Masonlar.org - Harici Forumu
Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Konuyu başlatan: gnothi - Şubat 13, 2012, 11:47:45 öö
-
Sağda solda dolaşan “fwd” e-maillerden birinde Diyojen’le ilgili bir anekdot okuyunca bu zat-ı muhteremin aslında acayip bir muhterem olduğunu hatırladım. Hani bu Diogenes, Atina’nın asilzadelerinden zengin bir tiple daracık, tek seferde sadece bir kişinin geçebileceği bir sokakta karşılaşır. İkisi de yol vermezler birbirlerine, adam bizimkine iğrenerek bakar, “Ben pis bir serseriye yol vermem” der. Diogenes hiç düşünmez bile, kenara çekilir, “Ben veririm ama” der.
Felsefeyle en en azıcık ucundan bağlantısı olan, hatta olmayanlar bile babanın Büyük İskender’e attığı fırçayı bilirler. İskender, Korinthos’ta karşılaştığı hocası Diogenes’in etrafında kurmaylarıyla beraber toplanır. Bir isteği, bir emri olup olmadığını içtenlikle sorar. Diogenes, oturduğu yerden genç kralın etrafındaki kalabalığa bakar, “Gölge etme” der, “başka isteğim yoktur”...
Madem öyle, babayı biraz tanıtalım, sokakta karşılaştığı herifin de zannettiği gibi fıçıda yaşayan bir serseri olmadığından bahsedelim istedim.
Sinope’li Diogenes (m.ö. 413 – 327)
Antisthenes'in en ünlü öğrencisi Diogenes, felsefede kinik okul –ingilizcesi cynic- denen akımın kurucusudur. Diogenes'e göre en üstün iyi; erdemdir. Bilim, şan ve şeref, servet, vazgeçilesi uydurma "iyi"lerdir. Felsefesinin özü, her türlü özentiyi yok etmek ve onun karşısına doğal olanı, dolayısıyla iyi olanı koymaktır.
Bilgelik, kendini, istek ve duygularından uzak tutmak, toplum yaşamının ürettiği kolpa ihtiyaçları en aza indirmektir. Platon'un "Çılgın Sokrates" olarak tanımladığı Diogenes, yaz-kış yalınayak dolaşır, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında oturur ve Atina’da sokak kenarında bir fıçıda yatıp kalkardı.
Düzgün bir insan olmak hedefini durmadan anlatan, sıradan insanları görmezden gelen, dürüst bir Atinalı bulmak için sokaklarda gezen Diogenes, güneşli bir gün elinde fener, sağa sola bakarak dolaşmaktadır. Eğlenmek için sorarlar, “Baba, ne arıyorsun” diye. Diogenes, yüzlerine bakmadan yürümeye devam ederken bir yandan cevaplar: “İnsan arıyorum, insan”.
Arayışlarının sonunda “insan” gibi bir insan bulamayınca, içinde yaşadığı fıçıya soğukta sığınmak için gelen sokak köpekleriyle takılmaya başlayan Diogenes, köpeklere iletişim kurmayı öğretmeye çalışır. Fenerin ışığını kullanarak basit kodları köpeklere tanımlatmaya uğraşan Diogenes “hav” ve “hırr”dan başka cevap alamasa da felsefesinin ve yolundan gidenlerin “köpek gibi, köpeksi” anlamına gelen "kinik" olarak çağırılmasına sebep oldu.
Diogenes’i anlatmak için aslında orada burada söylediği, “şak” diye oturan sözlerinden bahsetmeli. Mesela babayı bir gün zorla Atina pazarına götürürler. Dönüşte öğrencileri pazarı nasıl bulduğunu sorarlar. Gülerek, “Süperdi” der, “dünyada ihtiyacım olmayan ne çok şey varmış”.
Ya da bir gün çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diyerek önündeki su çanağını kırar. Günün birinde de hareketi inkar eden Elealı Xenon'un bir dersinde, ”Bunu nasıl tanımlayacaksın o zaman?” diyerek kalkıp yürümüştü.
Bunca alay edilmesine rağmen Atinalılarca içten içe büyük saygı gören bir şahsiyet olması ise ta 2500 yıl öncenin insanlarının felsefeye ve bilgiye bugünden çok daha fazla değer verdiğini gösteriyor.
-
Sayın gnothi ne iyi etti de getirdi bu konuyu.
Belki daha çok şey anlatılabilir Diogenes üzerine, anlatılmış olanlardan alıntıyla.
Elbette pek ünlüdür o "gölge etmesinler" sözü ama acaba o sözle ne demek istemiş olabileceğine ilişkin biraz yorum ve değerlendirme yapmalı mı, yoksa bunlar varsayımdan öte olmayacağı için hiç dalaşmamalı mı?
Sayın gnothi'ye teşekkürler. Ben de ara sıra kinik sözler ederim ama işin doğrusu bu akımın öncüsünün Diogenes olduğunu ya bilmiyordum hiç ya da bir ara öğrenmişsem bile unutmuşum gitmiş. Onun döneminde yaşamış ve onunla tanışmış olsam, o beni yanından ayrıldığım anda unutmuş olurdu.
-
Teşekkür ederim Sn. ADAM.
"Gölge etme, başka ihsan istemem" sözünü yabancı dillerde nasıl yazılmış diye merak ettim, wiki fena olmayan bir kaynak, çoğu yorumlamalara ve çevirilere göre baktığımda "Güneşimden az çekil hele" diyor bunların çoğunda Diogenes. Biraz daha yaklaştık sizin dokunmak istediğiniz düğmeye aslında sayın ADAM ;)
Aslında bayağı bir eski çizimde bazı detaylar var üzerinde konuşulabilecek ama, bu da muhtemelen ressamın kendi sembolizmi olsa gerek :)
(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/74/Alexander_visits_Diogenes_in_Corinth_-Diogenes_asks_him_to_stand_out_of_his_sun_%281696%29.jpg/284px-Alexander_visits_Diogenes_in_Corinth_-Diogenes_asks_him_to_stand_out_of_his_sun_%281696%29.jpg)
Yüksek çözünürlük için ayrı pencerede açıp incelemek daha doğru olacaktır, buyurun: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/7/74/Alexander_visits_Diogenes_in_Corinth_-Diogenes_asks_him_to_stand_out_of_his_sun_%281696%29.jpg (http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/7/74/Alexander_visits_Diogenes_in_Corinth_-Diogenes_asks_him_to_stand_out_of_his_sun_%281696%29.jpg)
Gerek güneş aydınlığının ifade ediliş çizgileri, gerek Diogenes'in önündeki çizimler, gerek uzaktaki şehrin mimarisindeki bazı ayrıntılar...
Bu arada mevzubahis wiki linkini de incelemek isteyenler buyurabilirler: http://en.wikipedia.org/wiki/Diogenes_and_Alexander (http://en.wikipedia.org/wiki/Diogenes_and_Alexander)
Şimdilik sevgi ve saygılarımla.
-
Foruma çok çok güzel bir katkı oldu.
Hele Sayın gnothi'nin şu son açıklaması üzerine derin simgesel değerlendirmeler de yapılabilir. Ancak ben bunu yapmak istemem; başkalarını etkilemiş olmamak için. Bu aşama tam tadında oldu.
Şimdi masonlar bu açıklamaların ritüelleriyle bağlantısını da kurar. Öyle olmalı.
-
Diyojen insanların mutsuz olduğunu görüyor, ve insanların isteklerine ulaşamaması sebebiyle mutsuz ve sıkıntılı olduğunu görüyor. Sonunda çözüm olarak ne yapıyor? Tüm istek ve ihtiyaçları minimuma indiriyor. Bence insanı insanlıktan çıkarıyor.
Tüketim ve hep daha fazlası hırsı insanı bugün belki Diyojen'in orjine göre simetriğine koyuyor. Platon'un "çılgın" diye nitelendirmesine şaşmamalı. Diyojen gibi yaşayan insanlar da, en az tüketim ve çalışma hırsı içindeki insan kadar mutlu veya mutsuz olduğunu düşünüyorum. Bu ikisinde de ölçü olmadığı için kanımca mutsuz olacaklardır. Bence kinizm'in söylediği şeylere, pragmatizmi dizginlemek için bakılabilir. Kinizm, insan sosyal bir varlık olduğu için sosyal bir öneri olacak kadar felsefileşemez. Kişisel tercih olarak kalabilir. Hayata gelen insan, yaşamayı tercih ediyorsa çalışmak zorundadır. Zor olan, bir berduş hayatını seçmek değil, çalışırken para için değil, yaşamak için çalıştığı farkındalığını edinebilmesidir. Bugün bile çağdaş insanın, okul yılları, eğitim yılları, iş bulma, biriktirme, evlenme yılları, iş kurma yılları vb. var. Her zaman bir sonraki aşama hedef oluyor, ve zaman akıp gidiyor. Şimdinin önemini unutan insana Kinizm bir şey söyleyebilir, ama radikal anlamda bir Diyojen olacak kadar değil.
Saygılar
-
Bu arada sadece Diogenes'ten dolayı felsefeye girmiş yunanca KİNİK kelimesinin bire bir türkçe karşılığı KÖPEKSİ... Etimoloji bayıldığım bir bilim dalı :)
-
Ya da bir gün çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diyerek önündeki su çanağını kırar.
Bu olay bana biraz Hz. İsa'yı hatırlattı. Onun da pek az dünya malı olduğu, birinin eliyle su içtiği görünce tasını da kullanmayı bıraktığı anlatılır. Galiba Diyojen'e atfedilen hikayelerin ne derece doğru olduğu tartışılır.
Resmi biraz inceledim ama ben pek Masonlukla ilgili bağ kuramadım. Herhalde bu işi Masonlara bırakmak gerek.
Saygılarımla.
-
Asılları bunlar ve İsa'nın hikayeleri inananlarınca yakıştırlmış değil mi sizce sayın Peacewings? :)
-
Türkçemizde kinik ya da sinik de dediğimiz sözleme tarzının özgün olarak Antik yunan'dasi sözcük karşılığı, evet, "köpeksi"dir, doğru ama şimdi bunu böyle belirtip geçmek olur mu? Böyle bırakılırsa, Diyogenes ve öncülü, bu akımın asıl oluşturucusu Antistenes âdeta ayaklar altına itilmiş, aşağılanmış gibi olmaz mı?
Oysa bu iş pek öyle değil.
Bu işin pek öyle olmadığını belirtmekle birlikte, niçin öyle olmadığını anlatmak ise bana düşmez. Her kim bu sözcüğü kullandıysa, niçin öyle olduğunu da bence o açıklamalı.
-
Aslında bir-iki yıl once yukarıda (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13810.msg88899#msg88899 (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13810.msg88899#msg88899)) değinmişiz, daha uzun bir Diogenes yazısı icin daha sonraki bir zamana izin isteyebilir miyim sayın ADAM'dan?
-
Evet, gördüm... Orada biraz paylaşım yapmışız zamanında; unutmuşum.
Sanmam ki benim gibi sıradan insanlar bu konunun aslında felsefe bakımından hayli ilginç sayılabilecek daha da ayrıntısıyla pek de ilgilensin. Şu Sayın Gnothi'nin vermiş olduğu linktekileri okusalar yeter.
Ankik Yunan felsefesinden söz edince biz sanarız ki onun hepsi ve önceliği Aristo'dur. Oysa Aristo, bir bakıma Batı dünyasında Orta Çağ karanlğının açılmasına neden olan kişidir. İsteyerek yapmamıştır elette ama kullanılmıştır. Aynı şeyi Doğıu'da, Batıdaki Rönesans'e neden olan ışığın karartılışında da görürüz. Bunlearı deyişimin nedeni de, Aristo aslında hiç de mutlaka bilinmesi gereken bir düşünür değildir. Ancak o biçime getirilip, ondan çok daha önemli ve değerli olan diğer kimi düşünürlerin gölgede kalmasına neden olunmuştur. Thales, Herakleitos, Demokritos ve daha pek çoklarını sayabilirnim ama buradaki konumuz Diyıogenes bambaşka bir nedenden ötürü.
Paylaşımda bulunanlara teşekkürler.
-
Sn.Adam
Sokratta uzlaşalım işi uzatmayalım,ama bu sokratlık masonlar.org forumu sınırları içerisindedir burayı baz alarak söyledim ben.
-
Paylaşılan resim ve masonluk ile ilgili olarak daha fazla şey söylenmesi mümkün mü acaba ?