Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: shemuel - Nisan 01, 2007, 06:27:15 ös
-
yada bir masonun eşcinsel olduğu öğrenilirse ne yapılır?
sakın bizde çıkmaz demeyin günümüzde eşcinsellerin sayısı hayli fazla
-
Dışardan biriyle eşleştirilip yollanır herhalde :)
-
Dışardan biriyle eşleştirilip yollanır herhalde :)
anlamadım biraz daha iyi anlat
-
Hic kimseye escinselligin testi yapilamaz. Yanliz herseyden onemli olan Masonlugun onurudur. Bu nedenle onurumuzu zedeleyecek herhangi bir harekete asla tahammul edilmez. Kapali kapilar arkasinda kimin ne yaptigini kimse bilemez.
Yanliz boyle bir durumun Masonlugun onurunu zedeleyecegi kesindir.
-
örneğin yetkili olarak siz Bülent Ersoy gelirse almazmısınız?
-
Oyle bir karaktere kefil olacak Kardeslerimiz olmadigi gibi, arastirma safhasinida gecebilecegini hic sanmiyorum. Bunlarin hepsini gecebilsede oylamalarda kessinlikle olumsuz sonuc cikcagini dusunuyorum.
-
örneğin yetkili olarak siz Bülent Ersoy gelirse almazmısınız?
bülent ablanın ne işi var orda senin gibi bir adam böyle bir soru sormazdı ama neyse
belkide içkilisindir
bülent ablan kurban olsun sana
-
sevgili mason bana üç yıldız vermişsiniz saolun ama üçü sevmem ya dört yapın yada ikide kalayım
-
Yildiz sembolleri hangi uye gurubuna dahil oldugunuzu gosterir.
Normal Forum Uyeleri
1 = Yeni Uye (hicbir mesaji yok)
2 = Yeni Katilimci (1-49 mesaj)
3 = Orta Dereceli Uye (50-399 mesaj)
4 = Tam Uye (400-999 mesaj)
5 = Uzman Uye (+1000 Mesaj)
yazılan mesaj sayısına göre belirtilmiş daha fazla bilgi Duyurular bölümü Yıldız konusunda var.
Saygılarımla.
-
desene şu uğursuz üç ten kurtulmam için devamlı yazmam gerekiyor
arkadaşlar saçmalarsam kusura bakmayın
kim koydu kardeşim bu yıldızları 400 mesaja ömür yetmez
-
koruyun kendinizi Anarkons. geliyor
hedef 400 küsür
-
Bende düşündüm ama abuk subuk şeylerle yıldız alamk abes geldi. bide rütbeye ihtiyacımız yok ki.
-
hayır rütbeyle tabiki alakası yoktur
üç bana uğursuz geliyor daha doğrusu üçü sevmiyorum
rütbemiz artarsa maaşımızmı artacak
-
3 ün hikayesini sorsam anlatır mısınız ?
-
Bu konu 1 Nisan hatrına yazılmış sanki :)
-
koruyun kendinizi Anarkons. geliyor
hedef 400 küsür
:D
Bende düşündüm ama abuk subuk şeylerle yıldız alamk abes geldi. bide rütbeye ihtiyacımız yok ki.
Bence hangi uyenin site icin ne kadar degerli oldugunu gostermek amaciyla yapilmis. gerci en cok mesaj atan degil. en cok bilgi veren ve en katilimci olanlari anlamak icin de olabilir.
-
örneğin yetkili olarak siz Bülent Ersoy gelirse almazmısınız?
bülent ablanın ne işi var orda senin gibi bir adam böyle bir soru sormazdı ama neyse
belkide içkilisindir
bülent ablan kurban olsun sana
koruyun kendinizi Anarkons. geliyor
hedef 400 küsür
Sayin Shemuel ve Anarkons.
Bu forumun seviyesinin dusmesi Kardeslerimin onurunu kirar. Forumu olabildigince ozgur konusulan bir bilgi alani yapmak amacindayiz yanliz bu ozgurluk hicbir sekilde saygisizlik, sokak agzi ile konusmak yada forumda anarsizm Anlamina Gelmez. Verilen degeri hakkettiginizi gostermeniz sizi forumda barindiracaktir. Bizler ikaz etmekten skilmadan once sizler kaliteyi yuksetirseniz cok seviniriz.
Saygi ve Sevgilerimle
Admin
-
sorulara bak.
Escinceller Mason olabilirmi? Ateistler Mason olabilirmi? Kadinlar neden Mason olamaz?
Benim anladigim kadariyla, sadece IYI ve NORMAL ERKEKLER Mason olabilir. daha bunu kurcalamanin anlami yok.
-
bence kesinlikle her görüş ve düşüncede dil ırkve cinsiyet ayrımı olmadığı gibi bardada olmaması gerek diye düşünüyorum saygılar
-
urada daerken masonlugu mu kastediyorsunuz? Zira masonlukta cinsel ayrim vardir, ve hep olmustur.
-
örneğin yetkili olarak siz Bülent Ersoy gelirse almazmısınız?
bülent ablanın ne işi var orda senin gibi bir adam böyle bir soru sormazdı ama neyse
belkide içkilisindir
bülent ablan kurban olsun sana
koruyun kendinizi Anarkons. geliyor
hedef 400 küsür
Sayin Shemuel ve Anarkons.
Bu forumun seviyesinin dusmesi Kardeslerimin onurunu kirar. Forumu olabildigince ozgur konusulan bir bilgi alani yapmak amacindayiz yanliz bu ozgurluk hicbir sekilde saygisizlik, sokak agzi ile konusmak yada forumda anarsizm Anlamina Gelmez. Verilen degeri hakkettiginizi gostermeniz sizi forumda barindiracaktir. Bizler ikaz etmekten skilmadan once sizler kaliteyi yuksetirseniz cok seviniriz.
Saygi ve Sevgilerimle
Admin
anlamadığım ben neden uyarı alıyorum
sorduğum bir soru yanlış olabilir başkasıda dalga geçmiş,şu zamana kadar ben ne zaman kaliteyi düşürdüm?
sevgili mason bence bana burda haksızlık yapmışsınız
-
Bu ikazlar tek bir yazi degil, bircok mesajinizin birikmesinden dolayi yazilmistir. Haksizlik olmamasi sadece "Ikaz" olmasindan anlasilabilir. Yapilmis bir ceza yada suclama yok. Sadece olmasi gerekenleri soyledim. Hata yaptiginizi dusunmuyorsaniz, uzerinize alinmamaniz gerekir. Bu ikaz sadece bu sayfadaki mesajiniz icin yazilmadi.
-
Bu ikazlar tek bir yazi degil, bircok mesajinizin birikmesinden dolayi yazilmistir. Haksizlik olmamasi sadece "Ikaz" olmasindan anlasilabilir. Yapilmis bir ceza yada suclama yok. Sadece olmasi gerekenleri soyledim. Hata yaptiginizi dusunmuyorsaniz, uzerinize alinmamaniz gerekir. Bu ikaz sadece bu sayfadaki mesajiniz icin yazilmadi.
hata yaptığımı düşünmüyorum
bir şeyi üzerime almamam için benim ismimin geçmemesi gerekir ama ikaz direk benim ismime yapılmış
Bazı arkadaşlarla tartışmış olabilirim,bunu yeri geldiğinde herkes yapıyor ama diğer arkadaşların huzurunu bozduğumu sanmıyorum
-
bence escınsellerden mason olmaz.bu durumu acıklarken bıraz zorlanıyorum ama herseyden once masonlugun onuru soz konusudur.ve benım arastırmalarıma gore cevap acık ve nettır.escınsellerden mason olamaz
-
Budur. :D
-
Cok ilginc degil mi, escinsel degilim dahasi hic de sevmem escinselleri cunku doganin duzenine aykiri olduklarini dusunuyorum, birakin dogal olmayi... ancak sunu biliyorum ki, etrafimda bu konuda ne zaman konussam ayiplaniyorum, bagnaz oldugum soyleniyor ve hatta homofobik oldugum iddia ediliyor -ki degilim sanirim-.
medeni bir insan toplulugunda, yukaridaki mesajlara baktigimda, escinseller icin cok ciddi sekilde sevilmeyen, istenmeyen insanlar olarak bahsedilmis. biraz fazla degil mi? bizi utandirmak, gururumuzu ayaklar altina almak falan? bunlar biraz bagnaz bir soylem degil mi?
ayrica kimseyi suclamak ya da asagilamak istemem ama 11bin erkek uyeden bahsediliyor bugun, bunun arasinda escinsel olmamasi bana imkansiz gibi geliyor. gizli ya da aleni bilemem. hele ki bu 11bin erkek kendi isine sahip, iyi bir egitim seviyesi olan, maddi geliri olan, belki bircok sanatcinin barindigi bir yerdelerse...
-
Dikkat edililirse bu konuya hemen hemen birtek ben yorum yazmadım. Bence herkesin cinsel tercihi kendinedir... Ne eşcinselleri küçük görüp kendimi tatmin edenlerdenim, nede eşcinselliğe karşı olmayanlardanım. Yinede hiç iyi birşey olmadığını düşünüyorum. Bildiğiniz gibi eşcinsellerin şerefsizliğine(kötü söz kullanılamıyor :)) sonradan o şekil olanıda var. Ama doğuştan kendini kadın gibi hissedenler yani hasta tarzda olanlarda var. Yani bildiğiniz gibi homofobik insanlarında kendini bastırmaya çalışan aslında içinde gay arzusu bulunan kişiler olduğuda söyleniyor. Kısmen doğrudur...
Bahsettiğiniz 11.000 üye ise sadece Türkiye'de bulunanlar birde Dünya'yı varsayın... Açıkçası banada imkansız geliyor.
-
Tapınak şovalyelerininin eşcinsel olduğu bilinmektedir..Hatta cinsel uzuvlarını bu amaç uğruna kestirdikleri bile tarih bilgileri arasında yer alır :)
-
TAPINAK ŞOVALYELERİ VE MASONLUK
Tapınakçıların tarihi incelendiğinde, zaman içinde büyük bir değişim gösterdikleri hemen fark edilir. İlk başta Hıristiyan bir kimlikle ortaya çıkan şövalyeler aradan uzun bir süre geçmeden, sapkın felsefe ve öğretilerle, karanlık bir dünyanın içine girmişlerdir. Bu geçiş birden bire olmamış, birçok olay bu değişimi şekillendirmiştir.
Tapınakçıların bu büyük değişiminde iki unsur belirleyici olmuştur. Bunlardan birincisi, tarikat üyelerinin kutsal topraklarda bulundukları süre boyunca başta Kabala olmak üzere, çeşitli Yahudi mistik öğreti ve inançlarını öğrenmeleridir. Bu öğretilere, Haşhaşilerin sapkın anlayışı da eklenmiş, böylece Tapınakçıların Hıristiyanlık inançları kaybolmuş, yerini okültist (kara büyü ve gizliliğe dayalı) bir inanç almıştır. Yeni inançla birlikte, Tapınakçıların idealleri ve amaçları da değişmiş, tarikat çalışmaları yeni bir hedefe yönelmiştir.
Tarikatın değişiminde rol oynayan ikinci unsur ise, fakir şövalyelerin kısa süre içinde çok büyük maddi imkanlara kavuşmalarıdır. Bu iki unsur, yani dünyayı ele geçirip kontrol etmeye imkan sağlayacağına inanılan yeni karanlık inanç ve bunu destekleyen maddi imkanlar, tarikat mensuplarının gözlerini daha yüksek hedeflere dikmelerine sebep olmuştur.
Mistik ve gizemci inançlar, özellikle Tapınakçıların yaşadıkları dönemde büyük bir öneme sahiptir. Çok sayıda insan, büyük güçler veya maddi imkanlar elde etmek için, büyülere, karanlık güçlere ihtiyaç olduğuna inanmaktadır. Bu karanlık güçlerle bağlantı kurmak, onları kontrol altına almak, çeşitli sayılarla büyülü şifreler hazırlamak, etkili zehirler, ölümsüzlük veren ilaçlar üretmek, çeşitli madenleri altına çevirmek, o günlerin en bilimsel çalışmalarıdır. Tapınakçılar da dünyaya hakim olmak için böyle karanlık güçlerin peşinde olmuşlar ve kendileri de karanlık güçlere sahip olmak için şeytandan yardım istemekten, ona tapınmaktan çekinmemişlerdir.
Bu karanlık dünyaya ait semboller, törenler, ritüeller, bu iş için özel olarak inşa edilmiş şatolarda, tarikat tarafından bir sistem altına toparlanmış ve sonraki bütün gizli akımların rehberi olmuştur. İşte, uzun yıllar süren mahkemeler sonucunda bu gerçekler ortaya çıkmış, Tapınakçıların, bir Hıristiyan tarikatı olmadığı, bu maske altında, dünyada başka bir ideali yaymak için çalıştıkları belgelenmiştir.
Mason Kaynaklarında Tapınakçı İtirafları
Önceki bölümde de gördüğümüz gibi Tapınakçılar engizisyona yakalanmamak için kendilerini gizlemiş bunun için çeşitli tarikatlara ve örgütlere sızmışlardır. Tarikat mensupları bu amaca en uygun yol olarak masonluğa sızmış, ele geçirmiş, kendi felsefe, inanç ve ritüellerini masonluğa kabul ettirmişlerdir. Aslında Tapınakçılar aynı zamanda birer mason yani duvar ustası olarak yıllar boyunca eğitim görmüş, gotik sanatın en önemli örneklerinden olan, büyük şatolar ve kiliseler inşa etmişlerdir. Bu yüzden zaten pratik olarak inşaat işi için örgütlenmiş olan mason localarına sızmak veya onları kontrol etmek, Tapınakçılar için hiç zor olmamıştır. Masonlar tarafindan kaleme alınan temel eserlerde bu tarihsel birlikteliğin sembolik özelliklerine daha çok yer verilirken, masonluğun Tapınakçılardan miras aldığı karanlık özellikler daha geri planda tutulmaktadır. Bir kaynakta şöyle geçmektedir:
Tapınakçılar zaman içinde masonlara dönüştüler. Mason locaları, tarikatın yeni merkeziydi artık. Bu nedenle localar tarikatın çıkış noktası olan Süleyman Mabedi'ne benzeterek tasarlandı.
“Tampliyeler ile masonluk arasındaki somut ilişkiyi güçlendiren bir kanıt da, Büyük Üstad’ın Abacus adı verilen asasıdır. Bu asa, Hz. Harun’un canlı asasının sembolüdür. Asanın topuzu Mabed şeklindedir; gövdesinde, belirli uzunluk ölçüleri işaretlenmiştir. Asa, inşaatçilik, daha doğrusu tümüyle masonluk simgesidir.
Tampliyeler ve masonlar, gerek Kudüs ve gerekse Fransa’da içice yaşamışlardır. Bundan dolayı ezoterik yönden birbirlerini etkilemiş olmalıdırlar. Kudüs’ün Haçlılar tarafindan alınmasından sonra ortaya çıkan mimarı üslup incelendiğinde, Avrupa’daki ilk plânlı kilise inşaatlarının bu tarihlerden sonra başladığı ve Gotik tarzına geçildiği anlaşılmaktadır.
Tampliye Büyük Üstadının aynı zamanda mason Büyük Üstadı olmasıyla birlikte, operatif masonluk tarzından Spekülatif masonluğa doğru da bir tedricî geçiş başlamıştır. Zaten inşaat işlerinin planlanması gibi işlerle uğraşan Cistercien rahiplerinin de mason locası üyesi olmaları, din adamı- veya keşiş-mason tipinin örneğidir, bunun yanında, Paris’te diğer mesleklerin birer merkezi olmasına karşın, masonların ayrı bir merkezinin olmayışı ve masonların merkez olarak Tampliyelerle aynı mekânları kullanmaları, iki kurum arasındaki yakınlığı açıklaması bakımından dikkat çekicidir. Papa’nın fermanıyla 1312 yılında ilga edilen Tampliye tarikatı ile birlikte masonların serbest dolaşım hakları da kaldırılmıştır. Bu nedenle Fransa’daki masonların Almanya’ya kaçmasıyla bu ülkedeki Gotik mimari üslubu birdenbire zirveye çıkmıştır. Fransa’dan kaçabilen Tampliye şövalyelerinin sığındıkları operatif mason locaları da zamanla spekülatif masonik tarza dönüşmüştür. Nitekim, 1390 yılında yazıldığı kabul edilen ilk masonik elyazması Regius’un nazım tarzındaki dili yanında, loca toplantılarında Lordlardan Leydilerden bahsedilmesi, daha o tarihlerde bile masonluğun spekülatif bir nitelik kazandığını göstermektedir. Aslında, insanlık tarihi kadar eski olan masonluğun 1390 tarihli Regius’dan daha önceye ait bir tüzüğünün bulunmaması da dikkat çekicidir. Ancak, mimarinin ve inşaatçılığın bazı ileri bilgilere ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Bu üst düzey bilgilerin ehil olmayanların eline geçmesini önlemek isteyen meslek erbabı, kuralları hiçbir zaman yazıya dökmek istememişlerdir. Bu yöntem teknik olarak bir açıklama olabilir. Ancak, kendi kurallarının bile yazılı olmamasının sebebi, yine kendileri gibi sır saklayan bir tarikatın içinde yaşamaları olabilir. Masonlar, bu tarikatın içinde, ilga edilene kadar, sırlarıyla birlikte güven içinde kalmışlardır. Ancak, tarikat ilga edildikten sonra bazı sırlar yavaş yavaş su üstüne çıkmaya başlamıştır. Tampliyelerin kuralları aynı zamanda masonların da kurallarıdır... Yukarıda özetle açıklamaya çalışıldığı gibi, ikiyüz yıl bir arada ve içice yaşayan Tampliye tarikatı ve masonluk kurumu birbirlerini belirgin ölçüde etkilemişlerdir. Hattâ, korporasyonların ritüelleri adetâ Tampliye’lerden kopya edilmiş denilecek kadar benzerdir. Bu itibarla, masonların kendilerini büyük ölçekte Tampliyelerle özdeşleştirdikleri ve aslında özgün gibi görünen masonik ezoterizm içinde önemli boyutlarda Tampliye mirası olduğu belirtilebilir. Özet olarak, araştırmanın başlığında belirtildiği gibi, masonik kralı sanat ve inisiyatik-ezoterik çizginin başlangıç noktası Tampliyelerin, son noktası da Hürmasonların olarak kabul edilebilir”
Masonlara ait başka bir belgede Tapınakçı-mason bağlantısı değişik açılardan vurgulanmaktadır:
“Le Forestier, meseleyi yakından takip etmiştir ve vardığı sonuçlar, bugün için, münakaşa götürmez gibi görünmektedir. Mabetçileri masonluğun ecdadı durumuna getiren ilk vesika, 1760 tarihli bir Strasbourg el yazması olup, ledün ilmine temayüllerini hiç de gizlememektedir. Bu vesika efsanenin esasını tesis etmekte, yani, tarikat sırlarının Jacques de Molay’dan muasır masonluğa kadar intikal edişini tespit etmektedir. Le Forestier’ye göre, Alman Rose-Croix’larının tesiri şüphesizdir, fakat “bunların, masonik an’aneye ve sırra, bir gizlilik ve bilhassa bir kapalılık atfetmek suretiyle, yeni bir tefsir biçimi bulmaktan başka bir gayeleri olmamıştır”. Buna mukabil, mabetsel teselsül, devrin ekosizmine belirli bir mantık getiriyordu: “Bu teselsül, aynı zamanda.. onda eksik olan tarihi silsileyi ve o zamana kadar onda mevcut olmayan murtabit düzeni getiriyordu.”
Günümüzün masonik kaynaklarında Tapınak Şövalyelerine yönelik çok dikkat çekici bir vurgu yer almaktadır. Amerikalı masonlar tarafından yayınlanan "Pennsylvania Masonluğu" isimli derginin kapağında yer alan "De Molay ve Masonluk" adlı makale, Tapınakçıların en son büyük üstadı olan Jacques de Molay'ın günümüz masonları için halen neden önemli olduğunu anlatmaktadır.
Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, Tapınakçılar, ortadan kalkmamış, bilakis, atıl ve güçsüz mason localarına girmiş, Gül-Haç örgütünü kurmuş, örgütlemiş, güç kazandırmış, kendi amaçlarına hizmet eden korkunç bir silah haline getirmişlerdir. Tapınakçılar, masonluğun bir parçası veya bir yönü değildir, ayrıca masonların iddia ettiği gibi, "masonluk biraz da Tapınakçılıktan etkilenmiş" de değildir. Masonluk, sembolleriyle, tarihiyle, amaçlarıyla, farklı ada sahip bir Tapınakçı yuvası olmuştur. Masonluk tarihinin Hz. Süleyman Tapınağı’na bağlanması, temel sembol olan Hiram Usta ve duvarcılık mesleği, Kabalaya dayalı mistik sembollerin kullanımı, şövalye örgütlenmesinin aynen adaptasyonu, tören, yemin, kıyafet, derecelendirme kurallarının Tapınakçıların nizamnamesine göre hazırlanması, ve daha sayısız delil, Tapınakçı-mason özdeşliğini kanıtlamaktadır.
Tarikat üyeleri, daha önce de belirttiğimiz gibi, dönemin işçi loncalarına sızmak konusunda hiç sıkıntı yaşamamışlardır. Hatta İngiltere, Portekiz, Almanya gibi ülkelerde, kısa sürede bu kuruluşları ele geçirerek farklı bir şekle sokmuşlar, hem mükemmel bir kamuflaja hem de kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye müsait yeni, güçlü bir örgüte sahip olmuşlardır.
İskoç Ritinin Kökeni
Masonluğun en eski kolu olan İskoç Riti, bu amaçla devreye sokulan mason localarının ilki olarak, 14. yüzyılın başında İskoçya’ya sığınan Tapınakçılar tarafından kurulmuş ve diğer localara örnek teşkil etmiştir. Nitekim İskoç Riti’nin en üst derecelerine verilen isimler, Tapınakçı tarikatında asırlar önce şövalyelere verilen unvanlardır. Bu gelenek günümüzde de devam etmektedir. Onsekizinci yüzyılın en önemli masonlarından Baron Karl von Hund, İskoç Riti ve Tapınak şövalyeleri ile ilgili detaylı bir çalışma yapmış ve İskoç ritini, Tapınakçıların “restorasyonu” olarak adlandırmıştır. Hund’un anlattıklarına göre Tapınakçıların önde gelen 8 şövalyesi önce İrlanda’ya, sonra da İskoçya’ya kaçmış ve orada tekrar örgütlenmişlerdir. Diğer birçok ülkede de faaliyet göstermelerine rağmen, Tapınakçıların asıl merkezi burası olmuştur:
“... İskoç Riti’nin mirasını üstlenen akımlar arasında en önemlisi, von Hund tarafindan biçimlendirilen “Strict Observance” (Kesin İtaat) riti oldu. En yüksek derecesinin adı “Tampliye Şövalyesi” olan Strict Observance Riti kısa süre içinde tüm Avrupa’ya yayılmayı başardı.”
Tapınakçılık-masonluk, sonraki yüzyıllarda, büyük bir güç olarak bütün dünyaya yayılmış, çeşitli kollara ve isimlere ayrılmış ancak temel felsefede, Tapınakçılık idealine bağlı kalmıştır:
“1717 yılında operatif mason localarında çalışmakta olan “Kabul Edilmiş Masonlar” 18. yüzyılın dini, siyasi ve fikri ortamı içersinde ve kendilerine tolerans ve fikir hürriyeti serbestisi temin edecek bir teşekkül kurmayı kararlaştırmışlardır. Bu teşekkülün adetlerini, işaretlerini, merasimlerini zamanın gizli teşekkülleri olan masonluk, Roskuruva, Tampiliye gibi kuruluşlardan ve tefekkür felsefesini de 17 ila 18. yüzyıl İngiltere’de filizlenmeye ve yayılmaya başlayan hür düşünce fikrinden ilham almışlardır."
-
Bu konuya kafayı taktığın için senin farksiyon ile ilgili bende bir yazı koayayım dedim :)
Eşcinsel Müslümanların İlk Uluslararası Buluşması
İlk Uluslararası GLBT (Gay, Lezbiyen, Biseksüel, Transgender) Müslümanlar Buluşması'nın koordinatörü ve El-Fatiha Grubunun kurucusu Faysal Alam şunları söylüyor: "Nihayet birer gay, lezbiyen, biseksüel ve transgender müslüman insanlar olarak bizler için önem taşıyan konuları ele almak amacıyla bir araya gelmek için ilk adımları attık."
Bu ilk GLBT Müslüman buluşması ABD'nin Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde 9-12 Ekim 1998 tarihleri arasında yapıldı. 30 katılımcı tüm islam dünyasının kültürel ve dinsel çeşitliliğini temsil ediyordu. Katılımcıların geldiği ülkeler; ABD, Belçika, Kanada, Mısır, Hindistan, Almanya, Hollanda, Lübnan, Maldiv Adaları, Suudi Arabistan, Suriye, Güney Afrika ve Pakistan'dı.
Buluşma GLBT Müslümanlar için önemli olan konuların tartışılmasında bir forum işlevi gördü. Workshop ve oturumlarda inanç ve cinsellik, İslam dünyasındaki GLBT insanların gördükleri baskı, İslamda GLBT kimliği ve İslam toplumlarında GLBT davranışının tarihsel perspektifleri yanısıra katılımcılar Muhammed Peygamber'in cinsel azınlıklar üzerine söyledikleri ve eşcinsel edimlerle ilintili Kur'an ayetlerinin farklı yorumlarını incelediler. Buluşmanın en önemli yanı tüm dünyadaki GLBT Müslümanların sorunlarını ele alacak uluslararası bir organizasyon kurulması kararıydı. Organizasyon, Kur'an'ın ilk suresi olan El-Fatiha adını aldı. Organizasyonun kurucularından Faysal Alam, GLBT Müslüman Hareketinin yeni başladığını söylüyor ve devam ediyor: "İslam toplumlarında GLBT insanlara karşı önyargılar ve ayrımcılık kültür kaynaklı olup, bir din olarak İslam bunun nedeni değildir. Bizler, GLBT insanlar ve inanan müslümanlar olarak kimliğimizi geliştirmek istiyoruz. İslamın soylu ve en önemli ilkeleri saygı, insanlık onuru, hoşgörü, anlayış ve adalet konu eşcinsellik ve cinsiyet eşitliği olduğunda gözardı ediliyor. İnşallah bunların hepsini değiştireceğiz."
İlk Uluslararası GLBT Müslümanlar Buluşması, bir internet iletişim grubu olan Gay-Muslims Listserv tarafından finanse edilmiş. Gay Müslims Listserv'in amacı şu: Kendi bireysel deneyimlerimiz, bilgimiz ve İslam ve Allah'a olan inancımızı kullanarak, yaşamlarımızın iki önemli öğesini bir araya getirmek. Gay ve Müslüman olmak birbirlerini dışlayan şeyler değillerdir. Umudumuz Tanrı'nın insanlar arasında ayrım yapmayacağını herkesin sonunda anlamasıdır. Sonuç olarak bir insan hem dinin gereklerini yerine getiren bir müslüman, hem gay-lezbiyen-biseksüel ya da transgender bir insan olabilir.
(Ilga bülten, 1998/sayı 3)
-
Bunlar niteliği tespit edilmiş olan art niyetli insanlardır ki,hem cinsine yaklaşmayı lanetleyen bir dini bağlamaz!İslam dini muamma anlaşılamamış zor bir din değildir!..Üç-beş sapığın yaptığı hareketi, hükümleri kesin olarak belirlenmiş bir dinin mensupları üzerine yıkamazsınız..
İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. (2/16)
İşte kalplerinde hastalık olanları: "Zamanın felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya katından bir emir getirecek de onlar nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır. (5/52)
Ki, (bunlar) Allah'ın ahdini onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar işte bunlardır. (2/27)
Hadisler :
Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetindiklerinde… kıyamet yaklaşmış olacaktır
Ramuz-El Ehadis, 448/8
"İnsanlara bir zaman gelecektir ki Kuran-ı Kerim'in yalnız resmi, İslam'ın yalnız ismi kalacaktır. Onlar İslam'dan en uzak insanlar oldukları halde İslami isimlerle isimlenecekler, mescitleri görünüşte mamur olduğu halde hidayet yönünden harap olacaktır."
"İnsanlara bir zaman gelir ki Kuran-ı Kerim bir vadide, insanlar başka bir vadide olurlar."
"Bundan sonra birtakım, Kuran okuyan fakat okudukları dillerinde kalan, kalplerine inmeyen insanların türeyeceği bir zaman gelecektir."
-
Yani bir esçinsel her yönden dörtdörtlük bir müslümansa ,müslümanlığın tüm gereklerini eksiksiz yerine getiriyor olsa dahi kendisi bir müslüman sayılmaz mı demek istiyorsunuz?
-
Nitelikleri Allah'a havale ediniz der Muhiddin Arabi..Allah adına hüküm koyma gibi bir yetkisi yoktur kimsenin,ama bilinen ve ortada olan birşey vardır o da : İslam'da eşcinselliğin lanetlendiğidir..Konuyu saptırmadan masonluk ve eşcinselliğe dönelim isterseniz :)
-
Dönmeye gerek yok :) Anlatmaya çalıştığım kim neyi nekadar lanetlerse lanetlesin dünya üzerinde yaşayan ve müslüman olduğunu söyleyip hatta organize olup toplantılar yapıp müslümanlüğün sorunlarını konuşan gruplar var.Koymuş olduğunuz yazıda tapınak sovalyelerinin eşcinsel olduğu vurgulanıyor ancak hatırlatırımki Farksiyonunuzun kurucusu S.A.V ın 9 yaşında reşit olmamış kız çocuğu ile yapmış olduğu evlilikten tutunda yapmış olduğu savaşlarda savaş esirlerini çapraz kesmek dahil yapmış olduğu türlü türlü insanlık dişi uygulamalarını yazan bir çok kaynak ta mevcuttur.Olaya ne yöndek bakmak isterseniz olayı o şekilde rahatlıkla görebilirsiniz.Mühim olan gerçeği görmektir.Buda ancak artniyetsiz bir kafa ile mümkündür.
-
Sevgili mistik provakateur mason kardeşim..
Bilmediğiniz konular hakkında bu kadar kolay ahkam kesmeyin derim..Sonra da çıkıp biz de müslümanız biz de dindarız naralarıyla kendinizi yalanlıyorsunuz!Peygamber'in yaptığı evliliklerin çoğu,savaşta eşini kaybetmiş müslüman kadınları koruma amacıyladır!9 yaşındaki kız çocuğuyla evlendiğini söyleyen insanların da hak yolunda ne kadar iyi muameleye layik oldukları tartışılır! Peygamber hiçbir savaş sonrası esirleri çapraz olarak kesmemiştir ama bunu caiz kılan ayetler vardır..Aksine müslümanların savaşları,dünyanın en kansız ve insani çarpışmaları olarak kayda geçmiştir!Hz.Muhammed kendisini taşlayıp yüzüne tüküren insanları bile koşulsuz affedebilecek kadar merhamet timsali bir nebi'dir..Kendisinin hayatını iyi okuyun lütfen!
Kimin art niyetli olduğu da gayet ortada!Bulduğunuz her fırsatta İslam'a karşı nefret dolu sözleriniz,bugün masonluğun amacını ve niyetini en basiretsiz insana bile gösterebilecek kadar açıktır!
Şüphesiz, inkâr edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir. (BAKARA SURESİ / 161)
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur. (AL-İ İMRAN SURESİ / 91)
-
Sevgili Einsof,
Yazdıklarımı okursan sözüne ettiğin fraksiyona nefret dolu sözler sarf etmedim sadece senin masonluğa baktığın gibi kutsal fraksiyonuna da negatif açıdan bakmak istenilirse ilgili kaynak bulmanın hiç de zor olmadığını göstermeye çalıştım.Ayrıca Masonluk din adı altındaki tüm fraksiyonlara saygılıdır ancak bir masonun illada bir fraksiyonun mensubu olma zorunluluğu yoktur.İsteyen istediği dine inanır aynı inananlar gibi inanmayanlarada saygı duyarız.
-
Problem şurda ki benim Masonluğa karşı yazdığım en küçük bir yazı sonrası,İslam'a ve Hz.Muhammed'e yönelik suçlamaları ortaya getirmeniz!Demek ki siz masonluğu resmen "Din" olarak algılıyorsunuz..Hafif alaylı bir göndermede bile çıkıp "Hz.Muhammed de şöyle yapmıştı" tavırları sizin İslam'la uzaktan yakından bir alakanız olmadığını gösteriyor bana kalırsa..
Saygılar
-
Olayları kendi istediğiniz doğrultuda görüyorsunuz.Neyse yanlış hesap Bağdat tan dönermiş.Ben size ne desem fikriniz değişmeyecek.Ayrıca son cümleniz çok doğru sizin anladığınız islamla uzaktan yakından alakam yok.
Saygılar
-
Sizin anladığınız İslamı dinleyebilir miyiz Sn.Provokateur?
-
Problem şurda ki benim Masonluğa karşı yazdığım en küçük bir yazı sonrası,İslam'a ve Hz.Muhammed'e yönelik suçlamaları ortaya getirmeniz!Demek ki siz masonluğu resmen "Din" olarak algılıyorsunuz..Hafif alaylı bir göndermede bile çıkıp "Hz.Muhammed de şöyle yapmıştı" tavırları sizin İslam'la uzaktan yakından bir alakanız olmadığını gösteriyor bana kalırsa..
Saygılar
Bu Masonlugun uyelerı arasında bır dın olarak goruldugu anlamına gelmez sn.Einsof,lakın saygı duyulan bır kurum oldugunu gosterır eger sızde saygı gormek ıstıyorsanız saygı gostermelısınız, elestırı ve saygısızlıgı karıstırmamalıyız...Ayrıca burada ıslamıyete yonelık degıl sahıslara yonelık konular ele alınmıstır.Masonluk uyelerının ozel hayatlarını arastırıp baskı altında tutmadıgı gıbı ıslamıyette boyle bır mueyyıde uygulamaz..Burada bahsettıgım ıslamıyetın muslumanların hayatlarını arastırmamasıdır.Lakın escınsellık tamamıyle ıslamıyete aykırı bır kavramdır..Aynı sekılde boyle bır durum masonlar ıcerısınde zuhur ederse Onur kırıcı bır durum olarak dusunulur.Ve gereken yapılacaktır.Ben buna ınanıyorum.
-
Boşu boşuna yapılmış bir tartışmadır bu... Eşcinseller heryerde (ne yazık ki)...Elbette masonların, hristiyanların, musevilerin, müslümanların, devlet adamlarının, iş adamlarının ve belki de kendi ailelerimizin içinde barınıyorlar.
Şuna katılmıyorum ki ; her insanın her toplumda yer alma hakkı olsun. Olamaz... Buna ben karar verebilir miyim? Tabi ki hayır. Sadece böyle düşünüyorum. Bir eşcinsel erkeğin erkek çocuğunuza bakıcılık yapmasını ister miydiniz? Veya ibadethaneniz her neresiyse orada çocuğunuz veya kardeşiniz ile birlikte gittiğinizde yanınızda bir eşcinselin ibadet etmesi halinde belki de örnek alınabilir bir konum teşkil edebileceğini düşünmüyor musunuz?
Bu soruların herhangi birisine olumlu yanıt verebilecek biri ,yüksek olasılıkla kendisi de eşcinsel ve davasını savunuyordur. Bana göre eşcinsellik "cinayettir"...Ahlakımızın faili belli katillerinin başında da eşcinseller gelmektedir...
Hiç bir haysiyetli kurumun, inancın veya ahlaki değerleri yüksek toplumun da bu insanları barındırmak istediğine inanmıyorum.
Saygılarımla...
-
Hiç bir haysiyetli kurumun, inancın veya ahlaki değerleri yüksek toplumun da bu insanları barındırmak istediğine inanmıyorum.
Bu cümlenize katılıorum..