Masonlar.org - Harici Forumu
Kütüphane => Genel => Kitap Tanıtımları => Konuyu başlatan: nietzsche - Aralık 14, 2007, 09:26:00 ös
-
"Bu kitap en azlarındır. Belki de onlardan hiçbiri yaşamıyor daha. Onlar, benim Zerdüşt'ümü anlayanlar olacaklar : kendimi, daha bugünden işitilecek kulaklar bulanlar ile nasıl karıştırabilirdim ki? Ancak öbürgündür benim olan. Kimileri öldükten sonra doğar.
Kişinin beni anlamasının, hem de zorunlukla anlamasının koşulları, —bunları pek iyi bilirim. Benim yalnızca içtenliğime, tutkuma dayanabilmek için, düşünsel konularda katılık kertesinde dürüst olması gerekir kişinin. Dağlarda yaşamaya, alışkın olması gerekir— çağın siyasetinin ve halkların çıkarcılıklarının sefil gevezeliğini kendi altında görmeğe. Aldırmaz olmuş olması gerekir, hiç sormaması gerekir, doğruluk yararlı mıdır diye, bir kötü kader olup çıkar mı diye... Bugün kimsenin sorma yürekliliğini göstermediği sorulara sertliğin verdiği yatkınlık; yasaklanmış olana yüreklilik; labirente önceden-belirlenmişlik. Yedi yalnızlıkta edinilmiş bir deneyim. Yeni bir müzik için yeni kulaklar. En uzaklar için yeni gözler. Şimdiye dek sağır kalınmış doğrular için yeni bir vicdan. Ve yüce üslubun iktisat istemi: gücünü, heyecanlanmalarını derli-toplu tutmak... Kendi kendine saygı; kendi kendine sevgi; kendi kendisi karşısında koşulsuz bir özgürlük...
İşte! Bunlardır benim okurlarım ancak, benim sahici okurlarım, benim önceden belirlenmiş okurlarım: geri kalan neye yarar ki —geri kalan, insanlıktır yalnızca.— Kişinin, gücüyle, ruhunun yüksekliğiyle, insanlığa tepeden bakması gerekir —hor görüşüyle..."
F R I E D R I C H N I E T Z S C H E
-
"Burada ortaya koyduğum sorun, varlıklar sıralamasında insanlığın yerini ne almalıdır sorunu değildir (—insan bir sondur) : sorun, hangi tip insanın, daha yüksek değerlidir, yaşamaya daha değerdir, geleceği daha sağlamdır diye. yetiştirilmesi -gerektiği, istenmesi gerektiği sorunudur.
Bu yüksek değerli tip bundan önce de sık sık ortaya çıkmıştır: ama bir mutlu raslantı olarak, istisna olarak; hiçbir zaman da istenerek değil. Tersine, daha çok korkulmuştur ondan, şimdiye dek korkunç olanın ta kendisi olmuştur neredeyse; —ve bu korkudan dolayı da onun karşıtı olan tip istenmiş, yetiştirilmiş, elde de edilmiştir: evcil hayvan olan, sürü hayvanı olan, hasta hayvan olan insan, —Hristiyan..."
-
"Sanki şimdiye dek alçakgönüllülük, saflık, boynu büküklük, tek sözcükle kutsallık, yaşama, çekinilecek şeylerin ve günahların topundan daha çok zarar vermemiş gibi... Saf tin, safi yalandır... Rahip, yaşamın bu meslekten yoksayıcısı, yalanlayıcısı, zehirleyicisi, yüksek bir insan türü sayıldığı sürece, doğru nedir sorusuna hiçbir yanıt bulunamaz. Hiçin ve olumsuzlamanın bu bilinçli avukatı, «Hakikat»in sözcüsü yerine konduğunda, doğru zaten tepesi üstüne çevrilmiştir."
-
"Hristiyan tanrı kavramı —hasta tanrısı olarak tanrı, örümcek olarak tanrı, tin olarak tanrı— yeryüzünde ulaşılmış en yoz tanrı kavramlarından biridir; belki de tanrı tipinin batış sürecindeki en düşük seviye işaretini temsil eder. Tanrının, yaşamın aydınlanması ve bengi Evet'i olmak yerine; yaşamı çelecek kadar yozlaşması! Tanrıda yaşamın, doğanın, yaşama isteminin düşman ilan edilmesi! Tanrının, «dünyevi»liğin her türlü yalanlanması için, her türlü «öte dünya»lık yalanı için, formül haline gelmesi! Tanrıda hiç'in tanrısallaştırılması, hiçlik isteminin tanrısallaştırılması!..."
-
—Bununla sonuca varıyor, yargımı bildiriyorum. Mahkum ediyorum Hristiyanlığı; ona, şimdiye dek herhangi bir savcının ağzından çıkan en korkunç suçu yöneltiyorum.
O benim için düşünülebilir yozlukların en yükseğidir, olanaklı en son yozluğun istemi olmuştur. Hristiyan Kilisesi yozluğunu bulaştırmadık hiçbir şey bırakmamıştır, her değeri bir değersizlik, her hakikati bir yalan, her dürüstlüğü bir ruh alçaklığı haline sokmuştur. Bir de tutup bana onun «insancıl» katkılarından söz açıyorlar!
Herhangi bir zorluk, felaket durumunu ortadan kaldırmak, onun en derin çıkarına aykırıdır, —o, felaketlerle yaşar, kendini bengileştirmek için zorluklar yaratmıştır... Günah kurdu örneğin: bu felaketle katkıda bulundu Kilise insanlığa! —«Ruhların Tanrı önünde eşitliği», bu kalpazanlık, bütün aşağı duyumluların rancune'ları için bu perde, bu patlayıcı kavram, sonunda devrim, modern fikir ve bütün toplum düzeninin batış ilkesi haline gelen bu kavram— Hristiyan dinamitidir...
-
Nietzsche Hristiyanlığa acımanın dini der ve Hristiyanlıktan tinselliğe kadar varan hükümlerinin kaynağı bu acımak aksiyomundan gelmektedir..
der ki;
-acıma,hiçliğe inandırır...''hiçlik'' denmez tabi buna: 'öte' denir,ya da 'tanrı' ya da nirvana,kurtuluş,kutsanmışlık..dinsel-ahlaksal idiosynkrasi alanından edinilme bu masum retorik,burada hangi eğilimin derin sözcüklerin kılığına büründüğü kavranınca,hemen çok daha az masum görünmeye başlar;yaşam düşmanı eğilimdir bu..
ve devam eder Nietzsche.....
Akıllandık artık.her bakımdan daha alçakgönüllü olduk,insanı artık 'tin'den,'tanrısallıktan' türetmiyoruz.onu geri hayvanların arasına koyduk....eskiden,insanın bilincinde 'tin'de,onun yüksek kökeninin,tanrısallığın kanıtı görüldü;insanı yetkinleştirmek için,ona kaplumbağa gibi,duyularını içine çekmek,yeryüzüyle alışverişini kesmek,ölümlü beden örtüsünü bir yana atmak salık verildi:böylece geriye onun asıl önemli olan yanı,'saf tin' kalacaktı.bu noktada da aklımız başımıza geldi:bilinçlenme ,'tin',bizim için,organizmanın göreceli bir yetkinsizliğidir,bir deneme,tadına bakma,yanılma,bir sürü sinir kuvvteinin gereksizce harcandığı bi çabalamadır,--bir şeyin yalnızca bilinçlendirmekle yetkin hale getirileceğini yadsıyoruz 'saf tin',safi aptallıktır:sinir sistemini ve duyuları;'ölümlü beden'i hesap dışı bırakmak; yanlış hesap yapmaktır-başka birşey değil!...
Evet Hristiyanlığı mahkum etmiştir ancak tek gerçek Hristiyan İsa ydı derken de soru işaretleri uyandırmaktadır kafalarda :mahkum ettiği şey Tanrısallık kavramı mı yoksa Tanrısallık adı altında güdülen çıkarlar silsilesi mi.....
-
Deccal Nietzschenin en güzel kitaplarından biridir. ;)
Bu kitapta sevgili bilge filozofumuz kendini deccal yerine koyup hristiyanlığı sert bir dille eleştiriyor.
Paylaşım için teşekkürler
-
sevgili shemuel,,en güzel kitaplarından biridir derken Nietzschenin hangi düşüncesi size yakın geldi acaba deccal de ::)
-
sevgili shemuel,,en güzel kitaplarından biridir derken Nietzschenin hangi düşüncesi size yakın geldi acaba deccal de ::)
sevgili Tuana Deccal Nietzschenin düşüncelerinin anlatımından daha çok bir eleştiri kitabıdır.
Aslında eleştiride denemez . dalga geçme yada yerden yere vurma diyebiliriz :D
aslında soruyu şu şekilde sora bilirdin:Bu kitap dışında Nietzschenin hangi düşüncelerini benimsiyorsun
-
eleştiri yapılabilmesi için belli bi düşünce savunulur önce ve buna bağlı olarak da onay verilir ya da yerden yere vurulur...sordğum soru gayet yerinde ,bu kitabı neden sevdin demek istedim bu soruyla...
-
eleştiri yapılabilmesi için belli bi düşünce savunulur önce ve buna bağlı olarak da onay verilir ya da yerden yere vurulur...sordğum soru gayet yerinde ,bu kitabı neden sevdin demek istedim bu soruyla...
Pardon ama ben sadece kitabın savunduklarını soruyorsun sandım......
kitap hristiyanlığı dolayısıyla onunla aynı temelden gelen bütün dinleri eleştiriyor.
Sevgili Tuana bir şeyleri eleştirmek için mutlak bir görüşe sahip olmak gerekmez.Heleki Nietzsche gibi her hangi bir kanıya varmak aptallıktır diyen bir filologun düşüncelerini tam olarak çözmek zordur... Bir ömür boyu idealistleri hedef tahtası olarak kullanmış birisinden söz ediyoruz...
bana Hegel,Marx,Darvin v.b. fikir adamlarından söz edersen sana hangi konuda onlara katıldığımı daha rahat söyleye bilirim....
Nietzsche bir Filolog,şair her neyse aynı zamanda tarih eleştirmenidir.
Derki:
İyi bir eleştiri yapmak istiyorsak hiç bir fikre kapılmadan tarafsız bölgede durmalıyız ....Belirli bir fikrimiz varsa o zaman eleştiri kötülemeye dönüşür.
-
açıkçası Nietzsche yle ilgili bi kanıya varmak gibi amacım yok sevgili shemuel.. ayrıca Nietzsche nin deccal de hiçde öyle tarafsız kaldığını düşünmüyorum...ayrıca kabullenişleri üzerinden biçok yargıya varması da onun tarafsız olmadığının açık bir göstergesi.... beni deccal de rahatsız eden şeyler Nietzsche nin konuları bağlayış şekillerindeki çelişkilerdir;örneğin Hristiyanlık acımanın dinidir der ancak İsa nın geliş amacı sadece sevgiyi anlatmaktır..Acıma yla sevgi birbirine karıştırılamayacak kadar farklı kavramlardır...ama eğer ki bahsettiği Hristiiyanlık ,kilisenin yaşatmak istediği olansa o zaman değişir bu....
söylediğin gibi Nietzsche i anlamak kolay bi işdeğildir ama seni anlamak Nietzsche den kolay olsa gerek ;D :D
-
açıkçası Nietzsche yle ilgili bi kanıya varmak gibi amacım yok sevgili shemuel.. ayrıca Nietzsche nin deccal de hiçde öyle tarafsız kaldığını düşünmüyorum...ayrıca kabullenişleri üzerinden biçok yargıya varması da onun tarafsız olmadığının açık bir göstergesi.... beni deccal de rahatsız eden şeyler Nietzsche nin konuları bağlayış şekillerindeki çelişkilerdir;örneğin Hristiyanlık acımanın dinidir der ancak İsa nın geliş amacı sadece sevgiyi anlatmaktır..Acıma yla sevgi birbirine karıştırılamayacak kadar farklı kavramlardır...ama eğer ki bahsettiği Hristiiyanlık ,kilisenin yaşatmak istediği olansa o zaman değişir bu....
söylediğin gibi Nietzsche i anlamak kolay bi işdeğildir ama seni anlamak Nietzsche den kolay olsa gerek ;D :D
Tuanacım ben Nietzschenin sadece bu kitapla anlaşılamayacağını kastediyorum
Tabiki Nietzscheninde Düşünceleri var ama eleştirilerini tarafsız yapıyor.kendisi materyalisttir fakat yeri geldiğinde materyalizmide yerden yere vuruyor.
Ayrıca anlaşılması güç bir insan değildir.Yeterki anlamak isteyelim.
Ama birileri kalkıpta onun üst insan düşüncesini üstün ırk gibi algılarsa,Nietzschede yanlış angılanacak çok fikir var.
-
ya şimdi shemuel tarafsız diip durma değil işte değil...buna tarafsızlık değil havada kalması desek daha doğru olur aslında....(deccal için geçerli tabi bu sölediklerim)....neyse konu taa üstün ırk a gelip dayancak bahsi geçen Nietzsche olunca...ben kaçıorum bu konudan ;D ;)
-
ya şimdi shemuel tarafsız diip durma değil işte değil...buna tarafsızlık değil havada kalması desek daha doğru olur aslında....(deccal için geçerli tabi bu sölediklerim)....neyse konu taa üstün ırk a gelip dayancak bahsi geçen Nietzsche olunca...ben kaçıorum bu konudan ;D ;)
Kaç bakalım :D nereye kadar kaçacaksın
-
HIRİSTYANLIĞA KARŞI YASA
Felah gününde, Bir Yılı'nın ilk gününde verilmiştir (—eski yanlış takvime göre, 30 Eylül 1888) Günaha karşı ölümüne savaş: Günah,Hristiyanlıktır
Madde Bir.— Doğaya her türden aykırılık, günahtır. En günahkar insan, rahiptir: o, doğaya aykırılığı öğretir. Rahibe gösterilecek olan, nedenler değildir, tımarhanedir.
Madde İki. — Herhangi bir tanrıya tapınma ayinine katılmak, kamu ahlakına tecavüzdür. Protestanlara, Katoliklere davranıldığından daha katı; liberal Protestanlara da dinibütünlerinden daha katı davranılmalıdır. Hristiyan olmaktaki suçluluk derecesi, bilime yakınlık derecesine göre artar. Dolayısıyla, suçlunun suçlusu, filozoftur.
Madde Üç. — Hristiyanlığın yılan yumurtalarını kuluçkaya yatırdığı lanetlenesi yerler, yerle bir edilmeli ve yeryüzünün rezaletli yerleri olarak geleceğin korkulu ibret vesileleri olsunlar diye korunmalıdır. Buralarda zehirli yılanlar yetiştirilmelidir.
Madde Dört. — Saffet vaazetmek, doğaya aykırı olmaya kamusal bir kışkırtmadır. Cinsel yaşamın her horlanması, «kirlilik» kavramıyla her kirletilmesi, yaşamın kutsal ruhuna karşı işlenmiş sahici günahtır.
Madde Beş. — Bir rahiple birlikte aynı masada yemek yemek, çıkarttırır; bununla kişi kendini doğru-dürüst insanlar topluluğundan afaroz etmiş olur. Rahip, bizim şandala'mızdır, —onu kanun kaçağı ilan etmeli, açlığa mahkum etmeli, bir tür çöle sürmelidir.
Madde Altı. — «Kutsal» tarih, layık olduğu adla, lanetli tarih adıyla anılmalı; «tanrı», «mesih», «kurtarıcı», «aziz», sözcükleri küfür olarak, canilere takılan adlar olarak kullanılmalıdır.
Madde Yedi. — Gerisi kendiliğinden gelir.
D E C C A L