Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Ne Degildir? => Diger => Konuyu başlatan: Katharsis - Şubat 02, 2015, 09:15:35 ös

Başlık: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: Katharsis - Şubat 02, 2015, 09:15:35 ös
Merhabalar,

Antik Çağlar'dan günümüze gelen temel sorulardan birini sorarak başlamak ve sizinle devam etmek istiyorum;


İnsanın gelişimini sağlamak için önce toplumu mu değiştirmek gerekli? Yoksa önce insanın değişimi sürerken, toplumun değerler üreten ve geneline yayılan bir modelin, evrimleşerek insanlık uyumunu yakalamak mı daha mümkün?


Bu soru kafamızı kurcalarken başka bir soruya inebiliriz:

Düşünsel bir bilgelik ya da kutsal bilgi sahibi olan kişi, toplumun yaşamına etkin bir biçimde katılmalı mı? Bu yolla tinsel ve özdeksel egemenlik bir evrimleşme modelinde yer alabilir mi?
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: Chosen - Şubat 02, 2015, 10:04:15 ös
Düşünsel bir bilgelik ya da kutsal bilgi sahibi olan kişi, toplumun yaşamına etkin bir biçimde katılmalı mı? Bu yolla tinsel ve özdeksel egemenlik bir evrimleşme modelinde yer alabilir mi?


Düşünsel bir bilgelik ya da kutsal bilgi sahibi olan kişi, toplumun yaşamına etkin bir biçimde katılmalı mı?

Toplumda olmalı ama bence etkin bir biçimde katılmamalı çünkü ayak uydurmakta zorlanır ve zaten  farklılığını hissettirir, farklılığından dolayıda dışlanır.

Bu yolla tinsel ve özdeksel egemenlik bir evrimleşme modelinde yer alabilir mi?

Hayır yer alamaz. Çünkü;
Düşünsel bir bilgelik ya da kutsal bilgi sahibi olan kişiymiş zaten.
 :)
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: Etimolog - Şubat 02, 2015, 10:41:12 ös
Toplumun değiştirilmesi yöntemi bireyler üzerinde de genel düzeyde de yeni dogmalar yaratır yeni bağnazlıklar oluşturur ikinci yöntem ise daha olumlu sonuçlar verse de sürekli uygulanabilirliği mümkün gözükmüyor zorunlu olduğunda birinci yönteme başvurmak ihtiyacı ortaya çıkar.
İkinci sorunuz içinse iyimser düşündüğümde evet olabilir diye düşünüyorum ama gerçekçi düşündüğümde böyle bir kişi egemenlik kurmaktan ziyade hizmet odaklı olmalı sonucuna varır gibi gözüksem de varamıyorum çünkü doğrudan egemenlik de iyi neticeler doğurabilir.
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: Chosen - Şubat 03, 2015, 12:39:44 ös
İnsanın gelişimini sağlamak için önce toplumu mu değiştirmek gerekli? Yoksa önce insanın değişimi sürerken, toplumun değerler üreten ve geneline yayılan bir modelin, evrimleşerek insanlık uyumunu yakalamak mı daha mümkün?


Bence insan önce kendini geliştirmeli bir yerlere varmalı ve daha sonra, insanlığa seslenmeli.Ve insanlara örnek olmalı.
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: mbulut - Şubat 03, 2015, 01:00:30 ös
Toplumun gelişimine katkı sağlayan reform hareketini örnek olarak ele alacak olursak,günümüzde evrensel bir uyum sağlanamadığını, ülkeler, bölgeler arası farklılıkları ve geri kalmışlığı görebiliriz.Geçmişten bu yana baktığımızda bu tarz hareket ve modellerin katkısının olmadığını söyleyemeyiz.Bu nedenle insanın değişimi sürerken üretken ve evrensel modeller ile insanlık uyumunu yakalamak mümkündür.

İkinci sorunuz ile alakalı olarak;tarihten bu zamana kadar birçok bilge ve kutsal bilgi sahibi kişiler toplumları yönlendirme ve yönetmede etkili olmuştur.Fakat iki zıt kutubun hakimiyet kurarak bir evrimleşme modelinde yer alması için üst seviyede karşılıklı toleransın olması gerekmektedir.Tolerans olmadığı sürece katkılarını yine devam ettirmeli,bir otorite oluşturmamalıdır.
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: propulsion - Şubat 03, 2015, 06:04:24 ös
Çok önemli bir paylaşım olarak değerlendirdiğim bu başlık ile ilgili ben de düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Daha önce “Bilgeliğin Bir Başka Yönü” isimli başlıkta http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13921.msg115377#new (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13921.msg115377#new)
adresinde bilgeliği oluşturan hasletleri  “Bilgi, Anlama, Özümseme, Erdem, Sağduyu,  Sezgiler ve son olarak Uygulayabilme” biçiminde sıralamıştım.

Bilgeliğin bir başka yönü ise toplumsal olma veya toplum için bir şeyler yapma yönüdür.
 
Toplum ve bilge kişinin birbirlerine göre konumlarını belirleme noktasında:

Toplumun kültürü ve değerleri ile donanmış kişiler olan bilge kişiler yukarıdaki hasletleriyle tarihsel bireylerdir. Bu özellikleri sayesinde bilgi birikimleri ve fikirleriyle toplumun zaman içinde evriminde/biçimlendirilmesinde önemli bir görev sahibidirler.

Bilge olmak insanın hem kendisi hem de içinde yaşadığı dünya ve toplum hakkında bilinçli olmasını gerektirir. Bunun için, bilge kişiler yukarıda sıraladığım hasletlerini kullanarak eylemlerine yön verir ve toplumun şekil almasında rol alırlar.

Az önce söylediğim gibi, bilge kişileri toplumdan ayrı düşünmemek gerekmektedir. Bilge kişiler ve toplum karşılıklı etkileşim halindedirler. Çünkü zaten onlar o toplumdaki her birey gibi o topluma ait kültür ve değerlerle sahiptirler. Onları farklı kılan ise yukarıda saydığım hasletleri sayesinde topluma yön veren sosyal görevleridir.
Başlık: Ynt: Temel bir sorunun derinlikleri
Gönderen: İNSAN - Şubat 03, 2015, 06:57:27 ös
Sayın Katharsis, bu sorular arasında kan bağı olduğunu düşünüyorum. Birbirlerinin devamı niteliği taşıyorlar.
Kutsal kitaplarda da yer yer oluşan karşılaştığımız sorular.
 'Bir toplumu değiştirebilmek için önce bireyin kendisi değişmeli' yönünde de bir eğilim yapıyor bu kitaplar.
Sonra da o kitabın dinine göre,değişimin şartlarını sıralıyorlar.
...
Fikrimce bireyin, Kendisini değiştirmek için 3 aşamadan geçmesi gerekiyor.
Bunların önceliklisi 'kendinden geçmek'. Bir nevi 'Kendini geçmek'
Sonra kendini aramak.
Ve en son da bulmak.
Bir toplumu değiştirmek için harekete geçen bir birey öncelikle bu söylediğim üç bıçak darbesi arasından sağ çıkmalı.
Ancak sağ çıktıktan sonra toplumun kodlarıyla oynayabilir.
Aksi takdirde sabah rüzgarında savrulur kalır sayın katharsis.
...
İkinci sorunuzun birinci ile kan bağı ise şu :
Zaten bu aşamalardan geçen birey, nazarımda bilgeliğe ulaşma yolunda en önemli adımı atmıştır.
Hatta en değerli adımı.
...
Kişi burada son aşamaya ulaştığında kendini bir kulede bulur. Kimine göre gözetleme kulesi,kimine göre fil dişi kulesi olur bu.
Ve burda hem yalnızdır,hem tek başınadır. Yani toplumdan uzaktır. Çünkü artık bilgedir o.
Ve bilge olduğu için uzak kalmıştır.
Çünkü onlar için anlam uzaktadır.
...
 Uygun olan bu değildir ama.
 Kişi kendini aramalı, bilmeli ve kendini bulmalıdır. Bu doğru. Bu kısımda her şey güzel.
Lakin, şiir tanrısı Apollon, Delphi Tapınağına ; ''kendini bil'' yazdırırken aynı zamanda şuna da işaret ediyordu :
'Beni bil'
Beni, yani tanrıyı.
Eğer kişi bütün bunları biliyorsa artık,toplumun her köşesinde kendini hissettirmek zorundadır. Yani son basamağa, insanı bil,insanları ara ve insanları bul aşamaları da eklenerek, asıl adımı atmalıdır.
Ve kendi zindanından kurtulduktan sonra,insanlığın üzerindeki karabasan gibi duran her şeyi bir bir kaldırmalıdır.
Çünkü bilge kişiyi, kişiden ayıran en mühim taraf bu taraftır.
Yani aydınlık taraf.
...
 saygılar...