Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: karahan - Aralık 07, 2017, 02:35:37 öö

Başlık: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: karahan - Aralık 07, 2017, 02:35:37 öö
Tapınak şövalyelerinin hakkında bir çok kitap ve bu forumda açılmış oldukçada irdelenmiş bir konu olmuştur.
Benim ise sorum ve daha sonra bağlantılı sorularım olacak .
Tapınak şövalyeleri hangi tapınağın yada mabed şövalyeleri hangi kutsal mabedin şövalyeleridir?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: NOSAM33 - Aralık 07, 2017, 04:53:09 öö
Tapınak Şövalyeleri veya Mabed Şövalyeleri, Tapınak Tarikatı (Latince: Pauperes commilitones Christi Templique Solomonici / Süleyman Tapınağı ve İsa'nın Fakir Askerleri), tanınmış Hıristiyan askerî tarikatlarından biridir.

https://img-s1.onedio.com/id-55292c8c2083ab7918dd0cc0/rev-0/w-635/listing/f-jpg-webp/s-fe1cc3f1ec1bfa0321ece52789a3f103659c7b0e.webp

https://img-s2.onedio.com/id-55292ca81ba59e355e575749/rev-0/w-635/listing/f-jpg-webp/s-e8645bc76297c5faa7b060033bd13b87b925f340.webp
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: karahan - Aralık 07, 2017, 04:46:05 ös
Hangi mabedin şövalyesidir tapınakçılar?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: NOSAM33 - Aralık 07, 2017, 05:27:06 ös
Tarih boyunca süregelen rivayetlere göre Tapınakçıların İsa hakkındaki görüşleri Hıristiyanlıktan çok daha farklıdır. Yaygın olan bir rivayete göre Tapınakçı şövalyeler Johannit mezhebe mensupturlar.

Bilindiği gibi, Hıristiyanlık tarihine baktığımızda İsa’nın gelişinden önce Vaftizci Yahya’nın kişiliğinin öne çıktığını görürüz. Ancak Yahya , kabul edilen İncillerde İsa’nın geleceğini müjdeleyip onun vaftiz olmasını sağlayan bir kişidir sadece . Hatta Matta İncilinde Yahya şöyle der : «Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden daha güçlüdür. Ben O’nun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh ve ateşle vaftiz edecek.» Ancak zaman içinde bazı topluluklar Yahya’yı İsa’dan daha önemli tutmuşlar hatta bu düşüncelerini çağlar boyu, İsa betimlemelerinde aslında Yahya’yı resmederek sürdürmüşlerdir.

ALINTI
Fransız Soylusu Hugues de Payen tarafından 1119 civarında Kudüs'te Hıristiyan hacıları korumak için 9 şövalyeden oluşan bir grup kuruldu. Katolik Kilisesi tarafından resmî olarak 1129 yılında tanınan tarikat kısa zamanda güçlenmiştir.
Kurulduktan sonra Katolik kilisesi onayladı ...
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: karahan - Aralık 07, 2017, 06:06:10 ös
Hangi mabet Bu?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: NOSAM33 - Aralık 07, 2017, 06:16:06 ös
Süleyman mabedi olabilir mi ?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: karahan - Aralık 07, 2017, 08:48:57 ös
Bir yahudi mabetini bir hristiyan neden korur?

Itiraz!
Orası aynı zamanda isanin da yaşadığı yer ve bir çok hristiyan mabedde var onlar olamazmi?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: Farmakoloji - Aralık 07, 2017, 09:50:53 ös
Sayın Karahan bey, Evenjelistler Yahudileri destekler ve Süleyman Mabedin inşası icin ön ayak olurlar.Amaclari Yahudiler ve dinleri değil.Amaclari Süleyman mabedini inşa ettirip dünyaya dinsizliği getirtmek.Tabii insanlar dininden vazgeçer keklerlerse.İnançlari bitirmek icin oyun icinde oyun dönüyor... Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: malang - Aralık 07, 2017, 10:43:03 ös
Tamamen yanlış. Evangelistler dindar protestanlar. Yani 3-5 yazarın Tanrı'yı kıyamete zorlamak gibi yazdıkları saçmalıktan öteye geçmez. Siyonistler ile herhangi bir bağı yoktur. Dindar Yahudiler olan Örn. Hasidik olanlarıyla arasında bağ vardır diyebiliriz. Fakat sizin bahsettiğiniz Cizvitler.. Cizvitler ve Siyonistler.. Şuan da Vatikan'ı elinde oynatıyorlar, Vatikanı geçtim neredeyse dünyayı.. Papa sadece bir Sembol.. 

Saygılarımla.

Sayın Karahan bey, Evenjelistler Yahudileri destekler ve Süleyman Mabedin inşası icin ön ayak olurlar.Amaclari Yahudiler ve dinleri değil.Amaclari Süleyman mabedini inşa ettirip dünyaya dinsizliği getirtmek.Tabii insanlar dininden vazgeçer keklerlerse.İnançlari bitirmek icin oyun icinde oyun dönüyor... Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: ruzber - Aralık 08, 2017, 04:03:15 öö
Çok yanlış bilgiler... Dinsizliği getirmek nedir? Din nedir? Tapınak bir binamıdır? Her okuduklarımız ne kadar doğrudur?
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: ruzber - Aralık 08, 2017, 04:10:25 öö
Her şey kendimizde gizli önce bunu bilmek gerek. Kendini inşa etmen önemli Burada kastedilen mabed insanın içi... Bugünler Şeb-i Aruz günleri bir Mesneviyi okumak bile iç yolculuğa çıkmanın başı olabilir. Nesnellere takılmamak gerek...
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: egeran - Aralık 17, 2017, 02:15:55 ös
Mabet neresidir?

Şovalyeler kimdir?

Bir de bu açıdan bakarsanız aslında şovalye de biziz...

Ne dersiniz..?

“ evine giden yolda öldün

bu bir trafik kazasıydı. dikkate değer pek bir şey yoktu -ölmüş olman haricinde-. geride eşini ve iki çocuğunu bıraktın. senin için acısız bir ölüm oldu. sağlık görevlileri ellerinden geleni yaptılar ama beyhude yoruldular. vücudunun her yeri öylesine parçalanmıştı ki, inan bana ölmüş olman çok daha iyi.

böylece benimle tanıştın.

“ne... ne oldu?” diye sordun. “neredeyim ben?”

“öldün” dedim, lafı dolandırmadan. kelimeleri evirip çevirmenin anlamı yoktu.

“yolda bir... bir kamyon vardı ve arabam savruluyordu...”

“aynen öyle” dedim.

“yani ben... öldüm mü?

“hı hı. ama kendini kötü hissetme. neticede herkes ölür” dedim.

etrafına bakındın. hiçliğin ortasındaydık. sadece sen, ve ben... “burası neresi?” diye sordun; “ahiret mi?"

“öyle bir şey işte” dedim.

“sen tanrı mısın?” diye sordun.

“evet” dedim, “ben tanrıyım”

“çocuklarım... eşim...” diye sayıkladın.

“onlara ne oldu?”

“onlar iyi mi?”

“işte görmek istediğim şey bu!” dedim. “henüz öldün ve tek endişen ailen. tuttum bu tavrını”


büyülenmiş gibi bana bakıyordun

sana göre pek de tanrıya benzemiyordum. sadece bir adamdım. ya da bir kadın. tam olarak seçemediğin bir otorite gibi. kadir-i mutlak bir tanrıdan ziyade ciddi bir edebiyat hocasına benziyordum.

“endişelenme” dedim, “ailen iyi olacak. çocukların seni her açıdan mükemmel biri olarak hatırlayacak. sana eleştirel gözle bakacak kadar büyümemişlerdi. eşinse epey ağlayacak. fakat içten içe rahatlayacak. dürüstlüğümü mazur gör ama evliliğin dağılmak üzereydi. eşinin bu rahatlama hissinden ötürü büyük bir suçluluk duyacağını da bil; kefaretini ödeyeceğini bilmek seni belki rahatlatır.”

“vay be... peki şimdi ne olacak? cennete mi gidiyorum cehenneme mi?”

“ikisi de değil” dedim, “reenkarne olacaksın”

“haaa, demek hindular haklıydı...”

“tüm dinler ve inançlar kendilerince haklıdır” dedim, “gel biraz yürüyelim”

boşluğun ortasında yürürken beni takip ettin. “nereye gidiyoruz?”

“belli bir yere değil” dedim, “sadece sohbet ederken yürümek hoş oluyor”

“öyleyse bunun amacı nedir” diye sordun, “yeniden yaşama döndüğümde bomboş bir zihnim olacak değil mi? bir bebek olacağım. tüm tecrübelerimin ve bir önceki hayatımda yaptığım hiçbir şeyin bir önemi kalmayacak”

“hiç de öyle değil!” dedim, “içinde geçmiş yaşamlarının tümüne ait bilgi birikimini ve tecrübeyi taşıyorsun. sadece şu an hatırlamıyorsun o kadar”

yürümeyi kestim ve omuzlarından tuttum. “ruhunun ne kadar muazzam, güzel ve muhteşem olduğunu hayal bile edemezsin. bir insan zihni senin esasında ne olduğuna dair çok az şey kavrayabilir. bir bardak suya parmağının ucunu dokundurarak sıcaklığını anlamak gibidir bu. kendine ait küçük bir parçayı hazneye daldırırsın ve geri çektiğinde ona ait tüm tecrübeyi artık edinmişsindir. son 48 yıldır bir insan bedeni içindeydin. bu yüzden kendine gelip engin bilincinin farkına varman biraz zaman alabilir. burada yeterince kalırsan her şeyi hatırlamaya başlarsın. fakat iki yaşam arasında böyle bir şey yapmanın anlamı yok.

“peki öyleyse kaç kez reenkarne oldum ben?”

“ohooo... çok kez. ve her birinde farklı hayatlar yaşadın” dedim. “mesela bundan sonraki yaşamında m.s. 540 yılında çinli bir köylü kızı olarak dünyaya geleceksin.”

“bir dakika, nasıl yani?” diye afalladın. “beni zamanda geri mi yollayacaksın?”

“eh, teknik olarak öyle denebilir sanırım. zaman, senin bildiğin anlamıyla, yalnızca hayat sürdüğün evren için geçerli. işler benim geldiğim yerde biraz daha farklı.”

“senin geldiğin yer mi!?

“elbette. ben de bir yerden geliyorum. farklı bir yerden. ve orada benim gibi başkaları da var. biliyorum, oranın neye benzediğini öğrenmek istiyorsun ama malesef bunu algılaman mümkün değil.

“hadi ya...” dedin biraz moralin bozulmuş halde, “ama bir dakika, farklı yerlerde ve zamanlar reenkarne oluyorsam, bir yerlerde kendi kendimle karşılaşmış olabilirim değil mi?”

“tabii ki. bu zaten sürekli oluyor. sadece kendi ömürlerinin farkında olan iki yaşamın karşılaşıyor ve ne olduğunu asla anlamıyor.”

“öyleyse tüm bunların anlamı ne?”

“ciddi misin?” diye sordum, “ciddi misin yani bana hayatın anlamını mı soruyorsun? sence de biraz klasik kaçmadı mı bu?”

“eh evet ama makul bir soru bence” diye direttin.

gözlerinin içine baktım ve dedim ki: “hayatın anlamı, tüm bu evreni yaratmamın amacı, senin olgunlaşmandır.”

“insanlıktan mı bahsediyorsun? insanoğlunun olgunlaşmasını mı istiyorsun?”

“hayır, sadece sen. bu evreni sadece senin için yarattım. her yeni hayatınla birlikte büyüyor ve olgunlaşıyorsun, ve böylece daha da muazzam bir idrak sahibi oluyorsun.”

“sadece ben mi? peki ya diğer insanlar?

“diğer insanlar diye bir şey yok. bu evrende yalnızca sen ve ben varız”

boş boş baktın yüzüme. “ama dünyadaki o kadar insan...”

“hepsi sensin. senin farklı hayatların.”

“bir saniye... ben... herkes miyim?”

tebrik edercesine sırtına vurdum ve “nihayet anlamaya başladın işte” dedim.

“ben yaşamış tüm insanlar mıyım?”

“veya yaşayacak olan tüm insanlar, evet.”

“cengiz han mıyım?

“aynı zamanda madonna’sın” diye ekledim.

“adolf hitler miyim?”

“ve onun öldürdüğü milyonlarsın.”

“peygamber miyim?”

“ve ona inanan herkes...”

sustun kaldın.

“her cinayetinde, kendini öldürüyordun. yaptığın her iyiliği kendine yaptın. insanların yaşadığı ya da yaşayacağı tüm mutlu veya hüzünlü an, sadece senin hatırandır.”

uzun bir süre düşündün...

“neden?” diye sordun. “neden yapıyorsun tüm bunları?”

“çünkü sen de bir gün benim gibi olacaksın. çünkü sen busun. benim türümdensin. benim çocuğumsun.”

“yok artık!!” dedin kuşkuyla. “benim de bir tanrı olduğumu mu söylüyorsun!?”

“hayır. henüz değil. sen bir fetüssün. halen büyüyorsun. tüm zamanlardan geçip tüm insanların hayatını yaşadığında, doğmana yetecek kadar büyümüş olacaksın.”
“yani tüm evren...” dedin, “hepsi sadece...”
“bir yumurta” diye tamamladım cümleni.
“artık bir başka hayata gitmenin vakti geldi” dedim.
ve gönderdim seni.“

Alıntıdır..!
Başlık: Ynt: Tapınak şövalyeleri ve Masonluk
Gönderen: BuZ - Aralık 18, 2017, 11:28:51 ös
okuduğum kimi iletilerden anladığım; maalesef yine Yahudilik ve Musevilik birbirine karıştırılmış..