Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Diger Konular => Konuyu başlatan: Isis - Haziran 01, 2008, 12:05:54 öö

Başlık: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Isis - Haziran 01, 2008, 12:05:54 öö
Ahmet Altan'in asagidaki yazisina katiliyorum. Bizim ulkemiz ne zaman tam bir laik duzene gecti, iste o zaman bu topraklarda ne dini, ne irki ne de toprak kavgasi olacaktir. Nerede o ozlemle bekledigimiz gercek LAIKLIK.


Yalandan bıktım.

Devleti, bürokratı, partisi, gazetecisiyle bir toplum nasıl bu kadar yalan söyler, kavramak gerçekten güç.
Bizim en büyük sorunumuz ne bugünlerde?
Laiklik, değil mi?
Devlet erkânımız ve yandaşları laiklik istiyorlar ve laiklik tehlikeye düşecek diye korkuyorlar, değil mi?
İşte bu, benim rastladığım en büyük yalan.
Vatikan Devleti ne kadar laiklik istiyorsa bizim devlet de o kadar laiklik istiyor.
Çünkü "dinî" açıdan bizim en çok benzediğimiz devlet Vatikan Devleti.
Vatikan, Hıristiyan dininin Katolik mezhebinin devleti.
Peki biz?
Biz de Müslüman dininin Sünni mezhebinin devletiyiz.
Siz bizim devletin herhangi bir kademesinde Müslüman olmayan birine rastladınız mı?
Peki, Sünni olmadığını açıkça söyleyebilen birine rastladınız mı?
Yahudi bir Yüzbaşımız, Ermeni bir diplomatımız, Rum bir posta müdürümüz var mı?
Olabilir mi?
İstedikleri kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsunlar "gayrimüslimler" devlet katlarında görev alamazlar.
Onu da bir yana bırakın.
Müslüman olmayan vatandaşlarımızı devlet resmen "yabancı" olarak görür, bir önceki cumhurbaşkanı onların "yabancı" olduğunu açıkça resmî kararlarına geçirtti.
Kendi vatandaşlarını "dinine" göre tasnif eden bir devlet laik, öyle mi?
Bu devletin laiklikle alakası yok ama sadece bu kadar da değil.
Müslüman olmak yetmez.
Siz hiç Alevi olduğunu açıkça söyleyen bir general gördünüz mü?
"Ben Aleviyim" diyen bir Maliye müfettişiyle karşılaştınız mı?
Aleviler de kimliklerini açıkça beyan ederlerse devlet dairelerinde iş bulamazlar.
Bu devlet, Müslüman Sünni olmayanlara güvenmez ve onları içine almaz.
Vatikan da böyledir.
Hıristiyan olmayanlara orada yer olmadığı gibi Protestanlara da yer yoktur.
Biz bu açıdan Vatikan'a birebir benzeriz.
Vatikan'a benzemediğimiz yanımız ise en "komik" yanımızdır.
Bizim devlet sadece "Sünnilere" kapılarını açar ama Sünnilerin Sünni gibi yaşamasını da yasaklar.
Sünni olmayanlara devlet kapıları kapalı olduğu gibi Sünni usullere göre yaşayanlara da devlet kapıları kapalıdır.
Bizim devletin istediği "ideal vatandaş", Alevi gibi yaşayan bir Sünnidir.
Namaza gidilmeyecek.
İçki içilecek.
Kadınlar başını açacak.
Faiz haram sayılmayacak.
Konuşmalarda asla Hz. Muhammed'e ve Kuran-ı Kerim'e atıfta bulunulmayacak.
Bakın üst düzey devlet memurlarına.
Onların hepsi Alevi gibi yaşayan Sünnilerdir.
İçki içerler, namaza gitmezler, karılarının başları açık olur.
Sünniliğe kalben bağlı olan biri içki içemez.
Mutlaka beş vakit namazını kılar.
Öyle bir Sünni, devlet kadrolarında yer bulamaz.
Siz, aynen Vatikan gibi tek mezhepli bir devlet kuracaksınız, sonra da "laiklik" istediğinizi söyleyeceksiniz.
Bizim devlet "laik" falan değildir.
Bizim yargıçlar, askerler, gazeteciler, Sünnilerin Aleviler gibi yaşamasını "laiklik" sanıyor.
Laiklik elden gidiyor dediklerinde anlayın ki birisi Sünni gibi yaşıyor, Sünni gibi ibadet ediyordur.
AKP'nin devlet kadrolarına Sünni gibi yaşayan Sünnileri de alması zaten bugün "laiklik" tartışmasını böylesine alevlendiren.
Buna kızıyorlar ama devletin içine sadece Sünnileri alıp, onların Sünni gibi yaşamasını yasaklamasına "laiklik" değil, "kafa karışıklığı" derler.
Burası "laik" bir ülke değil.
Burası "kafası karışık" bir ülke.
Laik mi olmak istiyorsunuz?
Bizim yargıçlar laikliği çok mu arzuluyor?
O zaman kolay.
Önce devletin kapılarını her dinden, her mezhepten insana açacaksınız.
Ermeniler, Rumlar, Yahudiler de devlette çalışacak.
Bütün mezhepleri de kabul edeceksiniz.
Sonra insanların inançlarına göre giyinmelerine, yaşamalarına, ibadetlerine karışmayacaksını z.
Yapabilirler mi?
Asla yapamazlar.
Onlar laiklik falan istemiyorlar, onlar iktidarda kalabilmek, gerekirse darbe yapabilmek için kendilerine bir "bahane" arıyorlar.
O bahaneye de laiklik diyorlar.
Burası laik değil, burası aklı karışık bir Vatikan.
Bir gün buraya gerçekten laiklik gelirse, şimdi "laiklik" diye tutturanlar bağırmaya başlar en önce.
Gerçek laiklikten ödleri patlar çünkü onların.

27.05.2008

Ahmet Altan /Taraf

.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 01, 2008, 02:10:19 öö
1-İslamiyette mezhep yoktur.Hz. Muhammed'den sonra çıkmış ayrımlardır hepsi İslamiyete zarar vermişdir.Çünkü meshepler insanları kendi aralarında bölmüşlerdir.Bence Ahmet Altan bazı şeyleri eleştiriceğine bunları görsün.Çünkü eleştirdiği şeyleri yapan devlet değil yaşayan insanlar çünkü; ben aleviyim ben sunniyim diye taraf olmaya çalışıyorlar.Ne gerek var İslamiyet birtane.Deseler ya müslümanım diye.Farklılaştırmaya ne gerek var.
2-Türkiye Cumhuriyettinin resmi bir dini yoktur.Ama ayrımcılık yapıldığı doğrudur mesela hala hiç anlamış değilim TRT'de yani devlet kanalımızda Ramazan ayında 1 ay İslamiyete yönelik program yapılmaktadır.Laik ülkede dini program olmaz.Hele hele sadece bir dine özel hiç olmaz.

Biz de Müslüman dininin Sünni mezhebinin devletiyiz.


3-Ahmet Altan tek heykelin peşinden giden insanlar olarak tanımladığı bizleri, kendisine Atatürk'ü neden hep görmezden geliyorsun diye sormak gerekir.Buyrun Atatürk dönemi;
Gayrimüslim milletvekiller
i Osmanlı döneminde, 1877 yılında iki kez ve ardından 1908, 1912, 1914 ve 1919 yıllarındaki seçimlerle oluşan bütün parlamentolarda gayrimüslim milletvekilleri vardı. Cumhuriyet döneminde, gayrimüslim yurttaşlar, diğer bir deyişle azınlıklar, ilk kez 1935 seçimleriyle TBMM'ye girmişlerdi. Atatürk'ün kararıyla, dört gayrimüslim aday 1935'te bağımsız (müstakil) milletvekili olarak seçildi. Bunlar: Berç Keresteciyan [Türker] (Afyonkarahisar), Doktor Taptas (Ankara), İstamat (Zihni) [Özdamar]-(Eskişehir) ve Doktor Abravaya [Marmaralı] (Niğde) idi. Aynı milletvekilleri 1939'da yeniden seçildiler. Berç Türker ile İstamat Özdamar 1943'te bir kez daha seçilirken, Mihal Kayakoğlu (Ankara) ve Avram Galanti Bodrumlu (Niğde) TBMM'ye giren yeni gayrimüslim milletvekilleriydi Soyadı kanunu ile Türker soyadını alan Berç Keresteciyan'ın, Mustafa Kemal'e, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a gideceği sırada Bandırma Vapuru'na sabotaj düzenleneceğini haber verdiği rivayet edilir. Berç Türker, 1923 seçimlerinde, İstanbul Ermenileri adına, Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğindeki Müdafa-i Hukuk Grubu'nun adaylarını destekledi. Seçimler sırasında, Türk-Ermeni Teali Cemiyeti fahri başkanı ve Patrikhane Cismani Meclisi üyesi olan Berc Keresteciyan, Temyiz Mahkemesi üyeliğinden emekli Ermeni Patrikhanesi Cismani Meclisi Başkanı Artin Musodicyan ile Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya bir telgraf çekmişti. Telgrafta Ermeni cemaatinin, milletvekili seçimlerine vatan evladı sıfatıyla katılacakları ve Müdafaa-i Hukuk adaylarına oy verecekleri belirtilmişti. [İkdam No: 9374 (4 Ramazan 1341/20 Nisan 1339-1923) s.1]

Bir gayrimüslim yurttaşın adaylığı ve programı
1935'teki seçimle aday olan gayrimüslimlerden biri doktor Taptas'tı. Taptas, Ankara Valiliği'ne ve Belediye Başkanlığı'na şu telgrafı göndermişti: "Aşağıdaki yazılı program ve şartlar içinde Ankara vilayeti saylavlığına [milletvekilliğine] namzetliğimi koydum. Namzetliğimi ve programımı ikinci müntehiblere [seçmenlere] ve kazalar teftiş heyeti reisliklerine bildirmenizi rica ederim. Programım şudur: "Ben azlık mümessili değil Türk ulusuna meb'us [milletvekili] olmak istiyorum. Ve buna her zaman sadık kalarak Meclis'te çalışacağım. Yurdumuzun maddi ve manevi menfaatine sevgili ve kudretli vatanımızın daha ziyade yükselmesine var kuvvetimle çalışacağım." [Ayın Tarihi No:15 (Mart 1935) s.2]
Kaynak:(RADİKAL /25.03.2004)
4-Zadik Hanzediyan’ın Özgeçmişi ve Türk Deniz Kuvvetlerine Girişi

12 Temmuz 1909 Askerlik Yasasına göre hazırlanan 1 Kasım 1909 tarihinde yürürlüğe giren yönerge gerekli koşulların sağlanması halinde sözleşmeli statüde subayların Silahlı Kuvvetlere girmesine olanak sağlıyordu.Bu konunun en tipik örneklerinden biri Birinci Dünya Savaşı öncesi 17 Nisan 1914 tarihinde bir Osmanlı Ermenisi olan Zadik Hanzediyan’ın sözleşmeli statüde Türk Deniz Kuvvetlerine birinci yüzbaşı rütbesiyle katılması olayıdır.Denizcilik Bakanlığının emir komutasındaki Türk Deniz Kuvvetleri hiç bir ayrımsallık yapmadan gerekli koşulları sağlamış olan Zadik Hanzediyan’ı kendi saflarına aldığı gibi, kendisine de Türk Deniz Kuvvetlerinde oldukça önemli bir rütbe sayılan birinci Yüzbaşı rütbesini de vermiştir.Gerçekten de bu rütbe Türk Deniz Kuvvetleri protokolünde yeni olan oldukça önemli bir rütbedir.Çünkü Ağustos 1914 başlarında İngiltere’deki eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye dönen Birinci Dünya Savaşında Cemal Paşa’dan sonra Denizcilik Bakanı olan,Mondros Bırakışmasını imzalayan ve Kurtuluş Savaşının Başbakanı Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Orbay’ın rütbesi ise binbaşıdır. Diğer bin ifadeyle Zadik Hanzediyan’a verilen rütbe,Binbaşı Rauf Bey’in rütbesinin bir alt rütbesidir.
Kaynak: http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=33

Siz bizim devletin herhangi bir kademesinde Müslüman olmayan birine rastladınız mı?
Yahudi bir Yüzbaşımız, Ermeni bir diplomatımız, Rum bir posta müdürümüz var mı?


5-Faşistce söylemler resmen insanları ayırıp birbirine düşürmek istiyor.Niye bölüyor insanları acaba.Adam ben müslümanım demeyi bırakıp sunniyim veya aleviyim mi diyecek.Ayrıca insanlar dini görüşlerini niye sıfat olarak kullansın ki kendi inanışı kime ne.Sorarlarsa belki isterse söyler veya söylemez çok mu önemli.

Peki, Sünni olmadığını açıkça söyleyebilen birine rastladınız mı?
Siz hiç Alevi olduğunu açıkça söyleyen bir general gördünüz mü

6-çamur at izi kalsın.Bir insan niye ben aleviyim desin ki?Ne gerek var?Bu söylemleri yobazlar düşüncede insanlar kullanırlar.Birde laiklikten bahsetmiş.Devlet kademesinde biri niye dini görüşünü açıklasın.Kendiyle çelişiyor.

Aleviler de kimliklerini açıkça beyan ederlerse devlet dairelerinde iş bulamazlar.
Bu devlet, Müslüman Sünni olmayanlara güvenmez ve onları içine almaz.

7-Diyecek birşey bulamıyorum bukadar abuk bir yazı hayatımda görmedim.
Bakın üst düzey devlet memurlarına.
Onların hepsi Alevi gibi yaşayan Sünnilerdir.
İçki içerler, namaza gitmezler, karılarının başları açık olur.
Sünniliğe kalben bağlı olan biri içki içemez.
Mutlaka beş vakit namazını kılar.
Öyle bir Sünni, devlet kadrolarında yer bulamaz.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 01, 2008, 02:52:19 öö
Türkiye kesinlikle laik bir ülke değil ben de bunun farkındayım.Sanki burası müslüman bir ülke gibi davranılıyor.Bazı kişiler Türk dediğin müslüman olur gözüyle bakıyor.Bu çok yanlış bir düşüncedir.Türk bir bütündür ayrım yapılamaz.Hristiyanıda,museviside,şamanisttide,müslümanı da vardır.İslamiyet dinini bir dinden çok kültür olarak yaşamaya başladı insanlarımız.Bunu da Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1946 yıllarında insanımıza aşılamaya başladılar ve ne yazıkki günümüzde de yoğun birşekilde devam etmektedir.
Ahmet Altan laiklik vurgusu yapmış ancak onun dediği laiklik anlayışı insanımızı kaşıyan,birbirine düşüren bir anlayış,yapıcı olmak gerekiyor.Ahmet Altan bu ülkede laiklikten bahsetmesi gereken son kişidir. Kendisi zaten sadece bu ülkede Türkler ve kürtler yaşıyor gibi göstermeye çalışan biridir.Sanki çerkez,laz gibi etnik ayrımları olan insanlar yok gibi davranmaktadır.çünkü pirim yapan sadece kürt Türk ayrımı yaparak insanları kışkırtmaya çalışmaktadır.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: poyraz06 - Haziran 01, 2008, 09:42:01 öö
Sn. M Akyol... Siz herhalde etrafiniza at gozlukleriyle bakiyorsunuz... Bu ulkede devlet dairelerinde din ve siyaset konusulmaktadir. Aleviligi de din konusmasi icine katiyorum. Ve devlet dairelerindeki insanlar da kendisiyle ayni goruste olmayan kisilere kendi goruslerinde olanlara gore daha farkli davranmaktadir. Bu bir gercektir
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 01, 2008, 04:50:16 ös
Güçlü olursanız sizi kimse kayıramaz aynen bir suya batırılmış top gibi.Suya batırdığınız top, siz yorulunca su yüzeyine çıkacaktır.
Kimsenin yüzünden neye inandığı ortaya çıkmaz.Ama eğerki ben aleviyim ben sunniyim diye kendinizi toplum önünde ayırmaya kalkarsanız sizi herkez dışlar.Buda doğaldır.
Güç bilgi sahibi olmaktan geçer.Türkiyede bir çok başarılı alevi işadamı,bürokrat,prof. ,asker vardır.Burda isimlerini vermek yanlış olur.Benim en samimi çocukluk arkadaşım aleviydi ama hiçbir zaman ben aleviyim demedi.Sonradan öğrenmiştim alevi olduğunu başkasından.Ne gerek vardı ki zaten ben aleviyim diyerek kendini ayırmasına.
zaten dediğim gibi mezhepler Hz. Muhammed'den sonra çıkmış,İslamyeti farklılaşmaya götürmüş inançlardır ve insanları faşizan bir şekilde bölmüştür.
Alevilik aslında Şamanizmden etkilenmiş bir inanç gibi geliyor bana.Müzikle,çalgı aletleriyle ibadet etmek gibi.Müslümanlıkta,Hz. Muhammed döneminde müzikle ibadet yoktu.Kuranı Kerimdede yok.İbadet cem evlerinde değil,camilerde yapılır.Sunniler napar bilemem.Ben mesela müslümanım.Ama ne sunniyim ne aleviyim.
Mesela size ahmet hakan coşkun'un(naylon) bir yazısını okumanızı talep ediyorum:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4711171.asp?yazarid=131&gid=61

Sn. M Akyol... Siz herhalde etrafiniza at gozlukleriyle bakiyorsunuz... Bu ulkede devlet dairelerinde din ve siyaset konusulmaktadir. Aleviligi de din konusmasi icine katiyorum. Ve devlet dairelerindeki insanlar da kendisiyle ayni goruste olmayan kisilere kendi goruslerinde olanlara gore daha farkli davranmaktadir. Bu bir gercektir
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: poyraz06 - Haziran 01, 2008, 09:26:42 ös
Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 01, 2008, 11:31:05 ös
sn. poyraz
ortaya ben şuyum buyum diye insanlar çıkıyorlar yoksa bu kadar bu konular ortaya çıkmaz.
bir kişi karşındaki kişeye niye sen nesin diye sorar ki.Bu sanırım o kişinin bulunduğu ortamın kalitesinden kaynaklanıyor.Ayrıca söylemezlerse insanın tipinden ne olduğu ortayamı çıkıyor ki atıp tutmaya başlıyorlar.

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: poyraz06 - Haziran 02, 2008, 10:09:45 öö
Devlet dairelerindeki kalite de bu duzeyde Sn. M.Akyol. Yazarin da anlatmak istedigi bu. Ama siz abuk bir yazi demissiniz, kendi karariniz...
Başlık: Re: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Isis - Haziran 03, 2008, 11:02:13 ös
sn. poyraz
ortaya ben şuyum buyum diye insanlar çıkıyorlar yoksa bu kadar bu konular ortaya çıkmaz.
bir kişi karşındaki kişeye niye sen nesin diye sorar ki.Bu sanırım o kişinin bulunduğu ortamın kalitesinden kaynaklanıyor.Ayrıca söylemezlerse insanın tipinden ne olduğu ortayamı çıkıyor ki atıp tutmaya başlıyorlar.

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu

Nicin TC Basbakan'i her yerde ve her konusmada musluman kimligini surekli on plana cikariyor veya karisinin basi bas bas ben muslumanim diye bagiriyor? Cifte standart degil mi bu? Ya herkes sussun hickimse konusmasin ornegin Basbakan;n karisi, CB'nin karisinin basinda basortusu sessiz muslumanim propagandasi yapmasin, cikartsin madem laik olunacak herkes adam gibi dinini evinde yasasin, sokaga cikarmasin, ya da onlar soyluyor madem, herkes dini ve etnik kimligini cekinmeden soyleyebilsin. Bunu soylemeye calisiyoruz. Siz alevinin, yahudinin, rum'un neden soylesinki diyerek guya laiklik vurgusu yapiyorsunuz oysaki durum bu degil/ Onlar da ozgurce inanclarini yasamak ve soylemek istiyorlar. Herkes siz gibi dusunmuyor. Ki ben ozgurlukcu bir insan olarak bence Basbakan'in karisi kadar bir Ermeni Rum'da dini kimligini diledigince ozgurce, hic utanmadan, aman isimi kaybetmeyim  pozisyonumu kaybetmeyim endisesi tasimadan soyleyebilsin. Biz herkes zorla dini ve etknik kimligini soylesin demiyrouz ama insanlar soylediklerinde de fasistce muamele yapilmasin, soylemek isteyen oldugunda agzina muhur vurulmasin..! Isin ozu bu...


Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Supeluta - Haziran 04, 2008, 12:38:55 ös
bizim öğrenci evi türkiyeden daha laik :P

bir arkadaşım koyu alevi,bir arkadaşım kürt diğer arkadaşımda türk milliyetçisi . . ve 4 ümüzün de yediği içtiği ayrı gitmiyor,kardeş gibiyiz,her konuda birbirimizi sonuna kadar destekleriz,,birbirine bu kadar zıt gibi görünen ayrılıklar içinde ortak paydamız daha büyük demekki ki,biz her gün karnımıza sancılar girene kadar gülebiliyoruz birlikte . .  ;)
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Haziran 06, 2008, 05:32:08 ös
sn. poyraz
ortaya ben þuyum buyum diye insanlar çýkýyorlar yoksa bu kadar bu konular ortaya çýkmaz.
bir kiþi karþýndaki kiþeye niye sen nesin diye sorar ki.Bu sanýrým o kiþinin bulunduðu ortamýn kalitesinden kaynaklanýyor.Ayrýca söylemezlerse insanýn tipinden ne olduðu ortayamý çýkýyor ki atýp tutmaya baþlýyorlar.

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu

Nicin TC Basbakan'i her yerde ve her konusmada musluman kimligini surekli on plana cikariyor veya karisinin basi bas bas ben muslumanim diye bagiriyor? Cifte standart degil mi bu? Ya herkes sussun hickimse konusmasin ornegin Basbakan;n karisi, CB'nin karisinin basinda basortusu sessiz muslumanim propagandasi yapmasin, cikartsin madem laik olunacak herkes adam gibi dinini evinde yasasin, sokaga cikarmasin, ya da onlar soyluyor madem, herkes dini ve etnik kimligini cekinmeden soyleyebilsin. Bunu soylemeye calisiyoruz. Siz alevinin, yahudinin, rum'un neden soylesinki diyerek guya laiklik vurgusu yapiyorsunuz oysaki durum bu degil/ Onlar da ozgurce inanclarini yasamak ve soylemek istiyorlar. Herkes siz gibi dusunmuyor. Ki ben ozgurlukcu bir insan olarak bence Basbakan'in karisi kadar bir Ermeni Rum'da dini kimligini diledigince ozgurce, hic utanmadan, aman isimi kaybetmeyim  pozisyonumu kaybetmeyim endisesi tasimadan soyleyebilsin. Biz herkes zorla dini ve etknik kimligini soylesin demiyrouz ama insanlar soylediklerinde de fasistce muamele yapilmasin, soylemek isteyen oldugunda agzina muhur vurulmasin..! Isin ozu bu...



Malesef buna katilamayacagim. Basbakan'in, Cumhur Baskani'nin esi neden cikartiyor bas ortusunu? Musluman oldugu belli oluyor diye mi?
Belki Basbakan'in soylemlerinde surekli ayni vurguyu yapmasi konusunda hakli olabilirsiniz, fakat siyaset/politika hayatinda gayet normal bu. Bana mantiksiz geldi maalesef.

Ayrica insanlarin dini inanclarini ozgurce ifade edebilmeleri ne zamandan beri laiklige ters dustu? Laiklik ilkesi ozet olarak Devletin tum dinlere, inanclara esit seviyede olmasi, hic birini yuceltmemesi veya yermemesi ve devlet islerinde inanclardan bagimsiz hareket etmesi degil midir?

Bir gun "Alkol haram oldugu icin yasaklanmistir" diye bir sey gorurseniz kanunlarda o zaman korkun :)
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Isis - Haziran 06, 2008, 10:16:26 ös
Malesef buna katilamayacagim. Basbakan'in, Cumhur Baskani'nin esi neden cikartiyor bas ortusunu? Musluman oldugu belli oluyor diye mi?
Belki Basbakan'in soylemlerinde surekli ayni vurguyu yapmasi konusunda hakli olabilirsiniz, fakat siyaset/politika hayatinda gayet normal bu. Bana mantiksiz geldi maalesef.

Ayrica insanlarin dini inanclarini ozgurce ifade edebilmeleri ne zamandan beri laiklige ters dustu? Laiklik ilkesi ozet olarak Devletin tum dinlere, inanclara esit seviyede olmasi, hic birini yuceltmemesi veya yermemesi ve devlet islerinde inanclardan bagimsiz hareket etmesi degil midir?

Bir gun "Alkol haram oldugu icin yasaklanmistir" diye bir sey gorurseniz kanunlarda o zaman korkun :)



Kesretten kinaye idi bu sozlerim sn Lux :) Bir daha uzerinden gecmenizi tavsiye ederim ;)

Cunku ben basortusunu cikarsin demiyorum.Veya musluman oldugu belli oluyor diye cikarsin demiyorum. Bir musluman kiz basortusu ile saygi gorurken, ornegin Museviler kipa takamiyorlar neden??? Cunku sn Erdogan'in esi kadar saygi gormezler eger takarlarsa Turkiye'de. Ben de tam iste bunu sorguluyorum. Neden azinliklar da ozgurce ben suyum diyemiyor??? Bakin demedigi halde desifre edip Sn Genel Kurmay Baskani'na neler neler soylediler. Yahudi usagi vs...Ben bilakis Sn M. Akyol  ozellikle TR'deki gayr-i muslimler icin "hic kimse dini kimligini one plana cikarma mecburiyetinde veya hic kimse dini ve irki kimligini ifsa etmek zorunda degil" dedigi icin boyle soyledim.Sunniler ozgurce kimliklerini soyleyebiliyorken ve yadirganmazken toplumda, azinliklar isini kaybetme veya devlet dairelerinde is bulamama endisesi tasidigi icin insanlar dini kimliklerini aciktan soyleyemiyorlar demistim.... 

Yani madem demokrasi var, ya hic kimsenin kiyafetine, kimligine, dinine, irkina despotizm yapilmasin, ya da herkes dini kimligini her yerde saklasin. Devlet dairelerinde inancini saklamazsa bir Ermeni Rum'un basina neler geliyor gazetelerden okuyoruz.


Tabi ki tam tersi de soz konusu. Asiri kemalistler isi bulandirip kendilerine ait yerlerde basortuluye gecit vermiyorlar. Hocamin deyisiyle bunun sebebi tek tip protip Cumhuriyet kadini olusturmak toplumda. Ama goruyorsunuz sn Lux bu 1 asirdir neredeyse islemiyor artik bu yasak. Yasaklandikca sanki daha cok cogaliyorlar. Cunku yasaklar her zaman isyani buyutur, o seyin sevdasini daha da korukler. Madem tek tip cumhuriyet kadini olusturmak maksat, neden basarili olunamiyor? Toplumumuzun buyuk bir kesimi hem de azinsanmayacak bir rakami basortulu. Gidilen yol yanlis bence. Batiya sirin gorunecegiz diye laiklik elden gidiyor vaveylalari yapiyoruz. Bati'ya da uzaktan yakindan benzemiyor  bu turban karsitlarinin halleri ve kalemleri . Bati cunku artik suan bilim uretiyor, ideoloji catismalari orta cagda kaldi. 

Yani bu iki grup ne zaman birbiriyle catismaktan vazgececek biliyor musunuz? Iki tarafta bir gun ideolojiler uzerinde yorum yapmayi birakip, bir gun gercekten felsefe yapmaya baslandigi zaman. Turkiye'de ne islamcilar icinde ne de kemalistler cephesinde felsefe yapan yok, uretim yok. Bunun farkinda miyiz? Varsa yoksa bir seylerin bekciligi. Neden ulkemizden bir Avicenna cikamiyor, neden bir Plato cikamiyor???

Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Isis - Haziran 06, 2008, 10:46:38 ös
Tabi Turkiye'de yasamadigimdan, ancak bu kadar anlayabiliyorum uzaklardan. Impact'i nedir bunun toplumda cok kestiremiyorum.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 06, 2008, 10:49:02 ös
Yine aynı şeyi sölemek istiyorum güçlü olanı ne bu karalamalar durdurabilir ne de başka birşey.Bunlar bence kimliğini ve inandığı dini taşıyamayan aciz insanlardan kaynaklanmaktadır.Benim çevremde farklı etnik gruplardan ve dinden kişiler var hristiyanıda museviside hepsi güller gibi yaşıyorlar.
Mesela ülkemizde İslam dininin gerekleri diyerek, arap kültürünü yaymaya çalışan misyoner görevli kişiler var.Adamlar yüzde 47-48 oy aldılar ve başa geldiler.Bu çalışmaktan ve pazarlamayı iyi yapmaktan kaynaklanıyor.Pazarlama bir sanattır.Bir de düşün makamlarını.Şamanist veya alevi generaller var.Olmasıda çok normal.Çünkü bilgileriyle güç sahibi olarak rütbelerinde yükselmişler.Kimse de onlara alaşağı etmemiş.Mesela bilirsiniz emekli tümgeneral Doğu Silahçıoğlu şamanisttir

Daha önceki yazımı tekrar belirtmek ve vurgulamak isterim.

Güçlü olursanız sizi kimse kayıramaz aynen bir suya batırılmış top gibi.Suya batırdığınız top, siz yorulunca su yüzeyine çıkacaktır.
Kimsenin yüzünden neye inandığı ortaya çıkmaz.Ama eğerki ben aleviyim ben sunniyim diye kendinizi toplum önünde ayırmaya kalkarsanız sizi herkez dışlar.Buda doğaldır.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Genius Loci - Haziran 07, 2008, 02:19:05 ös
Alıntı
1 asirdir neredeyse islemiyor artik bu yasak.

bu da aşkın liberal yaklaşımın körlüğü olsa gerek Sn. Kirlangic, şu 1 asırdır uygulanan yasağın ne olduğu bir söylense biz de rahat etsek.
....


sıkmabaş tabir edilen örtünme biçiminin evveliyatı şunun şurasında 30 yıl öncesine dayanır. İran'daki Devrim sonrası bu sıkmabaşlanma süreci gittikçe hızlanmıştır.

70lerin sonuna değin üniversitelerde böylesi bir giyim kuşam stiliyle okuyan öğrenci bulunmamaktaydı. toplumda da yoktu. klasik anadolu kadınının örtünme tipi vardı bir de kentli giyimi

bugün durup durup şu canına yandığımın Cumhuriyet'inin modernleşme planlarına yapılan anlamsız ve bir o kadar fütursuz saldırıları anlamış değilim. Ulus-Devlet denilen nemenem şeyin var olduğu zamandan beridir bu modernleşme de var. ulus-devletlerin özellikle 1789 burjuva cumhuriyet ihtilaliyle* girdikleri yeni yolda topluma dönüştürme ve değiştirme işlevleri de söz konusu. bunda yazıksanacak ayıplanacak ne var ki?

evet türk cumhuriyetinin de bir aydınlanma / çağcıllaşma projesi vardı. ve buna yönelik çalışmalar sergiledi. halk evleri, köy enstitüleri ile bu cağcıl yaşam biçimi yurttaşa aktarıldı, yurttaş "kara cahil" kul olmaktan çıkartıldı, "bilen, düşünen" birey oldu. (ya da olması istendi) elbetteki bu süreçte feodal kalıntılar karşı duruş sergiledi. (bugün belki de bu karşı duruşun görece zaferi bile söz konusu olabilir)

merkez- çevre ikircikliği çerçevesinde evet  merkezin bu çağcıllaştırma projesi bir biçimde akamete uğradı.

dönelim sıkmabaş-türban vs. hususuna... 80 sonrası üniversitelerde uygulanmaya başladı yasak, dönem dönem sert veya yumuşatılmış veya tamamen unutulmuş olarak devam etti süreç... ama ben bu noktada kemalistlerin değil islamcıların suçlu olduğuna inanıyorum. çünkü onlar meydana bu sıkmabaşı attı, çünkü başka muhalefet kaynakları mevcut değil veya olanda bu denli etkin değil.

Özal'ın 1983 seçimlerini %45 oy oranıyla kazandıktan sonra, ANAP'ı oluşturduğunu iddia ettiği "dört eğilim"den "bir"i için, yani "islamcı", "dindar" ya da "şeriatçı" kesimlerin istemleri doğrultusunda üniversitelerde "başörtü"nün serbest bırakılması gündeme gelmiştir. Ancak Danıştay kararı ve "derin devlet"in muhalefetiyle birlikte "başörtüsü serbetliği" yerini "türban"a bırakmıştır. YÖK kurucusu, yaratıcısı ve başkanı olan İhsan Doğrumacı'nın keşfi ile "başörtüsü sorunu" "türban sorunu"na dönüştürülmüş ve "türban"ın "modern giyim tarzı" olduğu Vakko'dan alınan yazıyla onaylanmıştır. İhsan Doğramacı'nın bu "türban" keşfi fazla uzun yaşayamamış, 1989 yılında Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile yasaklanmıştır. Bu tarihten itibaren "türban sorunu", şeriatçı kesimlerin her fırsatta gündeme getirdikleri, her türden eylemin konusu yaptıkları bir dönem başlatmıştır.

bugün ülke de "başörtüsü radikalleri ve türban liberalleri"** vardır. ve bu liberaller hak-özgürlük sloganlarıyla ne olmuş canım ılımlı işte ifadeleriyle aslında demokratik devrimin önündeki (ülkemiz açısından tabiki) en büyük engel ve düşmanı olan panislamistleri desteklemektedir.*** Bu sorunu bireysel bir sorun olarak gösterme gayreti de anlaşılamaz. Çünkü ülkemizde ılımlı-ılımsız islamın dayatılması sorunu vardır. (tarihsel olarak ta ümeyyeoğullarıyla başlayan islamın muhafazkarlaşması ve özündeki ilerici -günümüz siyasetbilimi ve ekonomibilim açısından apaçık sosyalist- özünün kaybettirilmesi ve bunun egemen güçler tarafından "mümin"lere dayattırılması ayrıca bir mevzu olmak üzere bu muhafazakarlaşmanın günümüzdeki görünümü olarak da kabul edebileceğimiz) ılımlı islam uygulamaları bireysel özgürlük meselesinin ötesinde bir anlam ifade etmektedir.

Bizim gibi demokratik devrimin tamamlanmadığı ve reformdan geçmemiş bir dinin egemen olduğu bir ülkede laiklik ve din konusu çok daha büyük öneme sahiptir. Özellikle son yıllarda dinin "kişisel bir sorun" olduğu şeklinde yapılan değerlendirmeler ve propaganda gözönüne alındığında, laiklik konusunda açık ve net bir tutum takınmak çok daha önemli olmaktadır.  Din, devletle ilişkisi olmaması, dinsel kurumların siyasal iktidar yetkilerine sahip bulunmaması temelinde "kişisel bir sorun" dur. Burada unutulmaması gereken yan, dinlerin ekonomik, toplumsal ve siyasal alanları içeren dogmalara sahip olduğudur. Dolayısıyla dinsel ideolojilerin kitleler üzerinde sağlayacağı her etki, aynı zamanda bu dogmaların var edilmesi için bir çabayı da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, dinsel ideolojilere ve dogmalara karşı mücadele zorunludur.

Dinin "kişisel bir sorun" olarak ele alınması, yani dinsel toplulukların kendi işlerini kendileri görmesine olanak sağlanması, onların güçlenmesinden başka bir sonuç vermemektedir. Ülkenin en küçük yerleşim yerlerinde bile kurulmuş olan Kuran kursları, İmam-Hatip okulları ve yurtları bunun somut ifadesidir. Diğer yandan, ülkemizde din "kişisel bir sorun" olmaktan öte, toplumsal bir sorun ve ilişki olarak vardır. Özellikle tarikatlar düzeyinde yürütülen dinsel faaliyetler, gizli örgütlenmeler olarak vardır. Tarikatların kendi iç hiyerarşileri, tarikat üyeleri arasında bir birlik oluşturur. Dolayısıyla, tarikat düzeyinde, din, hiç bir biçimde "kişisel bir sorun" durumunda değildir. Bugün AKP tarafından sıkça yinelenen din "kişisel bir sorun"dur tekerlemesi, tarikat ilişkilerinde hiç bir geçerliliğe sahip değildir. Üniversitelerde yapılan türban eylemlerinde görüldüğü gibi, "başörtüsü sorunu" bir örgütlenme ve buna bağlı eylemlilik durumundadır. Bu örgütlenme ve eylemlilik, herkesin "kendi inancına göre yaşaması"ndan öte, "kendi istediği hukuku seçmesi" amacına yöneliktir. SORUN, "kişisel bir sorun" değil, SİYASAL ÜST YAPI SORUNUDUR ve siyasal üst yapının dini esaslara göre biçimlendirilmesini gerektirir.

Bunlar dikkate alınmaksızın "din kişisel bir sorundur" tekerlemesinin ardına takılmak, şeriatçılığı güçlendirmekten ve meşrulaştırmaktan başka bir anlama gelmemektedir


Neyse çok söz ettim yine burada keseyim. Sevgi ve Saygılarımla.


-----
dipnotlar

* Burjuva demokratik devrim, bir yandan feodalitenin siyasal iktidardan (devlet aygıtından) tümüyle tasfiyesi, diğer yandan da kapitalizmin gelişmesinin önündeki feodal engellerin tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. Feodalizmin son döneminde siyasal iktidar giderek "dini bürokrasi"nin etkisi ve egemenliği altına girdiğinden, burjuva demokratik devrim, aynı zamanda "dini bürokrasi"ye karşı, yani "kilise hiyerarşisine" karşı, dolayısıyla da tümüyle dine karşıdır. Bu nedenle burjuva demokratik devrim laiktir, burjuvazi bu süreçte laiklik yanlısıdır. Burjuva demokratik devrimleri, her zaman ve her durumda, laiklik ilkesi temelinde, feodalizmin varlığını sürdürmede en büyük güç haline gelmiş olan dinin ve dini kurumların tasfiyesine yönelirken, hem dini kurumların ekonomik gücünü ellerinden almış, hem onların oluşturmuş olduğu yasa gücünü cumhuriyet temelinde parlamentoya aktarmıştır. Bu yüzden cumhuriyet ve laiklik, feodalizme karşı mücadelenin birbirinden ayrılamaz bir bütününü oluştururlar

**tabir kurtuluş cephesi dergisine aittir ve kanımca aslında içinde bulunulan haldeki duruşları en yalın biçimiyle anlatmıştır.

***Hatırlatmakta fayda görürüm ki; İran'daki molla yönetiminin ilk yıllarının gösterdiği bir  gerçek, Şah döneminin "laik" şehir küçük-burjuvazisinin "ılımlı islam" yandaşı haline gelmesidir. Bu dönüşüm, Şah ordusunun saf değiştirmesini de beraberinde getirmiştir. Özellikle "radikal islamcılar"ın sola karşı giriştikleri imha saldırılarında başarılı olmaları şehir küçük-burjuvazisinin saf değiştirmesinde belirleyici olmuştur. Mollaların gücü karşısında çaresiz kalan bu küçük-burjuvalar, "Avrupai" görünümlü, kravatlı Beni Sadr'ın temsil ettiği "ılımlı islam" tarafına geçerek kendilerini koruyabileceklerini, "radikal islamcıları" dizginleyebileceklerini ummuşlardır. Sonuçta ise, herkesin bildiği gibi, molla yönetimi 25 yıldır İran'da iktidarını sürdürmektedir.

Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Bra - Haziran 07, 2008, 02:44:52 ös
Sevgili SkullG,
Yorumlarınız her zaman olduğu gibi bilgi çıtamızı biraz daha yükseltecek nitelikte.
Teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Haziran 07, 2008, 02:56:00 ös
Güzel bir yazı olmuş.Teşekkürler Sn SkullG.

RTE nin bugüne kadar ettiği en doğru ve anlamlı cümle bana göre "İslamın ılımlısı ılımsızı olmaz İslam İslamdır" cümlesidir.Bu cümleyi söylerken kafasındaki İslam ın ne olduğunu zaten aklı başındaki herkes biliyordur.

Bu bağlamda İslam ın ne olduğunun düzgün öğretilmediği hatta bilinçli olarak yanliş öğretildiği bir ülkede türban konusuna sadece din ve inanç özgürlüğü olarak bakmak bana göre saflıktır.

Türbanın özgürlük konusu yapılmasıda mantıken anlaşılabilecek birşey değildir zira bu bez parçası bir kısıtlamanın ve yasağın temsilcisidir.

Sokaklarda türban çığırtkanlığı yaparak özgürlüklerinin ellerinden alındığını iddia eden bayanlar aslında kendilerine özgürlük , eşitlik ve insanca yaşamak fırsatı sunan aydın kafalı yargıçlara teşekkür etmelidirler.

Daha neyin ne olduğunu anlamadan küçük yaşlarda  yobaz kafalı ebeveynleri tarafından başları örtülen zavallı yavrucakların bu vesile ile anlayışlarına ve algılarına set çekilmekte inanç kisvesi altında insanlık dışı ve 2. sınıf insan olarak yaşamaya mahkum edilmektedirler.En acısıda bu zavallıların özgürlüklerinin gasp edildiğini bile anlayamayacak bir kafa yapısı içerisine sokulmalarıdır.Bunların hakları ve özgürlüklerini savunmak ne enteresandır ki düşman gördükleri kesim tarafından yapılmaktadır.

Verilen son kararla milyonlarca kadınımıza bu kör talihi değiştirebilme fırsatı verilmiştir.Umarım bir gün bunu herkes anlar.

Saygılarımla,

Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: blossom - Haziran 07, 2008, 04:52:04 ös
Benim anlamadığım kime ne yasak getirilmiş Türkiye' de?? Açıkçası tüm yorumları okumadan yazıyorum bunu, ama Sayın M.Akyol' a katılıyorum. Türkiye' de yasak falan yok. Türkiye şuanda kültürel kimliğini iyice kaybetmekte olan, magazin dünyasını ağzının suyu aka aka izleyen, bomboş kişilerle dolu. Dönüp bir bakın gençlerin kullandıkları Türkçe' ye, yaşam biçimlerine. Yani başbakan bu kadar koyu müslüman diye Türkiye' de hiç bir şey değişmiyor, görünen o ki değişmeyecek. Ben R.T.E.' nin yaptıklarının şuan bir etkisi olduğuna inanmıyorum. Hepsi yapay gündemler. Bu tip şeyleri tartışırken yaşanmakta olan ekonomik krizin farkında değiliz. Açıkçası halimize (Türkiye anlamında) acıyorum...

Saygılarımla,

Not: Azıcık Türk milleti milliyetçi olsa iyi olur...
Başlık: Ynt: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil
Gönderen: Mozart - Haziran 07, 2008, 07:24:49 ös
her zaman sölüyorum İslamiyette herşey mantık çercevesi içindedir.Mesela domuz yemek haramdır.Musevilerde yemezler.Niye haram çünkü domuz zararlı.Kendi dışkısını yemesede zararlı çünkü tükürük bezi yok.Yani İslamiyetteki bütün yasaklanmış şeyleri mantığı vardır.
mesela diyelim ki bayanların saçı olması yasak niye bunun cevap verebililecek olan var mı?imkansız bir mantığa koymak.Yani bi erkek bir kadının saçından bu kadar sapıkça etkilenebiliceğini düşünmüyorum.
Ayrıca özellikle bayanların güneşe ihtiyacı vardır sağlık açısından.