Masonlar.org - Harici Forumu

Sanat => Edebiyat => Siirler ve Sairler => Konuyu başlatan: Isis - Ocak 03, 2012, 12:45:34 öö

Başlık: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:45:34 öö
KAYIP DALGA

Kimim ben
ve sakalından bir tek kılın
müzelere giremeyeceğine ağlayan
köse bir peygamberden
nedir beni
ayıran

Hüzünlü bir çocuk yüzü müyüm
merdiven altındaki
boş rakı şişelerinin
hareketliliğinden anlayan
babasının eve gelip
gittiğini

Bir cüce miyim yoksa
cenaze gününde
annesinin tabutuna
uzanamayışının ağırlığını
hep omuzlarında
taşıyan

Küçük odaya çıkıyorum
tavan arasındaki
ve bir geminin
dümeni gibi çevirerek
istasyon düğmesini
kayboluyorum bir zamanlar
etrafında ailece toplandığımız
radyo dalgaları
arasında!
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:48:38 öö
ÇIKIŞ KAPISI

Kesik bileklerimi göstererek girdim
sinema kapısından içeri
bendim sefer öncesi
korkaklar kadınlarının yanına dönsün
sözüyle padişahın
ordudan ayrılan yeniçeri 
Kapındaki postalları görünce
balkona astığın sutyenin
damlalarıyla ıslanan kedinin
tüylerini okşarayarak uzaklaştım
kuleler ki hüzne bir bıçak
gibi saplanan sunay'a kın 
Beyaz peynir tabağı
ve su katılmış rakı kadehi
Kız Kulesi'dir çilingir sofrasının
sen ki yoksun manzarada
ilk ışıklarını yakan
bir vapur güzelliğiyle akşamın 
Kapımı çalarsan bir gün
eşikteki ayakkabılara aldanıp
evimin içini kalabalık sanma
atmaya kıyamayan annem
bütün ayakkabılarımı dizmiş yalnızlığıma
Gecenin karanlığında
bir sinema salonu gibi uzanan şehirden
gitmek düşer payıma
çıkış kapısı diye bakıyorum nicedir
gökdelenlerin tepesinde yanan
kırmızı ışıklara
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:50:03 öö
Kova Kaleci 
     
Yedi kova su yeterliydi
Sivas’taki ateşi söndürmek için
Oysa her biri
Devlet dairez-sindeki kovaların
Üstüne yazılı
Altı harfli bir sözcüktü yangın

Yedinci kova
Taşar engellenemez biçimde
Çünkü emekçilerin alın teriyle doludur
İşte buyüzden
Sinek ölüleri üstünde yüzemez

Futbol takımında mahallenin
Kova kaleciydi lakabım
İlk kez sevinecektim buna
Ama yalnızca
Avuçlarıma alabildiğim suyu
Bir kova gibi sivas’a taşıyamadım

G harfi boştur yangın kovalarının
Ki ortaya çıkar
Dolu olarnları okununca
Madımak otelinin merdivenlerinde
Kurtulmayı bekleyenler için
Verilen karar: yan ın

Ve başında anladım ki bir kuyunun
İpin ucunda
Derinlerdeki suya uzanan
Birer kova gibiydiler
Yangınrları söndürmek isteyen
Darağacına asılı devrimciler
 

Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:51:45 öö
Noktalı virgül 
     
Virgül   
hiç susmayan   
bir davulun tokmağı   
çağırır kelimeleri   
kağıtlardaki düğüne   
   
Nokta   
tepeden inme   
sonradan görme   
son verir   
yazının özgürlüğüne   
   
Biraraya geldiklerinde   
hemen çıkar üste   
acımasız nokta   
virgül ise gariban   
boynu bükük   
ezilir altta
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:54:26 öö
SeVmek

Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kartanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek

işte
seVmek

Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:55:49 öö
Şehiriçi Hatları Vapuru



Nazım Hikmet vapuru
deniz ile arasına
dökülen asfaltı kırar
ve özgürlüğüne kavuşturur
salacak iskelesini
batmak pahasına

Can Yücel vapuru
alaycı bir düdük çalar
savaş gemilerine
ki rakı şişeleri asılıdır
can simitlerinin
yerine


Attila İlhan vapuru
keyfile yarar suları
içinde çünkü sevgililer öpüşür
ve güvertesinde
sigarasını rüzgara karşı yakan
bir katil üşür

Edip Cansever vapuru
denize yansıyan
otel ışıkları altında
gider gelir boğazın en uzak
iki iskelesi arasında

Orhan Veli vapuru
evlerine taşırken
telaş içindeki insanları
küpeştesinden atılan
simitleri kapışır
martı kuşları

Cemal Süreya vapuru
akşamüstleri giyince
ışıklı elbisesini
ince bir duman savurarak havaya
dansa kaldırır
kız kulesini

Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:56:38 öö
YALNIZLIK
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktı yağan

Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin yalnızlığı

Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girer de
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:57:34 öö
SANA YAKIN
Bir dostun sıcaklığına
öylesine
yaslamak istiyorum ki başımı
ya omzunu uzat sevgilim
ya da telleri kopuk bir kemanı

Kanadının altına sığınacak
bir kuş arayan
eskimiş saçak gibiyim sensiz
ya da bütün balinalarının
kıyıya vurup
intihar ettiği
bir deniz

Bir hitit çanağıyım
toprağa gömülü
ve sen
ilk kazasını yapan
bir arkeolog ürkekliğiyle
ellerinin arasına al beni

Tek dileğimdir çünkü benim
sana yakın bir sunay akın
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 12:58:32 öö
62 Tavşanı

Denize düşen bir oyuncaktır Kız Kulesi

Soruyorum berber koltuğundan

İki ayna arasında akıp giden görüntüme

Şair olanımız hangisi?

Pencere tüllerine gelinlik diye sarılan

O küçük kız nerede şimdi?

Gemim battı çoktan

Denize inen tüm filikalarıma erkekler bindi

Duvardaki yangın düğmesini örten cam parçasıyım

Kurtuluşun olacaksa hiç düşünme ayakkabının topuğu ile kır beni

İnanmıyorum uzaylılara duymalıyım birilerinden

Yıldızlardan nasıl görünürdü diye mahallemizdeki yazlık sinema

Öğrendim saat kulelerini kibrit kutularından

Bağışla beni iki dünya savaşının yaşandığı yüzyılda

Nüfus cüzdanımdaki 62'den yaptığım tavşan
 
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 01:00:10 öö
Asansör



Telefon santralleri
beni sana bağlar sevgilim

nükleer santraller ölüme
gökyüzünün nerede olduğunu soran
bir vapur dumanına
yanıt veremiyor hiç kimse
 
Çocuğunu asma köprüde sallayan
bir annedir İstanbul
ki onun
içi süt dolu
biberonudur Kız Kulesi
soğusun diye suya tutulan
 
Ne kalem kılıçtan
ne kılıç kalemden üstün olsun
öğrensinler birlikte yaşamayı
örneğin kalem
aşk şiirleri yazsın
ve köreldikçe kılıç yontsun
 
Yalnız kaldığımız an da bile
alırız insan kokusunu
ıssız adasında
üstünden atamamıştır Robinson
yaptığı ilk mastürbasyonda
yakalanma korkusunu
 
Kendi boşluğuna asılı
birer asansörüz aslında
ve ben elimde
taze bir karanfil
sıkışıp kaldım
iki kadın arasında


Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 03, 2012, 01:04:00 öö
Mart Siir'inden Alinti


Kanadım kırılsa da konmam

deniz kıyısındaki

hiçbir caminin minaresine

kubbeye tüneyen martıların

keyiflerince uçmalarını bekleyen imam

ezanı geç okuduğu için sürülünce

bir dağ köyüne…


(Bu siiri ben yazabilmeliydim kendime. Bu yuzden ve bir cok yuzden kendisine hurmetim derin)
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 04, 2012, 09:59:59 ös
Sunay Akın - Martı Yüzlü (http://www.youtube.com/watch?v=XdfnYbl9TJE#)

Ibrahim Sadri okumus. Sunay Akin gibi ben de acizane ilk siirimi 9 yasinda annesine hasret bir kiz cocugu olarak sevgili valideme yazmistim 4 kita. Fakat o siirim kayboldu.
Başlık: Ynt: Sunay Akin
Gönderen: Isis - Ocak 04, 2012, 10:21:05 ös
Sunay Akin'dan muhtesem Agustos Bocegi hikayesi

Sunay Akın Ağustos böceği hikayesi ( dj-61 ) (http://www.youtube.com/watch?v=EYCmd0Nb6mg#ws)