Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluk ve Tek Bir Dünya Devleti  (Okunma sayısı 30137 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 06, 2011, 03:34:28 ös
Yanıtla #50
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Siyon Protokolleri üzerinde aslında çok uzun yazmak gerekir. Daha önce de değinmiş olduğum üzere, bu konu aslında 20. yüzyılın tanımına göre yapılan Siyonizm ile bağlantılı değildir. Çünkü düzenleniş tarihleri 1860’lı yılların sonlarıdır. Fakat ondan önceki, Priéure de Sion adlı gizli örgütün emeli anlamındaki Siyonizm ile bağlantılıdır ve bunun Yahudilikle hiçbir ilgisi olmayışı bir yana dursun, bu örgüt Antisemitist bir nitelik taşır.

Burada, forumun bu başlığı altında Siyon Protokolleri’nin tümünü baştan sona gözden geçirmeyi hem anlamsız hem haddini aşmak olarak görüyorum. Bu nedenle protokollerin sadece bu başlık ile bağlantılı bölümüne değineceğim yani şu dünya devleti oluşturma sorununa.

Ancak belki şuna öncelikle değinmek gerekiyor: 1860’lı yılların sonlarında, Fransa’da “Protocoles des Sages de Sion” (Siyon Bilgelerinin Protokolleri) adını taşıyan bu belgelere niçin “protokol” niteliği verilmiş? Çünkü bu belgeler bir bildirge, duyuru ya da demeç falan gibi bir şey değildir. Bunlar iki kurumun en üst düzey kişileri arasında yapılmış bir sözleşme ya da bir karşılıklı niyet mektubudur.

Bu protokollerin kapsamında şöyle bir söz geçiyor:

“Yeni bir dünya düzeni kurmak üzere belli bir grup insan seçilecektir. Bu grup her şeye egemen olacaktır. Yürürlükteki politik rejimlerin bir bölümünün yıkılması için karışıklık ve anarşi çıkarılacaktır. Masonluk ve benzeri kuruluşlar, Batı dünyasının ekonomik, politik ve sosyal kurumlarını ele geçirmek için kullanılacaktır.”
Buradaki şu “bir grup insan seçilecektir.” sözü bile bu belgelerin Yahudilerin kaleminden çıkmadığını gösterir. Çünkü Yahudiler, dinsel inançları uyarınca zaten kendilerini “seçilmiş insanlar” olarak görür. Üstelik Yahudi dinine özgü dogmaya göre söz konusu olan “seçilmişlik” insanlar tarafından değil, Tanrı tarafından belirlenmiştir.

Yahudilerin hiçbir zaman “yeni bir dünya düzeni kurmak” gibi bir düşünceleri olmamıştır. İsrailoğulları’nın bir zamanlar yaşadığı ve vaat edilmiş topraklar olarak da niteledikleri Kudüs ve çevresine yeniden yerleşip, kendi bağımsız devletlerini kurma peşinde 19. yüzyılın sonlarına doğru koşmaya başlamışlardır. Bir başka deyişle bu olay ya da bu girişim, Siyon Protokolleri’nin düzenlenişinden 30 yıl kadar sonradır. Gerçi buna ilişkin bir diğer çalışma 1860 yılında başlamıştır. O başlangıcın Siyon Protokolleri ile dolaylı bir bağlantısı olduğu söylenebilir Fakat o da genel olarak Yahudi toplumu ile değil, Yahudi asıllı tek bir kişiyle ilgilidir: Adolphe Crémieux. Öyle ki büyük olasılıkla bu adamın adını duymamışsınızdır.

Bu kişi 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Fransa’da çok önemli bir politik kimliğe sahiptir. Yahudi asıllıdır ve bir zamanlar Rotshild ailesinin önderlik etmek istediği Alliance Israealité Universel adlı örgütün yönetimini de üstlenmiştir. Dehşetli ve çok sıkı bir Marxisttir. Ayrıca Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Fransa Yüksek Konseyi’nin Büyük Komandörü’dür.

Bir nokta daha: Yahudiler, kendi ülkülerini gerçekleştirebilmek için gerek ekonomik, gerek politik gerekse sosyal kurumları kullanmaya girişmişlerdir. Fakat hiçbir zaman  “politik rejimleri yıkmak” amaçlı bir eylemleri görülmemiştir.

Oysa o Priéure de Sion adlı gizli örgüt var ya… İşte o yüzyıllarca hep bunu yapmıştır.

Bu protokollerde geçen “bazı politik rejimleri yıkmak” sözü, Fransa’yı ve özellikle o tarihteki hükümeti hedef almaktadır. Priéure de Sion’un ülküsü monarşi ve otokrasiyi gerektirir. Oysa 1848 yılından sonra Fransa cumhuriyete yönelmiş, kısa bir süre sonra yine imparatorluk kurulmuştur. Priéure de Sion, Fransa’de mutlaka belli bir soyun başa geçmesi için uğraşmaktadır. Dolayısıyla, 1860’lı yıllarda yürürlükte olan bu rejimin mutlaka yıkılmasından yanadır. (Dediğim gibi, iki Siyonizmi birbirine karıştırmayın.)

Siyon Protokolleri’nin hiçbir yerinde “cumhuriyet” ya da “imparatorluk” gibi bir söz geçmez. İlle de ve sadece “krallık” geçer. Üstelik birtakım ilgi çekici terimler kullanılmıştır. “Masonik Krallık”, “Siyon Kanının Kralı” gibi... Gelecekteki kralın Hz. Davut’un soyundan olacağı belirtilir yani İsrail Krallığı’nın geleneksel uygulaması. İsa’nın soyu… Sonra da şöyle denir: “Gerçek papa, Yahudilerin kralıdır.”

Bir tek bu söz bile, bu belgelerin Yahudilik ile ilgili olmadığını, Antisemitist bir nitelik taşıdığını, bir tür Hıristiyanlık propagandası yaptığını gösterir. Ancak bu Hıristiyanlık kesinlikle Katolik olmayan bir Hıristiyanlıktır. Ancak öyle bir Hıristiyanlık ki, ne Ortodoks ne de Protestan mezheplerinin tarzı ile tam uyumlu. Belki 1. yüzyıldaki özgün Hıristiyanlık ile daha yakın; Manicilik ya da Kathar inancı gibi Düalizm üzerine kurulu bir dinsel felsefe gibi bir şey…

Peki Siyon Protokolleri’nin öteki cenahında kim var?

Herkesin çok iyi tanıdığı ama aynı zamanda işte o tarihlerde Priéure de Sion’un Büyük üstadı olduğunu bilmedikleri Victor Hugo….

Dil bilimciler, Siyon Protokolleri’nin yazımında kullanılmış olan üslubun Victor Hugo’nun yapıtlarında kullandığı üslup ile örtüştüğünü de belirledi.

Çağdaş araştırıcılardan kimileri, bu protokollerdeki anlatımlardan bazısını Maurice Joly’nin 1864 yılında Cenevre’de yayımlanmış birtakım hicivlerinden esinlenilmek suretiyle düzenlendiği görüşünde. Onun İmparator 3. Napoléon’u hedef aldığı biliniyor. Üstelik Maurice Joly ile Victor Hugo çok yakın iki dost.

Bu belgelerin bir de son tümcesi var ki o belki hepsinden ilginç: “Siyon’un 33. derece temsilcilerince imzalanmıştır.”

İşte böylece her şey ortaya çıkmış oluyor. Priéure de Sion adlı gizli örgütün Büyük Üstadı Victor Hugo ile Fransa Yüksek konseyi’nin Büyük komandöre Adolphe Crémieux bir araya gelerek her ikisinin de politik eğilimlerine uygun bir protokol imzalamışlar. Böyle bir girimin ve bu deyişlerin,20. yüzyılda Yahudilerin onların politik ülküsü biçiminde tanımlanmış biçimiyle Siyonizm ile hiçbir ilgisi yok. Bu deyiş, açıkça Masonluğun Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti ile bağlantılı.

Bu konuyu anlatmayı sürdürebilirim. Konuya Masonluk açısından bakılınca anlatılabilecek çok şey olabilir. Ancak bu kadarı yeter. Olay şudur: Bu belgelere dayanılarak Masonluğun bir amacının da Yahudilerle iş birliği ederek bir dünya devleti kurmak olduğu ileri sürülmüştür. Oysa Siyon Protokolleri’nin asıl kaynağı üzerinde bilimsel yöntemler uygulanarak yapılmış alan incelemelerin sonuçları hiç de öyle demiyor.

Mesnetsiz iddialara mı güveneceğiz yoksa bilimsel nitelikli bulgulara mı?






ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 07, 2011, 12:48:23 ös
Yanıtla #51
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

SIYON LIDERLERININ PROTOKOLLERI

 
The Secrets of the Wise Men of Zion (Siyon Bilgelerinin Sırları) Rusya dışında Protokoller'in ilk basılı hâlidir. Charlottenburg, Almanya, 1920'de basılmıştır.
Fotoğraf

Sergilenenler

“Eğer bir yazı parçası kitlesel nefreti üretebilseydi, bu o olurdu. Bu kitap yalanlar ve iftiralar hakkındadır”.
Nobel Barış Ödülü sahibi Elie Wiesel
Protocols of the Elders of Zion (Siyon Liderlerin Protokolleri [Kısaca Protokoller olarak bilinir]), modern zamanların en kötü ününe sahip ve en çok dağıtılan Yahudi karşıtı yayınıdır. Yahudiler hakkında defalarca çürütülen yalanları günümüzde özellikle internette dolaşmaya devam etmektedir. Protokolleri kullanan kişi ve gruplar ortak bir amaçla bağlıdır: Yahudi nefretini yaygınlaştırmak.
Protokoller, Yahudileri birçok değişik kötülüğün suçlusu olarak göstermek için kasten yazılan, tamamen hayal ürünü bir çalışmadır. Dağıtanların iddiası bu kitabın, dünyayı yönetmeyi amaçlayan Yahudi komplosunu belgelediğidir. Komplo ve Siyon Liderleri olarak adlandırılan sözde liderler asla var olmamıştır.
Bir Yalanın Temeli
Protocols of the Elders of Zion'un (Siyon Liderleri Protokolleri) bölümleri 1903'te Rusya gazetesi Znamya'da Znamya (Manşet) yazı dizisi oldu. Ancak, Protokoller'in dayanan ve onlarca dile çevrilen sürümleri ilk olarak 1905'te, Rus yazar ve gizemci Sergei Nilus'a ait The Great in the Small: The Coming of the Anti-Christ and the Rule of Satan on Earth, (Küçük İçindeki Büyük: Hıristiyan Karşıtlarının Gelişi ve Şeytanın Yeryüzünü Yönetmesi) adlı kitabın ilavesi olarak yayınlanmıştır.
Protokoller'in kesin kökeni bilinmemekle birlikte, amacı Yahudileri devlet karşıtı komplocular olarak tanımlamaktır. 24 bölümde ya da protokollerde, sözde Yahudi liderlerinin toplantılarından anlarda, Protokoller, Yahudilerin, ekonomiyi maniple ederek, medyayı kontrol ederek ve dinî çatışmaları teşvik ederek dünyayı yönetme “gizli planlarını” “tanımlamaktadır”.
1917 yılındaki Rus İhtilali'nin ardından, Bolşevik karşıtı göçmenler Protokoller'i batıya taşıdı. Kısa bir süre sonra kopyalar Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Amerika ve Japonya'da dolaşıma çıktı. Arapça çevirisi ilk olarak 1920'lerde ortaya çıktı.
1920'den başlayarak, otomotiv patronu Henry Ford'un gazetesi olan The Dearborn Independent,'de Protokoller'deki bölümlere dayanan makale dizileri yayınlandı. Bu dizileri kapsayan, The International Jew (Uluslararası Yahudiler) kitabı en az 16 dile çevrildi. Adolf Hitler ve sonradan Nazi Propaganda Bakanı olan Joseph Goebbels, Ford'u ve The International Jew (Uluslararası Yahudileri) övdüler.
Aldatma ortaya çıktı
1921'de London Times Protokoller'in “beceriksizce bir intihal” olduğu sonucunu ortaya çıkaran delilleri sundu. Times, Protokoller'in Yahudilerden hiç bahsetmeyen bir Fransız politik eleştirisinin, Dialogue in Hell Between Machiavelli and Montesquieu ,(Machievelli ve Montesquieeu Arasındaki Cehennem Diyalogları) (1864) adlı Maurice Joy'un kitabının bölümlerini kopyaladığını kanıtladı. Yapılan diğer araştırmalar ise, Hermann Goedsche'nin yazdığı Prusya basımı roman Biarritz'in (1868) bir bölümünün de Protokoller'e “esin kaynağı oluşturduğunu” ortaya koydu.
Nazi Dönemi
Nazi Parti ideologu Alfred Rosenberg, 1920'lerin başlarında, Hitler'i dünya görüşünü oluştururken Protokoller'le tanıştırdı. Hitler, ilk politik söylemlerinin bazılarında Protokoller'i referans olarak aldı ve kariyeri boyunca, “Yahudi Bolşeviklerin” dünyayı kontrol etmek için komplo kurduğu efsanesini kullandı.
1920'ler ve 1930'lar süresince, The Protocols of the Elders of Zion (Siyon Liderleri Protokolleri), Nazi Propaganda silahları arasında önemli bir rol oynadı. Nazi Partisi, 1919 ve 1939 yılları arasında, Protokoller'in en az 23 kopyasını yayınladı. 1933 yılında iktidara gelmesinden sonra bazı okullar Protokoller'i öğrencilerin beynini yıkamak için kullandı.
Aldatma ortaya çıktı
1935'te, İsviçre mahkemesi, Protokoller'in Almanca baskısını İsviçre Bern'de dağıttıkları için iki Nazi liderini cezalandırdı. Duruşmanın yargıcı Protokoller'i “iftira”, “açıkça sahtekârlık” ve “saçma anlamsız” olarak ilan etti.
A.B.D senatosunun 1964 de yayınlanan raporu Protokoller'in “Uydurma” olduğunu deklare etti. Senato Protokoller'in içeriğini “anlamsız” olarak açıkladı ve Protokoller'i Hitler'le aynı propaganda tekniğini kullanmak için “dağıtanları” eleştirdi.
1993'de Rus mahkemesi, aşırı sağcı ulusal örgüt Pamyat'ın, Protokoller'i yayınlayarak Yahudi karşıtı bir harekete kalkıştığı hükmünü verdi.
Protokoller bir aldatma olduklarının defalarca ortaya çıkmasına karşın, geçen yüzyılın en etkili Yahudi karşıtı söylemi olarak kaldılar ve birçok Yahudi karşıtı grup ve kişiyi cezbetmeye devam ettiler.
Günümüzde Protokoller
ABD Devlet Bakanlığının “Küresel Yahudi Karşıtlığı Raporu”'na (2004) göre “[Protokoller'in] amacı açıkça Yahudi ve İsrail düşmanlığını kışkırtmaktır”.
Birleşik Devletler ve Avrupa'da, neo-Naziler, beyaz ırkçılar ve Yahudi soykırımını reddedenler Protokoller'i desteklemekte ve dağıtmaktadır. Protokoller'i temel alan kitaplar dünya çapında, Japonya gibi Yahudilerin neredeyse hiç bulunmadığı ülkelerde dahi mevcuttur.
Arap ve İslam dünyasında birçok okul kitabında Protokoller bir gerçek gibi öğretilir. Sayısız politik söylem, makale ve hatta çocuk çizgi filmleri Protokoller'den alınmıştır. 2002'de, Mısır hükümeti Protokoller'e dayanan kısa bir diziye sponsor oldu ve bu olay ABD Devlet Bakanlığı tarafından kınandı. Filistin örgütü Hamas, İsrailli sivillere karşı uyguladığı terör eylemlerini haklı göstermek için Protokoller'deki bölümleri kullandı.
İnternet Protokoller'e ulaşımı büyük ölçüde artırdı. Birçok Web sitesinin Protokoller'in bir aldatma olduğunu göstermesine karşın, İnternet Yahudi düşmanlığını artırmak için Protokoller'in kullanılmasını kolaylaştırdı. Günümüzde, basit bir internet araştırması, Protokoller'i yayınlayan, satan ya da tartışan ya da bunların aldatma olduğunu gösteren yüz binlerce site getirmektedir.

Alıntı holokost ansiklopedisindendir.

devam edeceğim
 
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 07, 2011, 12:50:41 ös
Yanıtla #52
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

SIYON LIDERLERININ PROTOKOLLERI: ZAMAN ÇIZELGESI


Bu zaman çizelgesi, modern zamanların en çok dağıtılan Yahudi karşıtı yayını The Protocols of the Elders of Zion’un (Siyon Liderlerin Protokolleri [kısaca Protokoller olarak bilinir]) kronolojisidir.
Yahudi liderlerin gizli toplantılarının kaydı olduğu varsayılan Protokoller, sözde dünyayı yönetme komplosunu anlatır. Komplo ve Siyon Liderleri denilen liderler asla var olmamıştır. Protokoller, birçok kez aldatma oldukları kanıtlanmasına karşın, Yahudi nefretini yaymaya çalışanlara ilham vermeye devam etmektedir.
1864
Fransız politika eleştirmeni Maurice Jooy The Dialogue in Hell Between Machiavelli and Montesquieu. (Machiavelli ile Montesquieu arasında Cehennemde Diyaloglar) adlı kitabı yazdı. Joly’nin kitabında Yahudilerden hiç bahsedilmez ama Protokoller’in büyük bir kısmı onda bulunan fikirler temel alınarak oluşturulmuştur.
1868
Prusyalı yazar Hermann Goedsche, on iki İsrail grubunun Prag Yahudi mezarlığında gizlice toplandığını anlatan Biarritz romanını yayınladı. Goedsche'nin kitabı da, Joly'ninki gibi Protokoller’in uydurulmasında kullanılan fikirleri içeriyordu.
1897–1899
Protokoller’in kökeni hâlâ tartışma konusu olmasına karşın, Paris'te bulunan Rusya gizli polisi (Okhrana) yabancı şube şefi Pyotr Rachovsky yönetiminde uydurulmuş olması pek muhtemeldir.

1903
Protokoller’in, St. Petersburg, Rusya’daki Znamya (Manşet) gazetesinde kısaltılmış bir şeklini yayınlandı.

1905
Rus gizemcisi Sergei Nilus, Protokoller’i, The Great in the Small: The Coming of the Anti-Christ and the Rule of Satan on Earth. (Küçükteki Büyük: Hıristiyan Karşıtlarının Gelişi ve Yeryüzünde Şeytan Yönetimi) adlı kitabına ek olarak aldı. 1917 itibarıyla, Nilus Rusya'da Protokoller’in 4 baskısını yayınladı.
1920
Protokoller’in, Rusça dışında bir dilde ilk baskısı Almanya’da çıkarıldı.
1920
Protokoller Polonya, Fransa, İngiltere ve Birleşik Devletler’de yayınlandı. Bu baskılar Rus İhtilalinin suçlusu olarak Yahudi komplosunu gösteriyordu ve Bolşevikliğin batıya yayılacağı uyarısını yapıyordu.

1920
İngiliz diplomat ve gazeteci, Lucien Wolf, The Jewish Bogey and the Forged Protocols of the Learned Elders of Zion (Yahudi Korkusu ve Bilinen Siyon Liderlerinin Sahte Protokolleri) adlı yayınında, Protokoller’in sahte bir intihal olduğunu gösterdi.1920

Otomobil üreticisi Henry Ford'un sahip olduğu Dearborn Independent Protokoller’in Amerikan versiyonu olan The International Jew (Uluslararası Yahudi) adlı kitabı. The International Jew (Uluslararası Yahudi) bir düzineden fazla dile çevrildi.
16–18 Ağustos, 1921
Gazeteci Phillip Graves, London Times’ta yazdığı makale dizilerinde Protokoller’in intihal olduğunu gösterdi.
1921
New York Herald muhabiri Herman Bernstein The History of a Lie: The Protocols of the Wise Men of Zion, (Bir Yalanın Tarihi: Siyon Bilgelerinin Protokolleri) adlı kitabı yayınladı, Amerikalı okuyuculara Protokoller’in bir aldatmaca olduğunu ilk kez gösterdi.

1923
Nazi teorisyeni Alfred Rosenberg, The Protocols of the Elders of Zion and Jewish World Policy’yi (Siyon Liderlerinin Protokolleri ve Yahudi Dünya Politikası) yazdı. Rosenberg’in kitabı geniş kitlelere ulaştı ve bir yıl içinde üç kez basılması gerekti.
1924
Alman Yahudi Gazeteci Benjamin Segel, Die Protokolle der Weisen von Zion, kritisch beleuchtet (Siyon Liderlerin Protokolleri, Eleştirel Aydınlanma) kitabında Protokoller’in sahte olduğunu gösterdi.

1924
Daha sonra Kamu Aydınlanma ve Propaganda Nazi Bakanı olan, Joseph Goebbels günlüğüne şunu yazdı: “Siyon Bilgelerinin Protokolleri’nin bir sahtekarlık olduğuna inanıyorum. Bununla birlikte, Protokoller’in özüne inanıyorum ama gerçek olaylara dayandığına inanmıyorum”.
1925–26
Hitler eseri Kavgam’da şunu yazar: “Bu insanların bütün varlığının Siyon Bilgelerinin Protokolleri tarafından gösterilen sürekli bir yalanın temeline dayanması sürdükçe, Yahudiler tarafından sonsuz nefret edildi. . . . Bu kitap insanların ortak malı olduğunda, Yahudi tehdidi kırılmış olarak değerlendirilebilir”.

1927
Henry Ford, “büyük yalan” olarak kabul ettiği Protokoller’i yayınladığı için kamuya bir özür sundu. Ford, The International Jew'in (Uluslararası Yahudi) kalan kopyalarının yakılmasını emretti ve denizaşırı yayıncılardan kitabın basımını durdurmalarını istedi. Ford’un yabancı yayıncılara verdiği direktifler görmezden gelindi.
1933
Naziler Almanya'da iktidara geldi. Nazi Partisi, II. Dünya Savaşı başlamadan önce Protokoller’in en az 23 baskısını yayınladı.
1935
İsviçre Bern’de, bir İsveç Nazi partisinin, Nazi yanlısı kanıt olarak Protokoller’i dolaştırmasına karşı mahkeme açıldı. Duruşmanın yargıcı Walter Meyer, Protokoller’i “saçma manasız” olarak nitelendirdi.
1938
“Radyo Papazı” Peder Charles E. Coughlin, Protokoller’i gazetesi Social Justice’ta (Sosyal Adalet) dizi hâlinde yayınladı.
1943
Protokoller’in bir baskısı Alman işgalindeki Polonya’da yayınlandı.

1964
A.B.D Senatosu Adalet Komitesi The Protocols of the Elders of Zion: A “Fabricated” Historic Document (Siyon Liderlerinin Protokolleri “Üretilmiş” Bir Tarihi Belge) başlıklı bir rapor yayınladı. Komite kararı: “Alt Komite, Protokoller’i yayanların, Amerika halkı arasında nefret ve ihtilaf oluşturarak Amerikan olmayanlara karşı önyargıyı yayanlar olduğuna inanmaktadır”.

1974
Protokoller, Hindistan’da International Conspiracy Against Indians. (Hintlilere Karşı Uluslararası Komplo) başlığı altında yayınlandı.

1985
Protokoller’in, İslami Propaganda Örgütü tarafından basılan, İngilizce bir baskısı, İran’da çıkarıldı.

1988
İslami Direniş Hareketi’nin (HAMAS) 32. maddesi aşağıdaki şekildedir: “Siyonist Plan sınırsızdır. Filistin’den sonra, Siyonistler Nil’den Fırat’a kadar yayılmayı amaçlamaktadır. Aldıkları bölgeyi sindirdikten sonra, daha fazla yayılmayı amaçlamaktadırlar ve sonra daha da fazla. Planları Protocols of the Elders of Zion’nda (Siyon Liderlerinin Protokolleri) şekillenmiştir ve şimdiki yönetimleri söylediklerinin en iyi kanıtıdır”.

1993
Protokoller’i 1992’de Rusya’da yayınlayan aşırı milliyetçi Rus örgütü Pamyat'ın, bir Moskova duruşmasında Protokoller’in yalan olduğu deklare edilmiştir.

2002
Mısır uydu televizyonu, büyük ölçüde Protokoller’e dayanan Horseman Without a Horse (Atsız Binici) adlı 41 bölümlük mini diziyi yayınlamıştır.

2002
ABD Senatosu, Mısır hükümetini ve diğer Arap devletlerini, hükümet kontrolündeki televizyonlarda Protokoller’i meşru kılacak herhangi bir program yayınlanmasına izin vermemeleri konusunda uyaran bir karar çıkardı.

2003
Hizbullah’ın Al-Manar TV’sinde Al Shatat (Diyaspora) adlı 30 bölümlük bir mini dizi yayınlandı. Dizi, Protokoller’de tanımlandığı gibi bir “küresel Yahudi hükümeti” anlatıyordu.

2003
Mısır’daki İskenderiye Kütüphanesi’nde tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarının sergilendiği bölümde Tevrat'ın yanında Protokoller’in bir kopyası bulunuyor. UNESCO İskenderiye Kütüphane sergisine genel bir kınama yayınladı.

2004
Protokoller, Japonya Okinawa’da yayınlandı.

2005
Protokoller’in Meksiko'da yayınlanan bir baskısı Yahudi soykırımının Siyon Liderleri tarafından İsrail Devletinin kurulması karşılığında yönetildiğini iddia etti.

2005
Suriye Enformasyon Bakanlığı tarafından verilen izinle basılan Siyon Liderlerinin Protokolleri, 11 Eylül 2001’de Birleşik Devletler’deki terörist saldırıların Siyon Liderleri tarafından koordine edildiğini iddia etti.

2007
Protokoller hakkında basit bir internet araştırması yüz binlerce site getirmektedir.

Aynı kaynaktan alıntı.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 07, 2011, 02:41:34 ös
Yanıtla #53
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan, Siyon Protokolleriyle bağlantılı bir kronolojik liste çıkarmış. Teşekkürler.

Ancak bu liste bu başlık altındaki sorulara yanıt getirmiyor. Bu listede Maurice Joly dışında benim değinmiş olduğum konular, kişiler, olaylar hiç geçmiyor.

Çünkü bu anlatımlar, kısaca Siyon Protokolleri denilen belgelere at gözlüğü takmışçasına tek bir yönden, üstelik yanlış bir açıdan bakıyor. Konunun Masonluk ile çok sıkı bağlantısı var. Zaten bu bağlantı bir bakıma belgelerin kapsamında da geçiyor ama değerlendirmeler, işin aslı  bilinmeksizin yapılmış olan yorumlar üzerine kurulduğundan yanlış yönlere sapılıyor.

Bu bağlamda Türkiye'de yayınlanmış bir araştırma kitabı kapsamında da özet anlatımlar var ama bizim insanlarımız öterden beri hep Batı araştırmacılarının daha doğru şeyler yazdığı gibi bir tür küçüklük kompleksi içinde bocalayıp durduklarından, ne yazık ki hemen yanı başlarındaki bilimsel bilgi aktarımlarına kayıtsız kalıyor hatta omuz silkiyor.

İşin özeti şu ki Priéure de Sion ile EKEİR Fransa Yüksek Konseyi'ne, dolayısıyla 1860'lı yılların sonlarında bu örgütlerin başlarındaki kişilere değinilmezse, Siyon Protokolleri'nin aslı astarı anlaşılamaz. Varsayımlara dayanan yanlış yorumlar yapılır hatta komplo teorileri üretilir.

Bu prokoller anlaşıldığı zaman, Masonluğun o tarihlerde bir politik manevra doğrultusunda kullanılmak istendiği ortaya çıkar. Bu politik manevra Kutsal Roma İmparatorluğu ile bağlantılıdır.

Bunun ötesinde, Masonluğun bir dünya devleti kurmak ya da buna destek vermek gibi bir ülküsü ya da etkinliği yoktur. Hiçbir zaman da olmamıştır.

Sevgiler.
 

 
     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 07, 2011, 03:34:25 ös
Yanıtla #54
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Anlatımlarınıza katılıyorum ben hiç yorum yapmadım dikkat ederseniz sizin yorumunuzu merak ettiğimden dolayı.Beklediğim cevabı verdiniz ,cevabınızdan memnununm hakkınızda ne kadar doğru kasnaate sahip olduğumu bşir daha anladım yorumunuz çok objektif çünklü.Doğrudur bende sizin gibi düşünüyorum sionizm ile masonluk arasında sıkı bağ olduğunu düşünenler var ben inanmıyorum doğru olmadığını savunuyorum ama bir kapıyıda açık bırakmakta fayda var bu ülküyü güdenler için masonluğu kullanmakta çok elzemdir masonlar istesede istemesede bu konudan kendilerini pek kurtaracak gibi durmuyorlar.Bne yine söylüyorum masonların böyle bir ülküsü olduğuna inanmıyorum.

Bu site holokost'u savunan bir site alıntıyıda direkt ordan yaptım protokollerin kronolojik gelişimide dahil sıradan bilgiler.Sizin verdiğiniz tarihteki (1860) avrupayı özellikle fransayı çünkü 19 yıl sonra fransız devrimi oldu,o yılları kendi içinde değerlendirmeden hatta olayı sizinde bir dönem yazı dizisi yaptığınız catharların dramatik öyküsünün altındaki sürecin benim kendi şahsi kanaatim katılmayabilirsiniz o sürecin fransız ihtilali ile dengesini bulduğunu düşünüyorum ben.

sırf bu konudan yüzlerce soru çıkar cevaplanması gereken.Bu protokoller sahte olsa sionistler için ne anlam ifade eder gerçek olsa neyi ifade eder.Her iki sonuçta kimin işine yarar.Benim işime yaramayacağı kesin ben tarafım karşı taraf.Her yaşanmış olayın sonucunda ortaya çıkan durum yaşanmış olan olayın bir nevi hikayesidir.Her 2 dünya savaşının sonucu israil devleti oluyorsa ve bu protokollerde açıkça yazıyorsa düşünmek lazım ama nasıl olacak sn.adam çok güzel yerlere nokta temaslar yapıyor yahudiler devlet neden kursun protokolde bahsedilen krallıktır,peki israil devleti neden krallık değilde devlet olarak kuruldu üstelik laik bile değil bir cumhuriyette değil dünyada şeriatı olan 2 devletten biri yönetimsel olarak(iran ve israil) yada şöyle sorayım bir krallık olarak kurulsaydı israil ne olurdu mesela araplar o yıllarda ne tepkiler verirdi,belki yumuşak bir geçiş yaparlar ileride krallıklarına.Hakikaten bu protokolleri kim hangi akla hizmet için yazmışsa bir deli kırk kyu hikayesini biliyormuş.

Ya bir avuç yahudi nasıl dünyaya hakim olur safsata bu ilk tepki eminim bu olur.Ozaman bir avuç yahudi değilde bir avuç elit sizce bu dünyayı dilediği gibi yönbetebilirmi diye değiştirelim soruyu.Bnece o kadar mümkünkü zaten tüm dünyadaki devletleri yönetenler bir avuç değilmi kim onlara hesap sorar yada gizli işlerini bilir.Habertürke çıkan john perkins'in ifadeleri ne kadar korkunçtu amerkada başkanların önemi yoktur mühim olan sistemdir başkan sadece imzayı atar,peki olayı bu noktaya getirmek zormudur.

Zeitgeist belgeselindeki bir anlatım çok hoşuma gitmişti yada ben öyle algıaldım,bir şirket düşünün yıllık cirosu 70 milyonluk bir ülkenin gayrisafi milli hasılasının 4-5 katı olsun o şirketi yönetenler o ülkenin yöneticilerinin ve o ülke kanunlarının uygulanmasını ne kadar takarlar belkide problem burda çıkıyor.Dünyayı bir muhtarlık statüsüne indirirsen çok kolay yönetilebileceğini görürsün yada belediye olsun.İnsanlar sadece gelecek kaygısı ile yaşarlar çoğunluk,çevre ve ülke faktörlerine dünyada olup bitene ilgi ve alaka olmadığından dolayı çoğuınluğu yönetmek psikolojik bir olay olmuş artık yıka beyinlerini otlat koyunlarını sormaz,isyan etmez.

O kadar açık ve gerçekçi duruyorki protokollerin her iki durumuda sionist ülküye yarıyor her iki yolla hedeflerine gidebiliyorlar.Eğer gerçekse ben sadece hayret ve gıpta ediyorum korkmuyorum fakat tersine inanmam çok güç.Mesela Amerikanın bağımsız bir ülke olarak her koşulda kayıtsız şartsız sadece israil çıkarlarına hizmet etmesi,israilin korunması adına jandarmalığını yapması ingiltere ve fransa dahil bana tesadüf harici anlatabilecek biri varmı acaba.Şımarık çocuk hikayesi olmasın ama bunun çok ötesinde bir şey bu.Bu protokollerin sonucudur israil bugün.

Saygıalr
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 08, 2011, 01:25:48 öö
Yanıtla #55
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Bu siyon protokolleri, 80’li yıllarda sağcı gençlerin her okuduklarında “tekbir” çektikleri Evrim karşıtı çember sakallı yazarların yazılarına ne kadarda çok benziyor… Onlarda bu ağızla ve maddeler halinde yazarlardı, boşlukta salınan özenti üni gençliği de her okuduklarında başka bir hayal aleminde gezinirler(miş)di…  Hoş şimdide değişen bir şey yok ya :)

Bu başlık altında bu konuya ciddi şekilde odaklanmış ve ciddiyetle günlerdir yazılar yazan siz değerli büyüklerimin affına sığınarak, diyorum ki;

1:Siyon protokolleri adı altında insanlara okutulan tüm bu yazılanların hepsi, ama hepsi dikkatleri dağıtmak ve asıl doğruya odaklanmasını engellemek amaçlıdır.

2:Asıl doğru, dinlerde saklıdır. Kiliselerde, Camilerde saklıdır. Özellikle de Camilerde..!

3:Roma’da saklıdır, Mekke’de saklıdır.

4:Din merkezli cemaatlerde, tarikatlarda saklıdır.

5:600 sayfalık bir kitap üzerinden bir Milyardan fazla insana her gün beş defa secde ettiren Mekke’de saklıdır asıl gerçekler.

Çok şey yazmak isterdim ama malum, Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve bu sitede bile olsa ciddi tepkiler alacağımı çok iyi biliyorum. Onun için anlaşılacağını umut ederek sadece bu kadarını yazıyorum.

Çok özür diliyorum ama Asıl senaristleri yanlış yerde arıyorsunuz..!

Herkese bir sorum olacak: Bir odanın içinde üç ölü erkek cesedi var ve üzerlerinde kimlik yok. Biri Yahudi biri Hıristiyan diğeri de Müslüman. Hangisinin Müslüman olduğunu nasıl anlarsınız?


Saygılarımla.

Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Kasım 08, 2011, 08:53:43 öö
Yanıtla #56
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın agnus dei'nin kendine göre bir inancı, dünyası, anlayışı var.

Olabilir. Olsun!

Forumdaki diğer herkmes gibi o da kendi inanç, görüş ve dünyasını empose etmeye çalışıyor.

Çalışabilir. Çalışsın!

Anca şu yazdığgı kınunun Masonluk ve Tek Bir Dünya Devleti ile bağlantısını ben kuramadım. Forumun bir başka bölümüne daha çok yakışırdı gibime geliyor.

Bütün bunların ötesinde asıl düzeltmem gereken çok önemli bir yanlış var yazısında. Doğrusunu yazayım:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK BİR ÜLKEDİR.
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 08, 2011, 10:46:42 öö
Yanıtla #57
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Agnusdai

İyiki kısa kesmişsiniz yazınızı bu ifadeler merak ediyorum ne kadarlık bir yaşamın bilgi birikimi olabilir,mesela sn.adam'ın kaleminden ve aklından çıksa hemen araştırmaya girişirdim bilgisine güvenilir çünkü şimdi sizde ne yapmalıyım onu kestiremedeim .Tamamen anarsist bir ruhun sancılı yazısı gibi geliyr bana.Tamamen sizin fikirleriniz sizin düşünceleriniz.Madde madde sırladığınız şeylerin altını doldurmadan şu şöyledir bu böyledir demek o kadar kolayki,ağız işte büzülmüyor içinden herşey çıkıyor.Düşünerek konuştuğunuz bellide bilimsel verilerle ortaya nasıl koyarsınız mesela şu cümlenizi biraz açında anlatın anlayalım.

Ama en son cümlene bayıldım belkide en sempatik sunumun o idi evet anlaşılmaz zaten,Allah derki eşyayı insan için insanıda kendim için yarattım.Yaratılmış tüm insanların asıl özü insan olmalarından başlar tüm insanlığın hangi din olursa olsun özü ilk önce insandır.Hiç kimse sen yahudisin sen hristiyansın sen müslümansın diye sorgulanmazlar ilk kimlikleri insanlığı ile sorgulanırlar.Hz. alinin çok özlü sözünü söyleyip bitireyim herşeyin özü bir noktadır cahiller onu çoğaltır.

Saygılar

600 sayfalık bir kitap üzerinden bir Milyardan fazla insana her gün beş defa secde ettiren Mekke’de saklıdır asıl gerçekler.


size göre bu 1 milyar insan naslı varlıklar acaba sizin pencerenizden nasıl görünüyorlar açın mesela.
mesela din merkezli ne demek ? din ne demek din deyince ne anlarız yada size göre nedir,o 1 milyar insan ne anlar?
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 08, 2011, 05:10:36 ös
Yanıtla #58
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Agnusdai

İyiki kısa kesmişsiniz yazınızı bu ifadeler merak ediyorum ne kadarlık bir yaşamın bilgi birikimi olabilir,mesela sn.adam'ın kaleminden ve aklından çıksa hemen araştırmaya girişirdim bilgisine güvenilir çünkü şimdi sizde ne yapmalıyım onu kestiremedeim .Tamamen anarsist bir ruhun sancılı yazısı gibi geliyr bana.Tamamen sizin fikirleriniz sizin düşünceleriniz.Madde madde sırladığınız şeylerin altını doldurmadan şu şöyledir bu böyledir demek o kadar kolayki,ağız işte büzülmüyor içinden herşey çıkıyor.Düşünerek konuştuğunuz bellide bilimsel verilerle ortaya nasıl koyarsınız mesela şu cümlenizi biraz açında anlatın anlayalım.

Ama en son cümlene bayıldım belkide en sempatik sunumun o idi evet anlaşılmaz zaten,Allah derki eşyayı insan için insanıda kendim için yarattım.Yaratılmış tüm insanların asıl özü insan olmalarından başlar tüm insanlığın hangi din olursa olsun özü ilk önce insandır.Hiç kimse sen yahudisin sen hristiyansın sen müslümansın diye sorgulanmazlar ilk kimlikleri insanlığı ile sorgulanırlar.Hz. alinin çok özlü sözünü söyleyip bitireyim herşeyin özü bir noktadır cahiller onu çoğaltır.

Saygılar

600 sayfalık bir kitap üzerinden bir Milyardan fazla insana her gün beş defa secde ettiren Mekke’de saklıdır asıl gerçekler.


size göre bu 1 milyar insan naslı varlıklar acaba sizin pencerenizden nasıl görünüyorlar açın mesela.
mesela din merkezli ne demek ? din ne demek din deyince ne anlarız yada size göre nedir,o 1 milyar insan ne anlar?
Sayın Karahan,


Kısa kesmemin daha uygun olduğunu belirtmiş hemen ardından da (haklı olarak) bilgisel kimliğimi merak etmişsiniz. Her tarafı kırmızı çizgilerle sınırlar altına alınmış ve mayınlarla donatılmış bir konunun içine ne kadarlık bir mesafe girebilirsiniz bende ondan emin değilim. Çünkü konunun araştırılmaya değer olup olmadığına ancak ondan sonra karar verebilirsiniz…
Ayrıca masonlar.org bile olsa, bu konu eşildikten sonra şiddetli tepkiler alınacaktır. Çünkü insanlarda sistem çöküyor ve saldırganlaşıyorlar..!


Üç ölü örneği Hümanistik bir soru değildi Sn Karahan,  aslında Müslümanların sadece Yahudilerin amacına hizmet ettiklerini açmak üzere dolaylı bir giriş yapmıştım. Soru anlaşılmadığına göre gerisini açmaya gerek yok.


İslam dinine iman etmiş koskoca bir milyar insanın(7’den 70’e…) hiçbiri söz konusu kitabın içeriği hakkında hiç Bir bilgiye sahip değiller. Aslında kime ibadet ettiklerini bilmiyorlar, neye inandıklarını bilmiyorlar, samimiyetsiz bir şekilde iman ettikleri(kendi) yaratıcılarının onları neden yarattığını dahi bilmiyorlar.

En uygun üslupla, onların hepsi surunu kaybetmiş delilerden farksızdırlar…

Din merkezli ne demektir: Tarikatlara bakın, Cemaatlere bakın. İslami terör örgütlerine bakın; Hamas’a bakın, Taliban’a bakın, El kaide ye bakın. Dünyadaki Yüz binlerce cami ve bunların içinde her gün beş defa içi boş bir odaya dönüp secde eden insanlara bakın…
İran’a bakın, Pakistan’a bakın, Afganistan’a bakın, Bangladeş’e bakın, Irak’a bakın, Suriye’ye bakın. Liderlerini linç ederlerken “tekbir” çeken Libya’ya bakın. Türkiye ye bakın; kimlerin yönettiğine bakın, nasıl başa geldiklerine bakın, Okyanus ötesine bakın!!!

 Mekke’deki İslami otoritenin, dünyanın gidişatına yön veren küresel otoriteden bağımsız çalıştığını düşünmek, bu Dini kuran ve yayılmasını sağlayan Yahudilerle bağlantılı olmadığını düşünmek delilikten başka bir şey olmasa gerek!!!

Kısmen dolaylıda olsa, konuya farklı bir pencere açtığımı düşünüyorum. Umarım başarabilmişimdir…

Saygılarımla.


Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Kasım 08, 2011, 05:33:49 ös
Yanıtla #59
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay


Sayın agnus dei'nin kendine göre bir inancı, dünyası, anlayışı var.

Olabilir. Olsun!

Forumdaki diğer herkmes gibi o da kendi inanç, görüş ve dünyasını empose etmeye çalışıyor.

Çalışabilir. Çalışsın!

Anca şu yazdığgı kınunun Masonluk ve Tek Bir Dünya Devleti ile bağlantısını ben kuramadım. Forumun bir başka bölümüne daha çok yakışırdı gibime geliyor.

Bütün bunların ötesinde asıl düzeltmem gereken çok önemli bir yanlış var yazısında. Doğrusunu yazayım:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK BİR ÜLKEDİR.
 

Sayın Adam,

Türkiye cumhuriyeti, Menderes döneminden öncesine kadar Laikti.
Şuanda Hilafete doğru gidiyoruz efendim, hem de siyon protokollerini yazdıkları iddia edilen Yahudilerin amaçları doğrultunda…

Saygılarımla.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
19449 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 03, 2012, 12:56:32 ös
Gönderen: yazbenide
Büyük Selçuklu Devleti

Başlatan Ittihatci Turkler

0 Yanıt
3823 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2007, 04:03:30 ös
Gönderen: Ittihatci
24 Yanıt
28234 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 01, 2008, 02:35:25 ös
Gönderen: Mozart
0 Yanıt
5186 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2008, 02:39:57 ös
Gönderen: Retheos
10 Yanıt
9079 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2009, 04:59:51 ös
Gönderen: erdal
0 Yanıt
3837 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2010, 01:45:53 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3936 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2010, 05:52:20 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2907 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 25, 2010, 02:45:33 ös
Gönderen: ADAM
52 Yanıt
24312 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2018, 02:38:18 öö
Gönderen: night manager
1 Yanıt
3206 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2017, 12:58:14 öö
Gönderen: denizhan