Masonlar.org - Harici Forumu
Inanc => 3 Buyuk Din => Yahudilik => Konuyu başlatan: karahan - Mayıs 10, 2009, 06:51:53 ös
-
Yahudilerin adab ve muamelat kitabı olan ve Tevrat’ın yorumundan oluşan 36 cildden müteşekkil “TELMUD” namındaki kitablarında geçen bazı hükümler ibret vericidir. Tafsili ise “Hakikat-ul Yehud” namındaki kitaba havale ediyorum.:
TELMUD’UN TA’LİMATINDAN
AKİDE CİHETİNDE BAZI HÜKÜMLERİ
1. Gündüz oniki (12) saattir. Allah bunun ilk üç saatinde oturur ve şeriatı mütalaa eder. İkinci üç saatinde hükmeder. Üçüncü üç saatinde alemi doyurur, mahlukatın rızıklarını verir. Son üç saatinde de oturur ve balıklarla oynar.
2. Allah haylazlıkdan, sinirlenmekten ve yalandan masum değildir.
3. Yahudilerin ruhları Allah’ın ruhundan gelir. Yahudi olmayanların ruhları ise pis ruhdandır.
4. Yahudiler müstesna olmak üzere insanlar erkeklerin nutfelerinden yaratılmıştır. Ecnebiler (Yahudi olmayanlar) hayvan suretinde yaratılmaları gerekirken, insan suretinde yaratılmışlardır ki yahudilere layıkıyla hizmet etsinler. Çünki Dünya yahudiler için yaratılmıştır.
5. Yahudiler, Allah indinde ekser meleklerden daha muteberdir.
6. Eğer yahudiler yaratılmasaydı toprağın bereketi yok olurdu ve ne yağmurlar ve ne de güneş yaratılırdı.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-16)
Acaba bu ve bunlar gibi daha nice batıl itikadları olan bu yahudilerin, hakiki ehl-i kitab ve hakiki ehl-i tevhid olduğu nasıl söylenebilir?
YAHUDİ OLMAYAN İNSANLARA BAKIŞLARI
1. Ecnebiler (Yahudi olmayanlar) köpekler gibidir.
2. Yahudi dininden olmayan diğer insanlar sadece köpek de değildir, onlar hem de eşektirler.
3. Yahudi olmayanların evleri hayvanatın ahırlarıdır.
4. Bir yahudiye, ecnebilerden birini bir tehlikeden ve beladan kurtarmak haramdır.
5. Bir ecnebiyi yani yahudi olmayan birini öldüren bir yahudi, Firdevs cennetinde ebedi saadetle mükafatlandırılır.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-17)
Yahudi olmayan insanlara bu tarzda nazar eden kimselerden dostluk beklemek ve onlarla dostluk yapmak ne kadar divanecedir, feteemmel!!!
TELMUD’UN MAL İLE ALAKALI BAZI HÜKÜMLERİ
1. Ecnebilerin (Yahudi olmayanların) kaybolan bir malını bulup, onlara geri veren bir yahudiyi Allah asla afvetmez.
2. İnsanlardan, yani yahudilerden birinin malını çalmak caiz değildir. Fakat yahudi dininden olmayanların malını çalmak caizdir.
3. Faiz, yahudiler arasında haramdır. Fakat yahudi haricindeki insanlardan faiz almak mübahdır.
4. Bir yahudi, evladlarını faize alıştırmak için onlara faizle borç vermelidir. Ta ki çocukları faizin tadını alsınlar da yahudi olmayanlar içinde bu faiz müessesesini işletsinler.
5. Yahudi olmayanların hayatı bile yahudilerin mülkü iken (yani onlar yahudilerin kölesi iken), o ecnebilerin malları nasıl yahudilerin olmaz? Yani onların malları hertürlü hilelerle alınabilir.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-18)
TELMUD’UN AHİD VE MİSAKLARLA ALAKALI BAZI HÜKÜMLERİ
1. Yahudiler, ecnebilere verdiği sözden ve yaptıkları yeminden dönmelerinden dolayı mes’ul değildirler. Çünki yahudilerle hayvanlar (ecnebiler) arasında yemin olmaz.
2. Yahudiler için yalan yere şahidlik yapmak caizdir.
3. Ecnebileri (yahudi olmayanları) aldatmak mübahdır. Belki vacibdir.
4. Senin önüne bir yahudi ile bir ecnebi herhangi bir hususta davalı olarak gelirlerse, imkan bulduğunda o yahudiyi bu davada kazançlı çıkar.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-19)
TELMUD’UN AHLAK CİHETİNDEKİ BAZI HÜKÜMLERİ
1. Gerek erkek, gerek kadın olsun, yahudi olmayan biriyle zina etmek mübahdır.
2. Bir kadının, başka bir kadınla zina eden kocasından şikayet etmeğe hakkı yoktur.
3. Kişinin karısıyla livata muamelesi yapması mübahdır. Çünki kadının, kocasına nisbeti; adamın kasabdan aldığı bir parça ete benzer. O adamın bu eti, ister pişmiş-ister çiğ olarak, canı nasıl isterse öyle yemeğe hakkı vardır.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-19)
Acaba böyle inanç sahibi kimselere can, mal ve ahlak cihetinde emniyet edilebilir mi? Ve bu inançları hoşgörülebilir mi ve onlarla diyalog yapılabilir mi? Onların diğer insanlara karşı zahiri muameleleri, sadece onları aldatmak ve kendi emellerine hizmet ettirmek içindir.
saygılarımla
-
Telmud değil Talmud olacak bu yazımda da aynen boyledır..Ayrıca birde Talmud Yerusalmı vardır..
-
Sn Karahan,
Talmud sadece hahamlarin yazdigi commentary denilen bir kulliyattir. Ayrica bu yaziyi yazanin kasitli olarak Telmud adini tekerruren yazdigini ve Talmud'un degil 36 cildini tek bir cildini bile eline alip bakmadigini dusunuyorum. Esas olan Tevrat'tir ve ortodox olmayan bir cok yahudi Tevrat'daki 10 emiri esas alarak manevi ve ictimai hayatlarini idame ettirirler. Ayrica cimbizla birseyleri alacaksak, Kuran'-i Kerim'de de onlari buldugun yerde oldureceksin gibi ayetlere rastlamak mumkun. Yani kutsal text'leri ele alirken onlari bir butun olarak okuyup yorumlamak akl-i selim insanlar icin daha elverislidir.
-
Talmud olarak yazıldığını bende biliyorum.Zaten benim yazım olmadığı için benimde fikrim değil.Ama muhteviyat olarak ben bu tip yazıları Kabala'dada gördüm.Bu kitapların Yahudi hahamlara ait olmadığınıda biliyorum.Öncelikli amacım bu yazılan maddeleri yazan adam yanlı dahi yazmış olsa bu maddeler talmud ve tora'da varmı önemli olanı bu.Neticede yahudiler ATevrata önem veriyor derken bu öğretileri es geçmeyen Radikal Yahudiler var.Belliki bu fikirler uygulamalarına yansıyor.Amacım burda bunu tartışmak bu fikirlerin aklanacak yeri varsa bir nebze olsun gönlümüzde aklanması.Asla bu iş kitap kavgası değildir yazan'da ,yorum yapanda bunu göz önüne alsın.Burdaki ifadeler çok aşağılayıcı kabul etmem mümkün değil.Bazı forumlarda şu soru var neden yahudilerden nefret ediliyor bu yazı doğru ise belkide en iyi cevap olabilir.Esenkalın.
-
Düzeltme
Yahudi hahamlara ait olmadığınıda biliyorum.
Yahudi hahamlara ait olduğunu biliyorum.
olacaktı.
-
Sayın Karahan
Bu tip yazıları kabala'da gördüğünüzü belirtmişsiniz.
Mümkünse 'Kabala' da nerede gördüğünüzü biraz açmanızı rica ederim.
Sayın Isis e de bir sorum olacaktı.
Hahamların yazdığı külliyatın 'kutsal' olması durumunu biraz açabilir misiniz?
Yahudilerden nefretin sebebinin alıntı yaptığınız öğretinin olabileceğini söylüyorsunuz.
Üzüntüm o ki sevmek için ayıklanmış metinler hiçbiryerde yok.
Hep sevmemek için ayıklanmış.
Bir başka arkadaşım da şimdi Kuran'ın ayıklama cümlelerine girecektir.
Talmud un 36 ciltinden (yeni öğrendim bunu)çıkan bu 1-2 sayfa gibi.
Hem de bak bu 'Allah' sözü diyerek.
Ama her din ve toplumda ayıklanmış kısımların peşinden gitmek isteyen kişiler vardır.
Ben aşırı uç müslüman çok gördüm ama bunlara inanan yahudi hiç görmedim daha.
Yok değildir tabi ki vardır.
Sanırım büyüteç i bu kişilerden çekip ortak noktalara bakmalıyız ki büyük bir anlaşma süreci başlasın.
Acaba neden yahudilerden nefret ediyorum diye düşünen bir zihin arayarak
Talmud veya başka metinlere düşüncelere ulaşabilir.
Ancak Yahudiler den nefretin sebebi bu metinlerden çok nefret edenin içindeki sevgisizliktir.
Nefret edenin nefreti Talmud'u okumasından önce başlamıştır.
Talmud ise nefretine kaynak gösterecek güzel bir bahane olur ancak.
Kendi kutsal kitabını anlamadan yıllarca okuyan bir toplum Talmud un
ne kadarını okumuştur?
Ama muhteviyat olarak ben bu tip yazıları Kabala'dada gördüm.Neticede yahudiler ATevrata önem veriyor derken bu öğretileri es geçmeyen Radikal Yahudiler var.Bazı forumlarda şu soru var neden yahudilerden nefret ediliyor bu yazı doğru ise belkide en iyi cevap olabilir.
-
sevgili Özkan
okuduğum yazıyı nerde olduğunu hatırlayamadım ama forumumuzda bir benzeri var Kaan isimli arkadaşın yazısı.
nsan bir sürü arzudan ibarettir. Kabalada insanın yapısı 613 parçaya ayrılır, 613 arzu ve + 7 ek arzu toplam 620. İçimizde Yaratan’ın arzularına yakın olan arzular ve O’na uzak olan arzular vardır. Uzak olan arzular kendisi için isteyen arzulardır.
Kabalada arzuları 5 kategoriye ayırmak mümkün: Kafatası, gözler, kulak, burun, ağız.
Keter = Kafa Tası, Hohma = Gözler, Bina = Kulak, Tiferet = Burun, Malkut = Ağız.
Hatırlatılması gereken şey bu tanımların bizim dünyamızdan imajlara benzetilip ruhani bir güç gibi görülmemesi gerektiğidir. Bu tanımlar içimizde hissedilmeli, içimizde ne anlama geldiğini hissetmeliyiz. Zamanla bu tanımlar içimizde bazı hisler uyandıracak, tıpkı tanıdığınız bir insandan size bahsedersem bazı hisler uyandıracağı gibi.
* Yahudi olmayan birisinin Kabala ile uğraşması saçmalık olur çünkü hiç bir şey anlayamayacaktır.
Özgecil karaktere sahip arzulara ve bu şekilde işlev gören arzulara İsrael denir Yashar-El (direkt Yaratan’a kelimelerinden türemiştir), kaynağa doğru yönelmiş, Yaratan’a. Kendisi için isteyen arzulara diğer ülkeler denir. Tekrar altını çizerek hatırlatmalıyız ki bu tanımlar sadece ruhani terimler ve kesinlikle ırk – din – fiziksel toprak parçası bir ülke olarak algılanmamalıdır.
Kabala sadece bu dünyadan örneklerle ruhani âlemleri anlatır.
Tüm realiteden bahsettiğimiz için bu arzular kişinin içinde var olduğu gibi tüm bütünlüğün içinde de mevcut – Baal HaSulam Zohar Kitabının sonunda yazdığı gibi.
“…bütünlük tüm detaylar ortaya çıktıktan sonra detayların kalitesine göre gösterilecek. Kişinin yaptığı kendi değeri doğrultusunda, bu kafaları fazla karıştırmamalı, tek kişi davranışlarıyla tüm dünyayı yücelte de bilir alçalta da. Bu kanun çiğnenemez – kişi ve bütünlük aynı parçadır, tıpkı iki su damlasının aynı olduğu gibi
(65) “Bilmelisiniz ki İsrael denilen dünyada hem iç hem de dış mevcuttur. İç kısımda İsrael dış kısımda da diğer 70 ülke vardır. Dolayısıyla İsrael’de iç ve dış bulunmaktadır ve diğer ülkelerde de iç (haktan olanlar) ve dış (kaba ruh olanlar) bulunmaktadır. İsrael halkında ki iç ve dış, Kabala’nın içindekileri algılayan ve gizemini anlayabilenler olup dış olanlar – kendilerini sadece pratik olan yüzeysel hareketlere verenlerdir.
İçinde İsrael olan her insanda bir iç kısım bulunmaktadır, buna İsrael’in özü denir – kalpteki o gizli nokta. Dış kısmı da içinde mevcut olan diğer ülkelerdir – yani esas vücudu. İçinde olan diğer ülkelerin yapısı bile kendisine yabancıdır çünkü içine olan bağlılığıyla diğer ülkelerin, İsrael’in yapısına sarılan haktan yana olan halkına benzerler.”
66) “İsrael’den olan içindeki İsrael’e saygı duyar ve onu diğer ülkelerin arzularından üstün tutar ve yüceltir. Dolayısıyla tüm çabasını ruhunu yüceltmek için kullanır ve az bir çabasını diğer ülkelerin hayatını sürdürebilmesi için verir – yani vücudunun ihtiyaçlarını giderir. Böylelikle hareketleriyle tüm dünyasının içinde ve dışında, İsrael denilen kişiler kendi bütünlüklerini daha da yüceltirler, buna şahit olan diğer ülke halkları da İsrael’in değerini anlarlar.
Ve eğer bunun tersi olursa, İsrael’in tek bir insanı dışına içinden daha fazla önem verir ve dışını yüceltirse, giderek daha da alçalır – ve hem tüm İsrael’in hem de tüm dünyanın inişine neden olur. Diğer ülkelerin İsrael’i ayaklarının altına almasına neden olur ve diğer ülkelerin İsrael’in üzerine çıkmalarını sağlar.”
Kök ve dalların yasasına göre, gerçeğimizde de İsrael ve diğer ülkeler var. İsrael ışığı alıp diğer ülkelere dağıtmak zorunda, bu yüzden kalbinde İsrael olan insanların bu görevi almaları gerekmektedir. Geçmişe bakarsak ve İsrael’in doğuşunu incelersek, Hz İbrahim’in çadırına üst dünyaları edinmek isteyen insanları topladığını ve bu insanlardan bir kabalist grup oluşturduğunu biliyoruz – bunlara Yahudi (Yehud kelimesinden gelen Yaratan’la bütünleşen ya da Laavor kelimesinden gelen İbrani (öteki tarafa geçen) adı verildi.
Tıpkı normal hayatımızda eksikliğimizi gidermek için çaba sarf ediyorsak, içinde İsrael olan kişiler de hayatın acı baskısına maruz kalır ve içlerinde bir eksikliğin olduğu hissiyle yanarlar. Bu dünyada bunun yansıması fiziksel olarak Yahudi dininden olanlara yansımaktadır ve fiziksel İsrael ülkesi de barış görmemektedir. Bu yüzden Yahudilere karşı olan genel nefret bu dünyada ruh âleminden yansır.
Bu yüzden dünyadaki tüm kötülükler kalbinde İsrael olan insanların görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Dünyadaki terör, açlık, savaşlar vs hepsi bu insanların kendilerini düzeltmeyi üstlenmediği için. Bu yüzden kitaplarımızda da yazar, Dünya’nın tüm derdi İsrael yüzünden.
Eğer tavrımızı değiştirirsek tüm dünyayı yüceltiriz ve tüm insanlardan destek görürüz. Kitaplarımızda da yazdığı gibi tüm halklar İsrael’i omuzlarında kutsal tapınağa taşıyacak – kutsal tapınak = Malkut = tümüyle özgecil ve düzeltilmiş, kutsal = ruhani, ayrılmış.
Kabalist Prof. Michael Laitman’ın bir röportajından:
“Kendi kaderini ve tüm dünyayı yönlendirebilmek için Yahudi olmak gerekir – yani öteki tarafa geçmiş olmak. Yahudiler bir ulus değildir, ruhani âleme geçmenin yani Yahudi olmanın metodunu öğrenmiş bir grup insandır – bu dünyadan diğer âleme geçmenin yolunu bilenler. Dolayısıyla Yahudi ırkı diye bir ırk bulunmamaktadır çünkü böyle bir ırk başlangıçta bile hiç olmamıştı.
İbrahim Kabala metodunu almadan önce – Tevrat – bu grup insan bir avuç çöl insanıydı tıpkı Mezopotamya bölgesinde yaşayan bir sürü diğer insan gibi. Yahudi'yle diğer bir insanın arasındaki fark insanın yaratılışının amacını öğrenmesidir, dolayısıyla bunu tüm insanlara gösterme sorumluluğunu üzerine almış olur. Bu sorumluluğu yerine getirmediği sürece tüm dünyayı kötülük götürür.
- Yeudi-Yahudi; "teşekkür etmek" ve aynı zamanda "kabul etmek" anlamına gelir.
Mısır’dan çıktıktan ve İsrael topraklarına ulaştıktan sonra, 1. ve 2. tapınak dönemleri dahil olmak üzere bir çok Yahudi yüksek bir ruhani seviyedeydi (Mısır kabalist kitaplarda egoizmi temsil eder ve Yahudi daha önce belirttiğimiz gibi öteki tarafa geçmiş olan insana denir. Bu yüzden fiziksel ülke ve fiziksel din mezhebinden olan insanlarla karıştırmayın).
O dönemde kabalistler eski dünyaları koruyabilmek ve bu dönemlerdeki düşüşü durdurabilmek için duruma müdahale ettiler. Bu dönemde insanın egosu daha yeterince gelişmediği için hala Yaratan’ın seviyesine ulaşmak gibi bir arzu henüz insanda belirmemişti. İkinci tapınağın yok oluşundan sonra ise Yahudilerin görevi dünyaya yayılıp diğer insanlarla kaynaşmaktı. Bu yüzden kabalistler bu devirde dünyanın her köşesinden, dininden ve ırkından gelebilir. Bu karışma safhasında ve reenkarnasyonların oluşmasıyla Reşimot denilen ruhani hafıza bu dünyanın hayvansal arzularından, “Adem” seviyesi olan Reşimot'a doğru geliştirilmiş oldu – insanın kaderini algılayabilme seviyesine, ruhani hayata ve gerçeğin yönetimini anlayabilme seviyesine gelinmeye başlandı.
Peygamberler bizim zamanımızla ilgili özellikle şöyle derler: sizler özel ve kutsal bir ulus olacaksınız ve diğer ülkelere ışığı taşıyacaksınız. Bu durumdan kendimizi öğrenmemiz lazım ve diğer insanlara kendilerini öğrenmeleri için Kabalayı öğretmemiz lazım ki ruhları gelişsin ve üst dünyaları ve Yaratan’ı hissedebilsinler.
Bu yazıda bir kavmi yücelten ve koruyan ifadeler görebilirsiniz.Belkide kabala-talmud ve torayı bir bitün olarak algılamak lazımdır bilemiyorum.benim burda ilgilendiğim ifadeler.Bu çok önemli tartışılması gereken bir konu bence insanların aşağılıklığıyla ilgili söylemler var yine tekrar ediyorum bunu bir din kitabı savaşına döndürmeden sadece bu çerçevede sınırlı tartışalım.teşekkürler
-
raşimod araştırırken geldim, yahudi dininden değilim ve talmud yanlış anlaşılmış. bildiklerimi paylaşayım.
talmud bu dünya ile değil üst dünyalarla ilgilidir. bu dünyadan fiziksel hiçbirşey yoktur.
3. Yahudilerin ruhları Allah’ın ruhundan gelir. Yahudi olmayanların ruhları ise pis ruhdandır.
Tanrının özgecil sıfatlarını edinenler aynı ruhtan gibi olur form eşitliğine gelir. pis ruh egosuyla tanrıya zıt formdaki ruhlardır.
1. Ecnebiler (Yahudi olmayanlar) köpekler gibidir.
2. Yahudi dininden olmayan diğer insanlar sadece köpek de değildir, onlar hem de eşektirler.
Yahudi aklın ötesine yükselene denir geleneksel yüzeysel algılayıştaki gibi doğuştan edinilmez bilinen dinle alakası yoktur. köpek/hayvansal doğası.
Onların eşek oluşu / iğneli sopayla idare edilen eşeğe benzetme. bencilce / ödül ve ceza ile yönlendirilmeleridir. Özgür iradeden yoksundurlar.
4. Bir yahudiye, ecnebilerden birini bir tehlikeden ve beladan kurtarmak haramdır.
Çünkü her ama her şey yaradanın iradesiyle olmaktadır. Fakat bunu görüp algılayanlar ve görüp algılayamayanlar vardır. dostunu korumasıda ışığın yolunda tutmakla ilgili olabilir. zaten tek yapılabilecek özgür irade sahası budur.
Yahudi olmayan insanlara bu tarzda nazar eden kimselerden dostluk beklemek ve onlarla dostluk yapmak ne kadar divanecedir, feteemmel!!!
İnsan sıfatını kazanmış biri Hayvan doğasıyla yaşayanlarla nasıl ve ne kadar dostluk edebilir. Çevresi farklıdır. Kişi çevrenin malıdır.
diğerlerini orjinal kelime kökenlerini bilip ana dile hakim olanlara bırakıyorum. ben anlamadım.
-
Aranızda gerçek Talmud'u okuyan varmı ?
-
Bu yazı nereden alıntı yapıldı bilmiyorum fakat yazan kişinin zeka ve bilgi seviyesi çok düşük .
-
Sayin Şhamuel,Telmutu bize açıklarmısınız??...Bir sitede Telmutla ilgili soru sorulmuş ve cevaplar verilmiş.Eğer sitedeki makale gibiyse Telmut ben merkezci olmuyor mu?Yani Evrensellik ilkesine telmut ne derece uyuyor?.. Paylaşımı inceleyip bize Telmut'u açıklayın.Saygilarimla...Yahudilik, Tevrat ve Talmud
Sual: Yahudiliğin tarihçesi nasıldır?
CEVAP
İbrahim aleyhisselam, ulül-azm Peygamberlerdendir. O, ne Yahudi, ne de Hristiyan idi. Hakiki Müslüman idi. İbrahim aleyhisselam Beni İsrail’in, yani Yahudilerin ve ayrıca Arapların da ceddidir. Muhammed aleyhisselamın da, dedelerindendir.
Geldanilerin merkezi Babil şehri idi. Meliklerine Nemrud denirdi. Geldaniler o zaman, aya, güneşe ve yıldızlara taparlardı. Bunları temsil eden çeşitli putlar yapmışlardı. Nemrudlar da putlar arasında idi. Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselamı bunlara Peygamber olarak gönderdi. Fakat iman etmediler. O mübarek Peygamberi, ateşte yakmak istemişler, ancak Allahü teâlâ, ateşi selamet kılmıştı. Günlerce odun toplayarak yaktıkları bu ateşin içerisi, İbrahim aleyhisselam için yeşil bir bahçe oldu. Bu mucize karşısında da, çoğu iman etmedi.
İbrahim aleyhisselam Mısır’a gitti. Sonra Allahü teâlânın emri ile Filistin’e döndü. İbrahim aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da, bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular. Yakub aleyhisselamın diğer ismi, İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara, Beni İsrail yani İsrail oğulları denilir.
Yakub aleyhisselamın oğullarından Yusuf aleyhisselamı, kardeşleri kıskandılar. Bir kuyuya atıp, Yakub aleyhisselama, öldü diye yalan söylediler. Sonra, kuyuya gelen yolcular, Onu kuyudan çıkarıp, Mısır’a götürdü. Orada, köle diye sattılar. Yusuf aleyhisselamı, Mısır’ın maliye veziri, Aziz satın aldı. Evine götürdü. Hanımı Zeliha, Ona aşık oldu. Yusuf aleyhisselam, ona iltifat etmeyince, iftira etti. Bu iftira üzerine, Yusuf aleyhisselam zindana hapis edildi. Mısır hükümdarı Firavun’un bir rüyasını tabir ederek, zindandan çıkarıldı. Firavun, Yusuf aleyhisselamı maliye vekili yaptı.
Yusuf aleyhisselam, babası Yakub aleyhisselamı ve diğer kardeşlerini Kenan diyarından yani Filistin’den Mısır’a getirdi. Firavun, Yakub aleyhisselama ve çocuklarına çok hürmet ve iltifat etti. Böylece, İsrail oğulları, Mısıra yerleşmiş oldular. Önce, Mısır’da rahat bir hayat süren İsrail oğulları, sonradan Mısır’da büyük bir zulüm ve sıkıntı görmüşler, köleliğe düşmüşlerdir. Onları bu sıkıntılardan kurtaran Musa aleyhisselam olmuştur.
Musa aleyhisselamı, Firavun sarayında büyüttü. Kırk yaşına gelince, sarayı terk edip, akrabalarının ve büyük kardeşi Harun’un yanına geldi.
Bir gün, Mısırlı bir kâfirin [kıptinin], Beni İsrailden birine işkence ettiğini gördü. Kurtarırken, kıpti öldü. Bunun üzerine Musa aleyhisselam, Tebük civarındaki Medyen şehrine gitti. Orada Şuayb aleyhisselamın kızı ile evlendi. Ona on sene hizmet etti. Mısır’a dönmek için yola çıktı. Yolda, Tur dağında, Allahü teâlâ ile konuştu. Mısır’a gelip, Firavunu dine davet etti. Beni İsraile serbestlik verilmesini istedi. Firavun kabul etmedi. (Musa, büyük sihirbazdır. Bizi aldatıp, memleketimizi elimizden almak istiyor) dedi. Yanındaki vezirlere sordu. Onlar da, (sihirbazları topla, onu mağlup etsinler) dediler. Sihirbazlar geldiler. Mısır halkı önünde, ipleri yere attılar. Her ip, yılan görünüp, Musa aleyhisselama doğru yürüdü. Musa aleyhisselam asasını yere bıraktı. Büyük yılan oldu. İpleri yuttu. Sihirbazlar şaşırdılar. İman ettiler. Firavun kızdı. (O, sizin ustanız imiş. Ellerinizi, ayaklarınızı keseceğim. Hepinizi hurma dallarına asacağım) dedi. (Biz Musa’ya inandık. Onun Rabbine sığınıyoruz. Yalnız Onun af ve merhametini isteriz) dediler. Kâfirlerin suları kan oldu. Kurbağa yağdı. Cilt hastalıkları oldu. Üç gün karanlık oldu. Firavun, bu mucizeleri görünce korktu. Beni İsrailin Mısır’dan çıkmasına izin verdi.
Musa aleyhisselam, Beni İsrail ile, Kudüs’e doğru giderken, Firavun pişman oldu. Askerleriyle arkalarına düştü. Süveyş körfezi açılıp, müminler karşıya geçti. Firavun geçerken, deniz kapandı. Askerleri ile birlikte boğuldu. Beni İsrail, yolda öküze tapanları gördüler. Musa aleyhisselama (Biz de böyle tanrı isteriz) dediler. Musa aleyhisselam, (Allahü teâlâdan başka tanrı yoktur. Allahü teâlâ sizi kurtardı) dedi. Sonra, Tih çölüne düştüler. Yolu şaşırdılar. Aç ve susuz kaldılar. Gökten, Men ve Selva yani helva ve et inerdi. Bunları yerlerdi. Asası ile yere vurunca, su çıkardı. Bundan da içerlerdi. (Helva ile etten bıktık. Bakla, soğan gibi şeyler isteriz) dediler. Musa aleyhisselamı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar.
Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselamı vekil bırakıp, Tur dağına gitti. Orada kırk gün ibadet etti. Allahü teâlânın kelamını işitti. Allahü teâlâ Tevrat kitabını ve on emrin yazılı olduğu iki levhayı indirdi. Tih çölünde, Samiri adında bir münafık, herkesteki altınları, süs eşyasını eritip, bunlardan bir buzağı yaptı. (Musa’nın ilahı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmaya başladılar. Harun aleyhisselamı dinlemediler. Musa aleyhisselam gelip olanları görünce çok kızdı. Samiri’ye lanet etti. Büyük kardeşinin sakalından tutup, darıldı. Pişman olarak, yalvardılar. Musa aleyhisselam, Tevrat’ı ve on emri tebliğ etti. Tevrat’a göre ibadet etmeye başladılar. Sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar.
Musa aleyhisselam, ümmeti ile Lut gölünün cenub tarafına geldi. (Uc bin Unk) adında bir melik ile savaş etti. Şeria nehri şarkındaki yerleri ele geçirdi. Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Kenan ilini uzaktan gördü. Yerine Yuşa aleyhisselamı halife bırakıp, bir rivayete göre, miladdan 1605 sene evvel yüzyirmi (120) yaşında, orada vefat etti. Eriha şehrini, sonra da Kudüs’ü, Yuşa aleyhisselam Amalika kâfirlerinden aldı.
Daha sonra, Davud aleyhisselam melik oldu. Kudüs’ü tekrar aldı. Böylece, Yahudilerin en parlak zamanı başladı. Sonra, Süleyman aleyhisselam, babasının hazırlattığı yere meşhur mabedi yani Mescid-i Aksayı yaptırdı. Süleyman aleyhisselam, içinde Tevrat ve on emir ve diğer emanetler ve on emrin yazılı olduğu levhalar bulunan (Tabut-ı sekine)yi, yani (Mukaddes sandığı) mabedin bir odasına koydurdu.
Oniki kabileye ayrılmış olan Yahudiler, Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra, iki devlete ayrıldılar. On kabile İsrail devletini, diğer ikisi Yehuda devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yoldan ayrılıp, taşkınlık ettiler. Gadab-ı ilahiye uğradılar. İsrail devleti M.Ö. 721 de Asuriler, sonra da, Yehuda devleti M.Ö. 586 da Babilliler tarafından yıkıldı. Asuriler Babil devletini işgal etti. 587 de Asuri hükümdarı Buhtunnasar Kudüs’ü yakıp yıktı. Yahudilerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da, Babil’e sürdü. Bu karışıklıkta gökten inen Tevrat yakıldı, yok edildi. Bu hakiki Tevrat, çok büyüktü. Yani, kırk cüz idi. Her cüzde bin sure, her surede bin âyet vardı. Bu muazzam kitabı, Üzeyr aleyhisselamdan başka kimse ezberlememiş idi. Tevrat’ı Yahudilere yeniden talim etti. Zamanla birçok yerleri unutuldu, değiştirildi. Muhtelif kimseler, hatırlarında kalan âyetlerini yazarak, Tevrat isminde çeşitli risaleler meydana geldi. Miladdan takriben dörtyüz sene evvel yaşamış olan Azra ismindeki bir haham bunları toplayarak, şimdi mevcut olan Ahd-i atik denilen Tevrat’ı yazdı.
İran hükümdarı Şireveyh, Asurileri yenince, Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmelerine izin verdi. Yahudiler, M.Ö. 520 den sonra Mescid-i Aksa’yı yeniden tamir ettiler. Önce Perslerin, sonra da, Makedonyalıların idaresi altında yaşadılar. M.Ö. 63 senesinde Kudüs, Romalı kumandan Pompey tarafından zabtedildi. Pompey, Yahudileri dağıttı. Şehri ve Mescid-i Aksa’yı, yaktı, yıktı. Böylece Yahudiler, Roma devleti hakimiyetine girdiler. M.Ö. 20 de Romalıların Filistin’deki Yahudi valisi Herod, mabedi tekrar yaptırdı. Yahudiler daha sonra, Roma hakimiyetine isyan ettiler. Fakat miladın 70. senesinde Romalı kumandan Titus, Kudüsü tamamen yaktı, yıktı. Şehri viraneye çevirdi. Beyt-i mukaddes de yandı. Sadece batı duvarı kaldı. Bu duvara Türkler Ağlama duvarı derler. Bizanslılar ve sonra Emeviler ve Osmanlılar bu duvarı muhafaza ederek, mescidi tamir etmişlerdir.
Titusun, katliam ve zulmünden sonra Yahudiler, bölük bölük Filistin’i terk ettiler. Kudüs ve çevresinden kovuldular. Yahudi esirler, Romalıların emrinde çalıştırılmak üzere, Mısır’a sevk edildiler. Bu sene, Yahudiler dünyanın her yerine yayıldılar.
Tevrat ve Talmud
Yahudiler, Yahudiliğin iki emir kaynağını birbirinden ayırmıştır:
1- Yazılı emirler,
2- Sözlü emirler.
Yahudilerin mukaddes saydıkları kitapları, Torah [yani Tevrat] ve Talmud olmak üzere ikiye ayrılır: Birincisi, yazılı emirleri, ikincisi ise, sözlü emirleri ihtiva ediyor derler.
Torah kitabına Hristiyanlar Ahd-i atik ismini verirler. Yahudiler, Torahı üç kısma ayırmışlardır:
1- Torah, yani Tevrat,
2- Neviim, yani Peygamberler,
3- Ketubim, yani Kitaplar.
Torah ismini, bu üç kısmın, ibranice baş harflerini birleştirerek meydana getirmişler. Neviim iki kısımdır. İlk peygamberler dört kitap, son peygamberler onbeş kitaptır. Ketubim, yani kitaplar ise, Yahudilere göre onbir, Hristiyanlara göre onbeş kitaptır.
Yahudiler, Tevrat ismini verdikleri beş kitabın Allahü teâlâ tarafından, Musa aleyhisselama indirildiğine inanmaktadırlar. Bu beş kitap, Tekvin, Huruc, Levililer, Sayılar, Tesniyedir.
Tesniye’de, Musa aleyhisselamın ölümü, ihtiyarlığı, yaşı ve defnedildiği ve Yahudilerin ona matem [yas] tuttukları yazılıdır. [Tesniye bab 34]. Bu ahval, Musa aleyhisselam vefat ettikten sonra, Musa aleyhisselama vahiy olundu dedikleri kitapta nasıl bildirilmiştir? Bu misal, Tevrat’ın Musa aleyhisselam tarafından bildirilen ve Allahü teâlâ tarafından vahiy edilmiş olan, hakiki Tevrat olmadığının açık delillerindendir.
Bir Yahudi din adamı olan, H.Hirsch Graetzin, History of the Jews kitabındaki beyanına göre, Yahudiler, kendi cemaatlerinin Tevrat’ın emirlerine tam ittiba edebilmelerini temin için (Yetmişler Meclisi)ni kurdular. Bu meclisin reisine, (Baş Kahin) dediler. Yahudi gençlerine, mekteplerde dinlerini öğreten, Tevrat’ı açıklayan Yahudi din adamlarına (Yazıcılar) denilir. Bunların, Tevrat’a yaptıkları açıklamaların, ilavelerin bir kısmı, sonradan yazılan Tevratlara karıştırılmıştır. İncillerde geçen yazıcılar işte bunlardır. Bunların bir diğer vazifesi de, Yahudilerin Tevrat’a ittiba etmelerini sağlamaktır.
Yahudilerin ekserisinin inanmadıkları bir Tevrat daha vardır ki, buna Şomranim Tevratı=Tora Ha-Şomranim derler. Bu Tevrat’a inananlar, yazıcıların Tevrat’a açıklamalar ve ilaveler yapmalarına, hatta harflerini dahi değiştirmelerine karşı çıkmışlardır. Yahudilerin ellerindeki Tevrat ile Şomranim Tevratı arasında altı bin kadar ihtilaf bulunduğu bildirilmektedir.
Hristiyanlar Torah kitabı için, Ahd-i Atik yani Eski Ahd tabirini kullanırlar. Yahudiler, bu tabiri kabul etmezler.
Bugün Tevrat dedikleri kitabın, Allahü teâlâ tarafından Musa aleyhisselama gönderilen hakiki Tevrat olmadığı şüphesizdir. En eski yazılan Tevrat nüshası ile, Musa aleyhisselam arasında iki bin sene vardır. Musa aleyhisselam, Tevrat’ın (Tabut-i sekine)ye, yani (Mukaddes Sandığı)na konularak muhafaza edilmesini ümmetinin âlimlerinden istemişti. Süleyman aleyhisselam Mescid-i Aksa’yı bina edince, Ahd sandığını buraya koymuş ve sandığı açtırmıştır. Sandık açılınca, içerisinden yalnız Evamir-i Aşere, yani on emrin yazılı olduğu iki levha çıkmıştır.
Tevrat’ı kim yazdı
ABD’nin Kaliforniya Üniversitesi profesörlerinden Elliot Friedmanın, 1987 senesinde neşrettiği, Tevrat’ı Kim Yazdı isimli kitap, Yahudi ve Hristiyan dünyasını karıştırdı. Profesör Friedman, Tevrat’ı teşkil eden beş kitabın, beş ayrı ilahiyatçı tarafından yazıldığını ve Musa aleyhisselama indirilen Tevrat kitabının asıl nüshası ile hiçbir surette kıyaslanamayacağını açıkladı.
Hristiyanların inandığı, Kitab-ı Mukaddesin ahd-i atik ve ahd-i cedid kısımlarının birbirleriyle tenakuz içerisinde bulunduğunu belirten profesör Friedman, kitabında bunun misallerini zikretmiştir. Ayrıca, Tevrat’ın içerisindeki kitapların da birbirleri ile, hatta kendi babları arasında tenakuzlarla dolu olduğuna dikkati çeken profesör Friedman, böyle bir esere (İlahi kitap) vasfının verilemeyeceğini bildirmiştir. Tevrat’ı meydana getiren beş kitaptaki, ifade tarzları da, birbirinden tamamen farklıdır.
Prof. Elliot Friedmana göre bugünkü Tevrat, Musa aleyhisselamdan birkaç asır sonra yaşayan beş haham tarafından kaleme alınmış ve Azra adındaki haham bunları tek tek toplayarak, Ahd-i Atikin asıl nüshası olduğu iddiası ile çoğalttırmıştır. Tarih profesörü Friedman, kaleme aldığı eserinde, daha sonra şu ifadelere yer vermiştir:
(Günümüzde, Tevrat’ın üç nüshası mevcut: Yahudiler ve protestanların kabul ettikleri ibranice nüsha, katolik ve ortodokslar tarafından kabul edilen yunanca nüsha ve samirilerce kabul edilen samiri dilinde yazılmış nüsha. Bunlar Tevrat’ın en eski ve en itimatlı nüshaları olarak bilinmelerine rağmen, gerek aynı nüshanın içinde ve gerekse nüshalar arasında birçok yerlerinde tezatlar vardır. Hiçbir ilahi dinde bulunmayan, insanlara zulüm telkinleri, Peygamberlerden bazılarına karşı çok çirkin ve makamlarına yakışmayacak isnatlar vardır. Hakiki Tevrat’ta ise, tezatlar bulunacağından söz edilemez.)
Fransız papazlarından, Richard Simon da, Historia Critique du Vieux Testament kitabında,
Tevrat’ın Musa aleyhisselama vahiy edilen Tevrat olmadığını, sonradan farklı zamanlarda yazılarak bir araya getirildiğini belirtmiştir. Papazın bu kitabı toplattırılmış, kendisi de kiliseden kovulmuştur.
Dr. Jean Astruc de, Conjectures il parait que Mouse sest Servi pour composer le livre dela Genese adlı eserinde, Tevrat’ın beş kısmının çeşitli yerlerden derlenmiş birer kitap olduğunu yazmıştır. Jean, bir kısmındaki isimlerin değiştirilerek, iki-üç yerde tekrar edildiğine de dikkatleri çekmiştir.
Tekvinin birinci babının onbirinci âyeti ve devamında, nebatların insandan önce yaratıldığı, yazılıdır. İkinci babının beş, altı, yedi, sekiz ve dokuzuncu âyetlerinde ise, insanın yaratıldığı ve o zaman yer yüzünde hiçbir nebatın bulunmadığı, nebatatın insandan sonra yaratıldığı yazılıdır. Bu ve bunun gibi pek çok tenakuzlara, büyük hatalara dikkati çeken Jean Astruc dinsiz ilan edilmiştir.
Gottfried Eichhorn, Tekvinden başka, sonra gelen beş kitabın da, tarihleri itibarı ile ve lisan olarak birbirinden farklı olduğunu 1775 senesinde neşrettiği kitabında yazmıştır. Fakat Eichhorn ve kitapları aforoz edilmiştir.
Alman şairi ve filozof Herden [1744-1803] Von Geiste den hebraischen Poesie eserinde, Ahd-i atikin, (Mezmurlar) kitabının içindeki şiirlerin birçok ibrani şairlerine ait olduğunu, başka başka zamanlarda yazıldığını ve sonradan bir araya cem edildiğini yazmaktadır. Ayrıca (Neşideler Neşidesi)nin de, beşeri ve müstehcen bir aşk kasidesi olduğunu, bu şiirlerin Süleyman aleyhisselam gibi bir Peygambere atıf olunamayacağını da beyan etmektedir. Merak edenlerin, (Neşideler Neşidesi) kitabına göz gezdirmeleri kâfidir.
19. yüzyılda İbrani lisanı üzerindeki incelemeler artınca, Tevrat’taki beş kitabın Musa aleyhisselama ait olmadığı ve ahd-i atikteki kitapların muhtelif zamanlarda bir araya getirildiği ispat edildi. Bu hususta, Avrupalı pek çok tarihçi, papaz ve piskoposlar eserler neşretmişlerdir.
Moody İncil Enstitüsünden Dr. Graham Scroggie, (İncil Allah kelamı mıdır?) isimli kitapta (Ahd-i Atik) ve (Ahd-i Cedid)in Allah kelamı olmadığını itiraf etmektedir.
Dr. Stroggie ise, (Tekvin kitabı, şecerelerle doludur. Kim kimden doğdu, nasıl doğdu? Hep bunlardan bahsediliyor. Bunlardan bana ne? Bunların ibadet ve Allahü teâlâyı sevmek ile ne alakası var? Nasıl iyi bir insan olunabilir? Kıyamet günü nedir? Kime ve nasıl hesap vereceğiz? Salih bir insan olmak için neler yapmak lazımdır? Bunlardan pek az bahsolunuyor. Ekseriya, muhtelif efsaneler var. Daha gündüz anlatılmadan, geceye geçiliyor) demektedir. Böyle bir kitap nasıl Allah kelamı olabilir?
Bugün, Yahudilerin Torah, Hristiyanların ise, Ahd-i Atik dedikleri kitapları okuyan bir kimse, Allahü teâlâ tarafından indirilmiş bir kitap değil, fuhuş, müstehcenlik ve ahlaksızlığı öğreten bir seks kitabı okuduğunu zan eder. Bu kitapların, Allah kelamı olmadığını anlayan batılı birçok papaz ve fen adamları, pek çok kitaplar neşrederek, hakikati herkese duyurmaya çalışmışlardır. Bunları burada zikir etmeye kitabımızın hacmi müsait değildir.
Talmud
Sual: Yahudilerin Tevrat’tan sonraki kutsal bildiği kitapları var mı?
CEVAP
Vardır. Sözlü emirler dedikleri Talmud kitabıdır.
Talmud, iki kısımdan meydana gelmiştir. Bunlar Mişna ve Gamara’dır.
Mişna: İbranice tekrar demektir. Sözlü emirlerin, kanun haline getirilmiş ilk halidir. Yahudi itikadına göre, Allahü teâlâ, Musa aleyhisselama, Tur dağında Tevrat kitabını (Yazılı emirleri) verdiği gibi, bazı ilimleri, yani (Sözlü emirler)i de söyledi. Musa aleyhisselam, bu ilimleri Harun, Yuşa ve Eliazara bildirdi. Bunlar da, kendilerinden sonra gelen Peygamberlere bildirdiler. Eliazar, Şuayb aleyhisselamın oğludur [Mirat-i kâinat].
Bu bilgiler, nesilden nesile, yani hahamlardan hahamlara rivayet edildi. Miladdan önce 538 ve miladdan sonra 70 senelerinde çeşitli Mişnalar yazıldı. Bunlara Yahudilerin âdetleri, kanun müesseseleri, hahamların bir mevzudaki tartışmaları ve şahsi görüşleri de karıştırıldı. Böylece Mişnalar, hahamların indi görüş ve münakaşalarını ifade eden kitaplar haline geldi.
Yahudi hahamlarından Akiba, bunları topladı ve kısımlara ayırdı. Talebesi, haham Meir, bunlara ilaveler yaparak basitleştirdi. Daha sonraki hahamlar bu rivayetlerin, telifi ve bir araya toplanması için çeşitli usuller ve şartlar koydular. Böylece pek çok rivayetler ve kitaplar zuhur etti. Nihayet bunlar, Yehuda’ya (Judah Hanesiye) ulaştı. Yehuda, bu karışıklıklara son vermek için, miladın ikinci asrında, bu kitapların en sağlam kabul edilenini yazdı. Yehuda, mevcut nüshalardan, bilhassa Meir’in yazdığı nüshadan istifade ederek, kırk yılda bir kitap vücuda getirdi. Bu kitap, diğerlerini içinde toplayan, en son ve meşhur Mişna oldu.
Yehuda’dan sonra gelen hahamlar, Mişna’ya ilave ve şerhler yapmışlardır.
Yehuda’nın, yazdığı Mişna’ya almadığı ve diğer hahamların yazdığı Mişna’lardaki malumatlar sonradan toplandı. Bunlara İlaveler (Tosefta) denildi.
Gamara: Yahudilerin Filistin ve Babil’de iki mühim dini mektepleri vardı. Bu mekteplerde, Amoraim (izahcılar) denilen hahamlar, Mişnanın manasını açıklamaya, tezatları düzeltmeye, örf ve âdetlere dayanarak verilen hükümlere kaynak aramaya, olmuş veya olmamış, yani teorik meseleler üzerinde hükümler vermeye çalıştılar. Babil’deki hahamların yaptıkları şerhlere (Babil Gamarası) denildi. Bu Gamara, Mişna ile beraber yazıldı. Meydana gelen kitaba (Babil Talmud)u denildi. Kudüs’teki hahamların yaptıkları şerhlere de, (Kudüs Gamarası) denildi. Bu Gamara da Mişna ile beraber yazıldı. Meydana gelen bu kitaba (Kudüs Talmud)u denildi.
Filistin Gamarası, bir rivayete göre miladi üçüncü asırda tamamlandı.
Babil Gamarası, miladın dördüncü asrında başladı ve altıncı asrında tamamlandı.
Daha sonra, Kudüs ve Babil şerhleri tefrik edilmeksizin Mişna ve bir Gamaraya (Talmud) tabir edildi. Babil Talmud’u, Kudüs Talmud’unun üç misli daha uzundur. Yahudiler, Babil Talmud’unu Kudüs Talmud’undan daha üstün tutarlar. Mişnanın bir-iki cümlesi, bazen Talmud’da on sayfa anlatılır.
Talmud’un anlaşılması, Mişna’dan daha zordur. Her Yahudi, din eğitiminin üçte birini Tevrat, üçte birini Mişna, üçte birini de, Talmud’a ayırmak mecburiyetindedir.
Hahamlar, Talmud’da, bir kimse kötü bir şeye niyet etse, onu yapmasa bile günahkâr olacağını bildirmişlerdir. Onlara göre, hahamların nehy ettiği bir şeyi yapmaya niyet eden kişi, necis, pis olur. Bu itikadların [inançların] kaynağı olan Talmud’a Müslümanlar (Ebül-Encas=Necasetlerin babası) demiştir. (Hebrew Literature sayfa 17). Yahudiler, Talmud’a inanmayanı, onu kabul etmeyeni, Yahudi saymazlar. Bunun için Yahudiler, sadece Tevrat’ı kabul eden ve ona bağlanan Karaim Yahudilerini Yahudi kabul etmezler.
Yahudi din adamları, Kudüs ve Babil Talmudları arasında büyük farklar, tezatlar olduğunu itiraf etmekten sakınırlar.
Babil Talmud’u, ilk defa miladi 1520-1522 de, Kudüs Talmud’u ise, 1523 senesinde Venedik’te basıldı. Babil Talmud’u, Almanca ve İngilizceye, Kudüs Talmud’u da, Fransızcaya tercüme edilmiştir.
Babil Talmud’unun % 30unu, Kudüs Talmud’unun % 15ini hikayeler ve kıssalar teşkil eder. Bu hikayelere (Hagada) derler. Yahudi edebiyatının esasını bu hikayeler teşkil eder. Mekteplerinde bunları okuturlar. Yahudi mekteplerinde, hatta üniversitelerinde Tevrat ve Talmud’un öğrenilmesi ve öğretilmesi mecburidir.
Hristiyanlar Talmud’a düşmandır
Hristiyanlar, Talmud’a düşman olup, ona şiddetle hücum etmektedirler. Yahudilere Talmudla ilgili yaptıkları zulümlerden kısaca bahsedelim:
Fransa, Polonya ve İngiltere gibi, Hristiyan beldelerde, Talmudlar toplattırılmış ve yakılmıştır. Yahudilerin evlerinde bile Talmud bulundurmaları yasak edilmiştir. Talmud hükümlerini açıklayan en mühim kişiler, Yahudi dönmeleri Nicolas Donin ile Pablo Christianidir. Pablo Christiani, miladi onüçüncü asırda, Fransa ve İspanya’da yaşamıştır. 1263 senesinde İspanya’nın Barcelona şehrinde yapılan münazarada hahamlar, Talmud’un katı prensiplerine ve yazılarına karşı varid olan suallere (Cevap veremediler), bunları müdafaadan aciz kaldılar.
(El-Kenz-ül-Mersüd fi Kavaid-it-Talmud) kitabının beyanına göre, Talmud’da, İsa aleyhisselamın Cehennemin derinliklerinde, zift ve ateş arasında olduğu, Hazret-i Meryem’in asker Pandira ile zina ettiği, kiliselerin necaset dolu [pislik] olduğu, papazların kelblere [köpeklere] benzediği, Hristiyanların öldürülmesi lazım olduğu gibi hususlar yazılıdır.
927 [m. 1520] de Papanın izni ile Babil Talmud’u, üç sene sonra da Kudüs Talmud’u basılmış, bundan otuz yıl sonra Yahudiler için felaketler zuhur etmiştir. 9 Eylül 1553 de Roma’da ele geçirilen bütün Talmud nüshaları yakılmıştır. Bu hal, diğer İtalya şehirlerinde de tatbik edilmiştir. 1554 senesinde Talmud ve diğer İbranice kitaplara sansür konulmuştur. 1565 de Papa, Talmud kelimesinin kullanılmasını dahi, yasak etmiştir.
1578-1581 seneleri arasında Talmud, Basel şehrinde yeniden basılmıştır. Bu baskıda, bazı risaleler çıkarılmış, Hristiyanlığı kötüleyen birçok cümleler kaldırılmış, birçok kelimeler de değiştirilmiştir. Bu tarihten sonra, Papalar yine Talmudları toplatmışlardır.
Karaim Yahudileri, Talmud’u red etmiş ve bunu bid’at kabul etmişlerdir.
Talmud sihir ve kehanetlerle doludur
Talmud’a göre kadın, dini mekteplere alınamaz. Çünkü hafif akıllıdır ve ona din eğitimi şart değildir. (Kim kızına Tevrat öğretirse, ona kötü bir şey öğretmiş olur) cümlesi haham Eliazerindir. (Mişna, Naşim (kadınlar), Sotak kısmı 216). Yahudi haham Musa bin Meymun, bundan maksadın Tevrat değil, Talmud olduğunu zikir etmiştir.
Talmud, müneccimliğin insan hayatına hüküm eden bir ilim olduğunu bildirmektedir. Talmud, (Güneş tutulması, milletler için kötü bir alamettir) demektedir. [Evil-Sign] Ay tutulmasının ise, Yahudiler için kötü bir alamet olduğu yazılıdır. Talmud, sihir ve kehanetlerle doludur. Birçok şeyleri ifritlere (Demons) bağlamışlardır. Haham Rav Hunr (Herbirimizin sağında onbin, solunda onbin ifrit [şeytan] bulunur) demektedir. Haham Rabba ise, (Havradaki vaaz sırasında zuhur eden izdiham, ifritler sebebi iledir. Elbiselerin eskimesi, ifritlerin sürtünmelerindendir. Ayakların kırılması, yine ifritler sebebi iledir) demektedir. Talmud’da, şeytanların, öküzlerin boynuzlarında raks ettikleri, şeytanın Tevrat okuyanlara zarar veremeyeceği, Cehennem ateşinin, Beni İsrailin günahkârlarını yakmayacağı yazılıdır.
Yine Talmud’da, Beni İsrailin günahkârlarının oniki ay Cehennemde yanacağı, Kıyameti inkâr edenlerin ve diğer milletlerden olan günahkârların elim bir azap içinde ebedi olarak kalacakları, orada vücutlarının kurtlarının ölmeyeceği ve ateşlerinin sönmeyeceği yazılıdır.
Yine bazı hahamlar Talmud’da, ruh cesetten ayrıldıktan sonra, hesap olmadığını, günahlardan cesedin mesul olduğunu, ruhun cesedden mesul olmasının mümkün olmadığını yazmışlardır. Başka bir haham da, yine Talmud’da buna itiraz etmiştir.
Talmud’da, (Hahamlardan bazıları, insan ve karpuz yaratmaya kadirdir) diye yazılıdır. Bir hahamın, bir kadını dişi merkep haline getirdiği, üzerine bindiği, onunla çarşıya gittiği, sonra da başka bir hahamın, onu eski haline çevirdiği, Talmud’un rivayetlerindendir. Talmud’da, hahamların harikulade işleri, yılanlar, kurbağalar, kuşlar ve balıklara ait pek çok efsane ve kıssaları yazılıdır. Yine Talmud’un beyanına göre, ormanda bir yırtıcı hayvan olup, Rum kayseri bunu görmek istemiş, bu hayvan Roma’ya 400 mil yaklaşınca kükremiş ve Roma şehrinin duvarları yıkılmıştır. Yine Talmud’un beyanına göre, ormanda bir yaşında bir öküz, Tur dağı kadar imiş. Çok büyük olduğu için, bunları kurtarmak Nuh aleyhisselama çok zor gelmiş ve bunlardan sadece birini boynuzlarından gemiye bağlamış. O zamanın Bashan (Bolan) beldesinin Maliki olan (Avc), vücudu çok büyük olduğu için, gemiye binememiş, o da öküzün sırtına binmiş. Bu melik Avc, dünya kadınlarından biri ile evlenen bir melekten doğan Amalikalılardan imiş. Ayağı 40 mil uzunluğunda imiş. Akıl ve mantığın asla kabul edemeyeceği daha nice safsatalar...
Yine Talmud’un bildirdiğine göre, Titus mabede girmiş, kılıcını çekerek mabedin perdesini parçalamış ve perdeden kan akmış, onu cezalandırmak için, bir sivrisinek gönderilmiş ve beynine girmiş. Titusun beyninde sinek güvercin gibi oluncaya kadar büyümüş. Titus ölünce kafası açılmış, sivrisineğin bakırdan bir ağzı ve demirden ayakları olduğu görülmüş imiş.
Hahamların öğrettiği şeylere itiraz edenlerin cezalandırılacağı, bir Yahudi, bir yabancı yanında bir Yahudinin aleyhine şahitlik yaparsa, lanetleneceği, bir Yahudinin yabancıya karşı yaptığı yeminin hükmü olmadığı, yine Talmud’un beyanlarındandır.
Talmud’un Hoşem hamişpat, Yoreh deah, Sultan Arah kısımlarında;
(Yahudi olmayan kimselerin kanını akıtmak Allah’a kurban takdim etmektir),
(Yahudilik maksat ve gayesi için işlenen bütün günahlar, gizli olmak şartı ile mubahtır),
(Yalnız Yahudi olanlara insan gözü ile bakılır. Yahudi olmayanlar birer hayvandır),
(Allah dünyanın bütün servetini sadece Yahudilere tahsis etmiştir),
(Hırsızlık etmeyiniz emri sadece Yahudiler içindir. Diğer milletlerin canları ve malları helaldir),
(Yahudi olmayanların ırzı, namusu helaldir. Zina etmeyeceksin emri Yahudiler içindir),
(Yahudi olmayanın, malını çalan ve işini elinden alan bir Yahudi, iyi bir iş yapmıştır),
(Emirlerimizi, Yahudi olmayan birine haber vermek, bütün Yahudileri katledilmeleri için ihbar etmekle aynıdır. Yahudi olmayanlar, kendileri için öğrettiğimiz şeylerden malumat sahibi olunca bizi sürgün ederler),
(Ziraatten daha aşağı bir iş yoktur) gibi cümleler vardır.
Talmud’da, Yahudilerin bekledikleri Mesih için, (Mesih, Yahudi olmayanları, savaş arabalarının tekerlekleri altında ezecektir. Büyük savaş olacak ve insanların üçte ikisi ölecektir. Yahudiler galip olacak, mağlup olanların silahlarını yedi sene yakacak olarak kullanacaklardır.
Diğer milletler Yahudilere itaat edeceklerdir. Mesih Hristiyanları kabul etmeyecek ve onları tamamen imha edecektir. Bütün milletlerin hazineleri Yahudilerin ellerine geçecek, Yahudiler çok zenginleşecekler. Hristiyanlar yok edilince, diğer milletlerin gözleri açılacak, onlar da Yahudi olacaklardır. Böylece Yahudiler dünyaya hakim olacak, dünyanın hiçbir yerinde Yahudi olmayan kimse kalmayacaktır) demektedir. (C.VEREMEDİ)
Yahudi ırkı
Sual: Yahudilere göre, başka ırktan olan Yahudi olamaz mı?
CEVAP
Yahudiler, kendi ırklarının üstün olduğuna inanırlar. Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini de, bunun için kabul etmediler. Peygamber gelecekse benî İsrail’den [Yahudilerden] gelmeliydi, dediler. Kendi inandıkları Mesih gelince, bütün dünyanın kendi hâkimiyetleri altına gireceğine ve herkesin Yahudiliği kabul edeceğine inanıyorlar. Bunun için de, (Dünyanın hiçbir yerinde Yahudi olmayan kalmayacak) diyorlar. Ama onlara göre, asıl Yahudi kendileridir, başka ırklar gerçek mânâda Yahudi olamaz. Sadece Yahudi’ye hizmetçi olur.
Kaynak:http://m.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=655
-
Burada yazilan tum dinlerle ilgili hersey yanlistir. Maneviyat ve kitaplar fiziksel dunyadan bahsetmez kitlelerin algilayabildigi örtüden sözedilmistir. Isidin anlayisindan farksizdir. Cihad kelle almacami nefs mucadelesimi benzeri. Ay gunes ölmek dogmak secilmis olmak vs vs vs. Hepsi bulanlarin arayanlar olacagi farkli seyler.
-
Yukarıdaki fıkra çok güzeldi. Özellikle '' Sual: Yahudiliğin tarihçesi nasıldır?
CEVAP
İbrahim aleyhisselam, ulül-azm Peygamberlerdendir. O, ne Yahudi, ne de Hristiyan idi. Hakiki Müslüman idi. İbrahim aleyhisselam Beni İsrail’in, yani Yahudilerin ve ayrıca Arapların da ceddidir. Muhammed aleyhisselamın da, dedelerindendir.'' kısmı beni kopardı :)))
-
Bu sitede Telmut'u ve Yahudiliği yanlış izah ettiği mutlak doğrudur.Ama gogulda telmutla ilgili bilgiye ulssmak istediğinde çoğu sitede bu sekilde paylaşımlar malesef oluyor.Yahudiler insanlığa bir cok yönden faydali olmuşlardır.Her tür ırkçılığa karşıyım.İncili okumuş bir insan olarak icinde ahlaki yönden feyiz verici ilahi bilgiler mevcuttur.Tevratida okuduğumda ilahi bilgilerle yahudileri anlayabiliyorum.Sevgi ve barışın egemen oldugu bir dünya icin Yahudide olsan,Muslumanda olsan,Mecuside olsan evrensel dinler çatısı altinda herkes benim gözümde kardeştir.Masonlar kardeslik ilkesiyle birleşiyorsa biz insanlık neden birlesmeyelim.Saygilarimla.
-
Talmudun ilk bölümü kanunları tefsir eder ve bu kanunlara göre ortaya çıkabilecek yeni problemlerine çözüm getirir. Geriye kalan bölümler ise kadim bilgiler içerdiği için hangi inançtan olursa olsun herkesten gizlidir .
Işık getirenden aldıkları bilgiyi Kabalist bilgeler her çağda sadece ehli olanlarla paylaşmıştır .
-
Sayin Şhamuel, Geçiştirmeyi bırakında o makaleye bilimsel telmuttan cevap verecek misiniz?Siz nasıl fikirlerinizi saygı görmesini istiyorsaniz,o sitenin yazarina da saygı göstermek zorundayız.Saygilarimla.
-
İnsanlıktan neden kadim bilgilerin gizlenme gereği duyuluyor?Telmut kitabı gizli tutulduğu icin üzerinde komplo teorileri üretilmesine neden izin veriliyor?Sonuc üsteki paylaşım gibi fikirler ortaya çıkıyor ve çıkacaktır.Saygilarimla.
-
Sevgi ve barışın egemen olduğu bir Dünya için dogmalardan arınmak gerekiyor . Sağda solda anlatılan komik fıkralara inanmamak lazım ve hatta bunlarla dalga geçmeliyiz . Talmudun tamamıyla ilgili hiç bir yerde sağlam bilgi bulamazsınız. Dediğim gibi küçük bir bölümünü sürüye kanun olarak sunmuşlardır . Kanun uygulayıcısı olarakta sürü başındaki çobanlar ( bkz. din adamı) seçilmiştir .
-
İnsanlıktan neden kadim bilgilerin gizlenme gereği duyuluyor?Telmut kitabı gizli tutulduğu icin üzerinde komplo teorileri üretilmesine neden izin veriliyor?Sonuc üsteki paylaşım gibi fikirler ortaya çıkıyor ve çıkacaktır.Saygilarimla.
İnsanlığın aptal olduğuna inanılıyor bu yüzden verilmiyor. Kadim bilgilerin hepsi saf ve mutlak doktrinin bir parçasıdır .
-
Gizlilik cagimizda kalkmistir denebilir, fakat ogrenip edinmek mesakkatlidir, öncelik meselesidir, uzuun zaman ve emek ister. Dileyen arzulayan er geç kilidi acar.
-
Dünyada 1,5 milyar Müslüman, 2,5 Milyar Hristiyan ,15 Milyona yakin Yahudi ve kalan kesimde Budist, Şamanist,Teocu,Hinduizm vb. dinlere inanmakta.İnsanlik sizin inandığınız diyelim; Telmutla dalga geçse hoşunuza gidermi? Evrensel İnsan haklarinda kisinin inandığı dinle alay etmek, küçük düşürmek suçtur..."Kendinize yapılmasini istemediğiniz davranışı başkalarına yapmayın".Mason sözü. Saygılarımla.
-
İnsanlik ahmak veya aptal değildir.Telmutta bu şekilde bir üslupla yaklaşim ve öğreti varsa malesef insanlik bunu baştan red edeceğinden şüphem yoktur.Saygilarimla.
-
Dostunu / komsunu kendin gibi sevmek / davranmak her ogretinin bastaci ancak realitenin algilanisina gore simdilik haz vermesede itici/zorlayici/muhakeme ettirici guc olabilir bazi seyler. Sonucta onun iradesi olmadan yaprak düsmuyor.
-
Dünyada 1,5 milyar Müslüman, 2,5 Milyar Hristiyan ,15 Milyona yakin Yahudi
Ne yapar bunlar nasıl yaşarlar?. Duvar dibinde ağlarlar . Haç önünde diz çökerler . 3 dolara taş alıp şeytan taşlarlar .
Şeytan'mı taşlandığı yerde duracak kadar aptal taşı atanlar mı ? Roma'da işkence yöntemi olarak kullanılmış haçtan medet umanlar mı aptal Talmud'u bunlarla paylaşmayanlar mı? Ağlama duvarı dibinde yalvaranlar mı aptal yoksa bunlara sadece kanun veren Kabalist kahinler mi?
-
:)
-
Şamanlara bir şey demiyorum . Şamanlar her şekilde ışık saçıyor ve bilgiye açıklar . Şaman Türkler ve diğer Şamanlar hepsinde ayrı bir ışık var .
-
Bazen çok sağlıklı bilgi sahibi olmadan bile fikir sahibi olabiliyor insan. Aslında Yahudileri ve Yahudiliği anlatmaya kalksak ciltler dolusu ansiklopedi çıkar ortaya, önce Yahudilik hakkında ne kadar bilgimiz var onu bir ortaya koyalım, sonra Talmut hakkında neler biliyoruz ona bir bakalım. Tevratı okuduk mu ? İncil ve Kur'an ile kıyaslamalarını yapalım, bakalım ortak yanları var mı, yok mu? varsa nerelerde örtüşüp nerelerde ayrışıyorlar. Hani Tevrat ve İncil de değişiklikler yapıldığı için son olarak Kur'an indirildi ya, Tevrat ve İncil'in değiştirilen hükümlerinin neler olduğunu ortaya koyalım. Mesela Talmut sözlü töre ya !, acaba İslamiyet'teki hadislerle benzerlikleri var mı? yok mu?kıyaslama yapabilecek miyiz!.
Şurası bir gerçek ki, dünyada kendileri ile ilgili kitap yazılan, haklarında en çok film çevrilen ve en çok efsaneler anlatılan topluluğu şüphesiz Yahudilerdir. Hal böyle olunca da ,dinleri, yaşayışları, gelenek-görenekleri hep anlatılır ve öyle görülüyor ki; daha uzun yüzyıllarca da anlatılacaktır.
Saygılar-sevgiler.