Oldukça eski bir başlık ve saygıdeğer forum katılımcıları da görüşlerini belirtmişler. Ben de kendi düşüncelerimi aktarmayı ve ifade etmeyi – bu forumdan ve araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla – isterim.
Bir kişinin mason olma şansının, tanıdığı mason sayısıyla doğrudan orantılı olarak kurulamayacağını düşünüyorum. Masonluk, bildiğiniz gibi genel itibariyle belirli ahlaki ve etik değerlere/seviyelere sahip bireyleri bünyesine katmayı hedefler ve belirli kuralları, kabul süreçleri vardır.
Bir masonun referansı üyelik sürecinde mühim bir rol oynayabilir; ancak bu tek başına yeterli değildir. Kişinin karakteri, dünya görüşü, topluma ve insanlığa bakışı gibi unsurlar da değerlendirilmektedir. Dolayısıyla yalnızca tanıdıkların fazla olması değil, aynı zamanda başvuracak kişinin bu değerlerle ne kadar uyumlu olduğu da belirleyici bir faktördür.
Fakat buradaki mevzu, ilk başvuru aşamasındaki tabiri caizse “eleme süreci” olduğu için, en az bir mason tarafından tanınan ve kapıyı kendisi çalmış bir harici, tabii olarak bir avantaj içerisinde olacaktır. Ancak bu avantaj, kat’iyen bir üyelik garantisi sağlamaz. Nihai karar, yalnızca tanıdıkların varlığına değil, adayın karakterine, duruşuna ve Masonluğun temel kaideleriyle ne kadar örtüştüğüne bağlıdır. Ve ilgili locadaki değerli büyüklerimiz tarafından bu karar verilir. Yani tanıdık sayısı başvuruyu kolaylaştırabilir, fakat sürecin olumlu neticelenmesini kati surette temin etmeyecektir.
Elma ile elmayı mukayese etmek adına, her ikisi de kapıyı kendi çalmış, tanıdığı olan ve olmayan şeklinde ayırıp kıyaslamanın daha doğru olduğunu düşünerek belirtme ihtiyacı duydum. Zira tanıdığı olup da teklifle gidilen adaylar, bu başlığın nokta-i nazarında kalmamış olacaktır.
Buna dair düşüncelerinizi işitmekten memnuniyet duyarım. Başlığa dair girdiler eski tarihli olduğu için yeni katılımcıları da dahil edip tekrar canlandırmak adına da yazmak istedim.

Tüm bu değerli bilgilerle yolumuzu aydınlatmış değerli forum katılımcılarına saygılarımı sunarım. Vaktiniz için teşekkür ederim.