Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Konuyu başlatan: İNSAN - Haziran 27, 2016, 01:04:32 öö

Başlık: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 27, 2016, 01:04:32 öö
Özgün, alışılmadık hatta ölümsüz fikirlere sahip olmak için kişinin birkaç dakikalığına dünyaya ve eşyaya, en alışıldık nesneler ve en bilindik olaylar bütünüyle yeni ve yadırgatıcı görünecek derecede yabancılaşması yeterlidir.

Bu yabacılaşma sayesinde eşya ve hadisenin gerçek tabiatı aşikâr olacaktır. Fakat burada gerekli olan, talep edilen şey için yalnızca güç ve zor demek yeterli değildir. Tam tersine böyle bir şey bizim gücümüz dahilinde değildir; burası tam da dehanın yurdudur.

Bir kadın kendi kendisine ne kadar çocuk doğurabilirse deha da kendi başına o kadar özgün düşünceler üretebilir. Bu yüzden dehanın bir şey doğurabilecek şekilde verimli olmasını sağlamak için dış koşulların da deyiş yerindeyse baba olarak ortaya çıkması gerekir.

...

Lal taşı kıymetli taşlar arasında ne ise deha da diğer insanlar arasında odur. Lal taşı kendi ışığını yayar; halbuki diğer taşlar ancak aldıkları ışığı yansıtırlar.

Aynı şekilde denilebilir ki dehanın diğer insanlar karşısındaki durumu elektrik üreten cisimlerin elektrik ileticilerinin karşısındaki durumu gibidir. Bundan dolayıdır ki bilginlere kelimenin gerçek anlamında dâhi denemez, nasıl ki elektrik ileticilerine elektrik üreten cisimler denilemez ise. Çünkü bunlar hayatlarını, öğrendiklerini başkalarına öğreterek geçirirler. Bunun dışında başka meziyetleri yoktur.

Tam tersine dehanın bilgin diyebileceğimiz kimseler karşısındaki durumu bir güftenin notalar karşısındaki durumu gibidir. Bir bilgin pek çok şey öğrenmiş bir kimsedir. Bir dâhi insanların kendisinden çok şeyler öğrendiği kimsedir. Ama o, bunları hiç kimseden öğrenmemiştir. Bu yüzden belki yüz milyonda bir tesadüf edebileceğimiz büyük kafalar insanlık için şimşek değerindedir.

Onlar olmasaydı, insanlık en berbat yanlışlıkların ve ahlâksızlıkların uçsuz bucaksız denizi içinde kendisini kaybederdi.



NOT: METİNDE GEÇEN "LAL TAŞI" AYNI ZAMANDA "NAR TAŞI" OLARAK DA BİLİNİYOR. METİNDE BELİRTİLEN ÖZELLİK DIŞINDA, FİZİKSEL GÖRÜNÜMÜNÜN KALP ŞEKLİNDE OLUŞU DA OLDUKÇA DİKKAT ÇEKER.



Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tij - Haziran 27, 2016, 06:57:01 ös
Ben hala bir sey anlamadim. Yani simdi bu insan kimden bahsediyor, kimi bize tanitmaya calisiyor?

Isa´yi mi, Musa´yi mi , Muhammed´i mi kast ediyor yoksa dogrudan, yani günümüzdende bir örnek verebilirdim ama bu konuyu baska yerlere götürebilir diye vermiyorum.

Tam bunlari düsünürken birden su cümleyi tekrar tekrar okudum.

Alıntı
Bir kadın kendi kendisine ne kadar çocuk doğurabilirse deha da kendi başına o kadar özgün düşünceler üretebilir. Bu yüzden dehanın bir şey doğurabilecek şekilde verimli olmasını sağlamak için dış koşulların da deyiş yerindeyse baba olarak ortaya çıkması gerekir.
Ve de arkadaslar ben bu cümleden sunu anladimki, sayin Schopenhauer´in en büyük "dehasi ve secilmisi" dahi dis kosullar uygun degilse hic bir seydir.

Acaba benmi yanlis anladim??????
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tij - Haziran 27, 2016, 07:23:55 ös
Hatta birden aklima sey geldi, hani su "dis kosullar" diyince, müslümanlarin peygamberi ile ilgili bir olay.

Sanirim Ahzab suresi olacak, söyle yazar:
Alinti, "bir de hatırla o vakti ki, o kendisine hem allah'ın nimet verdiği, hem de senin iyilik ettiğin kimseye: "zevceni kendine sıkı tut ve allah'tan kork!" diyordun da allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanları sayıyordun.
oysa allah, kendisini saymana daha layıktı. sonra zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri eşlerini nikahlama hususunda müminlere bir darlık olmasın. allah'ın emri fiile (pratiğe) çıkarılmış bulunuyor."
not: kur'an ayetleri diyanet çevirisi dir. Bitti.

Evet gördügümüz gibi Allah peygamberin daha rahat peygamberlik yapabilmesi icin o´nun "dis kosullari"ni uygun hale getiriyor ve o´nun kendisinin ( peygamberin) evlatliginin karisiyla evlenmesi icin ayet indiriyor.

Degilmi ama!!!?
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 27, 2016, 07:35:42 ös
Ve de arkadaslar ben bu cümleden sunu anladimki, sayin Schopenhauer´in en büyük "dehasi ve secilmisi" dahi dis kosullar uygun degilse hic bir seydir.


Dış koşullar uygun olmayınca, dâhi kişinin meziyetleri hiçbir şey değildir demek yerine şöyle desek daha doğru olur:

Dâhi kişinin, dehasının işe yaraması için uygun koşulların da var olması gerekir.

Bu iki cümle aynı gibi olsa da, vurguları itibari ile birbirlerinden farklılar. Mesela doğa zekası çok ileri düzeyde olan kişi, dehasını boş bir odada; görsel-uzamsal zekası da çok iyi olan biri bu dehasını soğan tarlasında kullanamaz. Bazıları, deha eğer gerçekten deha ise bu koşulları da kendi başına oluşturabilmelidir diyor ama, bu işin romantik tarafı. Herkes kabul etmeli, soğan tarlasında otomobil yetişmez. Kimse de boş odasını gökyüzüne çeviremez. 

Siz dünyanın en iyi santur çalabilecek kişisi olarak doğmuş olabilirsiniz. Bunu bilmiyoruz. Ama bunu keşfedebilmemiz için o enstrümanı hayatınızda en az birkez görmeniz ve ona daha önce bir kere dokunmuş olmalısınız. Öyle olmayınca da o özel kaslarla donanmış parmaklarınızla kürek tutacak ve onununla toprağa gömüleceksiniz. Ve siz de dâhil kimsecikler bunu bilmeyecek.

Bu sebepten dolayı deha, dış koşullardan mahrum kalmamalı,onlarla iç içe olmalı, ama yeri geldiğinde de kendini onlardan uzak tutabilmeli, ona yabancılaşabilmelidir.

İlk iki paragraf ne diyordu, hatırlayalım :

Özgün, alışılmadık hatta ölümsüz fikirlere sahip olmak için kişinin birkaç dakikalığına dünyaya ve eşyaya, en alışıldık nesneler ve en bilindik olaylar bütünüyle yeni ve yadırgatıcı görünecek derecede yabancılaşması yeterlidir.

Bu yabacılaşma sayesinde eşya ve hadisenin gerçek tabiatı aşikâr olacaktır. Fakat burada gerekli olan, talep edilen şey için yalnızca güç ve zor demek yeterli değildir. Tam tersine böyle bir şey bizim gücümüz dahilinde değildir; burası tam da dehanın yurdudur.
...


Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Haziran 28, 2016, 12:53:36 öö
Hatta birden aklima sey geldi, hani su "dis kosullar" diyince, müslümanlarin peygamberi ile ilgili bir olay.

Sanirim Ahzab suresi olacak, söyle yazar:
Alinti, "bir de hatırla o vakti ki, o kendisine hem allah'ın nimet verdiği, hem de senin iyilik ettiğin kimseye: "zevceni kendine sıkı tut ve allah'tan kork!" diyordun da allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanları sayıyordun.
oysa allah, kendisini saymana daha layıktı. sonra zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri eşlerini nikahlama hususunda müminlere bir darlık olmasın. allah'ın emri fiile (pratiğe) çıkarılmış bulunuyor."
not: kur'an ayetleri diyanet çevirisi dir. Bitti.

Evet gördügümüz gibi Allah peygamberin daha rahat peygamberlik yapabilmesi icin o´nun "dis kosullari"ni uygun hale getiriyor ve o´nun kendisinin ( peygamberin) evlatliginin karisiyla evlenmesi icin ayet indiriyor.

Degilmi ama!!!?

Sayın Tij;

Konu ile pek alakalı olmayan bu yazınıza; konu ile hiç alakası olmayan bir cevap verme gereği duydum.
Hz.Muhammed; bildiğimiz gibi tüccarlık ile uğraşan bir şahıs idi.Gezdiği diyarlardan bir cok bilgi edin di.Bu bilgilerden biri Ana,oğul, kutsal ruhtur.Evet!!! aslı: Baba, oğul, kutsal ruhtur.bilginin ilk kaynağı kölesi zeyd, dir.Bu yanlışlık sonucu bir takım alaylamalar baş göstermiştir.Bu sebepten,sonraki ayetler daha esnek bir dil ile inmeye başlamıştır.

Kurān-ı kerim; yazıldığı tarih itibarı ile bile, bir değer taşır.İçin de çok değerli kayıp bilgiler barındırır.
Biraz da "O" dönemin çalkantılı politik havasını yansıtır.
Ufak yaştan beri tüccarlık mesleğini icra etmiş olmasına rağmen, nasıl olur da okuma yazma bilmez...orası ilginçtir.

Kuran daki kilit bilgiler; inançsız gözler için bile bir değer taşır; nazarımca.
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 28, 2016, 01:48:31 öö
Konu murdar olmadan araya gireyim.



Sayın Tij;

Konu ile pek alakalı olmayan bu yazınıza; konu ile hiç alakası olmayan bir cevap verme gereği duydum.


Bunu ben diyecektim ama, kimse incinmesin diye demedim.

Ama sağolsun Sayın zig-zag içimden geçen bu şeyi kendisi söylemiş.

Üstelik kendisinin de konuyla hiç alakalı olmayan bir cevap vereceğini söyleyerek yapmış bunu.

Korkarım bu böyle giderse konu ile yine alakası olmayan  bir yere çıkacağız.



Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tij - Haziran 28, 2016, 08:57:37 ös
Peki öyleyse söyle bir soru sorayim, belki bu soruyu daha önce sormam lazimdi ki yukardaki paylasimi kendimce bu " dis kosullardan " cikardigim anlamlardan bazilarina dayanarak yazdim.

Soru su: Burda düsünürümüzün bahsettigi dis kosullar nelerdir?
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 29, 2016, 02:51:28 öö
Peki öyleyse söyle bir soru sorayim, belki bu soruyu daha önce sormam lazimdi ki yukardaki paylasimi kendimce bu " dis kosullardan " cikardigim anlamlardan bazilarina dayanarak yazdim.

Soru su: Burda düsünürümüzün bahsettigi dis kosullar nelerdir?


Bence iç koşullara değinirsek belki dış koşullar kendiliğinden ortaya çıkar.. İç koşullar denince aklıma temel birtakım faktörler geliyor. Zeka, Yetenek, İlgi, Tutum, Çaba vs. Yani seçkin olmaya aday kişinin özellikleri burada devreye girer.

Dış koşullar da genelde, sosyo-ekonomik düzey, toplum, eğitim gibi şeyler olur.

Ama asıl önemli olan şey, bu iç ve dış koşulların birbirlerini destekler nitelikte olmaları ve birbirlerinin gücünü kırmamaları. Yani iç koşullardan gösterdiğimiz yetenek ile dış koşullardan gösterdiğimiz eğitim birbirini desteklerse  seçkin kişinin doğumu ve yaşamı kolaylaşır.. Ancak desteklemezse de seçkin olacak kişi kendine hareket alanı bulamaz ve kısa zamanda sıradanlaşır.

Bunlar dışında aklıma gelmediği düşünülen veya ıskaladığım şeyler olmuşsa lütfen hatırlatılsın, konuşalım.

...



Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 29, 2016, 03:28:00 öö
Aklıma gelmişken ek olarak iki soru da ben sorayım:

"Ben mason olabilecek durumdayım,ama çevremde hiç mason yok, ne yapmalıyım" diyen kişinin durumu iç ve dış koşulların neresinde yer alır ve felsefî açıdan bu  kişinin durumu nasıl yorumlanmalıdır?

Bir de, buna karşılık:

"Eğer sen gerçekten mason olabilecek kişi isen, yakınında muhakkak mason birileri vardır" diyen kişinin iç ve dış koşulları algılayışı nasıldır, nasıl değerlendirilmelidir?


Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Haziran 29, 2016, 11:08:13 öö
Aklıma gelmişken ek olarak iki soru da ben sorayım:

"Ben mason olabilecek durumdayım,ama çevremde hiç mason yok, ne yapmalıyım" diyen kişinin durumu iç ve dış koşulların neresinde yer alır ve felsefî açıdan bu  kişinin durumu nasıl yorumlanmalıdır?

Bir de, buna karşılık:

"Eğer sen gerçekten mason olabilecek kişi isen, yakınında muhakkak mason birileri vardır" diyen kişinin iç ve dış koşulları algılayışı nasıldır, nasıl değerlendirilmelidir?

Muazzam bir bakış acısı...
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tij - Haziran 29, 2016, 07:45:02 ös
 dış koşulların

Öncelikle sunu net ortaya koyalim. Yukarda bahsi gecen "dis kosullar"dir, ic kosullardan bahs edilmiyor, cünkü onlar zaten Allah tarafindan dogustan "seckin"imize verilmistir..

Eger burda ic kosullar diye "Zeka, Yetenek, İlgi, Tutum, Çaba vs." isin icine katarsak hem "seckinimize" haksizlik etmis oluruz hemde onu yaratana.

Zaten üstte bahsi gecen seyler insanlarin dogduktan sonra yasamlari icinde edindikleri veya gelistirdikleri seylerdir.

Ve arkadaslardan ricam bana "sosyo-ekonomik düzey,toplum, egitim gibi seyler"i bbiraz daha ve örneklerle aciklayabilirmisiniz ki benim gibi lise mezunu birisi daha iyi anlasin.

Aslinda kisisel atismalara sebep olmamak icin direkt alinti yapmak istemiyorum ama burda bir istisna yapmak zorundayim. Önce kendimden bir alinti.

Alıntı
Ve de arkadaslar ben bu cümleden sunu anladimki, sayin Schopenhauer´in en büyük "dehasi ve secilmisi" dahi dis kosullar uygun degilse hic bir seydir.

Simdi bir de INSAN arkadastan bir alinti yapacam.

Alıntı
Ancak desteklemezse de seçkin olacak kişi kendine hareket alanı bulamaz ve kısa zamanda sıradanlaşır.

Bana bu iki cümle arasindaki anlam farkliligini izah edebilirmisiniz.
Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 30, 2016, 02:53:31 öö

Ve arkadaslardan ricam bana "sosyo-ekonomik düzey,toplum, egitim gibi seyler"i bbiraz daha ve örneklerle aciklayabilirmisiniz ki benim gibi lise mezunu birisi daha iyi anlasin.

Estağfurullah.

Soru genele sorulmuş ama ben elimden geldiğince üzerine birkaç şey söylemek ve konunun bazı temel dinamiklerine değinmek istedim. Başka bilgi vermek isteyen olursa da buradayım ve memnuniyetle dinlerim.

Kendi görüşümle ilgili birkaç hususu belirtirsem belki daha iyi birbirmizi anlarız. Umarım anlaşılır.

İlk olarak seçkinliğin doğuştan gelmeyeceği, sonradan kazanılacağı yönünde bir fikir taşıyorum. Bizim Sayın tij ile farklı düşündüğümüz hususlardan biri bu. O, seçkinliğin doğuştan verildiğini düşünüyor, ben öyle düşünmüyorum.

Evet, bir kişi daha anne karnındayken bile özel bir statü kazanabilir, buna katılırım. Ama özel statüsü olan veya toplum tarafından özel statüde gösterilen bu insanlar seçkin olarak ifadelendirilemez bence.Hem statüsü yüksek hem de seçkin olan insanlar elbette vardır, yok demiyorum. Ama köle olmasına rağmen, "benim bir iradem var ben de insanım" deyip seçkinliğe aday olmuş olanlar da var. Köle, kölelikten kurtulabilir, kurtulduğu için de pek doğal seçkin olabilir.

Sonra Sayın tij'le ortak da bir fikrimiz var. O da şu: İkimiz de bahsi edilen durumun gerçekleşmesi için dış koşulların uygun olması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü ikimiz de diyoruz ki, zihninin zinciri başkalarının elinde olan kişi, zihnini istediği esneklikte kullanamaz ve sıradan bir insan olmaya mahkum olur.

Hattâ diyoruz ki, bu kişinin kim olduğu önemli değil, sarayda da yaşasa tutsak olmuş iç koşullarıyla hiçbir zaman seçkinliğe aday olamaz. Sarayda oturan kişi seçilmiş de olabilir, hiç sorun değil. Seçilmiş olması o kişiyi seçkin yapmaz. O sadece başkaları tarafından seçilmiş sıradan bir kişidir ki, buradan çıkardığımız sonuç da şudur:

Her seçilen kişi seçkin değildir. Eğer gerçekten her seçilen kişi seçkin olsaydı, her mason da,  mason olurdu.

Şimdi Sayın tij bir taraftan da içinden geçiriyor; yahu arkadaş hem dış koşullar önemli diyorsun hem de sarayda oturan kişi seçkin olamaz diyorsun. Bu nasıl iş ?


Kişinin iç koşulları yani zeka, yetenek, ilgi ve tutum dediğimiz şeyler tamam olduğunda, yani içsel olarak kölelikten kurtulduğunda seçkin olmaya çok yakınlaşmıştır diyebiliriz. Çünkü bu yolculuk içerden başlar, dışarıya doğru yol alır ve en son yine içeride son bulur. Problem ise şu: Eğer dışarı ile içeri arasında bir yakınlık olursa bu iş olur, olmazsa da bu iş biraz zor olur. Yani bu koşulları birbirine çeken bir yakınlığın olması şart diyebilirim.

Bir de önceki iletilerimizde iç ve dış koşulların uyumundan bahsetmiştik. Uyum ve yakınlık olursa daha kolay seçkin olunabilir demiştik. Peki o nasıl oluyor. O konudaki fikrimi de belirtip sözü Sayın tij'e bırakmak istiyorum.


Düşünelim ki Erzurum'da yaşıyoruz. Bizim orda iyi bir yüzücü olma ihtimaliniz nedir?

Veya daha da basit verelim örneği. Düşünelim ki, Şırnak'ta ezânın çok acıklı söylendiği, çocuk ağlamalarının çok net duyulduğu küçük bir köyde yaşıyoruz. Bizim orda iyi bir dansçı olma ihtimalimiz nedir?


İşte bu örneklerde verilen durumlar ne kadar bir zorluğa işaret ediyor ve bizi ne kadar etkiliyorsa, seçkin olabilecek kişinin de dış koşulları, onun seçkinliğinde o kadar etkili olur diye düşünüyorum. Ama bunları düşünürken, zor koşullar, seçkin olmayı imkansız kılar demiyorum.

Deseydim, bir köleyi yukarıda seçkin yapmazdım.

Bunu bilerek yaptım.


...










Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: Tij - Haziran 30, 2016, 03:25:33 ös
INSAN arkadasimla, tabi yanlis anlamadiysam, ayni seyleri söylüyoruz yani paralel konusuyoruz.

Ben "seckinlik" dogustan gelir demiyorum, bunu Schopenhauer söylüyor ve ben aslinda sorularimi Schopenhauer´a soar gibi soruyorum tabi buda yanlis anlasilmaya sebep oluyor. Dikkat ederseniz seckin kelimesini yukarda genelde tirnak icinde yasiyorum yani yazarinin agziyla aktariyorum.
Yani seckinligin dogustan gelmedigini bende söyledigim icin INSAN arkadasla "farkli düsün"müyoruz.
Tabi belki söyle bir yanlis anlasilmada olabilir. Ben konuyu buraya tasiyan arkadasiminda bu fikirlere katildigini sanarak yazdim.

Erzurum güzel bir örnek .
Kendimde Erzurum´da yedi cocuklu bir isci alilesinin cocugu olarak dogmus oldugum icin INSAN arkadasa katiliyorum.
Ortaokula gitmek icin 45 yürümak zorunda kalan, 9 yasinda kücük islerde calismaya baslayan birinden "seckin" birinin cikma olasiligi pek yüksek olmasa gerek.
Üc yillik ortaokul süresince bir defa bile almanca ögretmeni görmeyen birisinin "seckin" biri olma ihtimali bence cok zayif.
Dis sartlar icin bukadari yeter sanirim.


Başlık: Ynt: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5
Gönderen: İNSAN - Haziran 30, 2016, 05:29:54 ös
Sayın tij, madem ortak bir fikirde bir araya geldik, o zaman ben de sizin son söylediğiniz şeyler üstüne, Orhan Asena'nın bir tiyatro eserini anlatayım. İç ve dış koşullar için de güzel bir örnek teşkil etmiş olur belki.

Atçalı Kel Mehmet hikayenin adı. Ege'de meşhurdur. Atçalı, yaşadığı bölgede zayıf, çelimsiz, fukara biri. Hiç olmadık yerde de ağanın kızına aşık oluyor, sonra da başına gelmedik şey kalmıyor tabi. Sen kim benim kızım kim muhabbetleri başlıyor ve bu adam nerede görülse sopaya çekiliyor.

Bütün bu olanlara şahitlik eden köyün bir de delisi var. Atçalı sonunda dayanamıyor ve başkaldırıyor. Yani o zamanın tabiri ile eşkıya oluyor. 

Aradan zaman geçmiş ve günün birinde şiddetli bir çatışma başlamış. Ağa da köylü de ölmüş.. Ama köyün delisi hâlâ orada. Kıza ne olduğundan da haberim yok, belki o da ölmüştür.

Çatışma hafifleyince deli, Atçalı'ya yanaşıp kısık bir sesle kulağına şöyle demiş:

"Atçalı, Atçalı! Zor şartlar büyük adam doğurur" 

...

Bu gece uyumadan önce düşünülmesini istediğim sözlerden biri budur.


Biri de yıllar önce bir haber kanalında duyduğum bir sözdür. Yoksul bir kadının toprak evi üstlerine çökmüş, kadın hüngür hüngür ağlamıştı.

Kadının habercilere söylediği o iki cümlelik söz, bir ciğerden yükselen ses değildi sanki. Bir mezardan yükselmişti. 

Hiç unutmam şöyle demişti kadın:

"Bir insanın fakirlikten başı ağrır mı hiç abi ?
 
Benim hergün başım ağrıyor"

...