Masonlar.org - Harici Forumu
		Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Insan => Konuyu başlatan: ceycet - Eylül 16, 2010, 08:54:31 öö
		
			
			- 
				Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington
 DCʹde bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika
 boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu
 işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının
 önünden geçip, gider.
 
 Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika
 kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı
 fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da
 gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine
 hızla yoluna devam eder.
 Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika
 kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara
 vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu
 kaba atarak, hızla geçer, gider.
 
 Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz
 attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
 En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirm elerine
 rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı,
 çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak,
 çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de
 anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak,uzaklaştırılırlar.
 
 Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi
 duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar
 toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez,
 alkışlamaz.
 
 Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon
 dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bellʹin
 metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Bostonʹda verdiği konser biletleri ortalama 100
 dolara satılmıştı...
 
 Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bellʹin öylesine bir kılıkla metroda keman çalması,
 Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir
 sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir
 saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir
 ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz?
 
 Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi
 müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri
 kaçırıyoruz acaba?