Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Mozart - Ekim 16, 2009, 02:22:04 ös
-
Tarihi açılım - Yılmaz Özdil
1959, AB'ye başvurduk.
1960
1961
1962
1963
1964
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009, Suriye'ye vizesiz gideceğiz.
*
Az zamanda büyük işler başardık.
Bundan iyisi Şam'da kayısı.
Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12695282&yazarid=249&tarih=2009-10-15
-
Sn Akyol
özdilin penceresinden bakınca demekki böyle görülüyor.Ben gençliğimde ilk şunu işittim türkün türkten başka dostu yoktur 7 tane sınır komşusu ile kavgalı ta uzak ülkelerle bile kavgalı gözüken bir ülke ister istemez öyledir dedik.Doğru ordan bakınca bu konularda az yol aldık ama sonuca bakarsan sadece bundanda en fazla zararı biz gördük nedendir bu biliyormusun Bugün bu ülkede altında ne olursa olsun bir ermeni açılımını ve meselesini konuşmaya kendine zul sayan chp ve mhp gibi partiler yüzünden bu ülke ileri gidemedi yada açılamadı yol alamadı.Artık suni güdümlerle değil realite ile olaya bakma vakti geldi sanırım poitikası yapılan değil politika yapan ülke olduğumuzda işte o makas kısalır sanırım.Atatürkün istediği gibi yani tam özgürlük tam bağımsızlık işte o zaman hürüzdür
-
Yiğit Bulut
IMF 'Türkiye'de nasıl pozisyon' kaybetti? Aynen İsrail gibi!
14.10.2009 17:31
IMF anlaşmasıyla ilgili her gün bir iddia ortaya atılıyor. Her dakika "Anlaşma tamam" haberi yayılıyor.
Beni, işin "alacağımız para" kısmı haricinde "IMF'nin Türkiye'de ne durumda" olduğu ilgilendiriyor.
Sevgili dostlar, bu yazımda "IMF ve sömürülenler" gerçeğine değinmek ve özellikle Türkiye'de geçmişte "yaşanan bir skandalı" aktarmak istiyorum. Bakan atayacak durumdan "zorla borç vermeye" hatta yalvarmaya kadar "düşen IMF"!
Gelelim skandal olarak nitelendirebileceğim olaylara...
Sevgili dostlar, bildiğiniz gibi Kemal Derviş, Mart 2001'de Türkiye'ye geldi ve göreve başlamasıyla birlikte Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, TCMB Başkanı Gazi Erçel, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel istifa ettiler... Onların yerine BDDK Başkanlığı'na Engin Akçakoca, Hazine Müsteşarlığına Faik Öztrak, TCMB Başkanlığı'na Süreyya Serdengeçti geldi. Bu üçlü, 'Derviş' ekibi olarak yerlerini aldı ve göreve başladı.
Sevgili dostlar, sorgulamaya geçmeden "atamaları" ve "istifaları" hatırlatmak istedim...
Gelelim bana göre çok önemli olan "olaya". Daha doğrusu BDDK ile IMF-Dünya Bankası arasında yapılan mesajlaşmaların detaylarına. Bu mesajları daha önceki yazılarımda kullandım. Bir daha kullanmak, hatta sonrasında bir daha yazmak istiyorum. Bu acı bize yetmez!
İşte bazı mesajlardan alınmış bölümler:
1- IMF'den gönderilen bölümler (üsluba lütfen dikkat edin): "...Bankalara ilişkin olarak; BDDK sermayelendirme planlarının gerçekçi olduğuna, bankaların tüm yükümlülüklerini yerine getireceğine ve bankaların yüzde 8'lik sermaye yeterliliğini 2001 sonu itibarıyla sağlayacağına ilişkin taahhütlerin yerine getirileceğini teyit etmesi gerekir. Son olarak bizim söz konusu mektupları incelememiz için imzalanan taahhüt mektuplarının birer örneklerinin ofisime gönderilmesi gerekmektedir..."
Burada araya girelim ve bu kısa alıntı sonrası soralım: IMF'deki yetkili hangi sıfatla ve hangi yetkiye dayanarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir kurumu olduğunu düşündüğümüz BDDK Başkan Yardımcısı'na "bu şekilde hitap ediyor" ve en önemlisi gizli olması gereken belgeleri istiyor?
2- BDDK'dan IMF'ye gönderilen bölümler: "...Belirtmek isteriz ki; yeni kurulumuz yalnızca son iki-üç haftadır işbaşındadır. Kabul edeceğiniz üzere, çalışmak ve detayı görmek için zamana ihtiyacımız var... Özetle, kurulumuz başka tasfiye planı aranmadan bu bankaların TMSF'ye devredilmesinin gereksiz ve yüksek maliyetli bir yük yaratacağını düşünmektedir... Diğer talepler dün gönderdiğiniz elektronik posta mesajındaki sıraya göre sıralanmıştır... İmar Bankası'nın SYR'si zaten yüzde 8'in üzerindedir. İmar ile ilgili sorun, karşı taraf riskidir. Mevcut yasalara göre sahip grubun riski kurallara uygundur..."
Sevgili dostlar, bu noktada gelelim "skandal" olarak görülebilecek detaylara ve sorulara...
1- BDDK Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan biri, neden IMF'deki memurdan "Aman bize süre verin, yeni geldik" şeklinde kredi dileniyor?
2- Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kurumunu temsil eden bir bürokrat için kabul edilebilir bir durum mu? BDDK ilk hafta "el koymaya" karşı iken sonra ne oluyor ve bir anda IMF'nin bütün dedikleri aynen hayata geçiyor? Ayrıca İmar Bankası ile ilgili durum da çok ilginç: BDDK, İmar için risk yok diyor. Bizim bildiğimiz durumun detayları farklı, acaba kim doğru söylüyor?
Sonuç: Olay sadece bu kadar da değil... Daha dramatik eklentiler de var... Bence "Türkiye'nin ne durumda olduğunu" anlamak için bunlar bile yeterli!
Son söz: Türkiye'de "hükümet deviren" IMF, Türkiye'de "bakan atayan IMF" bugün para vermek için yalvarıyor... Ne diyeyim; güzel günler bunlar!
sevgili akyol
yiğit bulutun bu yazısıda bu konuya manida bir atıf bence demin benim belirtmeye çalıştığım tam özgürlük ve tam bağımsızlığın ne demek olduğunada ve nereden nereye gelindiğinede ufakta olsa bir işaret