Masonlar.org - Harici Forumu
Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Parapsikoloji => Konuyu başlatan: poyraz06 - Ağustos 20, 2008, 12:36:29 ös
-
Telekinezi, parapsikoloji bilim dalının incelediği önemli bir psişik güçtür. Telekinezi, düşünce gücünü yoğunlaştırarak canlı veya cansız maddeler üzerinde etkiler yapılabilmesi gücüne denir. Her ülkede bu uluslar arası bir sözcüktür. Telekineziye psikokinezi de denir. Kelime anlamı olarak tele uzak uzaktan anlamına gelen yunanca bir sözcüktür. Kinezi ise hareket demektir. Yani kelime anlamı olarak uzaktan hareket anlamını gelir.
Telekinezi psişik kökenli düşünce enerjisidir ve günümüz parapsikoloji bilim dalında etkileri elektronik aletlerle ölçülmüş ve bu enerjinin varlığı kabul edilmiştir. Ve birçok bilim adamı bu enerjiyi günlük zamanlarda kullandığımızı kanıtlamışlardır. Şans eseri dediğimiz olaylardan çoğu telekinezinin eseridir ve bu gücü ister istemez kullanırız. Amerikalı ünlü parapsikolog Rex Stanford bu enerji üzerinde deneyler yapmış ve günlük hayatta kullandığımızı kanıtlamıştır. Buna en basit örnek zardaki istediğimiz numaranın gelmesidir.
Bu çalışmalar sırasında Duke üniversitesinde bu gücü olumlu etkileyen bir etken bulunmuştur. Bu da konsantrasyonun serbest bırakılmasıdır. Yani bir zarda istenilen numaranın gelmesi için önce yoğun bir istek ve konsantrasyon, daha sonra da zarlar bırakıldığı anda bu konsantrasyon ve istek kesilmelidir. Bunun önemi Enid Hofffman’nın kitabındaki hikayeyle çok kolay anlatılabilir: “Bir öğrencim başından geçen ilginç bir deneyimini bana şöyle anlatmıştı: Bir kasenin içine su koymuş ve kasenin içinde suyu hareket ettirme egzersizleri yapıyormuş. Düşüncenin serbest bırakılması kısmına kadar alıştırmayı doğru olarak yapmıştı. Suya bakıyor ama herhangi bir hareket olmuyordu. Tam o sırada telefon çalmış. Poflayarak sandalyeden kalkmış. Başarısızlık duygusu içinde telefona bakmış. Telefon görüşmesi bittikten sonra, çalışmasına devam etmek üzere geri döndüğünde kasedeki suyun bir kısmı dışarıya sıçrayıp masaya yayılmış vaziyetteymiş. Burada olan nedir? Deneyci telefona cevap vermek için kalktığında, dikkati başka tarafa yönlenmiş ve suyu hareket ettirme arzusunu serbest bırakmış.”
Stanford dualarında telekinezi yasasına dayandığını fark etmiştir. Duaların gerçekleşmesinde, dua eden kişinin yoğun konsantrasyon içinde düşünce enerjisini yoğunlaştırıp, göndermesiyle telekinetik etkisi söz konusudur.
Bunun yanı sıra kültürümüz ve dinimizde adı geçen nazar olgusunun da temeli telekinezidir. Nazar, bazı kimselerin bakışlarında bulunduğu kabul edilen ve insanlara, özellikle de çocuklara, evcil hayvanlara ve bazı eşyalara zarar verdiğine inanılan kuvvettir. Ve bu da öfkeli, kıskançlık vb. gibi duygularda yolladığız negatif tesirdir. Nazarlıklar ise göze gözle karşı koyma anlamında göz şeklindedir. Ama nazarlıklarda asıl önemli olan yapıldığı maddedir ki yapıldığı madde negatif tesirleri çekici nitelikte olmalıdır.
Telekinezi deneyleri:
İlginç Bir Deney :
7 Nisan 1968 tarihli Moscow Komsomolets gazetesinin Psi Fenomeni başlıklı yazısında, Sovyetlerin ünlü psikokinezi medyumu Bn. Mikhailova" nın ve belki de tüm psikokinezi medyumlarının gerçekleştirdikleri en enteresan deney anlatılmaktadır, bu deney, bilim adamları tarafından filme alınmıştır. Bilim adamları Bn. Mikhailova" nın iki metre kadar ötesinde duran bir cam akvaryumun içerisindeki tuzlu eriyiğin içerisine çiğ bir yumurta kırmışlardı ve Bn. Mikhailova, kameraların ve tanıkların önünde bu yumurtanın beyazını sarısından ayırmış, daha sonra da tekrar bir araya getirmişti. Bu deney literatürlere, o zamana dek yapılmış en enteresan deney olarak geçti.
Yemek Masasında :
Bn. Mikhailova" dan bir ilginç deneyde yemek masasında gerçekleştirilir. Olayın tanıklarından Vadim Marin bu enteresan deneyi şöyle anlatır: " Bn. Mikhailova yemek masasında oturuyordu ve masanın üstünde, kendisinden belirli bir uzaklıkta bir ekmek parçası duruyordu. O, konsantre olarak, bakışlarını dikkatli bir şekilde bu ekmeğe yöneltti. Bir dakika geçti ve bir dakika daha...sonra ekmek parçası hareket etmeye başladı. Kesik hareketlerle ilerliyordu. Masanın kenar kesimine yaklaştığında daha düzgün bir şekilde ve hızla yol aldı. Bn. Mikhailova başını eğdi, ağzını açtı ve sanki bir peri masalındaymış ifadesiyle özür dilerim, fakat bunu başka türlü anlatmaya imkan yok, sıçrayarak ağzına girdi. Hipnotize olmuş değildim ve bu olay olduğu gibi filme alınmıştı. "
Sigara Dumanı :
Çek bilim adamı Dr. Zdenek Rewdak, 1968 yılında Moskova"da ki Parapsikoloji Konferansına katılan yazarlardan S. Strander ile L. Schroeder"e, Bn. Mikhailova"nın psikokinezi yeteneğini incelerken yaptıkları değişik bir deneyden bahseder iken şunları anlatmıştır: Bir cam kavanozun iç kısmını sigara dumanı ile doldurduk ve de kavanozu baş aşağı ederek, Bn. Mikhailova" nın önüne koyduk. Bn. Mikhailova, belirli bir uzaklık öteden, sanki katı bir cisimmiş gibi dumanı ortadan ikiye böldü.
Kurbağa ve İnsan Kalbine Hükmetme :
Bn. Mikhailova, Leningrad"da ki bir araştırma esnasında, canlı bir kurbağanın kalp atışını etkileyerek, daha hızlı veya daha yavaş atmasına sebep olmuştur.Bn. Mikhailova, bir keresinde de kuşkucu bir bilim adamına psikokinezi yeteneğini kanıtlamak amacı ile, bilim adamının kalp atışlarını aşırı derecede hızlandırmıştır. Moskova"da ki Tıp Enstitündeki bu deney altı doktorun gözleri önünde cereyan etmiştir ve doktorun kalp atışları o kadar hızlanmış ki, bayılarak yere düşmüş. Daha sonra da doktor, bu deneyin, işin içerisinde olağandışı güçlerin bulunduğuna dair kendisini ikna ettiğini belirtmiştir.
Tarihte telekineziyi kullananlar ve olayları:
Mevlana:Ünlü bir sufi olan Mevlana’nın kapıları telekineziyle açtığı ve Sema ayini yaparken tüm mumları telekinezi gücüyle söndürüp,yaktığı bilinmektedir.
İsa Peygamber: Hz.İsa’nın da telekinezi gücü olduğu yaşadığı olaylarda bellidir. Hz.İsa’nın bir telekinezi olayını Matta incilde şu şekilde yazmıştı: “Ve İsa sabahleyin şehre dönerken acıktı. Yol kenarında bir incir ağacı görüp ona geldi; ancak yapraktan başka bir şey onda bulamadı ve İsa ona dedi: Artık senden edebiyen meyve çıkmasın. Ve incir ağacı hemen kurudu. Şakirtleri bunu görünce: İncir ağacı hemen nasıl kurur! diyerek şaşırdılar. İsa cevap verip onlara dedi: Doğrusu size derim. Eğer imanınız olup, şüphe etmezseniz,yalnız bu incir ağacına olanı yapacak değilsiniz, fakat bu dağa; Kalk, denize atıl, derseniz, olacaktır. Ve duada iman ederek her ne dilerseniz alacaksınız.” (Matta,Bab: 21/18-22) Duanın temeli telekineziye dayalı olduğu için burada Hz.İsa “duada iman etmek” demiştir. Şüphe ise konsantrasyonu bozan en büyük etmenlerden biri olduğu için Hz.İsa bunu da açıkca belirtmiştir.
Derlenen telekinezi alıştırmaları:
Yöntem 1: Yanan bir mumu nefesinizden etkilenmeyecek bir uzaklıkta masanızın üstüne koyun.Odanızda alevi etkileyebilecek hava akımının bulunmadığından emin olunuz.Kapı ve pencereleri kapatın.Mum alevi düz olarak yanmalıdır.
Mumun karşısına geçin ve oturun…Aleve konsantre olun…Kendinizi sıkmadan ve kesinlikle zorlamadan aleve bakışlarınızı yönlendirin.Düşüncelerinizi sadece alev üzerinde yapacağınız değişikliğe sabitleyin.Yoğunlaşın… Alevin sağa, sola ya da geriye doğru yatmaya başladığını düşünün.Bunu isteyin… Konsantrasyonunuzu mümkün olduğunca uzatın. Konsantrasyonunuz bozulursa tekrar kendinizi yapacağınız çalışmaya yönlendirin.Sadece isteğinize konsantre olun.Gözlerinizi kırpabilirsiniz.Enerjinizi bu işe yoğunlaştırırken, gözünüzün önünde alevin eğildiğini imajine ederek canlandırabilirsiniz.Unutmayın ki konsantrasyon çaba değildir… Konsantrasyon yoğunlaşmış dikkattir.Bu inceliklere çalışmanız sırasında önem veriniz.Her türlü çaba fiziksel olarak gerginlik yaratır. Ve her şeyden önemlisi enerjinizi serbest bırakmanızı engeller.
Düşünce enerjinizi alevin bükülmesi için konsantre ettikten bir süre sonra serbest bırakın… Çalışmanızın en önemli noktası işte bu andır… Sonra tekrar konsantrasyonunuza devam ediniz… Ve birkaç dakika sonra tekrar serbest bırakınız… İşte tam bu anlarda alevinizin büküldüğüne şahit olabilirsiniz
Yanan bir mumu nefesinizden etkilenmeyecek bir uzaklıkta masanızın üstüne koyun.Odanızda alevi etkileyebilecek hava akımının bulunmadığından emin olunuz.Kapı ve pencereleri kapatın.Mum alevi düz olarak yanmalıdır. (Bu alıştırmada mum yerine sigara dumanı kullanabilirsiniz. Eğer uzun bir kamıştan, bardağın içine yavaş yavaş ağızdaki sigara dumanını üfleseniz, bardağın dibinde bir duman birikintisi oluşturabilirsiniz. Bardağın üstüne hava akimini kesen bir fincan tabağı da kapatırsanız, duman orda birkaç dakika kalır.)
Yöntem 2:Bir kaseye üçte ikisi dolacak şekilde su koyunuz. Suyun üstünde bir parmak kalınlığında, yüzeyi kaplayacak şekilde zeytinyağı dökünüz. Bir dikiş iğnesi alarak her iki ucundan kibritlere batırınız. Yavaşça iğnenizi zeytin yağının üzerine bırakınız. Böylelikle her iki ucu kibrite batırılmış iğneniz rahatlıkla yüzecektir.
Zeytin yağının üzerinde hareketsiz duran iğnenize konsantre olun. İğnenizin yavaş yavaş hareket etmesini isteyin. Bunu zihninizde iyice canlandırın. Sonra düşüncelerinizi ve konsantrasyonunuzu serbest bırakın… Ve gelişmeleri hiçbir şey düşünmeden kayıtsızca gözleyiniz…
Not:Bu yöntemleri havada asılı bir sarkaç, bir kalem vb. gibi şeyler üzerinde deneyin. Ayrıca grup şeklinde yapılması bu etkiyi daha da güçlendirin ve yeni başlayanlar için daha iyidir. Böylelikle ortak bir aura oluşturup bu alıştırmalarda daha iyi sonuç alabilirsiniz.
LEVİTASYON
Levitasyon yine düşünce gücüyle fiziki bir etki olmaksızın nesneleri hafifletip havaya uçurma ve havada durdurma gücüne verilen isimdir. Telekinezi özelliğinizi geliştirdikten sonra levitasyon yeteneğinizi de alıştırmalarla güçlendirebilirsiniz. Levitasyon çalışmaları tek kişiyle de yapılabilir ama telekinezide olduğu gibi grupla daha çok başarı elde edilebilir.
Tarihte levitasyon yapan ünlü kişiler ve olayları:
Mevlana:Mevlana levitasyon konusunda da karşımıza çıkmaktadır. İşte Mevlana’nın başından geçen levitasyonla ilgili bir olay:
Mevlana’nın Şam yolculuğu sırasında kafile, Sis İli yakınlarında içinde 40 münzevi rahibin yaşadığı bir mağarada konuklarlar. Yoğun olarak majik çalışmalarla uğraşan rahipler, kendilerine konuk gelenlere bir gösteri yapmak isterler. Daire şeklinde bir araya gelerek önce yoğun bir şekilde konsantre olurlar ve tam ortalarına oturttukları bir çocuğu levite ederler. Çocuk belli bir yüksekliğe kadar çıkarak havada asılı durmaya başlar. Rahipler bir süre sonra bu levitasyon olayına bir son vererek, çocuğu tekrar aşağıya indirmek isterlerse de bunda bir türlü başarılı olamazlar. Ne yaparlarsa yapsınlar çocuk havada kımıldamadan durmaktadır. Bu arada çocuk Mevlana’yı göstererek, aşağıya inmesine engel olan kişinin o olduğunu söyler. Rahipler bu olayın Mevlana’dan kaynaklandığını anlayınca çocuğu yere indirmesini rica ederler. Bunun üzerine Mevlana çocuğu yere indirir.
İsa Peygamber: Hz.İsa’nın gösterdiği levitasyon örneklerinden en ünlüsü su üstünde yürmesidir. Bakın Matta’da su üstünde yürümesi ve konsantrasyonun ne kadar önemli olduğu nasıl yazılmıştır: “Ve gecenin dördüncü nöbetinde, İsa denizin üzerinde yürüyerek yanlarına geldi. Fakat Şakirtler, onu denizin üzerinde yürürken görünce: Bu bir hayalettir, diye şaşırdılar ve korkudan bağırdılar. Fakat hemen İsa: Cesur olun, benim, korkmayın, diyerek onlara söyledi. Petrus ona cevap verip dedi: Ya Rab, eğer sen isen, suların üzerinde sana gelmemi emret. Ve İsa: Gel, dedi. Petrus da kayıktan inip İsa’ya gelmek için suların üzerinde yürüdü. Fakat yeli görünce korktu ve batmaya başlayarak: Ya Rab, beni kurtar! diye bağırdı. İsa hemen elini uzatıp onu tuttu ve kendisine dedi: Ey az imanlı, neden şüphe ettin?...” (Matta,Bab: 14/25-31). Buradan da anlaşılacağı gibi Petrus’un şüphe etmesi konsantrasyonu bozmuş ve ona bağlı olarak leviteyi de bozmuştur.
-
telekinezi en zor parapsikoloji uygulamasıdır.Diğerler çalışmalarda olduğu gibi tam bir yoğunlaşma gerektirir.Ancak genelde sitelerde bu konularla ilgili çalışmalarda yapılan yanlış bir teknik vardır odaklanma-tam konsantrasyon eşyayı haraket ettirmeye odaklanma düşünme.Bunlar kesinlikle yanlıştır.Tamamıyle olması gereken sıfır odaklanma sıfır düşünce sıfır konsantredir.önemli olan beyni sıfırlamaktır.Konsantrasyon denilen olay zihni terbiye etmektir terbiye edilen bir zihin de oluşumlara karşı-yapılan işe karşı duyarlı hale gelir.Ama bu uygulamalarda zihni devre dışı bırakmak asıl önemli olandır ancak terbiye edilmiş bir zihinle kolay kolay başa çıkılamaz ve bloke edilemez.
-
Alinti : İsa Peygamber: Hz.İsa’nın gösterdiği levitasyon örneklerinden en ünlüsü su üstünde yürmesidir. Bakın Matta’da su üstünde yürümesi ve konsantrasyonun ne kadar önemli olduğu nasıl yazılmıştır: “Ve gecenin dördüncü nöbetinde, İsa denizin üzerinde yürüyerek yanlarına geldi. Fakat Şakirtler, onu denizin üzerinde yürürken görünce: Bu bir hayalettir, diye şaşırdılar ve korkudan bağırdılar. Fakat hemen İsa: Cesur olun, benim, korkmayın, diyerek onlara söyledi. Petrus ona cevap verip dedi: Ya Rab, eğer sen isen, suların üzerinde sana gelmemi emret. Ve İsa: Gel, dedi. Petrus da kayıktan inip İsa’ya gelmek için suların üzerinde yürüdü. Fakat yeli görünce korktu ve batmaya başlayarak: Ya Rab, beni kurtar! diye bağırdı. İsa hemen elini uzatıp onu tuttu ve kendisine dedi: Ey az imanlı, neden şüphe ettin?...” (Matta,Bab: 14/25-31). Buradan da anlaşılacağı gibi Petrus’un şüphe etmesi konsantrasyonu bozmuş ve ona bağlı olarak leviteyi de bozmuştur.
Ve İsa demistir ki; su agaca ' kalk deniz atla desen ' o agac kalkip kendini denize atar.
Simdi genelde Bilim ve Din karsitmis gibi gosterilir, oysa ki birbiriyle tamamen uyumludur. Burada beyne hukmetme olayi sozkonusudur. Gerek Bilim gerekse Dinsel acidan olaya baktigimizda bize sunulan orneklerin aslinda mucize gibi gosterilse de normalde İnsan beyninin neleri yapabileceginin en bariz gostergesidir.
Levitasyon, benim de uzun yillar once ilgilendigim ve uzerinde calisma yaptigim bir konuydu. Ancak zorlu bir calismanin gerektirmesi sebebiyle yarim kalmisti. Kim bilir belki onumuzdeki bir zamanda dusunce yoluyla herseye hukmetme yontemini ogrenebiliriz ;)
Aslinda bu cok derin bir konu ve bunu yapabilenlerin sayisi azinlikta oldugu icin basarilmasi imkansiz gibi gozukuyor fakat yukarda Marti'nin da soyledigi gibi odaklanma ve konsantrasyon cok onemlidir.
-
Aslında burada Hz.İsa'nın olayını iki şekilde almak mümkün eğer İsa kendi bedenine hükmederek su üzerinde kaldıysa levitasyon suya hükmederek su üzerinde kaldıysa buna da hidrokinezi deriz.Peygamberlerde bu tarz güçlerin en üst noktalarını görebiliriz.
Ayrıca konsantrasyon ve odaklanmanın yanlış olduğunu anlatmak istemiştim siz tam tersini anlamışsınız bir de açıklama yapmıştım ama önemli olan sadece zihni boşaltma ve konsantrasyon gibi zihni terbiye edici bir araç kullanmamak gerektiğidir.Sonrası kendiliğinden gelir.
-
Ayrıca konsantrasyon ve odaklanmanın yanlış olduğunu anlatmak istemiştim siz tam tersini anlamışsınız bir de açıklama yapmıştım ama önemli olan sadece zihni boşaltma ve konsantrasyon gibi zihni terbiye edici bir araç kullanmamak gerektiğidir.Sonrası kendiliğinden gelir.
Oyle mi pardon. Bana gore odaklanmak ve konsantrasyon daha onemlidir. Asama asama yapilip hazir hale gelmeden Beden - Ruh dengesi onemli derecede sarsilacagindan uyumu bozmadan dikkatli sekilde uygulamak lazim.
Ruh'un en yuksek pozisyonunu yakalamak lazim ve boylelikle de zihinsel guclere dusunce yoluyla sahip olunabilir, diye dusunuyorum. Dogaustu guclerle İlahi gucleri birsekilde birlestirip İnsanin kendisinde mevcutlastirdigi zaman otomotikman Tanrisal Guclere de sahip olunabilinir. Ama bu Gucleri Kendinde birlestirme metodu vardir. Bunu yapabilmek onemlidir.
Saygilar.
-
bu uygulamalar zihin gücüyle yapılan şeyler değildir aksini savunan daha çok olsa da değildir.Konsantrasyon zihni eğitir ve terbiye eder bu da bizim işimize gelmez.Konsantrasyon yerine kullanılması gereken doğru kelime "DHYANA" dır.Konsantrasyon batıdan gelmedir ve batı bu konulara yabancı olduğundan bu konular için doğru kelime "DHYANA"dır.Dhyana ; saf farkındalık demektir.Hiçbir şeye odaklanmamak hiçbirşeye konsantre olmamak hiçbir şey düşünmemek ve sadece saf ruh olmak ancak bu şekilde başarılabilir bu uygulamalar...
-
sadece saf ruh olmak ancak bu şekilde başarılabilir bu uygulamalar...
Olabilir, kendi dusunceleriniz ve bu uygulamalarin bilimsel yonunu ele alarak kendi bunyenizde basarili olup olmayacaginizi bilemiyorum ama Saf Ruh asamasina gelmenin haliyle İlahsal Guclere sahip olabilecegini iddia etmistim ki Ruh Tekamulu de bunun kanitidir.
-
saf ruh olmak için tekamülünüzü bekleyeceksiniz siz bilirsiniz ama bu ruhsal eğitimle gerçekleşen birşey...
-
saf ruh olmak için tekamülünüzü bekleyeceksiniz siz bilirsiniz ama bu ruhsal eğitimle gerçekleşen birşey...
Ben de bunu ifade etmeye calisiyorum zaten :) Ruhsal Egitim yoluyla Evrensel Guce vakif olmak!
-
Ne güzel...Başta dediğiniz gibi bilimsel yollarla bunu yapmak daha da zorlaşıyor hatta imkansızlaşıyor.Bizler bilimselliği ön planda tutarız ama bilimselliğin kör olduğu yerde de gözlerimizi açarız.
-
Ne güzel...Başta dediğiniz gibi bilimsel yollarla bunu yapmak daha da zorlaşıyor hatta imkansızlaşıyor.Bizler bilimselliği ön planda tutarız ama bilimselliğin kör olduğu yerde de gözlerimizi açarız.
Evet, haklisin. Yasam bir okuldur ve butun İnsanlar ayni yoldan ve sartlardan ayni sekilde bir Egitimden gecirilirler ki bunun farkina varan İnsanlar kendi yasamlarinda nasil egitildiklerini ve ne gibi zorlu sureclerle karsilasarak Mukemmell İnsan olma yolunda onemli asamalardan gecirildiklerini pekala anlayabilirler ve haliyle de kendi yasamlarinda almis olduklari Ruhsal Egitim yoluyla da Saflasmis Ruh haline gelmeleri saglanilmaktadir. Biz buna 'Notr Olma' hali diyoruz.
-
Alinti : İsa Peygamber: Hz.İsa’nın gösterdiği levitasyon örneklerinden en ünlüsü su üstünde yürmesidir. Bakın Matta’da su üstünde yürümesi ve konsantrasyonun ne kadar önemli olduğu nasıl yazılmıştır: “Ve gecenin dördüncü nöbetinde, İsa denizin üzerinde yürüyerek yanlarına geldi. Fakat Şakirtler, onu denizin üzerinde yürürken görünce: Bu bir hayalettir, diye şaşırdılar ve korkudan bağırdılar. Fakat hemen İsa: Cesur olun, benim, korkmayın, diyerek onlara söyledi. Petrus ona cevap verip dedi: Ya Rab, eğer sen isen, suların üzerinde sana gelmemi emret. Ve İsa: Gel, dedi. Petrus da kayıktan inip İsa’ya gelmek için suların üzerinde yürüdü. Fakat yeli görünce korktu ve batmaya başlayarak: Ya Rab, beni kurtar! diye bağırdı. İsa hemen elini uzatıp onu tuttu ve kendisine dedi: Ey az imanlı, neden şüphe ettin?...” (Matta,Bab: 14/25-31). Buradan da anlaşılacağı gibi Petrus’un şüphe etmesi konsantrasyonu bozmuş ve ona bağlı olarak leviteyi de bozmuştur.
Ve İsa demistir ki; su agaca ' kalk deniz atla desen ' o agac kalkip kendini denize atar.
Simdi genelde Bilim ve Din karsitmis gibi gosterilir, oysa ki birbiriyle tamamen uyumludur. Burada beyne hukmetme olayi sozkonusudur. Gerek Bilim gerekse Dinsel acidan olaya baktigimizda bize sunulan orneklerin aslinda mucize gibi gosterilse de normalde İnsan beyninin neleri yapabileceginin en bariz gostergesidir.
Levitasyon, benim de uzun yillar once ilgilendigim ve uzerinde calisma yaptigim bir konuydu. Ancak zorlu bir calismanin gerektirmesi sebebiyle yarim kalmisti. Kim bilir belki onumuzdeki bir zamanda dusunce yoluyla herseye hukmetme yontemini ogrenebiliriz ;)
Aslinda bu cok derin bir konu ve bunu yapabilenlerin sayisi azinlikta oldugu icin basarilmasi imkansiz gibi gozukuyor fakat yukarda Marti'nin da soyledigi gibi odaklanma ve konsantrasyon cok onemlidir.
Bu tarz güçler olmasaydı peygamberlerle bizlerin arasında pek farklılık olmazdı diye düşünüyorum.
Bir ay ı ortadan ikiye bölmeyi şuanki dünyamızda kimse yapamaz. Ama Hz. Muhammed yapmıştı. Şuanki dünyamızda hiçkimse ölüyü diriltemez ama Hz. İsa bunu herhangi bir tıp fonksiyonu kullanmadan elinden tutarak yapmıştı, veya sözünü ettiğiniz gibi sudan yürümesi.
Telekinezi yapanlar yok değil her insan yapar çünkü enerjimiz var. Ama bu enerji peygamberlerde bizlerden belki yüzlerce kat daha fazladır. Benim içinde fark budur. İnsan bu yönde kendini geliştirince, 20-30 yıl sonra mantığını terbiye ettiği için, hiçbir açık(şüphe) kalmadığı için, peygamberler kadar olmasa da hiç yoktan bizim yapabileceklerimizden çok daha fazlasını yapabilirler.
Hepimiz kendimizi kötü hissedince kötü bir haberle karşılaşabiliriz. Veya rüyamızın aynısını aynı gün veya ertesi gün yaşıyabiliriz.
Nazar deymesi dedikleri şey de bunun içindedir. Veya biri sizi incittiyse kalbinizi kırdıysa kendinizi sonsuz haklı görüp kesin olacakmış gibi beddua edip tutması gibi. Bu tarz şeyler garip cidden aydınlanması gerekiyor. Belkide bildiğimiz herşey yanlıştır.
-
Bu tarz güçler olmasaydı peygamberlerle bizlerin arasında pek farklılık olmazdı diye düşünüyorum.
Bir ay ı ortadan ikiye bölmeyi şuanki dünyamızda kimse yapamaz. Ama Hz. Muhammed yapmıştı. Şuanki dünyamızda hiçkimse ölüyü diriltemez ama Hz. İsa bunu herhangi bir tıp fonksiyonu kullanmadan elinden tutarak yapmıştı, veya sözünü ettiğiniz gibi sudan yürümesi.
Telekinezi yapanlar yok değil her insan yapar çünkü enerjimiz var. Ama bu enerji peygamberlerde bizlerden belki yüzlerce kat daha fazladır. Benim içinde fark budur. İnsan bu yönde kendini geliştirince, 20-30 yıl sonra mantığını terbiye ettiği için, hiçbir açık(şüphe) kalmadığı için, peygamberler kadar olmasa da hiç yoktan bizim yapabileceklerimizden çok daha fazlasını yapabilirler.
Hepimiz kendimizi kötü hissedince kötü bir haberle karşılaşabiliriz. Veya rüyamızın aynısını aynı gün veya ertesi gün yaşıyabiliriz.
Nazar deymesi dedikleri şey de bunun içindedir. Veya biri sizi incittiyse kalbinizi kırdıysa kendinizi sonsuz haklı görüp kesin olacakmış gibi beddua edip tutması gibi. Bu tarz şeyler garip cidden aydınlanması gerekiyor. Belkide bildiğimiz herşey yanlıştır.
Evet, kesinlikle haklisin Sevgili Barbaros;
Ozellikle nazar degmesi olayina kisaca deginmek istiyorum. Hepimiz belirli bir yogunlukta enerjiye sahibiz ve onemli olan da bu enerjiyi kullanabilmeyi ogrenmek, onun icin de bazilarimizin enerji duzeyi yuksekken bazilarimizin da dusuktur ve haliyle burada enerji yogunlugu fazla olan kimselerin telekinezi veya psisik olaylara daha yatkin olduklari gorulmektedir. Nazar degme olayi bazi kimselerde asiri bir sekilde gorulmesinin nedeni; enerjisinin bisekilde dusmesinden dolayi kendisinden yuksek enerji tasiyan kisilerin etkisi altina daha fazla girebilmektedir. Bunun icindir ki, Bizlere surekli tavsiye edilen sahip oldugumuz enerjiyi duzenli, dengeli ve idareli bicimde kullabilmektir. Tipki zamanimizi degerlendirerek gecirmek gibi..
Fazla enerji sarfettigimizde ise negatif duygulara karsi daima acik kalma durumumuzla karsi karsiya kalacagimiz icin sonucta bitkin ve zayif dusmemiz soz konusu olacaktir. Enerjinin tukenmesi !..
Saygilar,
-
Sn Sevil;
Enerji sizinle bildiğiniz gibi herşeydir. Enerji hayatın her anında kullanılan bir ihtiyaçtır. Hepimiz biliyoruz ki enerji sadece vücud direnci değil zaten aksi olsa herkes enerji içeceği içer enerjik olurdu :)
Fakat sözünü ettiğim gibi hayatın her anında enerjimize ihtiyaç duyuyoruz. En basitinden önemli kişilerle konuşurken rahat olma veya karşımızdaki etkileyebilecek güç. Mutlu olma, hayatdan zevk alma, yaratıcı olma vs. anlatmak istediğim ise şurasıdır. Çoğu kimse zor durumda olunca gizli olan enerjisini kullanabiliyor. Mesela; Gün boyu güneşin altında tarlada çalışsak, akşam çok yorgun şekilde evimize yürürken komşulardan birisi evimizin yandığını söylese o anki enerjimiz nasıl değişir :) Fakat bazı insanlar zor durumda olmadanda kullanabiliyor. Ve bundan hayatın her anında faydalanabiliyor. Buna çakraları açmak diyorlar. Çizgi film şeklinde olan şu video çok hoşuma gitmişti :) Tavsiye ederim.
Link: http://tinypic.com/player.php?v=30ubgb8&s=3
-
Evet, haklisin (:
Link icinse ayriyeten Tesekkurler.
-
Tamamen beyin firtinasi yapmak adina bazi dusuncelerimi paylasmak istiyorum.
Evrim sureklidir. Telekinezi belki de gunumuz bilgi birikimiyle aciklanamayabilir ancak gun gelir, yeni bilimsel acilimlarla atesi yada elektrigi kesfetmek gibi bir olay halini alir. Evrim sureklidir. Evrim sonsuza kadar mi surecektir? Mutlak nedir? Mutlak evrimin sonsuzlugu mudur? Yoksa evrimin son buldugu, artik evrilmeyecek olan son nokta midir? Belki de var olan hersey, Bir' in zaman perdesi uzerindeki yansimalrindan bir yanilsamadir. Zaman ve basiretsizligin neticesinde birbiriyle baglantili fakat farkli olan hersey aslinda bir olanin varlik perdesindeki yansimasinin gozumuz penceresindeki yanilsamasidir. Hersey Bir ancak biz bunun farkina evrildikce variyoruz, daha yuksek bir bilincle bilincin yuvarlanip kaybolacagi mutlak' a doru evrilme. Mutluluk, Tanri yada baska birsey.... Mutlak !
-
Bir çok filme konu olmuş bir efsane, lakin atlanan ufak bir nokta var... kedinize şunu sorun: "böyle bir gücüm olsa ne ilk olarak ne yapardım?" (büyük güç büyük sorumluluk getirir diyenler kaybetiler. ilk kareye geri dönün). "uçarım abi!". direk uçarım, muhtelif radarlara nokta olurum. var mı uçmak gibisi. ikincisi de; sith usulü force grip oldukça kullanışlı iken direk kalbe çalışmak iz bırakmadan mükemmel temizlik sağlar. bir de trafikte çok rahat olurdu. sol şeritte 70'le giden bir denyo mu var? huooop sağ şeride geçivermiş, bak sen. aaa o düşen fren hidroliği hortumu muydu? daha örnekleri çoğaltabiliriz..
-
Atlanan noktanin fren hortumu, ucmak, arabanin sag seride gecmesi ile olan ilgisini aciklayabilirmisiniz