Masonlar.org - Harici Forumu
Sanat => Diger Sanatlar => Mizah => Konuyu başlatan: Tij - Mayıs 06, 2016, 06:34:07 ös
-
TÜBİTAK Bilim Şenliği'nde kavanoz deneyi: Kötü söz söylenen peynir küflendi!
TÜBİTAK Bilim Şenliği'nde yapılan bir deneye göre, iki farklı cam kavanoza konan peynirden kötü söze maruz kalanın daha çabuk küflendiği iddia edildi. Deneye katılan öğrencilerin sırayla 'iyi söz kavanozu'na iyi sözler, 'kötü söz kavanozu'na da kötü sözler söyletildiği ve 3 günün sonunda 'kötü söz kavanozu'ndaki peynirin küflendiği gözlemlendi.
T24 Alinti bitti.
Forum yöneticilerinden ricam, lütfen Kara Mizah adi altinda bir bölüm olusturamazmisiniz?
-
Sayın Tij öncelikle merhabalar. Bu olay tamamiyle ülkede ki baskıcı İslam misyonerlerinin beyin yıkaması sonucu oluştuğu düşüncesindeyim. Evrenin Ulu Mimarının bu tür durumlarda böyle gereksiz mucize yapacağını düşünmek resmen bir hakarettir. Bu tür durumlar üzerinde ki paylaşımlar genelde 2010 yıllarında çok yoğun oluyordu, şimdi ise videoya alıp hala gerçek olduğunu inandırmaya çalışanlar var. Ciddi anlamda kara bir mizah... :(
-
Bu konu her ne kadar "mizah" diye anlatıldıysa da, her ne kadar bilimsel niteliğini çoktan yitirmiş olan TÜBİTAK, olasıdır ki böyle bir deneyi olasıdır ki art niyetle yaptıysa da, bu olayda bugün için bilimsel açıklaması verilemeyen bir "doğal" olgu söz konusudur. Bilimsel açıklaması verilemediğinden ötürü de "doğaüstü" (süpernatürel) olarak nitelenir. Bazı ülkelerde bunun gibi çok deney yapılmış ve mikro-organizmaların duygu ve düşünülerin oluşturduğu psikon dalgalarından çok etklendiği açıkça ortaya konmuştur. Ancak bu deneyden sonra nasıl bir değerlendirme yapılmış acaba? Önemli olan o. Bir de deneye katılma sayısı ne kadar acaba; bir bilimsel kuruluşun standart sapma ve güvenilirlik düzeyi oranını göz önüne almış olması gerek. Bu konu göz önünde tutulduğunda, bir bilimsel yargı çıkarılabilmesi bakımından aynı deneyin aynı koşullar (sıcaklık, nem, zaman vb.) altında en az otuz kez yinelenmesi gerek. Bunlar olmazsa yapılan iş "mizah" olur. Oluşumda ise doğa dışı bir şey yoktur.
-
Açıkçası okunmuş bitki deneyine burs veren tubitAK'ın çalışmalarının sorgulanabileceği kanaatindeyim.
Ayrıca bkz;
http://www.milliyet.com.tr/tubitak-in-begenmedigi-proje-dunya/ekonomi/detay/1952111/default.htm (http://www.milliyet.com.tr/tubitak-in-begenmedigi-proje-dunya/ekonomi/detay/1952111/default.htm)
-
Aynı deneyi su kritalleri üzerinde yapan Dr. Masaru Emoto 'nun çalışması çok dikkat çekmişti.
Esinlenme söz konusu olabilir ancak ulaşılan sonuç nedir, bu sonuç bilimsel midir yoksa bilinmez bir hikmete mi ulaştıklarını düşünmüşlerdir; bunları da öğrenmiş olsaydık sanırım bu deneye özel daha objektif eleştirilerde bulunabilirdik .
-
Alintinin bir de videosu vardi ama malesef bunu foruma aktaramadim.
Birileri bunu yapabilirse sevinirim.
Videoda da görecegimiz gibi olay bilimsel veya "bilimsel" bir arastirmadan cok isi dualara baglayip ve onunlada doga üstü güclere baglayarak aciklamaya calisilmasi söz konusu.
-
http://t24.com.tr/video/tubitak-bilim-senliginde-kavanoz-deneyi-kotu-soz-soylenen-peynir-kuflendi,2084 (http://t24.com.tr/video/tubitak-bilim-senliginde-kavanoz-deneyi-kotu-soz-soylenen-peynir-kuflendi,2084)
Haberin tamamini videosuyle beraber buradan izleyebilirsiniz.
-
Buyrun buradan izleyebilirsiniz.
https://youtu.be/NaUniOh23z8 (https://youtu.be/NaUniOh23z8)
Eski bir Tübitak okuruyum. Tübitak bundan 5-6 sene önce Türkiye genelinde çok saygın bir kurumdu. Eski saygınlığını yitirmiş. Yönetim kadrosunun sık sık değişmesinden kaynaklı sanırım. Haberi yapanlar hangi niyetle yaptılar merak ediyorum. Tartışmaların, eleştirilerin çıkmasını düşünmediler mi? Bir yığın yorum gelmiştir Türk insanından. Tahminen "Din ile bilim karıştırılmaz kardeşim!" gibi söylemler. Yahu insanlar ilhamlarını İncil'den, Tevrat'dan, Kuran'dan alıyorsa neden bu durum bazı insanları rahatsız ediyor? Neden İslam ve gericilik aynı ortamda zikrediliyor?
Bu ülkede medya sorunu var. Başı kapalı genç kız kardeşlerimizi kamuoyuna "Şuna bak yakında Allah diyen çatalda çıkarır bu gericiler" gibi algı oyunları yaparak servis etmek neyin amacı?
Farkındamıyız gazete, televizyon, telefon gibi iletişim araçlarını kitlelerin ideolojilerini değiştirmek için kullanılıyor olmasından?
Edit: Diğer haber siteleri bu konuyu nasıl yansıtıyor diye baktım. Buyrun başlığa bakın nasıl yansıtıyormuş:
http://gazetemanifesto.com/2016/05/05/gericilik-bilimde-cigir-aciyor-tubitaktan-kotu-soz-soyletilen-kavanoz-projesi/ (http://gazetemanifesto.com/2016/05/05/gericilik-bilimde-cigir-aciyor-tubitaktan-kotu-soz-soyletilen-kavanoz-projesi/)
-
Benim favori projem : ''EKG önlüğü ile mahremiyeti korumak''
http://arakli.meb.gov.tr/www/47-tubitak-ortaogretim-okullari-proje-yarismasinda-bolge-birincisi-olduk/icerik/494 (http://arakli.meb.gov.tr/www/47-tubitak-ortaogretim-okullari-proje-yarismasinda-bolge-birincisi-olduk/icerik/494)
-
Ne güzel.
Deney ,deneydir iyisi kötü olmaz fakat sayın ADAM' a katılmamak elde değil. Tek bir kavanoz peynir ile bu bilgi doğru mu dur, değil midir, bilemeyiz. İnsanın negatif, pozitif enerji yaydığı, Mozart dinleyen İneklerin daha fazla süt verdiği gibi deneyler yada olgular duyduk daha önce çocukların genç yaşta bilimsel deneyler yapması buna teşvik edilmesini canı gönülden destekliyorum. Her ne kadar iş usulüne uygun yapılmasa da umarım ilerde bilimsel kurallara uygun çalışmalar. Hipotez ve deneyler yapılır. Tubitak a gelince yazık ki, ne yazık Objektifliğini yitirmiş subjektif bir kurumdur.
Saygılarımla
-
TÜBİTAK'ın yıllara göre değişen bilim algısını anlatan bu yazıyı herkes okumalı.
https://eksisozluk.com/entry/60381860
-
Biliyorsunuz, radikaller her fırsatta, her türlü olayı Allah'a malederler. Bakın, yarın-öbür gün eşeğin anırmasını bile ilahi bir güce bağlarlarsa hiç şaşırmam!.
Saygılar-sevgiler.
-
Biliyorsunuz, radikaller her fırsatta, her türlü olayı Allah'a malederler. Bakın, yarın-öbür gün eşeğin anırmasını bile ilahi bir güce bağlarlarsa hiç şaşırmam!.
Saygılar-sevgiler.
Sayın Alşah, eşeğin anırmasını bilemem ama köpeklerin havlaması ve kuşların ötüşleri çoktan ilahi güçlere bağlandı bile.. 250 watlık, sesi sonuna kadar açılmış amplifikatörleri ve minaredeki dört adet hava tazyikli hoparlörleri ile musikiden hiç anlamayan, kabiliyeti de olmayan bed sesli müezzin, davetkar değil ama tehditkar bir üslupla ve feci derecede bozulmuş distorsiyonlu bir sesle ezana başladığında mahallemizdeki tüm köpekler adeta bir saldırıya uğramışçasına hep bir ağızdan itiraz ediyor, havlıyorlar. Caminin bahçesindeki ağaçlarda cıvıl cıvıl ötüşüp oynaşan kuşlar sanki bir saldırıya maruz kalmışçasına aniden susup saldırının hangi istikametten geldiğini saptamaya ve ne gibi bir önlem alabileceklerini düşünmeye başlıyorlar..
Beyni yıkanmış, tek noktaya odaklanmış cemaatten bazıları ise bu durumu, köpeklerin ezan karşısında duyduğu bir saygı ifadesi olduğu, ezana bir çeşit katılım olduğu, kuşların ise ezana olan saygılarından dolayı gevezeliği bırakıp susarak saygıyla dinledikleri şeklinde yorumluyorlar. Yalan mı yok? Yersek pek çok tabi...
İnsan hayal gücünü kullandığında öncekilere taş çıkartacak türden daha nice kutsal kitaplar yazabiliyor, daha nice dinler önerebiliyor...
-
Sayın student, 21. y.y.dayız. Uygar toplumlar nelerle, bizim gibi geri kalmış toplumlar nelerle uğraşıyor. Ve biliyor musunuz, hiç bir fikre sahip olmadan biat kültürü ile yetişmiş ve yetiştirilen o kadar büyük bir kitle var ki; ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Sonumuz (inanmıyorum ama) hayır olur işallah!
Saygılar-sevgiler.
-
Sayın student, 21. y.y.dayız. Uygar toplumlar nelerle, bizim gibi geri kalmış toplumlar nelerle uğraşıyor. Ve biliyor musunuz, hiç bir fikre sahip olmadan biat kültürü ile yetişmiş ve yetiştirilen o kadar büyük bir kitle var ki; ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Sonumuz (inanmıyorum ama) hayır olur işallah!
Saygılar-sevgiler.
Hepimiz, toplumlar için rehber olabilecek bir kitap (küresel anayasa gibi) tasarlamak, yazmak imkanı bulabilse idik, şu anda bilinen ve geçerli olan kutsal kitaplardan çok daha iyisini yazabilirdik, değil mi? Çağlar öncesinin gökten inmiş olduğu varsayılan ve öyle bilinen ama en az putperestlik kadar batıl olan dinlerine inanmak, bilgisizlikten, cehaletten, okumamaktan kaynaklanıyor. Bunlara inanan insanlar en azından, dışarıya vurmasalar bile, "ben acaba enayi miyim" diye kendilerini sorgulamalıdırlar. İnsanlar hayatta en gerçek rehberin bilim olduğunu kavrayabildiklerinde, bilimi öğrenmeye ve anlamaya başladıklarında sorunların pek çoğu da zaten kökten çözülmüş olacak... Dine ve onun önerdiği bir tanrıya inanmanın bireyin cehaletiyle olduğu kadar psikolojik gereksinimleriyle de ilgisi vardır. Bu böyle uzar gider...