geçersiz ya da yararını yitirmiş olanları terk ederek yenilerini kurarak sağlıyor. Bu bakımdan da bilim ile teknoloji arasında çok önemli bir fark var.

Masonlukta bilime çok önem verildiğinden söz etmiştik. Ancak bu konuda sakın bir yanlış anlama olmasın. Masonlukta bilim yapılmaz, sadece bilime güvenilir ve bilimsel yöntemle çalışılır.

İşte böyle deyince de, bilimsel yöntemin incelenmesi kaçınılmaz olur.

Fakat onu bir başka başlık altında yapmalıyız.

Benim de şimdilik bu başlık altında diyeceklerim bundan ibaret.