Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bilim Nedir?  (Okunma sayısı 9280 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 04, 2014, 08:45:24 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Masonlukta bilime çok önem verildiğini hatta bilimin localardaki çalışmaların ilk dayanağı sayıldığını biliyoruz.

Biliyoruz da… Bu bilgi bizi neyi bilmeye götürüyor? Bunu bilmekle Masonluğun tutumunu anlayabiliyor muyuz? Bunu değerlendirebiliyor muyuz? Önemli olan bunları yapabilmek…

Bunun için de sanırım “bilim” derken neden söz edildiğini bilmeliyiz.

Soru belli: Bilim nedir?

Bunu başka paralel sorular izler: Bilim ile “ilim” aynı şey midir? Değilseler aralarındaki fark nedir? Faklıysalar Masonlukta öngörülen hangisidir?

Bilim’in Fransızca ve İngilizcedeki karşılığı “Science” olarak veriliyor. Tersine bakarsak, onun Türkçedeki karşılığı “Fen” oluyor. Şu halde Bili = Fen diyebilir miyiz? Yoksa burada bir yanılgı mı oluyor? Yanılgı oluyorsa neden?

Şimdi ben tüm bu sorulara kendimce yanıt verebilirim. Ancak buna Forum üyelerinin paylaşımıyla yanıt bulmaya çalışmak çok daha güzel olacak.

Belki bu konu bu Forumda daha önce de işlenmiştir ama şimdi bir kez daha ve biraz farklı bir tutumla…

Şu halde şimdi sıra bu başlığa katkıda bulunmak isteyen, bilgilerini paylaşacak olanlarda.



Forum üyelerine önemli hatırlatma: Lütfen konuyu saptırmayınız. Görüşlerinizi belirtmeden önce bilgi edininiz. Sırf bir şey yazmış olmak için yazmayınız. Uyuşmazlık durumunda konuyu kişiselleştirerek itişmelere girişmeyiniz. Olaildiğince, bireysel hitaplarda bulunmyıp herkese hitaben yazınız. Öyle iletiler, uyarıda bulunulmaksızın bu başlık altındaki paylaşım ve anlatımlardan çıkarılacak, boşuna yazılmış olacaktır.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 04, 2014, 09:51:30 öö
Yanıtla #1
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Öyle bir konu başlığı açılmış ki, şu anda elimde yetiştirmem gereken bir rapor olduğu halde, ilk iş olarak bu konuda iki kelam etmeden duramam.

"Bilim Nedir?" sorusuna yanıt verebilmek için önce "Bilgi Nedir?" sorusuna yanıt verilmesi daha iyi olur. Çünkü Bilim'in ne olduğuna ancak Bilgi tarifinden yola çıkarak ulaşabiliriz.

Bilgi, insan zihninin çalışması sonucu ortaya çıkan düşünsel ürün ve bu ürün ile ilgili ilke ve olgulara dönük olarak kişinin veriye yönelttiği anlamdır. Bir başka ifadeye göre ise bilen ve bilinen arasındaki ilişkidir. Bilgiyi üç ana sınıflandırma altında toplayabiliriz:

1. Ham Bilgi: Duyu organları, sezi ve dış gözlem ile elde edilen bilgidir.

2. Bilimsel Bilgi: (a) Toplum içerisinde bilimsel yöntemlere dayalı gözlem / araştırma / test / deneme-yanılma ile elde edilen bilgi, (b) laboratuvar ortamında deney sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu ulaşılan bilgi, (c) düşünsel olarak ulaşılan bilgi (matematik, geometri, fizik, vb.) olarak üç alt sınıf altında toplanabilir.

3. Felsefi Bilgi: Birbirinden bağımsız gibi görünen bilimsel bilgiler arasında neden sonuç ilişkilerinin kurularak evrensel bir bütün oluşturulmasıdır.

Peki tüm bu tanımlar dikkate alındığında Bilim nedir o halde?

Francis Bacon, Bilim'i "İnsanın doğa üzerinde bir imparatorluk kurmasıdır" şeklinde ifade etmiştir. Bilim insanlığın bilgi stokuna eklenen, bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş bilgilerle bu yoldaki her türlü çabalardır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Bilim ile yukarıda tanımı yapılan Bilimsel Bilgi aynı şey değildir. Günümüzde bilimsel Bilgi'nin "Bilim" olarak nitelenebilmesi için bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması gereklidir.

Bilim'in tarifini sadece Fen'e indirgemek doğru olmaz. Çünkü Bilim denildiğinde akla Doğa Bilimleri, Temel Bilimler, Sosyal Bilimler ve Felsefi Bilimler ve bunların birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan yeni bilimsel bilgiler gelmelidir. Eğer Bilim'i salt Fen'e indirgersek, Sosyal Bilimler ve Felsefi Bilimleri elimizin tersiyle itmiş oluruz.

Bilim'in tarihte izlediği yol ve gelişimine bakarsak da şöyle bir tabloyla karşılaşırız:

Ampirik Bilim: İlk çağlardan 17. yy’a kadar.

Teorik Bilim: 1600 – 1950 yılları arasında deneyleri yönlendiren matematiksel tahminler.

Hesaba Dayalı Bilim: 1950 – 1990 yılları arası, problemlerin çözümü için bilgisayar ile matematiksel simülasyon modellerinin ve kantitatif analizlerin yapılması.

Veri Bilimi: 1990 – Devam, çok büyük miktarlardaki verinin toplanması, saklanması, analiz edilmesi.

Mademki Bilgi'den yola çıkarak Bilim'i tanımladık, Bilim'den yola çıkarak tanımlayabileceğimiz bir şey daha var: TEKNOLOJİ... Çünkü günümüzde Bilim ve Teknoloji birbirinden ayrılmaz bir ikilidir. Günümüzde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve bunlara dair göstergeler, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Makroekonomik modellemelerinde bilim ve teknolojiyi içselleştiren ülkeler her bakımdan uygar olma yolunda ilerlerken, bunu yapmayan ülkeler geri kalmakta ve diğerlerine muhtaç bir yaşam sürmektedirler. Fakat Teknoloji bu konu başlığını ilgilendirmediği için şimdilik burada keselim.
« Son Düzenleme: Haziran 04, 2014, 09:56:35 öö Gönderen: Spock »
Live long and prosper.


Haziran 04, 2014, 10:50:13 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 214
  • Cinsiyet: Bay

Bilimin ne oldugunu anlayabilmek için öncelikle bilginin kaynağına ulaşmamız gerekir .
Kavramların ne oldugunu anlayabilmek için de  ait oldukları bölümleri karıştırmamak gerekir .

Bu değerli ve zevkli konuda tasnif hatası olmaması adına felsefi bilginin tanımını iyi bilmek  şarttır   .
« Son Düzenleme: Haziran 04, 2014, 10:54:43 öö Gönderen: Dor »
"Bu ıssız dağları, şükranlarını dile getirmeksizin terk edemezsin"


Haziran 04, 2014, 01:46:17 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

ilim su an bilinenleri ogrenmek; bilim ise arastirmak, yeni seyler bulmaktir.

okullarda ogretmenler ogrencilere ilim ogretir, universitelerde ise profesorler bilim ile ugrasir.
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Haziran 04, 2014, 03:51:41 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 879
  • Cinsiyet: Bay

Bence Bilim !

Bilim, pozitif ve sosyal olarak iki ana bölümden oluşan bilgiler bütününün düşünsel veya deneysel yolla tatbik edilmesidir. Ortada bir eylem vardır.
Bilgi ise bunun ham maddesidir. Bilginin işlenme sürecine de bilim diyebiliriz.

Bilim de asıl olan doğmatik olmamak ve yeniliklere, değişime açık olmaktır. Bilim yanlışlanabilir olandır.

Sn. Spock ise ''Francis Bacon, Bilim'i "İnsanın doğa üzerinde bir imparatorluk kurmasıdır" şeklinde ifade etmiştir.'' şeklinde bir örnek vermiş yazısında. Bunu okuyunca dehşete düştüm diyebilirim. Böyle bir söz edildiğini bilmiyordum. Ne yazık ki geçmişte insanlar bu şekilde düşündüğü için şuan dünya bu halde. Dünyanın dengesini bozmamızın sebebi işte tam bu düşünce sistemidir.

Halbuki insan bilimi Dünya'yı anlamaya çalışmak ve Dünya ile ahenk içinde nasıl yaşarım diye yapmalıydı. Bu konuda insanlık sınıfta kaldı diyebilirim.

Bence İlim !

İlim bir bilgiyi sorgulamadan kesin bir şekilde kabullenmektir. İlim denilince benim aklıma direk dini inançlar geliyor. Kesin olarak bilinen, yanlışlanmaz olarak görülen bilgiyi bilmedir.

Saygılar.




Haziran 04, 2014, 06:43:19 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Bu konu şu an  benim okuduğum bir kitapla bağlantılı. O nedenle bir kaç sözde ben söyleyeyim istedim Ancak üzülerek görüyorumki konu yine çoğu konuda olduğu gibi amacından sapmakta.

Böyle teknik konular "bana göre", "zannetmekle", "kanaatimce" gibi tamamen bilgi içermeyen anlatımlarla açıklanamaz.

Bir soru sorulmuş: "Bilim Nedir?" ancak soruyu soran Sayın ADAM "bilgi edininizi", "yazmak için yazmayın", "kişiselleştirmeyin" diye de not düşmüş. Dolayısıyla böyle bir soruya biraz da bilim felsefesi ve bilim tarihi açısından yanıt vermek gerekli.

Sayın Spock uzunca yazısında "bilgi"den bahsetmiş. Bazı eklemeler yapmak gerekebilir ve evet bilim ve bilgi ayrılmaz bir ikilidir. Bilim nedir sorusuna yanıt verilirken "bilgi nedir?"  sorusuna da yanıt aramak gerekir ancak ben bilgi üzerine burada birşey yazmayacağım. Forumun bazı yerlerinde bununla ilgili konu başlıkları açılmıştı. İsteyen oradan bakabilir. Ben konuyu asal ekseninden saptırmak istemiyorum.



Bilimin ne olduğu konusu aslında doğa felsefesinin başladığı (Thales) MÖ 600'den günümüze kadar tartışılagelmiştir. Ancak günümüzde neyin bilim (bilimsel) neyin bilimsel olamayacağını konusunda en gerçekçi yorumunu yüzyılın en büyük bilim felsefecisi olan Karl Popper(1902-1994) bize sunar. Kısaca bu "yanlışlanabilirlik" olarak açıklanabilir.

Bilim en basit anlatımıyla: "İfadeleri gözleme(tabiki deneye) dayanilarak çürütülebilen uğraşıların toplamından ibarettir"(Celal Şengör)

Yani siz bir bilgiyi, kuramı veya teoriyi gözlemsel, deneysel veya matematiksel olarak yanlışlayabiliyorsanız, bu yaptığınız iş bilimdir. Yanlışlanamayan, yanlışlanma olasılığı olmayan (bazı teoriler ne yazık ki yanlışlanamaz), mutlak doğru (dogmatik) olan bilimsel değildir. Bilimde bir kuram doğrulanmaya değil aslında yanlışlanmaya çalışılır. Dolayısıyla kuram veya teori yanlışlandığı an çöplüğe atılır. Burada ne anlatmak istediğimi özellikle bilim tarihi ile uğraşan, okuyan üyeler daha iyi anlayacaktır.

O zaman size Karl Popper'den biraz daha bahsedeyim.

Popper bu görüşlerini 1900 yılların ilk çeyreğinde o zaman en popüler olan dört teoriyi inceleyerek ortaya koymuştur.

Marx'ın "Sosyo-ekonomik teorisi"
Freud'un "Psikanaliz"teorisi
Adler'in "Aşağılık Kompleksi" teorisi
Einstein'ın "Görelilik"teorisi...

Popper şu sonuca ulaşmıştır. İlk üç teori çürütülebilmek için kendilerini ortaya atanlar tarafından bir "kriter" ortaya konulmamıştır. Bu teoriler hemem hemen her gözlemi açıklamaya elverişlidir. Ancak Einstein'in Rölativite teorisini açıklarken olası gözlemleri ortaya koyarak Rölativite teorisinin nasıl çürütüleceğini açıklamıştır. 1905  yılından günümüze kadar defalarca teori ile gözlem birbirine uyumlu çıkmıştır. Ama çıkmadığı an onu tarihin çöplüğüne atacağız.

Yani kuramlar ve teoriler çürütülebilmelidir. Çok geniş bir kavramsal çatı içeren, hemen hemen bütün sosyal, ekonomik, toplumsal, siyasal olaylarla bağlantılı bir teori hangi yönüyle çürütülebilir. Ortaya atan kişi bunu açıkça belirtmelidir.(Deney-gözlem)

Fen bilimleri bu açıklamalara daha uygun iken, sosyal bilimsel biraz problemlidir. İşte forumda bile bazen sosyal bilimlerin ne kadar objektif, bilimsel olduğu tartışılıyor. Tarih bir bilim midir? diye sorulabiliyor.

Anlatmak istediğim tarzda üretilen kuramlar veya  teoriler aslında kendilerini çürütmelerine zemin hazırlayarak bilimsel bilginin çok hızlı bir şekilde gelişmesine neden olmuştur.



Ben "Bilim Nedir?" sorusuna bu şekilde kısa bir yanıt verdim. Elbette bilim tarihi boyunca bilimsel düşüncenin gelişimi, bazen kesintiye uğrasa da  devam edecek.




NOT:

Bilim tarihine meraklı olanlar, olağanüstü bilgi birikimi ile, yerbilimleri, evrim, haritacılık, bilimfelsefesi, eğitim vb konularda sayısız yazısı bulunan Calal Şengör'ü okumalıdır. Gerçi bu adam Türkiye'ye üç beden büyük gelmekle birlikte son derece akıcı anlatımıyla, popüler bilim kültürüne (bilenler-takip edenler için) olağanüstü katkı yapmıştır.

Celal Şengör'ün olağanüstü bir kişisel kütüphanesinin olduğunu ve yazılarını çoğunlukla birincil kaynak kullanarak (çeviri değil)  yazdığını hatırlatayım.

İlgilenenler yeni çıkan kitabını önerebilirim.
A.M.CELAL ŞENGÖR"BİLGİYLE SOHBET" Popüler Bilim Yazıları Türkiye İş Bankası Kültür Yay.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kitap/70161/Cel_l_Sengor_den__Bilgiyle_Sohbet__Populer_Bilim_Yazilari_.html#




« Son Düzenleme: Haziran 04, 2014, 07:31:48 ös Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Haziran 05, 2014, 01:49:17 öö
Yanıtla #6

Ben bu çok önemli konuda tartışabilmemiz açısından ışık tutacağına inandığım bir makalenin linkini paylaşmak istiyorum izninizle: http://www.halukakcam.com/B6/Notes/Bilim2004.htm


Haziran 05, 2014, 08:14:09 öö
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Çok güzel katkılar oldu. Bana ekleyecek pek az şey kaldı. İşte bu forumda konular böyle işlenmeli.

Ancak, harici kaynaklardan link vermekle yetinmekle kalınmamalı diye düşünüyorum. Özellikle Sayın resurrected tarafından verilmiş olan çalışma gerçekkten çok güzel. Fakat dışarıda kalan bir metin. Şayet o metin bu forumdaki çalışmanın bir parçası ise, izni ve onayı çerçevesinde dışarıda bırakılmayıp, buraya kopyalanmalı. Çünkü o site kapanırsa, bu katkı da yok olur. Bir de üzerinde değerlendirme yapılmalı çünkü çok geniş kapsamlı bir çalışma. İçinden "Bilim nedir?" sorusunun özet yanıtını çıkarmak için hayli uğraşmak gerekiyor.

Sayın asimov'in katkısı da bir bakıma öyle. Çok değerli bir paylaşım. Ancak bir de şöyle özet sonucunu bir alabilsek...

Sayın Sqock ise, bu başlığa ilk katkıda bulunan üyemiz olmakla birlikte, aktarmayı öngördüklerini büyük bir telaş içinde yazıvermiş; daha doğrusu yazamamış. Ondan, daha rahat olduğu bir aşamada, bilgi ve birikimini genişleterek iletmesini bekliyoruz.

Sayın Waldow, Francis Bacon'un o deyişi üzerine dehşete düşmüş. Acaba neden? Kendisi bir neden belirtmiş ama o bakımdan da nasıl diye sormak gerek. Francis Bacon yabana atılamaz. Bilimsel yöntemin yaratıcısı olarak bile nitelenir. Çağımızdaki Masonluğun temel ritüelik kapsamının oluşumunda, -yaşam döneminin yüz yıl kadar önce oluşuna karşın- olağanüstü önemli bir etkisi vardır. Sayın Waldow, bunu da göz önüne alarak acaba nasıl bir açıklama getirir? Yoksa Francis Bacon konusu içen bir sbaşka başlık mı açalım?

Bir de Sayın NOSAM33 ve Sayın Waldow, -ülkemizde çok insanın yapmakta olduğu üzere- "ilim" ve "bilim" diye iki sözcüğün tanımlarının birbirinden belirttikleri şekilde farklı olduğu konusu üzerinde acaba diretiyorlar mı? Acaba sadece bu konu üzerinde de ayrı bir başlık açılması mı gerekir?

Sayın Dor'un ise dediğinin tersini yapabiliriz. Gerçi "bilgi" konusu da bu forumda daha önce ayrıntılı bir şekilde işlenmişti ama şayet "Bilim nedir?" sorusunun yanıtını ararken, diğer katılımcıların ilettikleri kaynaklarda da değinilmiş olduğu üzere "bilgi" den de söz etmek hatta bilim felsefesine girilmesi
gerekiyorsa, işin o yönünü açık bırakıp yani bilgi ve felsefesini biliyormuşuz gibi davranıp, bütünlenmesini sonra yaparak, dönüp bilime bağlayabiliriz. (Bu çok uzun ve dallı budaklı bir çalışma olabilir ama bu foruma yakışır.)


 
 
« Son Düzenleme: Haziran 05, 2014, 08:21:39 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 05, 2014, 03:52:13 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Asimov'un yazısından alıntı ile!

Yani siz bir bilgiyi, kuramı veya teoriyi gözlemsel, deneysel veya matematiksel olarak yanlışlayabiliyorsanız, bu yaptığınız iş bilimdir. Yanlışlanamayan, yanlışlanma olasılığı olmayan (bazı teoriler ne yazık ki yanlışlanamaz), mutlak doğru (dogmatik) olan bilimsel değildir.

Bu anlatımda şumu denmek isteniyor her görüşün,tezxin kuramın muhakkak yanlışlanabiliyor olması lazım,doğru ise anladığım bu illaki yanlış olduğunu ispatlayacağız doğrumudur?
Bir bilginin yanlış olduğunu ispatlamak ise amaç onun yanlış olduğunumu ortaya çıkarmış olacağız? ozaman o yanlış bulduğumuz bilgide doğrumu olacak.Bir kesin doğruya dogma diyoruz lakin yanlışlanabilir bir kurama bilim diyoruz,fakir kafam pek almadı idare edin.Ben hayatım boyunca doğrular ile mücadele ettim onu bulmak içinde yanlışların peşinden gittim,bu söyleme göre ben hayatı hep terstenmi yaşamış oldum.Tabi ironi yaptım kendimce lakin aklım bu söze pek ihtiyatlı yaklaşmıyor.Celal şengör'ün kimliği ve sdöyledikleri birçoklarının ilgisini çekebilir hatta hoşuna gidebilir lakin verilen linkte okuduklarım ve daha öncedende takip ettiğim celal hocanın ayakları pek yere basmıyor.Hayata ve içindekilere özellikle dine bakışı kutuplu ve tek yönden bakıyor,bakış açısı kendine ve kendi inancını paylaşanların hoşlanacağı şeyleri söylüyor.Din ile arasının iyi olmadığını ve dine sadece dogmatik bir olgu gözü ile bakması ve tolerans dahi göstermeye yanaşmaması celal hocanında ölçü biriminde o tolerans olduğunu gösterir.Bir ağacın yaprağının rengi yeşildir bu bilimsel bir gerçektir aynı zamandada toplumun her kesiminin hem fikir olduğu bir gerçektir hatta celal hocanın bile ne yani şimdi celal hocanın kafasına göre yaprak yeşil olduğu için bilimsel olarak yanlışlanamıyor ise doğru olduğundan dogmatikmidir diyeceğiz?Gözlerimin rengi ela bilim bunu yanlışlayamıyor ise doğru kabul ediliyor ise buna dogmamı diyeceğiz.Yanlışlanabilir ise bilimdir yanlışlanamaz ise dogmadır.Bilim yanlışlar ile uğraşır sonucunu çıkaralım buradan ozaman doğrunun önemi nedir?

karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Haziran 05, 2014, 04:14:22 ös
Yanıtla #9
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Bilim aslen bireylerce kendi kurdukları küçük bir atelyede, hatta bireylerin evlerinde bile yapılabilir. Fakat bunun kime ne yararı olur? Önemli olan toplumsal fayda değil midir?

Bir önceki mesajımda şunu söylemiştim: Günümüzde bilimsel bilginin "Bilim" olarak nitelenebilmesi için bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması gereklidir. Ama bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olmak bile, o bilimsel çalışmanın tam anlamıyla "Bilim" olarak tanımlanmasına yol açmayabilir. Örneğin her branştan bilim insanları Science Citation Index'e kayıtlı uluslararası prestijli dergilerde makaleler yayımlamaktadırlar. Bu makaleler birer bilimsel çalışmanın ürünüdür. Bilimsel yöntemler izlenerek içerik oluşturulur. Gerekiyorsa tasarım, gerçekleştirim ve test çalışmaları yapılır. Belli sonuçlar elde edilir ve bu sonuçlar bilimsel oldukları dünya otoritelerince kabul edilmiş dergilerde yayımlanır. Yayımlanmadan önce de en az üç kişiden oluşan bilim insanı hakemler tarafından değerlendirilirler ve zayıf bulunurlarsa reddedilirler.

Tüm bu çalışmaların bilimsel içerikli Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti olduğu aşikardır. Ama gerçekten "Yenilikçi" midir? Hani diyoruz ya, Mason olmak başka, "Mason" olmak bambaşka. Onun gibi.

Bilimsel bir Ar-Ge çalışmasının ürünü, ancak üretim ve kullanıma aktarılırsa teknolojik ilerleme sağlanabilir. Kullanımı yaygınlaşmayan bilimsel Ar-Ge çalışmaları adeta tozlu raflarda ömürlerini doldururlar. İşte bilimsel çalışma ürününün üretim ve kullanıma aktarılmasına, dolayısıyla TOPLUM İÇİN BİR KATMA DEĞER YARATMASINA, kısaca inovasyon (yenilikçilik) diyoruz.

Yenilikçilik İktisadı'nın babası sayılabilecek olan Joseph Schumpeter; bir tekniğin ve/veya sosyal bir icadın ekonomiye (üretime) başarıyla uygulanmasını "Yenilikçilik" olarak tarif etmiştir. Modern iktisatçılardan Edward F. Denison, bilginin ilerlemesi ve üretime uygulanmasının faydalarından bahsetmiş ve bunu kantitatif olarak ölçmüştür.

Bireysel bilimsel çalışma sonuçlarının birer "Inovasyon"a dönüşememesine dair en iyi örnek "bireysel mucitler"dir. Örneğin Leonardo da Vinci'nin onlarca çalışması sadece prototip aşamasında kaldığından, toplumsal katma değer yaratamamış, bu nedenle de birer inovasyona dönüşmemiş ve birer Ar-Ge faaliyeti olarak kalmıştır.

Gerçek bilim insanlık için bir ilerleme sağlamalıdır. O halde bilimsel Ar-Ge çalışmasının gerçekten topluma yararlı olabilmesi için geçmesi gereken evreleri özetlersek:

1. Bilgi stokunu artırmak amacıyla sistematik temelde yapılan yaratıcı çalışmalardan oluşması.

2. Bilim topluluğu tarafından sınanmış ve kabul edilmiş olması.

3. Yenilikçi (innovatif) olması: Toplumsal katma değer yaratması, bir başka ifadeyle kullanımının toplumda yaygınlaştırılmış olması ve olumlu sonuçlarının gözlenmiş olması.

4. Şart olmamakla beraber, elde edilen sonuçların başka sektörlerde de yeni bilimsel/teknolojik atılım ve yeniliklere yol açması. Bu, Sn. Asimov'un ifade etmiş olduğu gibi eski bazı teorilerin çürütülmesi ve yerlerine yenilerinin gelmesi şeklinde olabileceği gibi, eskiden var olanın üzerine ekleme yapılarak daha da ileriye götürülmesi, yeni versiyonların oluşturulması şeklinde de gerçekleşebilir.

Bilimsel çalışmaların bir ülkenin kalkınmasındaki rolünü anlayabilmek için salt bilimsel çalışmaların bir değerlendirmesinin yapılması yeterli değildir. Aşağıdaki şartların hepsinin birden gerçekleşmesi gerekir... Bilim-Teknoloji-Yenilik birbirinden ayrılmaz bir üçlüdür.

BİLİM POLİTİKASI:
Bilimsel faaliyetlerin artırılması
Bilim insanı ve araştırıcılar yetiştirilmesi
Makale ve atıf sayısında artış olması
Doktoralı araştırıcı sayısında artış olması

TEKNOLOJİ POLİTİKASI:
Teknoloji stokuna katkılarda artış olması
İcat sayısında artış olması
Patent sayısında artış olması

YENİLİK POLİTİKASI:
Başarıyla uygulanan icat ve tasarımların ekonomik göstergeler açısından değerlendirilmesi ve bu değerlendirmelerin olumlu yönde bir ilerleyişi göstermesi.

OECD, Bilim ve Teknoloji Göstergeleri olarak bazı indikatörler belirlemiştir ve bunları her yıl güncelleyerek OECD ülkeleri için yayımlamaktadır. Bir OECD üyesi olan ülkemizin şu anda bulunduğu nokta ne yazık ki pek iç açıcı değildir. OECD'nin rakamsal Bilim ve Teknoloji Göstergeleri şunlardır ve Türkiye ne yazık ki bu göstergelerin her birinde sürekli olarak en son sıralarda yer almaktadır.

- Ar-Ge Yoğunluğu
- 1000 kişilik istihdam içinde araştırıcı sayısı
- Bilimsel ve Teknik Yayın Sayısı
- Doktora alanlar / Kendi yaş gruplarındaki mezunlar
- Bilgisayar Alanındaki Öğrencilerin Oranı
- Gayrisafi Yurtiçi Ar-Ge Harcamaları
- Triadik Patent Sayıları
- Teknolojik Ödemeler Dengesi
« Son Düzenleme: Haziran 05, 2014, 04:18:13 ös Gönderen: Spock »
Live long and prosper.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
7391 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2013, 05:35:53 ös
Gönderen: independent
2 Yanıt
3855 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2009, 03:19:08 ös
Gönderen: Makbenah
0 Yanıt
2430 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2007, 04:04:42 ös
Gönderen: MASON
32 Yanıt
18298 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2012, 01:29:34 ös
Gönderen: peacewings
1 Yanıt
3164 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2012, 06:06:06 ös
Gönderen: asimov
0 Yanıt
2084 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2013, 10:17:58 ös
Gönderen: asimov
14 Yanıt
9863 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 02, 2015, 01:30:34 öö
Gönderen: Kajmeran
2 Yanıt
2900 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2015, 05:07:38 ös
Gönderen: HERKÜL
2 Yanıt
3503 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2015, 03:40:33 ös
Gönderen: Risus
4 Yanıt
4225 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2015, 07:21:08 ös
Gönderen: propulsion