Merhaba,
Bolşevizm anlayışı bu aşamada önem arz edebilir.
Öncelikle Atatürk 'ün bolşevizm ve Rusya komünist rejimi hakkında görüşleri ve bunlara ne noktada sıcak durduğunu anlamak gerekir. 1917 bolşevik rüzgarından etkilenmiş olması Atatürk 'ün, Avrupa 'dan bulamadığı müttefik desteği Rusya 'dan beklemesi yönündedir; zira kalkınma ve yeni tehditlerin önüne geçilmesi gerekiyordu. 1919 yılında Sivas Kongresi'nde de belirttiği gibi yavaş yavaş bolşevik desteğine ihtiyacı kalmadığını ve bolşevizm anlayışının milletimize uygun olmadığı söylemiş; 1922 yılında artık tamamen uzaklaşıp "Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20) şeklinde konuşmuştur. Hatta 1926 yılında Eskişehir Gazetesi'ne verdiği demeçte tamamen uzaklaşmış ve "Komünizm Türk dünyasının en büyük tehlikesidir, görüldüğü yerde ezilmelidir." gibi sert bir tutum izlemiştir. Dolayısıyla Atatürk bir sosyal demokrat, laik, modern ve ileri görüşlü olmasının yanında bolşevizm ve komünizm karşıtıydı.
Günümüzde kendilerine bolşevik parti diyen bir grup ise ülkemiz aleyhine propaganda yapmakta, Markisist-Leninist rejimin gerekliliğini savunan bolşevik parti; ermeni soykırımının tanınması gerektiğindne tutun, kuzey kürdistan kurulması ve Türkiye 'den toprak alınması gerektiğini savunuyorlar.
Bolşevizm bir amaç mı, araç mı; yoksa kastettiğimiz oyunlar şu şekilde mi oynanıyor; önce baskı ve yıldırma olduğuna inandırıp, halka özgürlük taşıdığını söyleyerek veya baskı ve yıldırma olduğuna inanmayan toplumların damarlarına basa basa gerçekten baskı ve yıldırma mı getirmek ? Yorum ve görüşler sizin.
İnsanın aklına son dönemlerde zirve yapan ve insanların gözüne soka soka dalga geçtikleri olaylar geliyor; eğitim müfredatında 100 yıl geriye gitmek, zorunlu imam hatip okutmak, Suriye 'li öğrencilere sınavsız üniversite + geri ödemesiz burs vesaire.. Hatta en son dün akşam haberlerde sayın başbakanın genç işsiz oranının %20 'nin üzerine çıkması hakkında konuşmasını değiştirmeden aktarıyorum; "... Bizde iş gücü çok, iş yok. Avrupa 'da iş gücü yok iş gücü. İşte biz bu noktada da farklıyız."
Bu söylemlerin bilinçsiz söylendiğini veya bir damara basmadan söylenebileceğini düşündüklerini sanmıyorum.
Görüş ve yorumlar sizlerin,
Saygılarımla,