Taha Kivanc / Olur Boyle Vakalar

[Isis]

11 Nisan 2008 Cuma/ Taha Kivanc

Olur böyle vak'alar

Radikal'den Funda Özkan Avrupa Birliği (AB) sözcülerinde hafif tertip ağız değişikliği meydana geldiğini fark etmiş. Önceki güne kadar "Demokrasi çiğneniyor" üslubu hâkimdi hepsine. "Türkiye'de lâiklik demokrasi karşıtları tarafından baskı unsuru olarak kullanılıyor" çok sık duyulan bir cümleydi. Brüksel'deki İstanbul Merkezi'nin açılışına katılan bir AB yetkilisi, salı günü, "AB katılım süreci demokratik lâikliğin garantörüdür" deyiverdi. Vurgu 'demokratik lâiklik' tamlamasınaydı .

Mehmet Ali Birand'a mülâkat veren ve daha önce Economist dergisine "Demokrasi lâiklikten önce gelir" dediği bilinen en üst düzey AB yetkilisi de aynı kavramı kullanmış...

"Hiç şaşırmadım" desem, inanır mısınız?

Şaşırmamamın sebebi, başörtüsü/türban konusuyla ilgili bir gelişme ne zaman gündeme gelse ensemde bitip "Biraderler asla müsaade etmez" diye başımın etini yiyen dostum... Tek maddeye indirgenmiş tezlerden sakınırım hep, bu yüzden kendisini kaç kez tersledim, ama hemen her gelişme onun dediği istikamette sonuçlandığı için de kulak vermeden edemiyorum.

Brüksel'e doğru yola çıkmadan önce aradı ve "Göreceksin" dedi, "Çok yakında AB sözcülerinde üslup değişikliği meydana gelecek..."

Öğle yemeği için salona girerken haberi aldım: Fransa'nın en büyük Mason grubu 'Grand Orient de France'nın Büyük Üstadı Jean-Michel Quillardet o sabah AB'nin en tepe yöneticisinin görüşme listesinin başındaki ilk isimmiş... Haberi veren Brüksel'e yerleşik gazeteci, "Kendisini herhalde iyi hatırlayacaksı nız" diye fısıldadı kulağıma, "Birkaç yıl önce tam da bu konuda kendisini Kulis'e konuk etmiştiniz."

Demek AB'nin en tepe yöneticisi Türkiye ziyaretinden hemen önce Büyük Üstad'ı kabul etmiş ha!

İlgili yazımın tarihi 27 Aralık 2005. O eski yazıda da "Biraderler de biraderler" diye ense kökümü pişiren dostuma atıfta bulunmuşum: "Sizler de tanıksınız. Bir dostum ülkemizde uygulanan türban yasağını farklı bir gözle değerlendiriyor. Biz baktığımızda, Meclis'ten çıkan bir yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararıyla başlayan bir süreç görüyoruz, yasağı da YÖK uygulattırıyor. .. O dostum ise, lâfını hiç eğip bükmeden, 'Türban yasağı Masonların eseri, yasağı koyan da uygulatan da onlar' deyip duruyor... Ona göre, kurumları etkileyerek başörtüsünü Türkiye'de yasaklattı Masonlar; daha sonra da yasağı, oradaki 'biraderler' yardımıyla, başka ülkelere taşıdılar... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yasakçı kararını bile 'birader dayanışması' ile açıklıyor o dostum; 'Tek itirazın Belçikalı kadın üyeden gelmesi mânidar değil mi?' sözleriyle... Kadınlar Mason olamıyor ya!"

2005 yılının sonunda Grand Orient Locası 'Türkiye'de lâiklik' konulu bir toplantıyı Paris'te düzenlemiş, Türkiye'de Büyük Üstad sıfatını taşıyan birini de konuşmacı olarak davet etmişti. Şimdilerde star/24 TV Avrupa Temsilcisi Saadet Oruç'un, Doğan Haber Ajansı Paris muhabiri olarak geçtiği haberinden öğrenmiştik bu olayı.

Quillardet'in Oruç'a toplantıyla ilgili anlattıkları bir hayli ilginçti: "Öncelikle Türkiye'de önemli bir lâiklik geleneği var. Ayrıca, yine Türkiye'de önemli bir Masonik gelenek var ki, bu gelenek Cumhuriyet rejimi ve lâik rejimin kuruluşunda önemli rol oynamıştır. Ayrıca bu yıl Fransa'da Türkiye'nin AB üyeliği çok tartışıldı. Biz de Masonlar aracılığıyla Türkiye'nin kendisini bu konuda anlatabileceğ ini düşündük."

"Türkiye'de uyanmakta olan bir Masonluk var ve giderek toplumda yer alıyor da" demiş Quillardet.. .

Haberin gerisini 26 Aralık 2005 tarihli Milliyet'ten okuyalım: "Fransız Masonlar, başörtüsü yasağının sadece ortaöğrenim kurumlarında değil, üniversite ve özel okullarda da uygulanmasını istiyor. Quillardet de 'Bu yasanın çıkmasından bu yana başörtüsü sorunu kalmadı. Ama sorun halen çözülmedi. Asıl olay, kadın sorununa ilişkin; kadına, kadınlığından önce anne ve erkeğin yardımcısı olarak bakılması. Oysa kadın annelikten önce toplumda bir yere sahiptir ve kadındır' diye konuştu."

Kendi ülkesinde de başörtüsü/türbanın her düzeyde eğitim kurumunda yasak edilmesini savunan Grand Orient Locası Büyük Üstadı Jean-Michel Quillardet'nin, AB Komisyonu'nun başındaki kişiyi Türkiye ziyaretinden hemen önce görme ihtiyacı duyması ne iş?

'Demokrasi' vurgusunun hafif tertip gevşetilmesi AB'deki tavır değişikliğinin dışa vurumuysa gerçekten, bunun zamanlaması size de ilginç geliyor mu?

Öyle şey olur mu canım? AB yetkilileri Büyük Üstad Quillardet ne dediyse onu yapacak değiller ya! Hepimiz kafayı mı yedik?

AB Türkiye'de demokrasinin egemen olmasını ve Ak Parti'nin kapatılmamasını istiyor işte...