Masonlar.org - Harici Forumu
Kütüphane => Genel => Konuyu başlatan: Mozart - Ağustos 09, 2010, 07:53:16 ös
-
Sevgili Dostlarım,
Bu başlık altında, okuduğumuz kitaplarda altını çizdiklerimizi yazalım. Sayfalar dolusu olmasada, bizi şaşırtan ve/veya beynimizi açan bir cümle ya da bir paragraf olabilir. Böylece, İlgili kitap(lar), başkalarının dikkatini çekebilir, kitabı tanımasına yardımcı olabilir yahut merak uyandırabilir.
Lütfen yazar, kitap ve sayfa belirtirseniz konu amacına ulaşmış olur.
Sevgiyle Kalın!
-
İlk defa Amerikan bilim hayatı bana birey olduğumu göstermeye başladı. Çok basit bir örnek: Hocalar orada derste, "bu böyledir" değil, "bana göre böyledir" der. "According to me" (Bana göre) Türklerin hiç kullanmadığı bir şey mesela. Bunu öğrenmeye başladım. Eğer bir imtihan günü ABD'de kutlanmayan ama benim kutladığım bir bayrama rastlarsa o gün imtihana girmeme hakkım vardı. O zamanlar bu tür şeyleri düşünmezdim bile. Bugün bile Türkiye'de Yahudi öğrencinin hocasına gidip kendi bayramı için izin istemesi düşünülemez. Ben bunu yaşayalı 35 sene oluyor.
Cüneyt Ülsever, Türkiye'ye Ne Olcak, s. 38
-
Bu isteğimin sebebini izah ettim: 'Türkiye'yi hasta adam olarak muhafaza etmek isteyen devletler ve güçler, ona şifa verecek her türlü teşebbüsü bütün güçleriyle önlemeye kalkacaklardır. Teşebbüsü akim bırakmak için her şeyi yapacaklardır.
Sultan ne demek istediğimi anladı"
Dr Theodore Herzl
Vahdettin Engin-Pazarlık
-
“Bir ülkenin anarşisini kim anlatabilir ? Ölenler mi? Öldürülenler mi ? Her gün yeni ölümleri bekleyenler mi ?”
“Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.”
Tezer Özlü / Eski Bahçe ~ Eski Sevgi
-
Kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün
ki yansıtmaz yıldızları...
Dan Brown-Cehennem
-
Türk halkının kayıtsız ve şartsız hakimiyetine sahip olduğunu bir defa daha ve kesinlikle tekrar ediyorum. Hakimiyet, hiç bir anlamda hiçbir şekilde, hiç bir renk ve hiç bir klavuzlukta ortaklık kabul etmez.
NUTUK
-
'İnsan bir şeyleri ne kadar isterse istesin, o şeyler asla kendiliğinden çıkıp gelmez. İnsan bir şeylerden özel olarak uzak durmaya çalıştığında ise, o şeyler kendiliğinden insanın üzerine üzerine gelir.'
Haruki Murakami - Sahilde Kafka
-
'' Hayata karşı gülemiyorsan , espriyi anlamadın demektir . ''
- Shantaram.
-
'' Bilmek başka , bulmak başka , olmak başka ''
Mesnevi / Mevlana Celalettin Rumi.
-
"Akıl çağıydı, budalalık çağıydı da. İnanç çağıydı aynı zamanda inkar çağıydı da. Bir taraftan aydınlık bir taraftan karanlık mevsim yaşanıyordu. Umudun baharıydı, yeisin kışı. Her şeyimiz vardı ama hiç bir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğruca cennete gidiyorduk ama hepimiz cehenneme de gidiyorduk."
İki Şehrin Hikayesi
-
Altını çizdiğiniz sözcüler kendinizi yakın hissettiğiniz, o zamana kadar içinizde hissedip, adını koyamadığınız bir şeyler midir? İnsan olmak, olabilmek adına biriktirdiğimiz küçük şeyler.
Elif ŞAFAK / Baba ve P.. Kitabından.
-
Anlatımını çok beğendiğim bir yazar olan Cezmi ERSÖZ'ün bir yazısını paylaşmak istiyorum. Diğer deneme ve şiirleri de okunabilir. Gerçekten çok başarılı buluyorum.
Artık daha fazla böyle yaşayamazdı. İçindeki o sadece ve sadece kendisine ait olan özü ortaya çıkarmak ve onu yaşatmak istiyordu. Çünkü böyle, birden fazla ve kendisinin olmayan ve gerçek mi sahte mi olduğunun ayırdına varamadığı kişilikleri taşıyordu, sıkıntılı bir yük gibi... Peki, gerçek ve sadece ona ait bir özü var mıydı onun? Varsa neredeydi ve kimdi o? Öylesine çok maske kullanmış, öylesine çok değişik kalıplara girmiş, şekil değiştirmek zorunda kalmıştı ki, gerçek niteliğini yitirmiş olarak duruyordu. Belki de hiç olmadığı korkusuna kapılıyordu arada bir. Sık sık o gerçek özünü bulabilmek, ona ulaşabilmek için eve kapanıyor, günlerce hiçbir arkadaşını, yakınını aramıyordu. Kendisine yeni bir koza örmeliydi ve gerçek özünü bulduğunu sanıp, 'artık insanların içine çıkabilirim, onları gerçek kişiliğimle görüp, hissedebilirim' diye düşünüyor, yanlarına sevgi ve hasretle koşuyor, ama biraz konuştuktan sonra, konuşmanın yine kendisine ait bir öz olmadığını görüyordu. Bir başkasıydı sanki o. Ya da kimseye ait olmayan birinin özüydü taşıdığı. Unutulmuş, tesadüfen bulunmuş ya da korkudan, kaygıdan alelacele oluşturulmuş yapma bir şeydi. O ânı kotarması için, ilişkileri geçiştirebilmek, kendini orada o an için var edebilmek için yarattığı sahte bir kişilikti sanki... Bu yüzden arkadaşlarına dostlarına sevgiyle, umutla koşar, sonra da yapma kişiliğinin yarattığı sıkıntı, tatsızlık, boşluk belli belirsiz bir kasvet duygusuyla yeniden gerçek özünü bulmak için evine, odasına dönerdi. Yine olmamıştı. İçindeki o gerçek öz, eğer bir ara var olmuşsa onu belki de sonsuza kadar terk etmiş, onu böyle öksüz, hep doyumsuz, geçicilik ve kenarda kalmış olma duygularıyla bırakmıştı. Bu hep geçicilik duygusuna, şu anlamsızlık duygusuna daha fazla dayanamazdı. Bir gün gerçek kendisiyle buluşacaktı. Bu tutkuyla bekleyiş, ona geçmişte bir ara, belki çok kısa bir süre bu özle birlikte yaşadığı inancını veriyordu. 'O vardı ki ben onu böylesine çok özlüyorum' diyordu... Şimdiyse 'binlerce hiç kimseydi'. Tek başına bile değildi. Çünkü tek başına olmak bir sağlam varoluştu ve bakım isteyen bir şeydi. 'Tek başınalık bir şans'tı. Yalnız bile olamadığı, bir hiç kimse olduğu için bu yüzden kim gerçek dostu, kim düşmanı, kim onu seven, kim katili, asla içtenlikle anlayamıyordu, algılayamıyordu. İşte bu yüzden onu gerçekten sevenleri göremiyor, onu pek de ciddiye almayanlara çok yakınlık duyduğunu sanıyordu. Çoğu kez sevgisinden ve nefretinden emin olamadığı için hep endişeler ve kaygılar içinde ve güvensizlik duygularıyla yaşıyordu. Hep bir doyum arıyor, ama yine hep açlık hissediyordu. Kahramanlık yapmak, cesur serüvenler yaşamak istiyor, ama korkuları buna izin vermiyordu. Hep o sahte kimliklerinin tümünden kurtulup çılgın ve başıboş bir aşk yaşamak istiyor, sonunda güvenli, ancak sıkıntılı, coşkusuz, tekdüze ilişkilere saplanıp kalıyordu...
-
"Başlarken," dedi, bilmeniz gereken bir martının sınırsız
bir özgürlük düşüncesine ve yüce martı düşüne sahip
olduğu, bir kanat ucunuzdan diğerine tüm bedeninizin
onun hakkında düşündüklerinizden başka bir şey olmadığıdır..
Richard Bach / Martı
-
Bu dünyada olduğun için teşekkürler;
baştan ona bakıp da senin içinde bulunabileceğini düşünmezdim.
Franz Kafka-Milena'ya Mektuplar
-
" İçimdekileri nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Bazen öyle geliyor ki, adeta bütün dünya, bütün yaşam, her şey içime dolmuş, benden konuşmamı istiyor. Nasıl desem; büyük şeyler hissediyorum ama, iş konuşmaya geldiğinde küçük bir çocuk gibi dilim dolanıyor. "
Jack London / Martin Eden
-
Ve Cennet çocuklarının işlediği günahları görünce ağladı...
Lauren Kate--Düşüş Serisi---Vurgun
-
Eğer ne için orda durduğunu anlamayı başaramadıysan, yolunda duran kayayı asla yerinden kaldırma.
john verdon - aklından bir sayı tut
-
"Epigraf kullanmayın, çünkü yazının içindeki esrarı öldürür." Adli,
"Böyle ölecekse, öldür o zaman sen de esrarı, esrar satan yalancı peygamberi öldür!" Bahti
Kara Kitap-Orhan Pamuk