Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Konuyu başlatan: ADAM - Mayıs 11, 2015, 07:23:22 ös
-
Bugünlerde Forum’da dikkati çekebilen iki konudan biri Bağnazlık (Taassup), diğeri Gerçek ve Hakikat kavramları ile bağlantılı.
Bakınız bundan çok yıl önce, daha hiçbirimiz bu dünyaya gözünü açmadan, Türk Masonluğu’nun bir yadigarı olan Büyük Şark adlı derginin üçüncü sayısında bu bağlamda nasıl bir yazı yayınlanmış…
TAASSUPTAN KURTULMALI
Ruhumuzu taassup hastalığından kurtarmağa çalışmak en birinci vazifemiz olmalıdır.
Masonluğun nurlu esaslarına, hürriyete,, müsavata, kardeşliğe mâni olan en belalı afet taassuptur.
Mason muhitine yeni girenlerin kabul merasiminde kendilerine taassubu şu suretle tasvir ve telkin eyleriz :
(Buradaki paragraf ritüelik olduğu için 17. madde gereğince çıkarıldı. Özür dilerim.)
İlmi kelam ise taassup için :
- Gösterilen hakkı kabul etmiyerek batılda ısrar eylemektir, diyor.
Bu takdirce taassuba kısa bir tarif ile:
“ Batıl kanaatta inat etmek” diyebiliriz.
Tetkik edersek iki şekilde taassup görürüz: Samimî, ve riyakâr taassup.
1 — Samimî taassup: Cehaletten ve korkudan doğar. Bu mutaassıplar şüpheden ve münakaşadan korkarlar. Babalarının, hocalarının söylediklerine bilâtetkik iman - ederler.
Bazı fazıl münevverler arasında da samimî mutaassıplar görülür. Bu, ekseriya bilgisine mağrur olmaktan, yahut müfrit muhafazakârlıktan ileri gelir.
Fende, hakikat aramakta, siyasiyatta müfrit muhafazakârlık taassup derecesine varırsa hakikati görmeğe mâni olur.
Şukadarki salim fikirlere müstenit kanaatle mantıkî mübahasede ısrar taassup sayılmaz.
Samimî taassup üç şekilde görülür: Dinî, siyasî, an’anevî..
1 - Dinî taassup mubahase ve münakaşadan korkar. Çünkü, din bilâmünakaşa itikat ister.
İtikat körkörüne ifrata varırsa müthiş bir taassup olur, Hindistanda mabudun arabası altına atılıp telef olan Fakir’ler, keramet göstereceğim diye sakat kalan rufaî dervrişleri, engizisyonlarla cinayetler irtikâp eden Jezüvit papazlan, kızını mabut uğruna kurban eden Ağamemnon...
İşte bunlar hep din namına ifrat taassup cinayetleri nümuneleridir.
2 - Siyasî taassup: Bir fırkaya müfrit merbutîyetten doğar.
Saiki bazan samimî bir kanaat, bazan da menfaattir. Heyecanlı zamanlarda bu taassup müthiş ihtilâller, felâketler tevlit eder.
Fakat zulme, istıbdada karşı, âli bir mefkûre ile teceddüt için, hak için mücadelede gösterilen sebat Ve şiddet taassup değil, fedakârlıktır.
3 - An'anevi taassup: Bu, asalet davasında olanlarda, âdâta çok merbut bulunanlarda görülür; bunlar teceddüde hasım olurlar.
Bu şekildeki taassubu bizim bazı pek münevver kardeşlerimizde de görürüz; şu yazılarımda teessürlerle- bahsetmek istediğim de budur.
Hepsini bir kerede tarayıp bitiremedim. Devam edecek…
-
Takibini sürdürdüğüm ilk iki kısımda insaniyet ve cemiyet kavramlarına vurgu yapan Büyük Şark ; bu sayısında ise insanlara kelepçe olan taassupa vurgu yapıyor.
Genel anlamda ise, hakikati görmemizi engelleyen bütün köklü yanlış düşüncelerin aslında bir taassup olduğunu , bir duvar gibi karşımızda durduğunu görüyoruz.
Belki de, bu taassup duvarının insan hayatındaki olumsuz yerine, kendisi Büyük Doğu adında bir dergi çıkaran şairin ; şu sözleri ile biraz daha his ekleyebiliriz :
'Duvar , duvar. Katil duvar. Yolumu biçtin.
Kanla dolu sünger, beynimi içtin'
Bu güzel beyitten sonra ; diğer taraftan, başlıktan umduğumu bulamadığım noktaya değinmek istiyorum. Başlık, 'taassuptan kurtulmalı' olduğu için ben, bu kurtulmanın yollarından bahsedileceğini öngörmüş, öyle tahmin etmiştim. Ancak böyle beklediğim gibi olmadı. Sadece taassup tanımı verilmiş ve türleri nasıl olur, onun üzerinde durulmuş, onu fark ettim.
Tabi bunların burada süzülerek verilen bu yazıda olmayışı, onun derginin hiçbir köşesinde olmadığını göstermez. Yazının devamında veya derginin başka sayfalarında taassuptan kurtulmanın neden önemli olduğu, nasıl kurtulunması gerektiği üzerinde durulmuş olunması muhtemeldir.
Onun için eleştirirken peşin konuşmamak gerek.
Bir de, bu çalışmaya sadece uzaktan misafir olarak katılmamak, onu sahiplenmek, onun gelişimi için katkı sunmak gerek.
Ben kendimce, yazıda var olan bazı eski Türkçe kelimeleri sözlükten bakarak yeni hali ile sizlere çevirmeye çalışacağım.
Olur da okuyan çıkarsa, anlamını bilmediği birçok kelime çıkabilir ve bu da yazının eksik anlaşılmasına yol açabilir.
Ben bunun önemli olacağını düşündüğüm için, zaman ayırdım ve sizler için zor ve yaşlı kelimelerin anlamlarını teker teker aşağıya çektim.
İsteyen arkadaşlarım takıldıkları kelimeye zaman kaybetmeden aşağıdan bakabilir.
...
Müsavata : Eşitlik,denklik.
Telkin : Bir duyguyu,düşünceyi aşılama.
Tetkik : İnceleme
Riyakâr : İki yüzlü
Bilâtetkik : Hazır,olduğu gibi
An'anevî : Geleneksel
Müfrit : Aşırıya kaçan
Ekseriya : Çoğunluk,çoğunluğun
Mefkûre : İdeal,ülkü
Tevlît etmek : Sebep olmak,doğurmak
Merbut :Bağlı,bağlanmış
Teceddüt : Yenilik
Saik : Sebep, sevk eden
Hasım olmak : Düşman
Müstenit : Dayanan , yaslanan
Teessür : Üzülme,üzüntü
Mübahase : Bir konu hakkında karşılıklı konuşmak
Merbutîyet : Bağlı olma durumu
Rufaî : Ahmet Rifai'nin kurduğu sünni bir tarikat ( Yazıda tarikat adı ile değil, bu tür yerlere körükörüne bağlananlar anlamında genel bir tabir olarak kullanılmış gibi duruyor )
Salim fikirler :Sakin, huzurlu, sağlam fikirler
İtikat : İnanç
Fırka : İnsan topluluğu, siyasi parti
Sayın ADAM'a ise bu konuda bizlere tarihi belge diyebileceğimiz bu derginin çalışmalarını önümüze kadar getirdiği için kendisine teşekkürü bir borç bilir ve diğer sayıların kendisinden devamını dilerim.
-
Sayın İNSAN çok güzel bir katkıdı bulunmuş. Ancak iki noktaya işaret etmek giörüxşündeyim.
1- Büyük Şark, her sayısında ayrı bir konuya değinmekte değil. Her dergide, ayrı ayrı kişilerce yazılmış ya da çeviri makaleler var. bunları ben getirirken kendimce seçiyorum. Bir başkası bir başka seçim yapabilir.
2- Eski sözcüklerin karşılıklarını yazmak iyi, güzel hatta uzun da bir uğraşı, bir emek fakat bırakalım da bu çeviriyi konuyla ilgilenen, merak eden, anlamaya çalışan herkes, çalışarak, emek vererek kendisi yapsın.
-
Sayın ADAM haklı.
Said Nursi'nin Risaleler adlı külliyatından 'Sözler' kısmını okumaya başladığımda kitabın içi Eski Türkçe sözcükler doluydu. Ve okuduklarımın yarısını anlamıyordum.
Bu durumun bana verdiği rahatsızlığı uzman birine sordum ; ve neden bu kitaplar sadeleştirilmiyor dedim. O da bana bu kitapların zor ve çetrefilli yazıldığını, eskiden dağıtımının çok çetin şartlarda olduğunu söyleyerek kolay anlaşılmasının istenmediğini söyledi.
O öyle söyleyince aklıma bir yazarın şehirlerarası bir otobüste yaşadığı olay geldi.
Yanında duran genç oturmuş kitap okuyor ve bir ara ayracı sayfaların arasına koyarak biraz soluklanmak istiyor.
Okunan kitabın kendisine ait olduğunu gören yazar, bunu fırsat bilerek hemen sohbet açmaya çalışır ve sorar.
- Kitabı nasıl buldun delikanlı ?
-Güzel de dilini biraz ağır buldum. Hiçbir şey anlamadım ağbi.
Bu cevap üzerine şöyle derin bir nefes çeken yazar, önce bir düşünür. Ve şöyle der :
-Evladım! Bu kitap otobüste yazılmadı ki ; otobüste anlaşılsın.
-
Büyük Şark adlı dergidei makaleleler Sayın İNSAN'ın dediği gibi değil.
Çoğumuz, konuştuğumuz ve yazdığımız dili, nesne gibi bir araç yerine koyarız. Oysa nesne gibi değildir dil; canlıdır. Zaman içinde ve yere göre de değişime uğrar. Belki dilin bu özelliklerini bir başka başlık altında irdelemek ilginç olabilir.
Konu Büyük Şark olunca, o derginin 1930'lu yılların ürünü olduğunu göz ardı etmeyelim. Eh, o tarihlerde kullanılan dil, elbette Osmanlıca'ya günümüzdekinden çok daha yakındı. O zamanlar kullanılan birçok terimin yerini yenileri aldı. O tarihlerde yazılmış edebiyat yapıtlarını anlamak da bu bakımdan zordur. Aynı nedenle hukuk dilini anlamak zordur. Bu olgu sadece Türkçe için değil, diğer dillerden birçoğu için de geçerlidir.
Eski dilde yazılmış bir yazı elbette güncelleştirilip, daha anlaşılır bir hale getirilebilir. Fakat Büyük Şark dergisindeki makaleler için böyle bir iş yapmanın doğru/gerekli olmadığı görüşündeyim. Burada biraz da anısal bir masonik edebiyattan seçmeler yansıtıyoruz. İlgilenenler, anlamakta zorluk çekiyor fakat anlamak istiyorsa, bir sözlükten yararlanabilir. Böyle sözlükler internette bile var; üstelik ücretsiz.
-
Devamını merakla beklediğim, okurken anlamakta birazcık zorlandığım ama bir o kadarda isteyerek ve severek takip ettiğim paylaşımlar.
Ellerinize sağlık Sayın ADAM.
Belgesel niteliğinde önemi olan çok güzel paylaşımlar için çok teşekkürler.