Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: sun - Eylül 12, 2010, 08:02:40 ös

Başlık: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: sun - Eylül 12, 2010, 08:02:40 ös
 İnsanlar var olduğundan beri çeşitli fikiler ortaya çıkmıştır. Zenginlik ise farklı fikirlere saygı gösterip beraberce yaşamaktır.  Facebook ta evet yüzdesi artıkça insanların evetçilere hakaretide artmaya başladı. Demokrasi bu, savunduğumuz kadar sonucunada katlanıp saygı gösterelim lütfen. Hayır çıksaydı zannetmiyorum evetçilerin saygı göstericeğini fakat yine de saygılı olmak lazım.

Hayırlı Akşamlar.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Texan - Eylül 12, 2010, 09:20:12 ös
...Hayır çıksaydı zannetmiyorum evetçilerin saygı göstericeğini fakat yine de saygılı olmak lazım.



Sanmıyorum, bence evetçiler daha ölçülü davranırdı. Bunun yanında hayır diyenlerin aziz nesin'in meşhur türklerin yüzde 60ı aptaldır lafını kullanıp referandumu yorumlamalarını da komik buluyorum. Çünkü varolanı düzeni değiştirmemeyi savunan kendileri oluyor ve bunu akıllık olarak adlandırıyorlar.Allah allah?..  Çok yazık.... :(  Demek Türkiye'nin varolan düzeninden memnun olanlar varmış ve Akp de onları rahatsız etmiş anlaşılan! Türkiye'nin satılacağını söyleyenler, önce kendi adamlarının yıllardır ne yaptığına baksın, açsın tarih okusun ama resmi kaynaklardan değil... Saygılar.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: sun - Eylül 13, 2010, 12:44:34 öö
İkincisi cahil, kandırılmış, gerizekalı v.b. yakıştırmaların ardı arkası kesilmiyor. Çok çocukça hareketler bunlar. Referandumdan önce akıllı halkım, canım halkım, güzel halkım cevap vericek diyorlardı. İstediklerini alamayınca kötü çocuğu oynadılar. İnşaallah güzel sonuçlar doğururda bu referandum yüzleri kara çıkar.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Texan - Eylül 13, 2010, 01:03:04 öö
Gerçekten utanç verici. Nasıl bir ülkede yaşadığımızın kanıtı... Düşünüyorum da, 'hayır' demekle kendini solcu olarak gösterebilmek nasıl birarada olabiliyor, anlayamıyorum. Solcu;  devlet,  statüko karşıtı halk yanlısı değişim(ler)den yana olması gerekirken, bizde tam tersi... Burjuvamız gibi (http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=komprador%20burjuvazi ) solculuğumuz da 'çakma' aslında.

Bu ülkede daha on- on beş sene öncesine kadar, Türkiye'yi eleştirebilmek, eylem yapmak,  suçtu be suç! Kaç tane yazar içeri girdi çıktı, kaç insanın canı yandı... Daha değişmesi gereken birçok şey varken, halaa 'eski tas eski hamam kalsın'cılık oynamak, 'aman akp'ye faydası olmasın da kime faydası olursa olsun'culuk yapmak, bu ülkenin geleceğinin önüne taş(lar) koymaktan başka bir şey değildir.  Bazıları da, referandumda 'evet' çıktığı için, ülkeyi terk etmekten bahsediyor  internette sağda solda, onları 'bu kafayla' kabul edebilecek ülke bulurlarsa hemen gitsinler(ancak parayla gidebilirler)... Yolları açık olsun.


Ülkemiz için referandum sonucunun hayırlı olması dileğiyle... Saygılar, sevgiler.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: martı - Eylül 13, 2010, 09:41:32 öö
      Kardeşim sen ne diyorsun hala? Bu forumda şimdiye kadar hiç yazmadığım türden bir yazı yazacağım.Çünkü o anlattığınız kızgınlardan biriyim,bu karara asla saygım olmayanlardanım.Neyden bahsediyorsunuz? Türkiye'nin satılacağını söyleyenler diyorsunuz..Siz nerede yaşıyorsunuz?Sanırım Türkiye'de değil;çünkü Türkiye çoktan satıldı,paylaşıldı ve biliniyor teker teker hangi parçası kimlere satıldı.Varolan düzenden memnun olanlar varmış ki Akp düzenlerini bozdu diyorsun,kardeşim uyuyor musunuz?Akp nin getirdiği şeyin farkında değil misiniz?Akp'nin şu anda oluşturduğu anayasanın,darbe anayasasından daha iyi olduğunu kim söyleyebilir?
     
      Bu ülkede daha on-on beş sene öncesine kadar,Türkiye'yi eleştirebilmek,eylem yapmak,suçtu demişsin.Sen neyden bahsediyorsun? Bu ülkede Mustafa Kemal Atatürk'e laf söylemek suçtu,bu ülkede askere kelle demek suçtu,bu ülkede egemenliği kayıtsız şartsız milletin üzerinden almak suçtu,mollalık oynarken aynı zamanda Atatürkçülük oynamak suçtu,vatanı satmak suçtu,vatan haini olmak suçtu....sonsuuuuz özgürlüklerimiz sayesinde bütün suçlar işlenebilir hale geldi.
 
     Hala anlayamadığınız birşey var.Halkı cahil olan bir ülke,halkı biraz kömür bir parça ekmekle satın alınmış olan,kendini satılığa çıkarmış bir halkı olan ülkede asla tam özgürlük olmamalı,bunu anlayamadınız.Özgürlükler,gelişmiş ülke halkları içindir,cahiller topluluğu için değil.Neden bu ülke, cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda tek partili istemle yönetildi?neden halkın iradesine bırakılmadı?İşte bu sorulara vereceğiniz cevaplar bugün kat ve kat fazlası şekilde geçerlidir.

     Ama dünkü referandumda birinci vazifesinin ne olduğunu unutan bu halkın bir daha hatırlamaya gereksinimi olmayacaktır.İddia ediyorum bu vatanın katilleri sizlersiniz.Olacaklardan sorumlular sizlersiniz.Bir de boykot edenler var tabii,ama bu işe tepkisiz kalan da cinayete ortaktır.Hiç konuşmaya gerek yok aslında bundan sonra ne olacağını hep birlikte görelim.

     Ha demişsiniz ya bu ülkeden gideceğini söyleyenler var,ama bu akılla hangi ülke alır? Bu ülkenin tüm gerçek beyinleri,değerli insanları bu ülkeyi terketmiştir,nedenini şimdi anlıyorum,haklısınız ben de gideceğim diyenlerdenim ama emin olun ki benim gideceğim çok yer var ama sizin bu zihniyetle gideceğiniz yer,bu referandumun imal edildiği okyanus ötesidir.

     Tek doğru söylediğiniz laf,BU MİLLET ADAM OLMAZMIŞ! Gerçekten de olmazmış,bugün kendini üç kuruşa satan bu millet,daha gelecekte vatanını da kendi elleriyle satılığa çıkaracaktır.

     Tek merak ettiğim bu ülke Atatürk'ün fikriyatından ne zaman ayrıldı ya da hiç mi birlikte değildi..

     Bu ülke Atatürk'le yollarını ne zaman ayırdı...

Cahil bir toplum da saygı ve sevgi zorunluluktan doğar...Sınırsız özgürlüklerin bana verdiği yetkiye dayanarak Saygılar demeyeceğim;çünkü saygı duymuyorum...

     
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Texan - Eylül 13, 2010, 01:49:51 ös
     Kardeşim sen ne diyorsun hala? Bu forumda şimdiye kadar hiç yazmadığım türden bir yazı yazacağım.Çünkü o anlattığınız kızgınlardan biriyim,bu karara asla saygım olmayanlardanım.Neyden bahsediyorsunuz? Türkiye'nin satılacağını söyleyenler diyorsunuz..Siz nerede yaşıyorsunuz?Sanırım Türkiye'de değil;çünkü Türkiye çoktan satıldı,paylaşıldı ve biliniyor teker teker hangi parçası kimlere satıldı.Varolan düzenden memnun olanlar varmış ki Akp düzenlerini bozdu diyorsun,kardeşim uyuyor musunuz?Akp nin getirdiği şeyin farkında değil misiniz?Akp'nin şu anda oluşturduğu anayasanın,darbe anayasasından daha iyi olduğunu kim söyleyebilir?
    
      Bu ülkede daha on-on beş sene öncesine kadar,Türkiye'yi eleştirebilmek,eylem yapmak,suçtu demişsin.Sen neyden bahsediyorsun? Bu ülkede Mustafa Kemal Atatürk'e laf söylemek suçtu,bu ülkede askere kelle demek suçtu,bu ülkede egemenliği kayıtsız şartsız milletin üzerinden almak suçtu,mollalık oynarken aynı zamanda Atatürkçülük oynamak suçtu,vatanı satmak suçtu,vatan haini olmak suçtu....sonsuuuuz özgürlüklerimiz sayesinde bütün suçlar işlenebilir hale geldi.
 
     Hala anlayamadığınız birşey var.Halkı cahil olan bir ülke,halkı biraz kömür bir parça ekmekle satın alınmış olan,kendini satılığa çıkarmış bir halkı olan ülkede asla tam özgürlük olmamalı,bunu anlayamadınız.Özgürlükler,gelişmiş ülke halkları içindir,cahiller topluluğu için değil.Neden bu ülke, cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda tek partili istemle yönetildi?neden halkın iradesine bırakılmadı?İşte bu sorulara vereceğiniz cevaplar bugün kat ve kat fazlası şekilde geçerlidir.

     Ama dünkü referandumda birinci vazifesinin ne olduğunu unutan bu halkın bir daha hatırlamaya gereksinimi olmayacaktır.İddia ediyorum bu vatanın katilleri sizlersiniz.Olacaklardan sorumlular sizlersiniz.Bir de boykot edenler var tabii,ama bu işe tepkisiz kalan da cinayete ortaktır.Hiç konuşmaya gerek yok aslında bundan sonra ne olacağını hep birlikte görelim.

     Ha demişsiniz ya bu ülkeden gideceğini söyleyenler var,ama bu akılla hangi ülke alır? Bu ülkenin tüm gerçek beyinleri,değerli insanları bu ülkeyi terketmiştir,nedenini şimdi anlıyorum,haklısınız ben de gideceğim diyenlerdenim ama emin olun ki benim gideceğim çok yer var ama sizin bu zihniyetle gideceğiniz yer,bu referandumun imal edildiği okyanus ötesidir.

     Tek doğru söylediğiniz laf,BU MİLLET ADAM OLMAZMIŞ! Gerçekten de olmazmış,bugün kendini üç kuruşa satan bu millet,daha gelecekte vatanını da kendi elleriyle satılığa çıkaracaktır.

     Tek merak ettiğim bu ülke Atatürk'ün fikriyatından ne zaman ayrıldı ya da hiç mi birlikte değildi..

     Bu ülke Atatürk'le yollarını ne zaman ayırdı...

Cahil bir toplum da saygı ve sevgi zorunluluktan doğar...Sınırsız özgürlüklerin bana verdiği yetkiye dayanarak Saygılar demeyeceğim;çünkü saygı duymuyorum...





Senin o Atatürk diye övündüğünün, İsmet İnönü  ve komprador istanbul burjuvasının hepsinin alnı ak ama bugünkiler tukaka öyle mi? Geçin bu ezberi. Lisedeki tarih derslerinden aklınızda kalan bilgileri... Türkiye çok önceeden gerek açık, gerek gizli antlaşmalarla Batı tekeline girmiştir,  bunu hala sadece akp'ye mal edebiliyorsan bugüne kadar tüm okuduklarını boşuna okumuşsun. Yazık!  Eskinin cahil dindar anadolu çocukları şimdi iyi eğitim alıp ya da sermayedar olup siyasete atılınca, Anadolu sermayesini yükseltip yurtdışına açılınca, bunca yıllık düzeni sahibi monşer bürokratlar ve komprador istanbul burjuvası, sistemi kendi ellerinde tutamayacaklarını anlayınca, basıyorlar yaygarayı... Yok halk cahilmiş şuymuş, buymuş.  Türkiye  elden gidiyormuş, eksen kayıyormuş,laiklik ortadan kalkıyormuş...vs vs vs...  Sizin gibilerle aynı ülkenin vatandaşı olmaktan açıkçası utanç duyuyorum. Bu bakış açınızla sokaktaki lümpenden farkınızın olduğunu da sanmıyorum: Fanatik ve iğrenç...  Son olarak; Atatürk'ten bir alıntı ile son veriyorum:

"" - Efendiler, iki türlü önlem alınabilirdi. birisi doğrudan doğruya komünizm diyenin kafasını kırmak; diğeri rusya'dan gelen her adamı derhal denizden gelmiş ise vapurdan çıkarmamak, karadan gelmiş ise, sınırın dışına atmak gibi zorlayıcı, şiddetli, kırıcı önlem kullanmak... bu önlemleri almak, iki noktadan yararsız görülmüştür. birincisi, iyi ilişkilerde bulunmayı gerekli saydığınız rusya cumhuriyeti tümüyle komünisttir. eğer böyle zorlayıcı önlem uygularsak, o halde kayıtsız koşulsuz ruslar'la ilişkide bulunmamak gerekir. oysa biz, birçok siyasal düşünce ile birçok neden ve etkenden dolayı ruslar'la temas ve ilişkide bulunmak ve görüşmek istedik ve istiyoruz ve isteyeceğiz. o halde uygulayacağımız önlemlerde dostluğunu istediğimiz bir ulusun, bir hükümetin ilkelerini tahkir etmemek zorundayız. işte bunun içindir ki zorlayıcı önlem kullanmak istemedik. ikinci bir noktadan da zorlayıcı önlem kullanmayı yararlı görmedik: bildiğiniz gibi bu düşünce akımlarına karşı, düşünceye dayanmayan kuvvetle karşılık vermek, o akımı yok etmedikten başka, herhangi bir kişiyle, herhangi bir insanla konuşulduğu zaman onun herhangi bir kişiyle, herhangi bir düşüncesini kuvvet zoru ile reddederseniz, o ısrar eder. ısrar ettikçe kendi kendini aldatmakta daha çok ileri gidebilir. bunda dolayı, düşünce akımları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilmez. tersine takviye edilir. buna karşı en etkili çare, düşünce akımına karşı düşünceyi oluşturmak, düşünceye düşünce ile karşılık vermektir. bundan dolayı, komünizmin memleket için, milletimiz için, dinimiz için, kabul edilmez olduğunu anlatmak, yani kamuoyunu aydınlatmak en yararlı çare görülmüştür..."

tbmm gizli celse zabıtları, devre: ı, içtima ı, tarih: 22.1.1921.i, 31, c: 3. sayfa 334...

alıntı kynk:
http://www.itusozluk.com/goster.php/atat%FCrk+ve+kom%FCnizm/sayfa/1


Siz sunmasanız da biz insan olduğumuz için sunalım:   "Saygılar".
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: MMT - Eylül 13, 2010, 02:36:02 ös
  Tartıştığınız konunun milletin adam olup olmamasıyla alakası olduğunu sanmıyorum. Şu bir hakikattir ki bu referandumun evet ya da hayır çıkmasının tek sebebi partilerdir. Yani bu referandum halkın evetçiliğini veya hayırcılığını, darbeciliğini veya demokratikliğini sınamamıştır. Bu referandumda particilik yapılmıştır. Bu yüzden "bu millet adam olmazmış" diyebiliriz ama sandıktan evet çıktığı için "bu millet adam olmazmış" diyemeyiz. Çünkü halkın %50'si bunun sadece değişiklik olduğunu sanıyor. Ama neyin değiştiğini bilmiyor. Zaten katılım oranı da %77 civarında. Onun için yaptığınız tartışmanın çok gereksiz olduğunu düşünüyorum..
   Atatürk konusuna gelince... Ben laik ve demokratik olmaktan mutluyum. Kendi benliğime (Türklük'üme) sahip olduğum için mutluyum. Onun için fazla tartışılacak bir konu olduğunu sanmıyorum Atatürk konusunun. Ya İran gibi olsaydık? Son seçimlerinde neredeyse iç savaş çıkacaktı. Bunu biliyoruz. Önce Türkiye'nin İran gibi olduğunu, sonra da şimdiki halini bir düşünün bakalım. İşte o vakit Atatürk'ün değerini hepimiz kavrayabiliriz. Ya da İran gibi olduğunu değil de; Diyarbakır'a kadar bir Kürdistan olduğunu, Yunanistan'ın Sakarya ve Muğla'ya kadar dayandığını, Suriye'nin Adana'ya kadar dayandığını, Rusya'nın Erzurum'dan öreye geçtiğini (Sovyetler dağıldıktan sonra belki bambaşka bir devlet olabilirdi orada, orası ayrı mesele) bir düşünün bakalım. Ve daha iç kısımlarda daha bambaşka batı sömürüsü altındaki devletlerin olduğunu bir düşünün. İşte o vakit Atatürk'ün değerini anlayabiliriz.
   Saygılar... Sevgiler...
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Genius Loci - Eylül 13, 2010, 03:41:27 ös
Hayır oyu kullandım. Son güne dek sandığa gitmemeye meyilliydim. Gittim ve HAYIR dedim. Bu hayırım ne o ne bununla ilgisi yoktu. Yalana hayir dedim o kadar.

Sendikal haklarimizla dalga geçilmesine hayir dedim. Zaten var olan nispi eşitlik gereği uygulanan poztif ayrımcılığı bir de anayasaya yazıp matah is yapılmış gibi gösterilmesine hayir dedim. Memura grev hakkı vermeden laf ola beri gele degisikligine hayir dedim. Hayir diyen darbecidir denmesine inat darbeye hayir demek için hayir dedim. Netekimin yargilanamayacagini bildiğimden hayir dedim. Yargının 4 yılda bir secimler yapıp kendi icinde paramparça edilmemesi için, Adalet Bakanı hala hSYK baskani olduğu için müsteşarı doğal üye konumunu koruduğu için yetmezmiş gibi HSYK Genel Sekreterliği kurulup gen. Sek.in Adalet Bki tarafından atanması yazılı olduğu için hayir dedim.

Evet diyenlerin evet demek ibadettir demelerine inat sevaba gireyim diye hayir dedim. Okyanus otesindeki kardeşine teşekkür edeceğini bildigim için Hayir dedim. YAS, HSYK kararlarına yargı yolu açılıyor yalanına karsı (sadece atılma halinde açıldı) hayir dedim.

Temel hakların referandum konusuyapilamayacagina inandığım için hayir dedim.

12 Eylul cocuklarının 12 Eylulle hesaplasiyormus gibi yapmalarına inat hayir dedim.

30 yıl önceki Faşist Cunta 45 Milyon halkı teslim alamaz şiarından güç alarak 73 milyon halkın faşizm tarafından asla teslim alinamayacagini haykırmak için Hayir dedim. Buradayız sonsuza sonuncumuza ve sonuna kadar demek için hayir dedim. 1933 cingozlugunun 2010 Turkiyesinde kar etmeyeceğini ilan için hayir dedim. Demokrasi kılıfı altında ülkenin İslamcı faşizm tarafından zapturapt altına alinamayacagini bildirmek icin İste buradayız diyebilmek için hayir dedim

Mutlu ve huzurluyum.

Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: martı - Eylül 13, 2010, 04:39:52 ös
Sayın SkullG aslında ''hayır'' oyunun gerekçelerini açıklamış  söylediklerinin %100 ine katılıyorum.

Ve sayın Texan,ben de Atatürk'ün başka bir sözünü açıklamak istiyorum,bu söz öyle bilinmeyen bir söz,gizli celse falan da değil,çok açık,gençliğe hitabeden;

''Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen,
vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini
düşünmeyeceksin! ..Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri
zaptedilmiş(!)bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.''

Bugün durumun bu yukarıdaki gibi olmadığını söyleyen suça ortaktır.

Oylar açıklandı,başbakan okyanus ötesindeki dostuna teşekkür etti,
Oylar açıklandı,televizyonda gazeteciler ve hukukçular ''yargı kemalizm ideolojisindeydi,iyi oldu artık tam bağımsız bir yargı olacak dedi(!)(yani kemalizm yerine tayyibizm)
Oylar açıklandı,doğuda kürtler kürdistan bayrağı açarak bayram ilan etti ve ''özerk kürdistan devleti için bir adımdır bu'' dediler..

Şimdi merak ediyorum bu ülke,bu halk,Atatürk'ten bu kadar mı rahatsızdı? Türkiye Cumhuriyeti'nden bu kadar mı rahatsızdı?

Cahil toplumla "seçim" yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır (Nietzche)
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Adagio - Eylül 13, 2010, 06:38:03 ös
''Türk Milleti zekidir''

Atatürk bunu Kurtuluş Savaşını kazanan millet için söylemişti

Aziz Nesin ise o lafı Menderes'den sonra sindirilen, devrimi yarım bırakılan Türk Milleti için söyledi, söylerken iyimser bile davranmış.

Atatürk'ün ve Türk Milletinin devrimi Menderes ile duraksatıldı, Özal, Çiller, Yılmaz, Erbakan, Demirel ve Evren'ler tarafından durduruldu, bugün ise malum kişilerce unutturulmaya çalışılıyor.

Türk Milleti ne yazık ki gerizekalılaştırıldı, bunu sokakta, işte, okulda, internette her yerde görebilirsiniz.

25-30 yaşına gelmiş insanların gözlerinin önündeki gerçekleri görememeleri benim gibi gençleri umutsuzluğa sürüklüyor, eminim.

Sayın skullG'nin de dediği gibi, 12 eylülün çocukları, çıkarları için babalarına linç kampanyası başlattılar. Bu insanları sevgi pıtırcıkları, demokrasi aşıkları, statüko karşıtı olarak görmek, görebilmek nasıl bir ruh halinin ürünü merak ediyorum. Statüko dedikleri bu ülkenin kuruluş ideolojisi, çimentosu, kolonu, kirişi, herşeyi.

Bu insanların derdi kendi ideolojilerini hakim kılmak.

Neyse, nasıl olsa AKP'nin işi bitince, 10-15 sene sonra yine sizler nalet okuyacaksınız onlara, bugün onların babalarına yaptıkları gibi. Olan yine benim ve şanssız milletimin yıllarına olacak.

Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Texan - Eylül 13, 2010, 06:59:43 ös
Sayın SkullG, Martı ve Adagio,

Akp tek parti iktidarı boyunca başarısız olduğu gibi, Akp'nin önümüzdeki seçimlerde (yüksek hayır oy oranından da belli olduğu gibi), yüzde otuzun üstünde oy alması pek mümkün görünmemektedir. Yani Akp, önümüzdeki seçimlerde muhtemelen koalisyon yapmak zorunda kalacaktır. Bir sonraki seçimde ise iktidar olması mümkün bile görünmemektedir, bana kalırsa. O halde, bu iktidarın sonunun faşizm olduğunu söyleyebilmek  komiktir. Bu sebeple http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/ite-anayasa-deiiklii-ile-hayatmaza-giren-26-madde-012122 hal böyleyken,

"Darbe girişiminde bulunan askerler, sivil mahkemelerde yargılanacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülecek. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler asker” mahkemelerde yargılanamayacak. "


maddesi varken, sizin karşı çıkarak aslında neyi savunduğunuz, açıkçası net belli olmaktadır. Umarım ülkemiz için referandumun sonucu hayırlı olur ve umarım ülkemiz -ileride- ortadoğunun en iyi demokrasisi olur. Umarım...
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: MMT - Eylül 13, 2010, 08:50:36 ös
  Sn. Texan
  Savaş hali haricinde asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanamaması konusuna bundan bir önceki konusunda değinmiştim. İsterseniz bir okuyun.
   Sn. Adagio
   Gerizekalılaştırılıyor demek çok büyük bir ithamdır. Özellikle de bunu Türk halkına söylüyorsanız. Bizler Aziz Nesin, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay veya Devlet Bakanı Egemen Bağış gibi saçma sapan, halkı aptal, ahmak ve ülke sevgisinden yoksun kişiler olarak itham edersek bunun sonucu bölünmeye gider. Bunun yerine şu daha doğru olur:
    Günümüz hükümeti halka karşı uyutma politikası izlemektedir. Bunu da zaten Haber Türk gazetesinin yayınladığı okumuşluk derecesine göre referanduma "evet" ya da "hayır" deme oranları belli etmektedir. İsterseniz bir göz atın.
 http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/550149-ankara-izmir-net-istanbul-ortada
   Ayrıca...
   "Bu referandumdaki "evet" oranının %57.9 olması demek bir sonraki seçimde Akp'nin (Özür dilerim AK Parti'nin -ne farkederse?-) koalisyona gitmek zorunda kalacağı demektir" mantığının ne kadar doğru olduğu tartışılır. Ben şahsen bağlantıyı kuramadım. Bu referanduma "evet" diyenlerin arasından Akp'li olmayan vatandaşları çıkarttığında %30'u geçmez diyorsanız bekleyip görmek gerekir. Ama 1 yıl içinde halk uykudan uyanır diyorsanız haklısınız tabiki.
   Şunu da unutmamak gerekir ki bu referandum 12 Eylül günü yapıldı. Yani tam 30 yıl önce hesaplaşılması planlanan günde. Ama 12 Eylül'de yapılması ne kadar doğruydu. Bayramdan 1 gün sonra? Bazı kesimlerin gözlerini "zafer" öylesine köreltmiş ki bayramdan 1 gün sonra insanların yarısından çoğunun evlerinden uzak olcağı akıllara bile gelmiyor.
   Saygılar...
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: martı - Eylül 13, 2010, 09:50:15 ös
     Dertlerinin 12 Eylül ile ilgili olmadığını biliyoruz.Çünkü;Kemal Kılıçdaroğlu bu referandum konusu daha ortada yokken,darbecilerin yargılanmasıyla ilgili önerge sunduklarını(ki önergeyi medyada yayınladı) ve Akape'nin reddettiğini açıkladı...

     Ve Sn.Texan

''Akp tek parti iktidarı boyunca başarısız olduğu gibi, Akp'nin önümüzdeki seçimlerde (yüksek hayır oy oranından da belli olduğu gibi), yüzde otuzun üstünde oy alması pek mümkün görünmemektedir. Yani Akp, önümüzdeki seçimlerde muhtemelen koalisyon yapmak zorunda kalacaktır. Bir sonraki seçimde ise iktidar olması mümkün bile görünmemektedir, bana kalırsa. O halde, bu iktidarın sonunun faşizm olduğunu söyleyebilmek  komiktir.''

Bu kadar sığ bir mantığınız olduğu için kutluyorum.Dediğiniz şöyle birşey biz evet oyu verelim zaten önümüzdeki seçim iktidara gelemeyecek onun için de faşizm getiremez..bu kadar komik işte.

Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Adagio - Eylül 13, 2010, 11:31:02 ös
Sayın Texan,

Sizin gibi düşünürsek, kötü niyet ile getirilmiş iyilik kabul edilebilirdir.

12 Eylül 1980 gününde Kenan Evren çok büyük iyilik yaptı bu bakış açısı ile bizlere, sağ ve sol önü alınamaz bir biçimde savaş halindeydi ve Kenan Evren buna dur dedi.

Kendi içinizde çelişiyorsunuz, geçen günlerde Kültür Bakanı Ertuğrul Günay 5n1k programına çıktı, getirilen sistemin ileride başka partiler tarafından kötü yönde kullanılıp kullanılamayacağını sordu Cüneyt Özdemir, Günay'ın cevabı kuru bir hayır oldu.

Çok iyi niyetle yaklaşıp bu düzeni AKP kendi için istemedi diyelim, demokrasi, insan hakları vs. için yaptılar. Yarın birileri yargıyı bu şekilde ele geçirip, sivil darbe yaparsa, yine onun çocukları 30 yıl sonra adalet getirmeye çalışır ve bu paradoks içinde tartışmaya devam ederiz, ne güzel değil mi?
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: popperist - Eylül 14, 2010, 12:45:38 öö
Bir günde Nietzsche'ci oldu bizim hayırcılar.

Demokrasi, size de yarar. Unutmayın. Madem demokrasi tü kaka bir şey, referanduma gelene kadar neden "hayır" propagandası yaptınız? BDP gibi boykot propagandası yapsaydınız? Bitti, "evet" çıktı. Şimdi demokrasi tü kaka mı oldu?

Demokrasinin alternatifi totalitarizmdir. Neye onay verdiğinizi görün lütfen. İnsaf.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: popperist - Eylül 14, 2010, 12:52:07 öö
Evet oyu verdim.

 

Fakat sorunu tam anlamıyla çözmeyeceğini biliyordum. Hangi sorunu? Yargı sorununu.

 

Bu anayasa değişikliğinin bel kemiği, anayasa mahkemesi ve hsyk düzenlemeleri ile askere sivil yargı yolunu açan maddelerdir. Diğer maddeler, zaten hâlihazırda var olan düzenlemelere vurgudan ibarettir. Örneğin zaten anayasada türban yasağını gerektirecek bir şey yok, fakat vurgu ile artık bu sorunun halledileceğine inanılıyor.

 

Son dönemde yüksek yargıda yaşananlar, yüksek yargıda ciddi sorunların var olduğunu gösterdi. 367 olayında, karar, hukuki gerekçelerle değil, siyasi gerekçelerle verildi. Toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısı kavramları ters yüz edildi. Göz göre göre, geçmiş içtihatlara ters bir şekilde, şaibeli bir karar verildi. Bundan başka, anayasa mahkemesi, türban kararını verirken, içeriğe yorum yaptı. Bu yorum geleceğe yönelik bir paranoya ile besleniyordu. Bu paranoya ise, siyasi bir politikanın aracıydı. Gerek 367, gerekse türban kararlarında, mahkeme hukuku askıya aldı ve siyasi kararlar verdi. hsyk, süre giden bir davaya bakan hukukçuları bir gecede değiştirdi. "karar siyasi değildir, hukukidir" diyenler ise, bu yüksek yargı üyelerinin, zanlılarla yediği yemekleri, siyaseti ilgilendiren meselelerde hukuku kullanmak için yaptıkları lobileri, kimi zanlıları kurtarmaya yönelik ses kayıtlarını, siyaseten taraf olduklarını ifade eden telefon konuşmalarını dinlediler ve sadece "bunlar kurgu" diyebildiler. Bunların kurgu olmadığını da bizzat konuşan yargı üyeleri yalanladı. Şimdi de görmezden geliyorlar.

 

Hükümet yeni düzenlemeyle kendine yakın yargıçları bir yerlere atayacak. Gayet makul bir gerekçe "yargı, siyasileşiyor" söylemi. Fakat zaten hâlihazırda böyle bir düzenleme yokken de, yıllardır gördüğümüz üzere, yargı "taraf" olmuş durumda. Kararların hukuki değil, siyasi gerekçelerle verildiği ortada. "yürütme ve yasama, yargı üzerine hâkimiyet kuracak" söyleminin tam tersi olan, "yargının, yürütmeye ve yasama üzerinde, illegal yönden hâkimiyet kurması" onu kösteklemesi ortada. Birincisi, henüz olmamış bir şey. Bir varsayım. Fakat ikincisi defalarca şahit olduğum bir olgu. Bir gerçek.

 

Eğer yargı deterministik işleseydi, hiçbir sorunu olmasaydı, hukukçular, yazılı olana göre karar verselerdi, onları eğip bükmeselerdi, tarafsız olduklarını söylediklerinde dürüst olsalardı, ortada hiçbir sorun kalmazdı ve ben de hükümetin bu değişiklik önerisine hayır derdim.

 

Ben hâlihazırda bir sorun görüyorum ve cumhurbaşkanının, Tbmm'nin yüksek yargıya atayacağı üyelerin, zaten çoktan siyasileşmiş kurumlara bir denge getireceğine inanıyorum. Hükmetmeyecek, tekeli altına almayacak, çünkü cumhurbaşkanının doğrudan atayacağı üye sayısı, bürokratik seçimlerle gelecek olanlara oranla çok düşük. Atanan üyeler de, şimdiki üyeler gibi lobi yapar mı, bazı konularda hukuku atlayıp, "hükümeti aklamak için" çaba sarf eder mi bilmiyorum. Eğer böyle bir şey olursa, o zaman tekrar bu yapının değişmesi için ortaya çıkacak politikalara destek veririm. "iş işten geçince" diye başlayacak yanıtlara da, zaten Türkiye'de bu kurumların, belli cumhurbaşkanlarının atamalarıyla siyasileştiğini söylemem gerek. Kim Ahmet Necdet Sezer’in atadığı üyelerin, blok oy kullanmasının tarafsız olduğunu söyleyebilir? 367 kararında, hukuku atlayan ve hep beraber blok oy kullanan üyeler ne kadar bağımsızdı? Bunların bağımsız olduğuna gerçekten inanıyorsanız, yazdıkları gerekçeleri okuduktan sonra da bağımsız olduklarına inanıyorsanız, ben de bundan sonraki gül atamalarının - yazdıkları gerekçeler ne olursa olsun- bağımsız olacağına adım gibi emin olurum.

 

Fakat doğruyu konuşmak lazım. Ben Sezer atamalarıyla mahkemeye üye olanların bağımsız olmadıklarına inanıyorum. Aynı şekilde bundan sonraki Gül atamaları da, çark dönüp herhangi bir illegal hükümet uygulaması önlerine geldiklerinde (normal bir uygulamadan veya paranoyaya konu olacak uygulamalardan bahsetmiyorum, çünkü paranoya hiçbir şekilde gerekçe olamaz, yolsuzluk gibi somut şeylerden bahsediyorum) taraflı olacaklarını biliyorum. Bu yüzden sorun çözülmeyecek.

 

Bana göre, oraya üye atamasının TBMM veya cumhurbaşkanı tarafından yapılması, doğrudan atamalar veya bunların atamayıp bürokrasi içi demokratik seçimle bir yerlere gelmesi ile falan çözülmez. İster cumhurbaşkanı atasın, ister eski usul devam etsin. Yüksek yargıda gördüğüm tüm sorunların hepsi, bir takım yargıçların yasalarda boşluk bularak, değişik yorumlarla, yasanın kastettiğini atlayarak kararlar vermesinden ibaret. Sorun yasalardaki boşluklarda. Yine hsyk'nın hukuk üyeleri üzerindeki tekeli de bundan kaynaklanıyor. İhraç ettiği, meslekten attığı hukukçular için, dört başı mamur bir gerekçe yazmalı, göstermeli. Askeri sorguladı diye bir üye meslekten ihraç ediliyorsa, bu yasaların yeteri kadar açık olmadığının, yeterli olmadığının göstergesidir. Yine eğer, mevcut yasalar, siyasi oyunların oynanmasına bir alan bırakıyorsa, hsyk, siyasi hamlelerle, süre giden davaların hakimlerini değiştiriyorsa, bu hakim değiştirme, atama vb. gibi durumlarda yasalarda somut gerekçelerin var olmadığı anlamına gelir.

 

Yasaları açık seçik yazmazsanız, ne kastettiğini belirsizleştirecek derecede müphem bırakırsanız, bu boşluklar, gün gelir, bizim gibi insan olan ve insan olduğu için de siyasi bir duruşu olması kaçınılmaz olan hukuk üyelerinin yeri geldiğinde kendi korkularını ve kendi siyasi düşüncelerini uygulayacağı alanlarla doldurulur.

 

Bu yüzden kısa vadede belki hükümetin atayacağı üyeler, mevcut taraflılığı dengeleyecektir. Fakat uzun vadede, yine aynı taraflılık filmi tekrar oynanacaktır. Yasalar değişmeden, üye sayısının azalıp çoğalması, seçim sistemi vb. bir işe yaramaz.

 

E o zaman neden evet dedim? Kısa vadedeki yarara inandığım için. Diyalektik bir denge gelecek, orası kesin. Uzun vadedeki kaçınılmaz taraflılık durumu ise, zaten hâlihazırda süre giden sistem içinde yaşadığımız şeyin aynısı. Hayır deyince fark eden hiçbir şey olmayacak. Bununla beraber, askere yargı yolunun açılması ve özgürlükler konusunda vurgudan ibaret de olsa, hükümeti sorumluluk altına soktuğu için, evet oyuna katkı sağlıyor.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Texan - Eylül 14, 2010, 01:22:09 öö
Evet oyu verdim.

 Fakat sorunu tam anlamıyla çözmeyeceğini biliyordum. Hangi sorunu? Yargı sorununu.

 Bu anayasa değişikliğinin bel kemiği, anayasa mahkemesi ve hsyk düzenlemeleri ile askere sivil yargı yolunu açan maddelerdir. Diğer maddeler, zaten hâlihazırda var olan düzenlemelere vurgudan ibarettir. Örneğin zaten anayasada türban yasağını gerektirecek bir şey yok, fakat vurgu ile artık bu sorunun halledileceğine inanılıyor.

 Son dönemde yüksek yargıda yaşananlar, yüksek yargıda ciddi sorunların var olduğunu gösterdi. 367 olayında, karar, hukuki gerekçelerle değil, siyasi gerekçelerle verildi. Toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısı kavramları ters yüz edildi. Göz göre göre, geçmiş içtihatlara ters bir şekilde, şaibeli bir karar verildi. Bundan başka, anayasa mahkemesi, türban kararını verirken, içeriğe yorum yaptı. Bu yorum geleceğe yönelik bir paranoya ile besleniyordu. Bu paranoya ise, siyasi bir politikanın aracıydı. Gerek 367, gerekse türban kararlarında, mahkeme hukuku askıya aldı ve siyasi kararlar verdi. hsyk, süre giden bir davaya bakan hukukçuları bir gecede değiştirdi. "karar siyasi değildir, hukukidir" diyenler ise, bu yüksek yargı üyelerinin, zanlılarla yediği yemekleri, siyaseti ilgilendiren meselelerde hukuku kullanmak için yaptıkları lobileri, kimi zanlıları kurtarmaya yönelik ses kayıtlarını, siyaseten taraf olduklarını ifade eden telefon konuşmalarını dinlediler ve sadece "bunlar kurgu" diyebildiler. Bunların kurgu olmadığını da bizzat konuşan yargı üyeleri yalanladı. Şimdi de görmezden geliyorlar.

 Hükümet yeni düzenlemeyle kendine yakın yargıçları bir yerlere atayacak. Gayet makul bir gerekçe "yargı, siyasileşiyor" söylemi. Fakat zaten hâlihazırda böyle bir düzenleme yokken de, yıllardır gördüğümüz üzere, yargı "taraf" olmuş durumda. Kararların hukuki değil, siyasi gerekçelerle verildiği ortada. "yürütme ve yasama, yargı üzerine hâkimiyet kuracak" söyleminin tam tersi olan, "yargının, yürütmeye ve yasama üzerinde, illegal yönden hâkimiyet kurması" onu kösteklemesi ortada. Birincisi, henüz olmamış bir şey. Bir varsayım. Fakat ikincisi defalarca şahit olduğum bir olgu. Bir gerçek.

 Eğer yargı deterministik işleseydi, hiçbir sorunu olmasaydı, hukukçular, yazılı olana göre karar verselerdi, onları eğip bükmeselerdi, tarafsız olduklarını söylediklerinde dürüst olsalardı, ortada hiçbir sorun kalmazdı ve ben de hükümetin bu değişiklik önerisine hayır derdim.

 Ben hâlihazırda bir sorun görüyorum ve cumhurbaşkanının, Tbmm'nin yüksek yargıya atayacağı üyelerin, zaten çoktan siyasileşmiş kurumlara bir denge getireceğine inanıyorum. Hükmetmeyecek, tekeli altına almayacak, çünkü cumhurbaşkanının doğrudan atayacağı üye sayısı, bürokratik seçimlerle gelecek olanlara oranla çok düşük. Atanan üyeler de, şimdiki üyeler gibi lobi yapar mı, bazı konularda hukuku atlayıp, "hükümeti aklamak için" çaba sarf eder mi bilmiyorum. Eğer böyle bir şey olursa, o zaman tekrar bu yapının değişmesi için ortaya çıkacak politikalara destek veririm. "iş işten geçince" diye başlayacak yanıtlara da, zaten Türkiye'de bu kurumların, belli cumhurbaşkanlarının atamalarıyla siyasileştiğini söylemem gerek. Kim Ahmet Necdet Sezer’in atadığı üyelerin, blok oy kullanmasının tarafsız olduğunu söyleyebilir? 367 kararında, hukuku atlayan ve hep beraber blok oy kullanan üyeler ne kadar bağımsızdı? Bunların bağımsız olduğuna gerçekten inanıyorsanız, yazdıkları gerekçeleri okuduktan sonra da bağımsız olduklarına inanıyorsanız, ben de bundan sonraki gül atamalarının - yazdıkları gerekçeler ne olursa olsun- bağımsız olacağına adım gibi emin olurum.

 Fakat doğruyu konuşmak lazım. Ben Sezer atamalarıyla mahkemeye üye olanların bağımsız olmadıklarına inanıyorum. Aynı şekilde bundan sonraki Gül atamaları da, çark dönüp herhangi bir illegal hükümet uygulaması önlerine geldiklerinde (normal bir uygulamadan veya paranoyaya konu olacak uygulamalardan bahsetmiyorum, çünkü paranoya hiçbir şekilde gerekçe olamaz, yolsuzluk gibi somut şeylerden bahsediyorum) taraflı olacaklarını biliyorum. Bu yüzden sorun çözülmeyecek.

 Bana göre, oraya üye atamasının TBMM veya cumhurbaşkanı tarafından yapılması, doğrudan atamalar veya bunların atamayıp bürokrasi içi demokratik seçimle bir yerlere gelmesi ile falan çözülmez. İster cumhurbaşkanı atasın, ister eski usul devam etsin. Yüksek yargıda gördüğüm tüm sorunların hepsi, bir takım yargıçların yasalarda boşluk bularak, değişik yorumlarla, yasanın kastettiğini atlayarak kararlar vermesinden ibaret. Sorun yasalardaki boşluklarda. Yine hsyk'nın hukuk üyeleri üzerindeki tekeli de bundan kaynaklanıyor. İhraç ettiği, meslekten attığı hukukçular için, dört başı mamur bir gerekçe yazmalı, göstermeli. Askeri sorguladı diye bir üye meslekten ihraç ediliyorsa, bu yasaların yeteri kadar açık olmadığının, yeterli olmadığının göstergesidir. Yine eğer, mevcut yasalar, siyasi oyunların oynanmasına bir alan bırakıyorsa, hsyk, siyasi hamlelerle, süre giden davaların hakimlerini değiştiriyorsa, bu hakim değiştirme, atama vb. gibi durumlarda yasalarda somut gerekçelerin var olmadığı anlamına gelir.

 Yasaları açık seçik yazmazsanız, ne kastettiğini belirsizleştirecek derecede müphem bırakırsanız, bu boşluklar, gün gelir, bizim gibi insan olan ve insan olduğu için de siyasi bir duruşu olması kaçınılmaz olan hukuk üyelerinin yeri geldiğinde kendi korkularını ve kendi siyasi düşüncelerini uygulayacağı alanlarla doldurulur.

 Bu yüzden kısa vadede belki hükümetin atayacağı üyeler, mevcut taraflılığı dengeleyecektir. Fakat uzun vadede, yine aynı taraflılık filmi tekrar oynanacaktır. Yasalar değişmeden, üye sayısının azalıp çoğalması, seçim sistemi vb. bir işe yaramaz.

 E o zaman neden evet dedim? Kısa vadedeki yarara inandığım için. Diyalektik bir denge gelecek, orası kesin. Uzun vadedeki kaçınılmaz taraflılık durumu ise, zaten hâlihazırda süre giden sistem içinde yaşadığımız şeyin aynısı. Hayır deyince fark eden hiçbir şey olmayacak. Bununla beraber, askere yargı yolunun açılması ve özgürlükler konusunda vurgudan ibaret de olsa, hükümeti sorumluluk altına soktuğu için, evet oyuna katkı sağlıyor.


Uzun ancak güzel bir yazı sayın Popperist, teşekkürler.  'Evet'demek için akp taraftarı ya da yanlısı olmak gerekmiyor, bunu güzel şekilde ifade etmişsiniz, ki bu referandumda,  çıkan 'yüzde 58 evet'in yarısı kadarı (belki de fazlası) akp 'nin  oy kitlesinden de değildi(duyarlı vatandaşların oylarıydı). Ülkemiz için hayırlı olması dileğiyle;  saygılar, sevgiler.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: martı - Eylül 14, 2010, 01:24:20 öö
    Kimse Nietzsche'ci falan olmadı Sn.Popperist.Sadece beğendiğim bir sözü duruma çok uygun olduğu için paylaşma gereği duydum..

    Demokrasi deyip duruyorsunuz,biz de zaten demokrasi için hayır dedik,12 eylül'le hesaplaşmanın samimiyetine inanmadığımız için hayır dedik,bağımsız yargı için hayır dedik,bu referandumun okyanus ötesinde imal edildiğini bildiğimiz için hayır dedik.

   Cinayete ortak olacağımızı düşündüğümüz için boykot etmedik ve evet demedik.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Genius Loci - Eylül 14, 2010, 07:50:59 öö
Sn. Popperist evetinin gerekcelerini yazmış. Teşekkür ederim. Son güne dek boykotun bir tiyatro oyunumda figüran olmaktan iyi olduğunu düşünen birisiyim. Ki daha once de bunu söyledim. Ama evet'in ziyadesiyle sorunlu olduğunu düşünerek gidip hayir dedim. Gelelim bir evet oyu veren popperistin bu oyu veriş sebeplerini irdelemeye

Söyle demiş sn popperist "cumhurbaşkanının doğrudan atayacağı üye sayısı, bürokratik seçimlerle gelecek olanlara oranla çok düşük"

Acaba öyle mı gercekten? Bakalım.  17 üyenin 3unu son kertede Meclis sececek. Geriye kalan 14 üyenin 4unu dogrudan CB atayacak 10 üye yüksek mahkemeler ve YOK tarafından her uyelik için 3 aday gösterilecek yine CB tarafından atanacak. Yani bürokratik seçimle ( bu ifadeyi ben söyle duzeltmeli diye düşünüyorum. Yüksek yargı organlarının kendi üyeleri arasından Genel Kurullarınca yapacakları secim sonucu CB tarafından AYM uyesi' olarak atanacaklarin sayısı) 7 -yedi- uyedir. YOK secim neyim yapmaz. O 12 Eylul ürünü olduğu için kafasına göre aday önerir.

Evvlede nasildi? Asıl+ yedek 15 üyeli mahkemenin 10 üyesi Yüksek Mahkemeler ve Sayıştay (1uye) tarafında her uyelik için gösterilecek 3aday icinden CB tarafından 1 üye YOKun göstereceği 3 aday icinden CB tarafından geriye kalan 3asil 1yedek üye isedogrudanCB tarafından atanmaktaydi.

Bu degisiklikteki ilerleme nerede? Onceden Yüksek Mahkemelerden seçimle gelen üye sayısı 9 iken şimdi 7 oldu. Hem de üye sayısı 15ten 17 ye çıkmışken. CB tarafından dogrudan atanan asıl üye 3 iken 4 oldu.
Bu durumda zaten onceden de CB tarafından yapılan dogrudan atamaların sayısı secimler sonucu atananlara göre düşüktü. 9a 4 iken. Şimdi 7ye dört oldu.

Daha ayrıntısı da var ama bu bile su evet'in gerekçesini bosa çıkarmaya yetmez mi?

Eğer AYM ile ilgili degisiklikten bahsediliyorsa Yüce Divanın gorev alanını genişletmeyi de konuşmalıyız. Meslekten hakim olmayan uyelerinde bulunduğu bir mahkeme olan AYM, ceza yargılaması yapamaz! AYMnin temel ve biricik gorevi normların anayasaya uygunluğunun denetimi olmalıdır. Şimdi hakim üye sayısı yarıdan da aza düşen bir yerin YuceDivan sıfatıyla ceza yargılaması yapabileceği kisi sayısı da artmiş bulunmakta. AYM ile ilgili yapılması gereken en önemli degisiklik Yüce Divan gorevinin ondan alınarak adlı yargını. Yüksek mahkemesine verilmesidir. Bunu bile yapamayan bir degisiklige niçin evet denir ki?
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: popperist - Eylül 14, 2010, 02:39:13 ös
Sayın Texan ve Sayın SkullG, yazımı incelemiş ve yorum yapmışsınız, teşekkür ederim.


"1982 Türk Anayasasının 146’ncı maddesine göre Anayasa Mahkemesi 11 asıl ve 4 yedek üyeden oluşur. Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asil üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeler arasında üye tam sayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asil üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan Yükseköğretim Kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından; üç asil ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer. Buna göre, Anayasa Mahkemesi üyelerini XE "Anayasa Mahkemesi üyelerini"  her halükârda Cumhurbaşkanı seçmektedir. Ancak, 11 üyeden 8’i için birtakım makamlar (Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, Sayıştay, Yükseköğretim Kurulu) Cumhurbaşkanına üç aday göstermekte, Cumhurbaşkanı da bu adaylardan birisini Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atamaktadır. Burada aday gösterme yetkisinin çok önemli bir yetki olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı, 11 üyeden 3’ünü ise belli şartları taşıyan kimseler arasından doğrudan doğruya kendisi seçmektedir."

http://www.anayasa.gen.tr/aym-uyesecimi.htm

Sayın SkullG,

Ben sizin yazınızı okuduğumda YÖK'ün 12 Eylül ürünü olduğunu görebiliyorum, fakat nedense 12 Eylül'den doğrudan sorumlu olan Askeri Yargı'dan hiç bahsetmemenizi tuhaf buluyorum. Dünyada bizimle birlikte ülkenin sorunlarına askeri yargının karıştığı bir başka ülke yok. Hoş bu durum bu değişiklikte de aşılmadı ama, YÖK'ü eleştirip, askeri eleştirmemeniz bana biraz manidar geliyor.

Bugün Türkiye'de her kurum 12 Eylül'ün ürünüdür. Bir kurum, 12 Eylül sonrasında ortaya çıktı diye darbe ürünü görülüp, diğer kurumların darbe ürünü olmadığı söylenemez.

Anayasa Mahkemesi'nin kendini tanıtımında söylediği şu sözlere bir bakalım;

"1961 Anayasası, 1924 Anayasası’nın “Ulusal Egemenlik” ilkesinden değişik bir egemenlik anlayışını kabul etmiştir. Bu anlayış, 1982 Anayasası’nca da benimsenmiştir. 1961 Anayasası’nın 4. maddesine göre “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir”. Maddenin bu ilk fıkrası, 1924 Anayasası’nın 3. maddesinden olduğu gibi alınmıştır. Ancak, 1961 ve 1982 Anayasalarının egemenliğin nasıl kurulacağını gösteren tümceleri, 1924 Anayasası’ndan oldukça değişik bir içeriktedir: “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar tarafından kullanır.” Türk Anayasa tarihi yönünden ele alındığında bu kuralın temel amacının, Parlamentonun üstünlüğüne son vermek olduğu söylenebilir. Parlamentonun üstünlüğü 1924 Anayasası’nın en temel özelliği idi. İlk kez 1961 ve ondan sonra da 1982 Anayasası’nda benimsenen bu yeni ilkenin, yani egemenliğin Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organlar tarafından kullanılmasının öngörülmesiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulus adına egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkmıştır. 1961 ve 1982 Anayasaları, egemenliğin kullanılmasında yargıya önemli yetkiler tanımışlardır. Özellikle, Anayasa Mahkemesi, Parlamentonun çıkardığı yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemesi nedeniyle egemenliğin kullanılmasında önemli bir paya sahiptir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi,Parlamentonun çıkardığı yasaların Anayasa’ya aykırı olup olmadığına karar verebilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin, siyasal kurumların,özellikle Parlamentonun yetkilerini kötüye kullanması durumunda bir denge oluşturacağı ve bunu engelleyeceği düşünülmüştür."

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=template&id=176&lang=0

Buradan gördüğümüz üzere, Anayasa Mahkemesinin bizzat kendisi, parlamento üzerinde bir egemenlik kurma aracıdır, darbelerin asıl ürünüdür ve ben yukarı yazdığım AYM içtihatlarının son dönemde, egemenliği kaybetmek istemeyen erk tarafından, nasıl da parlamentonun üzerine çıktığını, AYM nin fonksiyonunu nerelerde kullandığını gayet iyi bir şekilde gözlemledim.

Yani sadece YÖK değil, AYM'nin yazdığına göre "1961 ve 1982 Anayasaları, egemenliğin kullanılmasında yargıya önemli yetkiler tanımışlardır. " Yani bütün yargı organlarına darbe ürünü diye bakmanız gerekir.

Şimdi, gelelim atanan üye şekillerine;

Eski Usül (1982);

Yargıtay (2), Danıştay (2), Askeri Yargıtay (1), AYİM (1), Sayıştay (1), YÖK (1) önerdiği 3 kişi arasından Cumhurbaşkanı tarafından ve doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından (3)

Yeni Usül (2010);


Yargıtay (3), Danıştay (2), Askeri Yargıtay (1), Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (1), YÖK (3), Doğrudan Cumhurbaşkanı (4). TBMM (3)

Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki (2)üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir (1) üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer.

Yargı kanadından gelecek üyeleri sayalım;

Yargıtay 3,
Danıştay 2,
Askeri Yargıtay 1
Askeri Yüksek idare mahkemesi 1,
YÖK (En az iki üyenin hukukçu olma şartı getirilmiştir, ve "seçimle" seçilirler) en az 2.
TBMM 1 (Serbest avukatlar içinden)

Ben burada yargı kanadından gelen üye sayısını 7 değil, 10 olarak görüyorum.

En kötü ihtimali düşünerek, Cumhurbaşkanının doğrudan atayacağı üyelerin hukukçu olsa dahi, gözü dönmüş, arlanmaz, hukuk tanımaz yancılar olduğunu varsayarak doğrudan atanan üyeleri saymıyorum.

Kalan Üç üye, Sayıştayın adayları arasından TBMM'ce seçilen 2 üye ile, YÖK'ün Hukukçu seçmek zorunda olmadığı 1 yaşı 45 i aşkın, doç veya profesör ünvanlı öğretim üyesi üyedir.

Cumhurbaşkanının doğrudan atadığı üye sayısı ile, Hukuk kanadından gelmeyen üyelerin sayısı toplamı 7'dir. Ki, bu sayının 4'e, hatta 2'ye inme ihtimali vardır. Fakat her halükarda, AYM'nin hukukçu üye sayısı en az 10 olacak şekilde ayarlanmıştır.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanının taraflı diyebileceğimiz üyeleri, bu oranda düşük bir yer edinmektedirler. Hukuk eğitimi almış üyeler, görülür bir fazlalıktadır. Dolayısıyla sorun yoktur.

Bununla birlikte yukarıda ilk linkini verdiğim makalede, üye seçimi konusunda dünya uygulamalarından şöyle bahsediyor;

" 1.  Almanya, Belçika, Macaristan, Polonya gibi bazı ülkelerde Anayasa Mahkemesine üye seçmede bütün yetki doğrudan doğruya yasama organına verilmektedir. Bu seçime yürütme organı veya yargı organı herhangi bir şekilde karıştırılmamaktadır.

2. ABD, Rusya, Arnavutluk, Azerbaycan, Slovenya, Slovakya, Fransa, Ermenistan, Güney Kore, Romanya gibi bazı ülkelerde ise anayasa mahkemelerine üye seçme yetkisi yasama ve yürütme organları arasında paylaştırılmıştır. Bu ülkelerin bazılarında bu iki organın arasında denge kurulmaya çalışılmış, bazılarında ise yasamaya, diğer bazılarında ise yürütmeye üstünlük tanınmıştır. Ancak hiçbir şekilde bu ülkelerde yargı organı devreye sokulmamıştır.

3. İtalya ve İspanya’da Anayasa Mahkemesine üye seçme yetkisi yasama, yürütme ve yargı organları arasında paylaştırılmıştır. İtalya’da bu paylaştırma eşit bir şekilde yapılmıştır. (Üyelerden üçte biri Cumhurbaşkanı, üçte biri Parlamento ve üçte biri de adlî ve idarî yargı yüksek mahkemeleri tarafından seçilmektedir). İspanya’da ise paylaştırma yasama ağırlıklı yapılmıştır (12 üyeden sekizi yasama organı, ikisi Hükûmet ve ikisi de yargı organı tarafından seçilmektedir). "


Yani dünyadaki uygulamlara da baktığımızda, yargı organının dahil olmadığı mahkemeler görebiliyoruz, ve bu ülkelerde yürütme, yargı üzerinde bir dikta oluşturmuyor. Neden? Herhalde diyorum, yasaları hiçbir serbest manevra yapılamayacak kadar açık seçik olduğundandır. Bu yüzden evet oyu vermeme rağmen, bu konudaki asıl başarının, ceza yasalarının açık seçikliğine bağlanması taraftarıyım.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: karahan - Eylül 14, 2010, 03:05:29 ös
Sadece konu başlığı ilgnç bence konun kendisi değil.Bu millet adam olmazmış peki dünyadaki hangi millet neye göre adam olurki.Belli bir şablonumu çizilmiş.Yukarıda yapılan muhabbet aramızda hukukçu olan arkadaşlar var tam onların anlayacağı ve çok güzel yorumlayacağı konular.

Ben olayın başka boyutundan bakmam gerektiğine inanıyorum.Konu ne olursa olsun hiç bir zaman tam anlamı ile etrafında birleşmek imkansızdır.Hatası olmayan bir teori bile neden bunda hata yok diye şüphe edilip muhalefet ediliebilir.

İnsanlar doğru ile yanlış arasındaki kararları verirken egolarını kullandıkları her bakış açısında bu kadar farklılıkların,değişik söylemlerin ve birden fazla doğru varmış gibi görünmesinden daha doğal ne olabilirki.Kaldıki bu bakış açısı tüm dünyada ve tüm sistemlerde var.

Biz insanları ne mutlu eder bilinmez.Yukarıda fikir ve görüşlerini bildiren tüm arkadaşlar kendi anlatımlarında haklılar itirazım yok,baktıkları yerden öyle görünüyor.Hsyk daki atamaların bugüne kadar bana ne yararı vardıda sayısı 21 olunca ben bundan faydalanacağım.Kaostan çıkan düzen belkide insanoğlu önce kaos yaratıp kaosun sonuçlarını görüp en yakın düzeni tutturmaya çalışıyorlar bilemem.

Ama şurası bir gerçekki herkes kendi doğrusunu ve haklılığını ispat etmek için bayağı bir fikir tüketimi yapıyorlar.Neden peki,
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: Genius Loci - Eylül 14, 2010, 08:57:59 ös
Sn popperist ilginç seyler söylüyor. Bu durumda da anayasal tarihe akmak gerekiyor.

1924 anayasası egemenliğin tek temsilcisinin TBMM olduğunu söyler. Dolayısıyla kuvvetler yasama organında birlesmistir. Yargının bağımsızlığı tam olarak sağlanmamış ve hatta yasama yorumu ilkesi, olağanüstü yargi yerlerinin kurulabilecegi kabul edilmiştir.

1961 Anayasasının kazanımları:
Kuvvetler ayrılığı sistemi - parlamenter sistem benimsenmistir-
Demokratik devlet - çoğulcu demokrais anlayışı, siyasi partilere anayasal güvence, soz özgürlüğünü sağlamak için özerk kuruluşlar.-
Hukuk Devleti.

Şimdi gelin hukuk devletinin özelliklerine bakalım

Kuvvetler ayrılığı olmalıdır. Yani milletten alınan egemenlik yetkileri organlar arasında bölünmelidir.

İnsan Hakları anayasal güvence altında olmalıdır. Böylece devlet kudreti sınırlanabilir.

Eşitlik ilkesi geçerli olmalıdır.

Yargi bagimsizligi sağlanmalıdır. Yargi erki hem yürütme hem de yasamaya karsı bağımsız olmalıdır. Zaten kuvvetler ayrılığının en önemli göstergesi yargının bagimsizligidir. Yasama- yürütme arasındaki iliski bakımından çeşitli hükumet biçimleri ortaya çıkar.

Kanuni idare ilkesi geçerli olmalıdır

Ve tüm bunların olması için Anayasanın üstünlüğü ilkesi kabul edilmelidir. Ancak bu kabul sadece sözde kalamaz. Nitekim 24 anayasasına görese kanunlar anayasaya uygun olmak zorundaydi ancakbunu denetleyecek yargisal bir mekanizma bulunmuyordu. Anayasanın üstünlüğünü sağlamak içinse kanunların anayasaya uygunluğunun denetleyecek bir yargi yeri olmak zorundadir. Bu nedenle 961 anayasası Anayasa Mahkemesin kurmuştur.

Bunları daha da ayrıntılı olarak açabilirim. Ama ders havasına bürünür konu.

Sayılara fazla takılmayalım. Diyorki sn popperist 10 hukukçu olur.17de 0 hiç fena değil !

Eski usulü yazmış orayı an popperistin yaklaşımıyla yorumlarsak  11de en az 8 üye hukuk kokenlidir.

Söylediğim şey yapılanın ileri bir degisiklik olmadigidir.

Askeri Yargı'dan soz açılmış. İdare yapılan degisikligi desteklerim. Zaten benim sorunum da askeri kislaya tıkacaklar bizi kim koruyacak gibi bir paranoyadan kaynaklanmıyor. Aksine askerin merkezdeki konumunun ortadan kalkması gerektiğini söylüyorum. Bunu forumda daha once soylemistim de.

Yapılan değişiklerin bir yararı olmayacağını söylüyorum sadece. Eğer gercekten 12 eylulle besaplasma sivilleşme gayesi güden bir degisiklik yapılacaksa en basta YOK kaldırılmalıdır. Askeri yargının gorev alanı sinilanmalidir. AYMye kim üye atarsa atasın sayısı kac olursa olsun Yüce Divangorevi olmamalıdır. Anayasanın 108. maddesi değişmeli Devlet Denetleme Kurulu yargi ve TsKyi da denetleyebilmeli ve verdigi raporlar bağlayıcı olmalıdır, HSYKda müsteşarın üyeliği sona ermeli, Adalet Bakanı oy kullanamayan üye olmalıdır. Bunların yapılmadığı degisiklik anca dostlar alışverişde görsün demokrasisini doğurur  hele hele pazarcını kabul edilen metin benzeri degisiklikler demokrasiyi pekiştirmez. Tam tersine statükoyu başka bicimde güçlendirir.

Halkın gözünün icine baka baka yalan söylenmesi üzücü. Darbe yapılamayacakmış artık, daha demokratikmisiz artık. TSK İç Hizmet Kanunundaki gorev tanımı ve yukarıda özellikle belirttiğim anayasa 108 değişmedikce öyle bir yaparlar ki darbeyi bugünün en demokrat en liberal kalemleri 30 yıl once olduğu gibi alkış tutar aman ne iyiettinizde geldiniz diye methiyeler yazarlar.

Ha unutmadan bir anayasa degisikligine kısa vadede yarar saglar diye de evet denmez.

Vakit darlığından şimdilik bu kadar. Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: sun - Eylül 14, 2010, 09:52:23 ös
Sn. Martı
Sn. Karahan ın da dediği gibi konu ne hukuk ne de referandum. Konu hayırcıların demokrasiye başka bir tarafından anlayışıdır. İstedikleri olmadığında istedikleri kadar kişilere ve topluma hakaret edebilme özgürlüklerine sahip olduğu düşüncesi, beni sinirlendiriyor. Herkes senin gibi düşünmek zorunda mı ? Senin gibi düşünmeyen adam değil mi ? Sen kimsin ki bu lafı söylemeye  cesaret ediyorsun ? İlginçsiniz diğerleri gibi.  

Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: sun - Eylül 14, 2010, 09:57:47 ös
Sn.Skullg basit bir soru sorucam. Darbe zorlaştırıldı mı yoksa zorlaştırılamadı mı ?
Başlık: Ynt: Bu millet adam olmazmış ?
Gönderen: popperist - Eylül 14, 2010, 11:58:04 ös
Sayın SkullG,

Anayasa mahkemesinin varlığına karşı değilim. Elbette yasamanın çıkardığı maddelerin, mevcut yasalarla olan ilişkisini, çelişkisini, sorunlarını araştırmakla görevli bir kurum olmalıdır. Bu nedenle 1924 anayasası eksik bir anayasadır.

Fakat Anayasa mahkemesi, millet iradesinin tecelli ettiği bir mekanizma olarak görülemez. Milletin iradesinin tecelli ettiği yer, TBMM'dir. Anayasa mahkemesi, millet iradesinin mevcut yasalarla olan çelişkisine bakar; yani yasaları (iradeyi) denetlemekle yükümlüdür. Yasalar üstünde söz söyleme yetkisine sahip değildir.

Fakat ilk mesajımda dile getirdiğim üzere, Anayasa mahkemesi, şaibeli kararlara imza atmış ve sorumluluklarının üstüne çıkmıştır. Statükoyu korumak için içeriğe de müdahale etmiş, gerektiğinde kavramlarla oynamıştır.

Kısa vadede yararı olduğuna inandığım için oy vermemi yanlış bulmuşsunuz. Ben uzun vadedeki zararın şu an yaşadığımız şeyler olduğunu gördüğüm için böyle bir şey söyledim. Uzun vadede görülebilecek zarar, aynı şu anki gibi, yüksek yargı üyelerinin siyasi eğilimlerine yenik düştüğü anda yaptıklarıdır.

Saygılar.