Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Dini Felsefe => Konuyu başlatan: ADAM - Eylül 21, 2009, 01:27:53 ös

Başlık: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES - 2
Gönderen: ADAM - Eylül 21, 2009, 01:27:53 ös


Aristoteles’in Diğer Nitelikleri:


Aristoteles felsefeye de gerekli önemi vermiş olan bir düşünürdür.

Felsefenin boş ve yararsız bir uğraş olduğunu öne sürenlere şöyle diyordu: «Felsefe yapmak gereklidir diyorsanız, felsefe yapınız. Yok eğer felsefe yapmamak gereklidir diyorsanız, bunu yapmamak için de gene felsefe yapmanız gerekecektir.»

«Maddenin bulunmadığı yerde uzay ve zaman da yoktur.» demekle, bir bakıma ta o dönemde Einstein’ın görüşlerini savunmuştur. Ne var ki ona göre madde yetkin değildir; tamlığa ve yetkinliğe direnen kaba, durgun, biçimsiz, olumsuz bir varlıktır.

İşte tüm Orta Çağa onun bu düşünceleri egemen olacaktır. Orta Çağın ünlü düşünürü Aquinolu Tommaso, Aristoteles’in bu savını şöyle işleyecektir: «Hareket eden her şey başka bir şeyin etkisi altındadır. Hareket eden bir şey, kendisi hareket etmeyen bir ilk hareket ettiricinin etkisiyle hareketlenir. Bu ilk ve hep hareket ettirici ise hiç kuşkusuz Tanrı’dır.»

Aristoteles’in düşünce yapısını işlemeye devam eden günümüz teolojisi, hâlâ ona dayanarak ayakta durmaya çalışıyor.

Aristoteles ilk olarak dünyayı anlamada duyulara verdiği önemle Platon’a karşı, daha sonra da doğayı nicelik açısından değil de nitelik açısından incelemekle Demokritos gibi atomculara karşı çıkmıştır. Bu bakımdan birinci yanı olumlu, ikinci yanı olumsuzdur. Onun fiziği ile felsefesini birbirinden ayırmak güçtür. Tüm evreni betimlemeye ve açıklamaya yönelik kapalı ve birleşik bir sistem kurmuştur. Bilim tarihinde olgu ve olayları sınıflama (klasifikasyon) yaparak sıralayan ilk düşünür olması onu daha da önemli kılmaktadır.

Başlık: Ynt: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES - 2
Gönderen: Prenses Isabella - Eylül 21, 2009, 02:42:40 ös
Düzeni eleştirmektense Düzene ayak uyduruyormuş gibi görünerek ve en önemlisi de yanlış seyreden şuani dünya düzeninin yanlışlarını tespi ederek deyim yerindeyse sistemin içersine girip, çökertmek ve daha yeni bir düzenin oluşması- oluşturulması anlamında çalışmalar yapmak en azından Eski düzenin yıkılmışlığı içerinse Yeni Düzenin yepyeni bir şekliyle varolma metodu sanırım bize Atatürk Türkiyesi'ndeki Osmanlı hakimiyetindeki Yeni ve Çağdaş Türkiye Demokrasi Anlayışının nasıl filiz vererek senelere hükmeden ve hükmetmeye devam edece Anlayışın nasıl geliştiği yönünde bir ipucu verebilir düşüncesindeyim. Bence Yeni Dünya Düzenine geçiş bu şekilde bir metod ya da yöntem benimsenilerek hatta çoğumuzun ruhunun bile duymadğı bir sessizlikle yaşanması en azından eski düzenden çıkar sağlayan egemen feodal güçleri ayakta uyutarak :D birden harekete geçilmesi her zaman için uygulanması gereken mantıksal yaklaşımlar olarak görmekteyim. Çünkü Yüce Atatürk Projesinin hayata geçirilme olayında bir yöntem izlenildiği ve bunun da Dünya Programında bir ilk olması babında özellikle de Başarıyla sonuçlanması ileriye matuf yatırımlar olduğundan Yeni Dünya Düzenini şekillendirecek birçok Çalışmaların henüz şuanki süreçte yapıldığı ve tek yönlü değil de çeşitli fonkisyonları olması sebebiyle de bir tek alanda yapılması ( Türkiye Kapsamında ) bir şekilde tüm Dünya geneline uygulanması aşamasında elbetteki birçok sorunlar ve çatlaklar meydana gelmesi hesap edildiği için şu dönemi Insanlık pek rahat bişekilde atlatamayacaktır. Zaten zorlu geçiş programı zaman zaman gerek alenen gerekse şifreli olarak Insanlığa sunulmuş ve bildirilmiştir. Kutsal Kitaplardaki gibi => Sıratı bu Dünyada geçireceğiz. Önümüzde geçilmesi zorunlu çok zor bir badire bulunmakta ve deyim yerindeyse dar boğazdan geçirileceğiz. Demekki gelinen süreci bu şekilde anlamak gerekiyormuş.

Saygılar,